| Tiyatro Kursu  | Şirket Tiyatrosu
Tiyatro Dünyası
Tiyatro Dünyası Bu Sahnede...
 
Ana Sayfa  |  Hakkımızda  |  Yazılar  |  Haberler  |  Yazarlar  |  Tiyatro Oyunları  |  Tiyatro Grupları  |  Sanatçılar  |  Kaynak  |  Duyuru Panosu  |
Kente Fransa'dan Bale Kumpanyası Gelmiş...
Seval Deniz Karahaliloğlu



Kente Fransa'dan Bale Kumpanyası Gelmiş

 
    Deli bir yağmur. İzmir'de göğün dibi delinmiş. Evden çıkarken şöyle hafif bir çiseliyordu. Hani akıllı uslu yağsa neyse, bir süre sonra iş çığırından çıktı, su seviyesi ilk önce bilek hizasını geçti. Daha sonra bütün kaldırım seviyelerini aşarak diz boyu oldu. İşin ciddiyetini, İzmir Devlet Opera ve Balesi'ne gitmek için Konak'ta son durakta otobüsten inerken anladım. Doğruca suyun içine daldım. Venedik'e benzeyen ve ancak sandallarla geçilebilecek ana yolu, dizlerime kadar su hizasında geçtikten sonra tepeden tırnağa ıslanmış olarak İzmir Devlet Opera ve Balesi'nin kapısından içeri girdim. Peki bütün bu zahmet niye? Şehre, İzmir Fransız Kültür Merkezi'nin getirdiği 'Bordeaux Devlet Opera ve Balesi' Kumpanyası gelmiş, onu seyredeceğiz..
 
    Program şiddetli sağanak yağmur nedeniyle 20 dakika geç başladı. Altı ayrı bölümden oluşan ilk programın adı 'Pas de six de Napoli'. Yani, altılı dansçının yer aldığı klasik bir eser. Koreografisini Auguste Bournonville'in yaptığı ve müzikleri Holdger Simon ile Edward Helsted'e ait bir parti. Dansçılar, Jean Jacques Herment, İstvan Martin, Darelia Bolivar, Vanessa Feuillatte, Viviana Franciosi ve Stephanie Gravouille. Klasik Bale örneği olan kısa bölümde iki erkek dansçı ile dört kadın dansçı yer alıyor. Dans başladıktan birkaç dakika sonra, kendimi 'iyi niyetli bale öğrencilerinin dönem ödevi sınavı için hazırladıkları bir çalışmada' buluveriyorum. Figürleri öğrenip ezberleyen dansçılar, arkadan kurulan porselen bebeklere benziyorlar. Bir türlü uyum yakalayamadan sahnede kendi halinde hoplayıp zıplayan bu altı porselen bebek, bana annemin mücevher kutusunu anımsatıyor. Kapağını açınca mekanik bir müzik eşliğinde dönen balerin misali sahnede dolanıp duruyorlar. Kurgulanmış içi boş bebekler gibi. Tamamıyla 'ruhsuz'. Öylesine zorlama dans ediyorlar ki çevremde dansı durdurup 'Kesin, mola, kendinize gelin, tekrardan alacağız' diyecek bir koreograf, bir hoca arıyorum ama yok. Acaba ben bağırsam mı? En iyisi bu zorlama felaketin bir an önce sona ermesi. Gruptaki 'iyi niyeti' Çinli çocuğa muhtemelen hep gülümsemesini söylemişler. Yüzünde bir Comedia d'el Arte maskesi takmış, pişmiş kelle gibi sırıtıyor. İçimden sahneye çıkıp yüzündeki maskeyi çekip almak geliyor. Acaba maskenin ardından ne var?
 
