Nazım Hikmet Zaten Memleket ve Sahneler Sansürlenmesin
Yurdagül Yurtseven
Tiyatro oyunlarında yer alan bazı yaklaşımlar vardır. Tersinleme yani ironi, ince alayla yoğrulmuş gülmece yani mizah, toplumsal gülmece, politik, toplumsal ya da bireysel taşlamalardır. Örnek olarak tersinleme şudur; Oyunun adı SEÇİM, seyirciler oy kullananlar, oyuncular ise iktidar olsun. Seyircinin bildiği bir olayı, bilmeyen (anlayamayan) bir oyuncunun sahnedeki durumu, seyirci için bir tersinleme (ironi)’dir.
Son zamanlarda iktidar sahiplerinin sıkı bir Nâzımcı olması, vatandaşlığının geri verilmek istenip mezarının buraya getirilmesi çabasının ardındaki OY-alanmalarının sebebi hiç kuşkusuz yaklaşan seçimlerdir. Zira liselerdeki edebiyat kitaplarında dahi kendisine doğru dürüst yer verilmeyen Nâzım Hikmet’in oy için kullanılması politik bir ironidir. Biliyorsunuz ki geçtiğimiz yıldan beri usta şairin mezarının Türkiye’ye getirilmesi konusu konuşulmaya başlanmıştı. Ustanın kız kardeşi rahmetli Samiye Yaltırım’ın torunu Murat Germen yani büyük şairin yeğeni, Kültür Bakanlığının birçok önerisi olduğunu fakat bu konuda kendilerine düşüncelerinin sorulmadığını dile getirerek onun rahat bırakılmasını istemişlerdi. Son sözü ise geçtiğimiz günlerde şairin oğlu Memed Nazım'ın da, babasının mezarının Türkiye'ye getirilmesini istemediğini söyledi. Murat Germen başta olmak üzere oğlu Mehmet Nâzım, yeğeni Ayşe Yaltırım ve yeğenleri Arzu, Nâzım ve Aslı’ya şairin mezarının Türkiye’ye getirilmesi konusundaki çekincelerine hak veriyorum. Aile burada sembolik bir mezarın olması konusunda hemfikirler.
Şehir Tiyatroları yönetiminin çalışma şekline bir türlü anlam veremiyorum.
Her kurumun bir koordinasyon şekli vardır. Her tiyatronun repertuar bölümü olduğu gibi. Bu bölüm oyunun oynanmasına karar verir. Ve oyunlar burada incelenirken oyun içindeki bazı cümlelerin toplum üzerinde olumsuz birtakım tepkilere yol açabilir diye hiç mi düşünülmez ve tartışılmaz. Diyelim ki bu bölüm gözden kaçtı, yönetmen ve oyuncular da mı fark etmedi “yahu biz bu cümleyi söylersek tepki alabiliriz…” diye.
Ve maalesef Şehir Tiyatroları Yönetimi sansürü rahatlıkla uygulamak için toplumun tepki gösterebileceği oyunları bilerek ve özellikle; Dünyaya sol pencereden bakan entelektüel bir kesim olan Aleviler üzerinden oynayarak da seçebiliyor?
Gerek Şehir Tiyatroları gerekse Devlet Tiyatroları gibi sanatsal kurumlar bürokratik baskı altında kalıp belediyecilik anlayışıyla yönetilmemelidir.
İktidarın politik çabalarını sanat ve özellikle de solun sanatı üzerinde yoğunlaştırması da yaman bir çelişkidir.
Yazar olmak ister misiniz?
Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...