Türkiye'de Çin Kültür Yılı Etkinlikleri
Üstün Akmen
18. İstanbul Tiyatro Festivali, "Türkiye'de Çin Kültür Yılı Etkinlikleri”yle başladı ve 1979 yılında Kültür Devrimi’nden sonra kurulmuş olan Şanghay Şarkı ve Dans Topluluğu ile perde açtı. Çin’de dans ve tiyatro, benim bilebildiğim kadarıyla yeni bir sanat dalıydı. 1950'lerin başında ve 1960'ların ortasında, Çinli koreografların geleneksel operalar ve halk danslarında kullanılan tekniklerden esinlenerek çeşitli dans-tiyatro eserleri yarattıklarını öğrenmiştim. Bale ise, Çin'e ilk kez 1950'lerde gelmişti. Bu dönemde geleneksel Rus ve Avrupa balesi yanı sıra, bazı modern Batı danslarının sergilenmesine başlandığı da bilgi dağarcığımda vardı. Mademki İstanbul Tiyatro Festivali Direktörü Prof. Dr. Dikmen Gürün, 1979'dan bu yana Çin bale sanatçılarının kendi tarzlarını nasıl geliştirdiklerini gözlemlememiz için bizlere olanak tanımıştı, izlememek olmazdı.
KAHRAMANLIK ÖYKÜLERİYLE BEZELİ METNİYLE
Şanghay Şarkı ve Dans Topluluğu’ndan izlediğimiz, prömiyeri 1987 yılında yapılmış ve 800’den fazla sergilenmiş “Hanedan’ın Dansı” gösterisinde, danslı müzikli ve kostüm vurgulu bölümlerde Çin kültürünün özgün yaklaşımına tanık olduk. “Hanedan’ın Dansı” 5000 yıllık kostümleri, halk dansları adımları, kahramanlık öyküleriyle bezeli metniyle Çin tarihini uzaktan yakından merak etmeyenlerin elbette “Fransız” kalabilecekleri bir gösteriydi. Gel gelelim “Toprak Ana” başlıklı ikinci bölümde, “halk dansları motifleri, modern dans ve çağdaş dans, dans tiyatrosu formunda” bir araya geldi. Performans, Stravinsky (1882-1971)’in “Bahar Ayini (Le sacre du printemps)”yle gerçekleştirildi. Çinli dansçılar, modern dans tekniklerini başarıyla sergiledi. Koreografi demodeydi, ama ne yalan söyleyeyim, teatral kalite bana göre tepelerdeydi.
JINGJU, AVRUPA OPERASINDAN ÇOK ÖNCE ÇIKMIŞ
Taaa Pekin’e kadar gidip Jingju izleyememiş İstanbullu tiyatro-operaseverler, bir başka akşam Pekin Operası’yla tanıştı. Böylece, yaklaşık 1400 opera metni gibi büyük bir yazılı geçmişe sahip ve 8. yüzyıla dek geriye giden Çin Operasını tanıdı. Çin operasında, Avrupalı operasındaki şiir, müzik ve tiyatronun kesiştiği sanat doruğuna ek olarak; cambazlık, dövüş sanatı, makyaj tekniği, maskelerin ve özel giysilerin oluşturduğu zengin ve ince mi ince bir bireşim vardı. Çin Operası (yani Jingju), bildiğimiz operalardan değildi; özgün, apayrı bir sanat türüydü... Gerçekte, ‘Çin Operası’ adlandırması, yalnızca dışarıdan bakarsak ve tarihsel karşılaştırma yapmamışsak anlam kazanmaktaydı. Oysa “Jingju” ya da “Çin Operası” olarak adlandırılan yüksek sanat, Avrupa operasından çok önce çıkmıştı ve farklı özellikler taşımaktaydı. Oyuncular, sahnede beden hareketlerini denetlemekte ustalaşmışlardı. Sessiz gösterilerden de (pantomim) yararlanılmıştı. Birtakım davranışlar ya da olaylar sözle söylenmek yerine sözsüz beden hareketleriyle simgeleniyordu. Dolayısıyla, gösteri sırasında çok sayıda bedensel simgeselleştirme örneğine tanık olundu.
“Çin Kültür Yılı Etkinlikleri”, 18. İstanbul Tiyatro Festivali sayesinde tam yerini buldu.
Yazar olmak ister misiniz?
Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...