'Kozalar' dan herkese bir selam
EFNAN ATMACA
'Kozalar' dan herkese bir selam Adalet Ağaoğlu'nun 'Kozalar' ı yeniden sahnede. Oyunun yönetmeni Hülya Karakaş 'oyuncusuyla, yazarıyla bir tür feminist kumpanya kurduklarını, tüm dünya tarihini gözden geçirip herkese birer selam çaktığını' söylüyor
İSTANBUL - Adalet Ağaoğlu'nun 'Kozalar' adlı oyunu uzun yıllar sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları sahnesinde. Ağaoğlu'nun 1973'te yazdığı ve üç burjuva kadının kendilerini tehlikelere kapatıp 'bana dokunmayan yılan bin yaşasın' felesefesiyle ördükleri kozada boğulmasını anlatıyor 'Kozalar'.
Oyunun rejisör koltuğunda bu kez Hülya Karakaş var. Karakaş oyunu bugüne getirirken aradaki yaşananları da kurduğu dev ekranla ekliyor. Oyun kadın yazarlara saygı duruşuyla başlıyor, Nazan Öncel'in 'Gidelim Buralardan' şarkısıyla bitiriyor. Kimi izleyicilerin 'sanki oyuna biraz fazla şey eklenmiş gibi' eleştirisine yönetmenin, biraz da hak verir bir yanıtı var: '7 yıldır reji yapmıyordum, biriktirdiğim çok şey vardı, saldırdım'...
'Kozalar' çok olanaklı bir metin. Siz de bu olanakları sonuna kadar kullanmışsınız.
Ortada metin var ve bu metin bir durum anlatıyor. Aslında 70'li yılların başında böyle absürd bir metin yazmak ve böyle metaforlar kullanmak inanılmaz bir beceri. Ben de onun bana verdiği olanakları değerlendirmeye çalıştım. Adalet Ağaoğlu'na ve kadın yazarlara bir saygı duruşunda bulundum. Bir anlamda kadın çığlığı olsun istedim. Bütün ekip kadınlardan oluşuyor. Biraz feminist kumpanya kurdum gibi. Dünya tarihine göz attım. Neredeyse herkesebir selam çaktım.
Oyunu bugüne getirirken nelere dikkat ettiniz?
Birinci Körfez Savaşı'nı televizyondan naklen seyretmek beni dehşete düşürmüştü. Hatta birçok kez kapatmayı yeğlemiştim. Aynı duyguyu İkiz Kuleler yıkıldığında da yaşadım. Dünyada çok fazla acı ve şiddet var.
Ve biz bu acının, şiddetin olup biten her şeyin arkasında duramıyoruz kendi kulelelerimizi oluşturup bütün deliklerimizi tıkayarak yaşıyoruz. Sadece televizyondan seyrediyoruz acıyı. Ben de tüm bunları anlatmak için birtakım metaforlar kullandım. Bir yüzleşme aslında. Seyircinin, sanat dünyasının yüzleşmesi. Yedi yıldır reji yapmıyordum. Biriktirdiğim, anlatmak istediğim çok şey vardı. Ve bu açlığı dindirmek için de saldırdım.
Oyunu modernize etme konusunda yazarla görüştünüz mü?
"Metin eski diyemeyiz ama ne de olsa 30 yıl geçmiş. Birtakım yeni şeyler koymamız gerekiyor Türkiye'yi ve dünyayı anlatabilmemiz için. Siz yapar mısınız" diye sordum. Çok yoğun olduğu için yapamayacağını söyledi. Kendim yapmak için izin isteğimde kabul etti. Böylelikle bana bir kapı açıldı ve ben de metnin özünü ve meselesini çok bozmadan o dinamitlerle tat ve lezzet kazandırmaya çalıştım.
Radikal İki'de yayımlanan 'Çocuk Ölümleri' üzerine aydınların metinleri de var oyunda. O bir manifesto. Bu oyunda onu da koyayım bunu da koyayım gibi zorlama bölümlerden biri. Tıpkı Nazan Öncel'in şarkısı gibi denk düşüyordu. Bu ülkede yaşayan dört sanatçı seyircilere kendi iletilerini sundular.
EFNAN ATMACA RADİKAL
Yazarın Tüm Yazıları
Paylaş
Yorumlar
|