| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Bürokrasi dolambacında bir vatandaşın öyküsü: Deri Ceket Üstün Akmen Yıllar, yıllar önce, Türkiye’de bürokrasinin simgesi sayılan tarihi KİT’lerimizden, Cumhuriyet döneminden bu yana bürokrasi çarklarını çeviren kâğıt, zarf, dosya, klasör ve toplu iğne gibi neredeyse kırka yakın kırtasiye malzemesinin üretildiği Devlet Malzeme Ofisi’nin üretim tesislerini gezmiştim. Devlet Malzeme Ofisi İzmit İmalat Müessesesi’ndeki yıllanmış makineler, adeta ağır aksak işleyen Türk bürokrasisinin simgesi gibiydi. Bu makineleri izlerken, çağcıl teknolojinin daha hâlâ buralara uğramadığını ya da uğratılmadığını düşünmüş, çoğu yardımla gelen Alman kökenli yaşlı ve hantal makinelerin çalışmasını gözlemlerken, devletin artık bu alanlardan çekilmesi gerektiğine ben de inanmıştım. Yeni yetme günlerimdeyse, bizi Ankara’dan siyasetçilerin yönettiğini sanırdım. Yönetenlerimizin siyasetçiler değil, bürokratlar olduğu belki de ilk kez Devlet Malzeme Ofisi üretim tesislerini gezerken kafama dank etti. O gün bu gündür bilirim! Türkiye’de, kim ne derse desin, bürokrasi egemendir. Hatta araya iddialı bir laf da sokuşturuvereyim, siyaseti bugün de bürokrasi yönlendirmektedir. Bizleri oldum olası bürokratlar yönetir, ama her ne hikmetse gözümüzün önünde yönetenlerimiz olarak siyasetçiler belirir. Bu olgu, elbette ki siyasetin aczinden başka bir şey değildir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları 3 Aralık tarihinden beri çağdaş Bulgar tiyatrosunun en verimli yazarlarından biri olan Stanislav Stratiev’in (1941–2000) “Deri Ceket”ini oynuyor. Stratiev’in Ankara Sanat Tiyatrosu’ndan ve Oyuncu Tayfası’ndan izlediğimiz “Roma Hamamı”nı ve “Otobüs (Mitos Yayınları–2003)”ünü biliyordum, ama geçmiş yıllarda Rahmi Dilligil yönetiminde Ankara Devlet Tiyatrosu’nda oynandığını yeni öğrendiğim “Deri Ceket”ini sadece duymuşluğum vardı. “Deri Ceket”in konusu özetle şöyle: İdealist bir öğretim görevlisi (Yiğit Sertdemir) çevresi tarafından alay konusu olan ceketinin tüylerini kestirmeye karar verir. Bu doğrultuda girişimlerde bulunur, ama deli muamelesi görür. Çocukluk arkadaşlarından birinin (Cengiz Tangör) önerisiyle köye gider. Köyde koyun kırkma zamanıdır. Kooperatifte çalışan bir görevli (Nevzat Çankara) ceketi kırkma işlemini bir koşulla kabul eder. Ceketi, kayıtlara “özel koyun” olarak geçirecektir, çünkü devlet tek tek her işlemin hesabını sormaktadır. Genç adam, bir süre sonra özel koyununun vergisini ödemesi gerektiğine dair resmi bir yazı alır. Yanlışlığı düzeltmek üzere ilgili kuruma gider. Ancak resmi evraklarda belirtilen “özel koyun”un aslında bir “ceket” olduğunu ispatlaması çok da kolay olmayacak bürokrasi dolambacında yitip gidecektir. Stratiev, dramaturgi dili hayli sivri bir yazar. Toplumsal ve bireysel deformasyonları yererken durumu iyi analiz ediyor ve hiç kuşku yok ki analizini olabildiğince iğneleyici tanılarıyla yoğunlaştırıyor. Kendine özgü bir ekolü var Stratiev’in. Karakter komedyası karşıtlığından doğan geleneksel Balkan komedyasından daha çok, absürtten yararlandığı gözlemleniyor. Sıradan