    'Pas de six de Napoli' neden bu kadar önemli ve sahnelemesi neden zordur? (Üstelik bir prestij meselesidir ki, bu durumda 'yandı gülüm keten helva' oluyor.) Çünkü altı dansçı da hazırladıkları dans partisinde 'uyumu' yakalamak, eş zamanlı dans ederek ortak bir ritim tutturmak zorundalar. Bunun içine dans tekniğini ve estetik duygusunu da kattınız mı bütün bu saydıklarımız 'su gibi akmak' zorundadır. Aynı anda zıplayamayan, bir türlü ritim ayarı tutturamayan, eh zorlanırsa (o da iyi niyetli öğrenci vasfından dolayı) on üzerinden ancak dört alınabilecek bir baleyle neden sahneye çıkarlar ki? Hadi, yıl sonu okul müsameresi olsa bir nebze anlayacağım ama el insaf yabancı ülkeye geliyorlar. Bu çalışmayı, İzmir Devlet Opera ve Balesi, bale bölümü öğrencileri yıl sonu müsameresinde yapsa, bırakın konservatuardan mezun olmayı sınıfta kalıp, aynı sınıfı ertesi yıl yeniden okumak zorunda kalırlar.
 
    Altılı dans felaketini atlattıktan sonra, sıra Sonatine'e geliyor. Koreografisi dansın efsane ismi George Balanchine'e ait, müzik ise Maurice Ravel'in. Dansçılar Oksana Kucheruk ve Roman Mikhalev. Mavi bir fonda beyazlar içinde iki dansçı adeta kayar gibi dans etmeye başlıyorlar. En nihayet 'işte bu!' diyorum. Deminki okul müsameresi rezaleti de neydi? Hakikaten iki Rus dansçı işin hakkını veriyorlar. Estetik, teknik ve drama hepsi bir biri içinde hiç zorlamadan eriyip su gibi akıyor. Oksana Kucheruk, efsane balerin Galina Samsova'nın gençlik versiyonu gibi duruyor. Roman Mikhalev ise sanki hık demiş Mikhail Baryshnikov'un burnundan düşmüş. Öylesine bir benzeyiş var. Sanki sahnede iki efsane dansçının gençlik halleri dans ediyor. Balanchine'in koreografisinin hakkını veren iki yıldız dansçıyı izlemek büyük bir keyif.
 
    Sıra Aunis'de. Koreografi Jacques Garnier ve müzik Maurice Pacher'e ait. Dansçılar Jean-Jacques Herment, İstvan Martin, Yeruult Rinchindorj. Kentin kenar mahallelerinde yetişen üç bıçkın delikanlı, Elhamra'ya ışınlanmış gibi duruyorlar. Biri daha deneyimli olmak üzere üç genç dansçı bize asi gençlik temalı bir baleyi sokağın keskin diliyle anlatmaya çalışıyor. Bu kadar iddialı bir tema seçerseniz, yüz akıyla altından kalkabilmek için duygu ve estetik gibi değerlerin de hakkını vermeniz gerekir. Tema çok iyi seçilmiş ama üstesinden gelebilecek çok profesyonel dansçılar gerektiriyor. Figürleri doğru dürüst yapacağım diye çabalamanın yeri sahne değil. Evet, en iyiyi bulmak için debelenip, çabalayacaksınız ama dans stüdyosunda çalışırken. Sahneye çıktığınızda ne kendinizi zorlayacaksınız ne de seyirci koltuklarındaki izleyicileri. Bu, modernize edilmiş figürleri canla başla yapmaya çalışan 'iyi niyetli' genç dansçıların hala kırk fırın ekmek yemesi gerçeğini değiştirmiyor.
 
    Giselle. İkinci perde. Mezar partisi. Koreografi, Charles Jude. Müzik, Adolphe Adam. Dansçılar Stephanie Roublot, İgor Yebra. Sahnede bir mezar. Mezarın önünde Prens ve beyazlar içindeki Giselle, sırtındaki küçük ve komik kanatlarla, acılı bir hayaletten ziyade irice bir yavru arıya benziyor. Vücudunun belli bölümlerini oynatabilen çok parçalı kuklalar gibi hareket eden, ağlak ifadeli Giselle zor figürleri ardı ardına sıralıyor. Amaç burada teknik olarak ne kadar çok çalıştığını göstermek değil. Çok sağlam bir tekniğin üzerine eserin getirdiği dramayı estetik kurallar içinde ikinci bir elbise olarak giyebilmek. Tepeden tırnağa, ayak ucundan saç teline kadar Giselle olabilmek. Bundan birkaç yıl önce İzmir Devlet Opera ve Balesi'nin sahnelediği o harika Giselle balesini anımsıyorum. Yıldız dansçılar Burcu Sürmeli ve Kıvanç Ekin hakikaten de Giselle'in hakkını vermişlerdi. Burcu Sürmeli, kusursuz tekniği üzerine kurduğu Giselle rolünde hava içinde adeta kayarcasına hareket eden olağan üstü yumuşak ve zarif bir dans sergilemişti. Giselle seyredenlere, 'rüya' gibi dedirtebilmeli. Yoksa zor figürleri kurgulanmış bir bebek gibi ardı ardına sıralayıp pointin üzerinde durmak Giselle oynamak anlamına gelmiyor. Bourdeaux Balesi dansçılarının Burcu Sürmeli'den öğreneceği çok şey var.
 
