| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Kan ve Ölümle Gelmişti Alemdar Pınar Çekirge 6 Ekim tarihinden itibaren özel, ödenekli tiyatroların sergiledikleri tüm oyunları izlemeye başladım.Yine o sahneden, diğerine koşuyorum.Beğendiğim, etkisinde kaldığım oyunları en az üç dört kez izleme hakkımı saklı tutarak. Sıradan bir tiyatro izleyicisi olarak, hani başucu kitaplarımız vardır ya döne döne okuduğumuz, benim de bir dolu başucu oyunlarım var.İşte onlardan biri de"Tohum ve Toprak - Alemdar”. Burada bir parantez açayım; zaten Engin Alkan'ın yönettiği "Bernarda Alba'nın Evi", "İstanbul Efendisi", "Tarla Kuşuydu Jülyet"..bunları, inanın abartmıyorum, defalarca ( toplamda en az yirmi, yirmi beş kez) izledim doğrudur. Üç ay on dokuz gündür düşlediği gibiydi her şey: Kan ve o kanda boğulan hırslar. Bağdat Hatun'du, Mahpeyker Kösem Sultan'dı, Eva Duarte Peron'du, Hürrem Sultan'dı, Imelda Marcos ve herkesten bir parçaydı Ayşe Sultan.Devlet içinde devletti, yüzünün bir yanı hep karanlıktaydı, diğer saraylılar gibi.Mecburdu.Ayakta kalmak, iktidarını kaybetmemek için mecburdu buna.Gerçekte, hayatını küçücük avuçlara bırakabilecek kadar korkusuz, bir o kadar korkak, sinikti.Ocaklı'ya ve Enderun’a güvenmek istiyordu sadece.Çaresizdi. Nicedir baş bir yana çekiyordu devleti, gövde bir yana...Saray içre yaşayan herkes tedirgindi aslında. Kan ve ölümle gelmişti Alemdar.Kan ve ölümle karşılanmıştı. Öç alınmalıydı. " Dileğiniz bucağımıza çekilelim..dileyiniz susalım, kaybolalım..Yalnız bir şey isteriz, bir şey dileriz.." Teminat istiyordu Ayşe Sultan.Hayatı için, şerefi için. " Bu anı unutma ! Ellerini öptüğümü unutma !Bir hünkar anası ellerini öptü senin, bunu unutma ! " Ortalarda görünmemeliydi.İktidar savaşıydı bu.Kazanan kaybedecekti..yankı ve nergiz gibi. "Korku ve yılgı fırtınası..kimse karşı gelemezdi.." Engin Alkan’ın olağanüstü rejisi, kime sorsam aynı şeyi söylüyor zaten. Engin Alkan " deli bir yetenektir" diyorlar, " anlatılamaz bir oyuncu koçudur.." diyorlar.( Engin Alkan fenomeni başlı başına bir başka yazımın konusu olacak.) Gelelim yine, “Alemdar”a, muhteşem sözcüğünün yerine yenisini bulamadığım, o eşsiz sahne tasarımı, Yeliz Gerçek, Serdar Orçin, Can Başak, Erhan Abir'in başarılı oyunları.Oya Palay'ın soluk kesen performansı. Geçtiğimiz sezon sonunda, Palay’ın Ayşe Sultan rolüne hazırlandığını öğrendiğimde, doğrusunu söylemek gerekirse bu başarıyı biliyor ve bekliyordum.Yanılmadım. Sahnede bazen bir yılanın soğuk bakışını, bazen bir annenin sevgi dolu kucağını yansıtıyor Oya Palay.Sürekli deri değiştiriyor oyun boyunca; korku, kin ve cesaret, hiçliğe karşı direniş, acımasızlığı sarmalayan muhtaçlık, bağışlamazken, bağışlanmayı dileyen....insanı kabuk kabuk soyuyor cesurca.Hele finalde elinde mumla bir yürüyüşü var ki..karanlık dehlizlerden çıkıp gelen bir ölüm sanki..bir çağ yangınının körükçüsü. "Her şey bizim ötemizde, bizim uzağımızda olup bitmeli.." Orhan Asene'nın 60'lı yılların hemen başında yazdığı " Tohum Ve Toprak - Alemdar"ı izlerken bin bir renkli ayrıntı saçıldı ortaya.Meddücezirlerle dolu saray hayatı, Engin Alkan’ın, o hep yinelediğim, olağanüstü sahne dehasıyla karşımızdaydı.Erişilmesi zor yüksekliklerde bir reji ve sahne tasarımıyla seyirci adeta efsunlanıyor, kendini Topkapı Sarayı’nın loş koridorlarında buluyordu. Katlettikçe hayat devşiren saray entrikaları içindeydi Ayşe Sultan.Şimşeklenen gözlerinde kanatlanıp uçan ölüm fermanları vardı.Bir başınalığa terk edilemezdi.Hiç bir yere, dahası saltanata ait olmadığı bir gurbete sürgün gidemezdi.Başkalarına taht olan iktidar, kendisine, evladına mezar olmamalıydı.Korkuyordu.Çok korkuyordu.Her kararıyla kendini temize çekmeye çabalaması bundandı. Korku zalim, vicdan merhametsizdi.İktidarla arasında büyüyen mesafe adımlarını yutar gibiydi. Oya Palay bu rolü o kadar başarıyla canlandırıyor ki..Bir bakmışız İzzet hanım, bir bakmışız Ayşe Sultan o.Ayşe Sultan kompozisyonu bir başka şahlanışın kırbacı, bana göre.Meslek yaşamında bir başka doruk. Ayşe Sultan ruh atlasında ölümün izini sürmekteydi.Kini perdelenemez boyuttaydı.Korkuları da.Geçmişi Alemdar’ın istikbali olsun istemiyordu.Kaderle buluşma anındaydı.Kan kuşanmıştı Ayşe Sultan. Kıvılcımlı gözlerle süzdü Alemdar’ı.Korku alevi biraz daha harlanıp tenini yaktı. İzleyici ile oyuncu arasındaki o mıknatıs etkisi bu sahnelerde, kelimenin tam anlamıyla, zirveye çıkıyor.Oya Palay bir rüzgar gibi esmekte..dur durak bilmeyen bir rüzgar.Sahi "Alemdar", "Bernarda Alna'nın Evi"nden sonra Yeliz Gerçek ve Oya Palay'ı yeniden bir araya getirmiş.Karşılıklı sahneleri bir başka şölen.Bir başka resital.İki Lorca kadını bu defa Asena ile yeni yaşamlara ruh üflemekte. Eyvahhh, "Alemdar", " Düşüş" den sonra, Ayşe Sultan ve İzzet Hanım'dan sonra ne yapacak Oya Palay ? Bu doruk hangi yeni dorukların eşiği olacak ? Pınar Çekirge Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|