ve hatta “banal” olarak nitelendirilebilecek olay ya da durumlardan yola çıkarak, bunları abartıyor, abarttığını absürt ve grotesk simgelere dönüştürerek “bürokratik insancılsızlaşmanın egemen olduğu” dehşet verici bir dünya yaratıyor. Oyunun çevirisi (Fransızcadan) Özdemir İnce imzasını taşımakta… Çeviri yapmak, hangi dilden olursa olsun çok dikkat edilmesi gereken ve yoğun bir deneyim sonucu oluşan, daha doğru bir deyimle yoğun deneyim sonucu kazanılan bir beceri bence. Özdemir İnce, hiç kuşku yok ki bu işin önde gelen erbaplarından. Bir dildeki metnin anlamını, hedef dildeki metne aynı iletiyi taşıyacak biçimde geçiren enderlerden. Her iki dilin dil bilgisi kurallarını, deyimlerini, terminolojisini çok iyi biliyor. Bilirim, diller arasında sözcüklerin birebir karşılıkları olacağına inanmayangillerdendir o. İnce’nin, ince mi ince edebiyatçı yanının da, çevirilerindeki başarıyı perçinlediğini unutmamalıyız elbette. Özdemir İnce, bu kere de metni tam anlamıyla çözümleyebilmek için tüm içeriğini bilinçli ve yöntemli biçimde yorumlamış. Grameri, anlam bilimi, söz dizimi, deyimleriyle “Deri Ceket”i dilinize dört dörtlük başarıyla kazandırmış. Oyunu yöneten Arif Akkaya (1965), “Deri Ceket”i sahnelemeyi dramatik bir eylemin deseni, mozaiği olarak ele almış. Devinimlerin, jestlerin ve davranışların bütününü; fizyonomilerin, seslerin, sessizliklerin uyumu olarak değerlendirmiş. Sahne düzenini, trafiğini başarıyla tasarlamış, düzenlemiş ve mükemmelle uyumlaştırarak bütünleştirmiş. Olası zihinsel karışıklıklara öncü engeller koymuş. Onca “blackt out”a karşın tempoyu daha oyunun en başında tutturmuş. Oyunun kendi içindeki estetiğindeki önceliği, seyircinin bireysel algı estetiğine bıraktırmış. Sanırım, Arzu Işıtman’ın da dramaturgi katkısıyla ortaya “İyi Geceler Anne”den (Marsha Norman), “Bana Bir Picasso Gerek”ten (Jeffrey Hatcher) (daha başarılı demiyorum) çok daha farklı bir reji uygulaması çıkarmış. Gamze Kuş’un sahne tasarımı doğrusu her türlü övgünün üstünde değerlendirilmeli ve “Yılın En İyi …” seçicileri gözlerini dört açmalı. Hareketli kapılarla çevreyi mükemmel örgütlemiş Gamze Kuş. Yönetmenin kendisine özgürce bir yön çizmesine olanak tanımasını sağlayacak esnekliği yaratmış. Tümel mekanı akıcı, geçirgen ve esnek kılmış. “Oyun”un, kendi geçici sınırlarını, kendi seyirci-oyuncu ilişkisini kurmasını sağlamış. Nihal Kaplangı, düşünsel işlemi, anlamsal değeri olan kostümler tasarlamış. Kemal Kayacan, Gamze Kuş’un dekorunun iyilik perisi niteliğinde bir ışık düzeni hazırlamış. Atmosfer… Renk… Derinlik… Hepsi yerli yerinde… Kemal Kayacan, “black-out”lu tabloların dekor değişimlerini de çok iyi saptamış. Dekorun renklerini, materyali, sahne üzeri konumu ışık açısından mükemmel hazırlamış. Bu arada Ersin Aşar Usta’nın efekt tasarımı da iyi, ama Cem Ulu’nun animasyonları sanki arada kaynamış. Oyunculardan “neşvünema” bulmakta olan Yağız Pala’nın bu işe gönül vereceğini ve çok çalışacağını umuyorum. Melahat Abbasova içsel tekniği olan bir oyuncu. Ev Sahibesi’ne abartmadan ve heyecanla can veriyor. Güneş Doğan, Asansördeki Adamın