    Don Quichote, Pas de deux. (Don Kişot Balesi) Koreografi, Charles Jude, müzik Ludwing Minkus. Dansçılar. Oksana Kucheruk ve Roman Mikhalev. Kırmızı ve siyah kostümleri içinde Rus dansçılardan gözümüzü alamıyoruz. Sağlam teknikleri üzerine kurdukları estetik duyguyla, o kadar rahat ve o kadar doğal dans ediyorlar ki, sanki dans etmek onlar için nefes alıp vermek kadar doğal bir şey. Yani, öyle mesele edecek, zorlanacak, debelenecek bir durum yok ortada. Göz, su gibi akan dansı izlerken büyük zevk alıyor. Neredeyse izleyici koltuğunda oturanlara 'ne var bunda, biz de yaparız?' dedirten bir rahatlık veriyorlar insana. Öylesine akıcı, hiçbir şey aksamıyor. Tek bir tereddüt anı dahi yok. Bütün hareketler vücutlarının bir uzantısı gibi sahneye aksettiğinden olsa gerek, dans başladığı gibi olağanüstü bir zarafetle sona eriyor.
 
    Son parti William Shakespeare'in ölümsüz eseri Otello'ya ayrılmış. Bölümün adı 'Moor's Pavan' Otello'nun Desdomona'dan kayıp mendili sorduğu ve kıskançlıkla karısını boğarak öldürdüğü meşhur sahne. Koreografi Jose Limon. Müzik Henry Purcell. Dansçılar Stephanie Roublot, Viviana Franciosi, Jean Jacques Herment ve Charles Jude. İlk önce, ortaçağ dönem kostümlerinin çok iyi hazırlanmış olduğunu söylemek lazım. Müzik muhteşem ve kurgu müziğin üzerine iyi oturtulmuş. Kumpanyanın kurucusu Charles Jude gerçekten iyi bir dansçı. Zaten dansı ve sahneyi o çekip çeviriyor. Diğerleri ise onu izliyorlar. Modernize ettikleri dansın üzerine dramatik yapıyı da başarıyla ekleyince son bölüm gerçekten iyi olmuş. Ama Charles Jude'un diğer dansçılara nazaran üstün dans tekniği, diğerlerinin hala bir öğrenci olduğunu vurguluyor.
 
    Anlaşıldı. Kumpanyanın kurucusu Charles Jude olayı çözmüş. Adam 'akıllı'. İki tane yetenekli Rus dansçı bulmuş. İşi bitirmiş. Bütün kumpanyanın sırtını onlara dayamış, pupa yelken gidiyor. İlla dış ülkelere turneye gideceksen, hiç olmazsa sadece Rus dansçıların yer aldığı Balanchine ve Don Quichotte (Don Kişot) partilerini sabit tut, sonuncu parti olan Otello'yu da ekle. Az olur, ama öz olur. Bu arada, bırak olmuşken Giselle'i de Ruslar oynasın. Hiç olmazsa Giselle'in hakkını verirler. Çünkü dans var, danscık var. Herkes haddini bilmeli.
 
    Kimse kimseyi kandırmasın. Hiç kimse aptal değil! Sonuç olarak, hayatımızda ilk defa bale izlemiyoruz. İlk defa Giselle seyretmiyoruz. 'Aman Tanrım, şehre Fransa'dan bale gelmiş, muhteşem, mükemmel, anlatılamaz, çok güzel, harika, olağanüstü' deyip gözü kapalı ayakta körü körüne alkışlamanın devri çoktan sona erdi.
 
    Eğer yola 'Bu aptal Türkler baleden ne anlar? İki Rus dansçıya iki ayrı partide dans ettiririm, sonuncu bölümde de dönem kostümleri ve drama ile kurtarırım, biraz da allar pullarsam kimse hiçbir şey anlamaz' mantığıyla yola çıkılırsa, işte böyle rezil olunur.
 