Karısı olarak çevresindekilerle ciddi anlamda duygusal iletişim kurmayı başarıyor. Nevzat Çankara özellikle Ocaktan Sorumlu Memur’da iyi. Ertuğrul Postoğlu, Asansördeki Adam’ın olası tüm yaklaşımlarını iyi bilmiş, anlamış. Yeliz Gerçek, doğalcı bir oyuncu. Oyunu başından sonuna başarıyla sürdürüyor. Varlığına inanmamız gereken o karmaşık kişiliğin (Dil Bilimci’nin Yol Arkadaşı’nın) yanılsamasını hiç bozmuyor. Cengiz Tangör ile Can Ertuğrul, Dil Bilimci’nin Çocukluk Arkadaşları’nı ruhları, arzuları, özlemleri, imgelemlerinin parçalarıyla biçimlendiriyorlar. Selçuk Yüksel, görevini “bihakkın” yapmakta. Oyundaki Memurlara ve Yetkili’ye Hikmet Körmükçü hayat vermekte. Hikmet Körmükçü bilirsiniz, sahnedeki olayları betimleme yeteneği olan ender yeteneklerimizdendir. “Deri Ceket”te de aklın ve duygunun uyumlu beraberliğinde karakterler çiziyor. Tekstte, canlandırdığı karakterlere ait ne bulduysa seyirciye gıdım abartmadan aktarmakta… Kavrama ve yorumlama sınırları böylesine yüce tiyatrocumuz öyle az ki! Hikmet Körmükçü’nün değeri elbette biliniyor, elbette biliniyor bilinmesine ama bana sorarsanız tiyatro çevrelerince her fırsatta yüceltilmeli. Diğer taraftan, 1979 doğumlu genç ve “müthiş” yetenek Yiğit Sertdemir, fiziksel olduğunca ruhsal yaşam duyusunu da içinde yarattığı ve yaşattığı Dil Bilimci’yi öylesine mükemmellikle canlandırıyor ki, insanın içinden yüksek sesle “helal olsun sana” diye bağırmak geliyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları yapımı “Deri Ceket”, 2008–2009 sezonu oyunları arasında, seyredilmeye öncelik tanıyacaklarınızdan olmayı gerçekten hak ediyor, alkışlarınızı bekliyor. Üstün Akmen Evrensel Gazetesi Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet şükran - ( 1/29/2009 ) Deri ceket oyununu üsküdar müsaipzade celal sahnesinde izlemiştim çok başarılı ve güzel bir oyun oyuncuların hepsi çok başarılıydı ama yiğit sertdemir gerçekten müthişti üç kızkardeş oyununda izleme fırsatım oldu kendisini.umarım kendisini başka oyunlarda da görme şansı bulabiliriz. Elif - ( 1/31/2009 ) Bu oyuna henüz gitmedim fakat gitmek istiyorum... Bence güzel bir oyundur YALÇIN İMZAL - ( 2/8/2009 ) Deri Ceket bu sezon Şehir Tiyatroları repertuarına iyi oturmuş bir oyun.Oyun gerçekçiliği ve çark içinde döngüsel olarak kaybolmuş insanı çok iyi betimliyor.Oyuncuların her biri üstüne düşen görevi yerinde ve başarılı şekilde veriyor.Hikmet Körmükçüye denilebilecek söz yok o kadar iyi yansıtıyor ki durumu bir an gerçekle düş arasında kaybolup gidiyorsun soluksuz izlediğim nadir oyunculardan biridir bence şehir tiyatrolarının da özel ve nadir oyuncularından biri her rolün üstesinden gelebiliyor.Onu Keşanlı Ali Destanında ki repliğinde de görmenizi şiddetle tavsiye ederim.3dk içinde tekerleme gibi sözler sarfetmesini damarlarının patlayacakmış gibi hal alması onun sanata değer vermesi saygı duymasının en güzel örneklerinden biriydi.Tek kelimeyle Deri Ceket görülmesi oyunlar arasında.Hatta bence en iyi kurgu,en başarılı kadın sanatçı vs. çoğaltılabilir ödüle layık tebrikler.. |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|