    Sonuç olarak, diz boyu yağmura rağmen İzmir Devlet Opera ve Balesi'ne gitmeye değdi. Çünkü İzmir Devlet Opera ve Balesi dansçılarının aslında Bordeaux Devlet Opera ve Balesi dansçılarını on defa ceplerinden çıkaracak kadar iyi dans ettiklerini de böylece anlamış olduk.



Yazarın Tüm Yazıları


Paylaş      
Yorumlar

Bu Oyun Hakkındaki Görüşlerinizi Paylaşın !

İsim
Mail  (Yayınlanmayacak)
Yorum
Güvenlik Kodu= 895
Lütfen bu kodu yandaki kutuya yazınız
 

    Son Eklenen Yazılar     En Çok Okunan Güncel Yazılar
27 MART… UMUDUNU ARAYAN BİR GÜN (Ahmet Yapar)
YOKLAMA LİSTESİ (Skeç)
    Tüm Tiyatro Yazıları

    Bu Tarihte Yayınlanan Diğer Yazılar
    Bu yazının yayınlandığı tarihte gündemdeki diğer yazılar aşağıda listelenmiştir...

  • 1 YTL ye 2 Ayda Koltuk Boşaltma Operasyonu (Kemal Oruç) - 12/5/2006
  • Önce İnsan (İbrahim CAN ) - 12/4/2006
  • Bir nefes "Havana" havası ; Chamaco.. (Serkan Üstüner) - 12/4/2006
  • Tek Yol (İhsan Ata) - 12/4/2006
  • Amadeus (Tuncer Cücenoğlu) - 12/4/2006
  • 2006-2007 Tiyatro Döneminin Başında Hesaplaşmalar (Erbil Göktaş) - 12/4/2006
  • Yaşasın Tiyatro (İhsan Ata) - 12/4/2006
  • Malatya Çöplüğe Doyamadı (Tamer Barış Ülger) - 12/4/2006
  • Ankara'da Genç Bir Tiyatro (Erhan Gökgücü) - 12/4/2006
  • Çöplük - Toplum Dışına İtilmişlerin Öyküsü (İhsan Ata) - 12/4/2006
  • Kente Fransa'dan Bale Kumpanyası Gelmiş... (Seval Deniz Karahaliloğlu) - 12/4/2006
  • BAHAR NOKTASI (Begüm Kaya) - 12/4/2006
  • KOZALAR - İBBŞT (Enis Bulca) - 12/4/2006
  • Bir Aşk İtirafı : Uzun Bir Hecedir Aşk (İhsan Ata) - 12/4/2006
  • Çılgın Dünya (Burçak Çöllü) - 1/3/2007
  • SOKAKTA ÜBÜ (Rafet Aslan) - 12/4/2006
  • İnsanlarım - Dostlar Tiyatrosu (Huriye Kurçenli) - 12/4/2006
  • ÖZKIYIM - Bizim Tiyatro (İsmail Can Törtop) - 12/4/2006
  • KAÇ BABA KAÇ - Sadri Alışık Tiyatrosu (İsmail Can Törtop) - 12/24/2006
  • 2 ODA 1 SİNAN - Tiyatro Kare (İsmail Can Törtop) - 12/4/2006
  • BEN ANADOLU - İBB Şehir Tiyatroları (Burçak Çöllü) - 12/4/2006
  • Yedi Kadın (İhsan Ata) - 12/4/2006
  • Bizi bize anlatan oyun: "OCAK" (Fatma Babuşçu) - 12/4/2006
  • Şehir Tiyatroları Ticketturk'e Teslim mi Edildi? (Ertuğrul Timur) - 12/4/2006


  • Tiyatro Kursu Başlıyor!
    19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de!
    Çalışanlara yönelik hobi sınıfı!



    Duyuru Panosu!



    Son Eklenen Tiyatro Oyunları

         Güncel Yazılar

    Yazar olmak ister misiniz?
    Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...

    Mail Listemize Üye Olun

         Güncel Haberler
    Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
    Tekin Deniz: Dümbüllü kavuğunu kimseye devretmedi

    Tiyatro Dünyası'nı takip Edin
     
     |  ..