| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
VAHŞET TANRISI: Fazlasıyla medeni bir uzlaşma! Rengin Uz Yeni kuşak Fransız Tiyatrosu’nun üretken yazarı Yasmina Reza’nın, dünya sahnelerinde büyük beğeni kazanan ve ödül üstüne ödül kazanan ‘Vahşet Tanrısı’ oyunu, İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda, Celal Kadri Kınoğlu’nun dinamik rejisi ve dört oyuncunun muhteşem performansı ile sezonun seyre değer oyunları arasındaki yerini aldı bile. Yasmina Reza’nın adını duyunca tabii ki aklıma yıllar önce Tiyatro İstanbul’da sahnelenen ‘Art/ Sanat’ oyunu ve ilk kez aynı sahnede buluşan Cihan Ünal, Cüneyt Türel ve Can Gürzap üçlüsü geldi. Ne kadar unutulmaz bir sanat olayı olmuştu ’Sanat’. Dünya sahnelerini dolaşmış, yazarına da Molire ödüllerinde ikinci kez ‘En İyi Yazar’ ödülünü kazandırmıştı. Bizde de anlayan anlamış, beğenen beğenmişti. İşte bu ‘Sanat’ın aşkına, Fransız yazarın son oyunu olan Le Dieu du Carnage / Vahşet Tanrısı’na, sadece görev duygusu ile değil hevesle gittim. Tuhaf çağdaş tregedyalar yazan Yasmina Reza’nın ilgimi çekmesinin ötesinde Vahşet Tanrısı’nda kadro ve yönetmen de iyiydi. Oyunun kitapçığına (broşür demek haksızlık olacak) göz attığımda yine sıkı bir oyunla karşı karşıya olduğumu anladım. Prömiyerini Kasım 2007’de Zürih’te yapan Vahşet Tanrısı, ‘Viennese Nestroy-Theatre Ödüllerinde ‘En iyi Almanca oynanan oyun’ ödülünü kazandı. 2008’de Londra’da sahnelendiğinde, soğuk mavi gözleriyle istediğinde sıcacık bakabilen Ralph Fiennes de kadrodaydı ve yapım Laurence Olivier Ödülleri’nde ‘En İyi Komedi’ye layık görüldü. Vahşet Tanrısı, bu sezon Broadway’de, James Goldolfini, Jeff Daniels, Garcia Gay Harden ve Hope Davis gibi deneyimli bir kadroyla sahneleniyor. Oyun, 2009 Tony Ödülleri’nde ‘En İyi Oyun’ ödülünü kazandı. Paris’te Yasmina Reza’nın yönetmenliğinde Veronique’i, Fransız Sineması’nın güçlü yıldızı İsabelle Huppert oynadı. Vahşet Tanrısı hep emin ellere teslim edilmiş, bildik, ödüllü oyuncular tarafından yorumlanmış. Doğrusu İstanbul Devlet Tiyatrosu yapımı oyunun da onlardan aşağı kalır yanı yok. Zeynep Avcı’nın çevirideki başarısı da oyuna önemli katkı sağlamış. Yönetmen koltuğunda, tiyatro sevgisini her zaman gözlerinden okuduğum, Caligula rolünde unutamadığım, Salieri olarak alkışladığım, TV’deki sitcom’larına ise rağbet etmediğim Celal Kadri Kınoğlu var. Rolleri, Ülkü Duru, Zafer Algöz, Zerrin Tekindor ve İşdar Gökseven paylaşıyor. Önce bir bakalım ne anlatıyor bu Vahşet Tanrısı diyerek İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun programına göz atacak olursanız, oyunun kısa bilgisi sizi yanıltabilir. Bir dram seyredeceğinizi zannedebilirsiniz. Oysa Vahşet Tanrısı’nda, iki ailenin sözde medeni uzlaşma çabalarının ardından su yüzüne çıkanlar, suratlara haykırılan gerçekler ağır da olsa komik, bazen çok eğlenceli ama aynı zamanda da trajik. Evet komik bir trajedi oynanmakta sahnede. Farklı mutsuzlukların hem çarpışıp hem çakıştığı, iki kadın ve iki erkeğin iç yüzlerinin ortaya çıktığı bir komik trajedi. Dünyanın tüm vahşetinden uzakta, Michel ve Veronique çiftinin, özenle döşenmiş salonunda yerlerini almış birbirleriyle mesafeli ama bir o kadar da nazik olmaya özen gösteren ve belli ki birbirlerine oynayan, ilk kez tanışan iki çift. Onları bir araya- zorunlu olarak- getiren ise, konuk olan çiftin 11 yaşındaki oğlu Ferdinand’ın diğer ailenin oğlu Bruno’nun bir yumrukla iki dişini birden kırması. Onlar medeni insanlar olduklarından (!) bu işi aralarında halletmeye karar vermiş ve bunun için bir araya gelmişler. Ev sahipleri, Darfur uzmanı yazar ve satıcı kocası, konuklar, avukat adam ve yatırım danışmanı karısı. Bu uygar görünüşlü sakin insanlar, oyun ilerledikçe birer şiddet nesnesine dönüşecektir. Oyun, bu sözde çok kibar, çok hoşgörülü, çok sakin, çok nazik, çok uygar, çok anlayışlı. çok mutlu insanların aslında ne kadar riyakar, ne kadar yalancı, ne kadar hırslı, ne kadar iki yüzlü, ne kadar dengesiz, ne kadar yapay, ne kadar ilkel, ne kadar acımasız, ne kadar mutsuz ve vahşi olabileceklerini, eğlenceli bir şekilde anlatıyor. Sahnede sırayla bazen de hep birlikte geçirdikleri sinir krizi nöbetleri ile her biri diğeri için tuzak hazırlar, her birinin diğerine söyledikleri karşısındakini acıtır, ‘Çıplak’ bırakır. Vahşet, yanı başımızda, karşımızdadır artık…Çocuklarının çocukça kavgasına olmadık anlamlar yükleyip, cezalardan ceza beğenenlerin medeni uzlaşma çabası, kıyametle sonuçlanır! Yasmina Reza, iki dişin kırılmasıyla dört yetişkinin hayatını didik didik eder. Muhteşem dörtlü Vahşet Tanrısı bugüne dek seyrettiğim ‘En Az Devlet Tiyatrosu’ kokan oyun. Hani oyuncuları tanımasam çok iyi komedi oynayan bir özel tiyatroda zannedecektim kendimi. Tamam oyunun metni çok zekice yazılmış, sahnede her biri kendini kanıtlamış oyuncular var ama Celal Kadri Kınoğlu da bu iyi metni, birbirinden yetenekli oyuncuları bulunca döktürmüş. Vahşet Tanrısı’nın zaten çok sürükleyici olan dialoglarını tempolu rejisiyle, hatta fazla tempodan biraz da şaşırtan rejisiyle daha da eğlenceli bir hale getirmiş. Oyuna Ray Cooney komedisi ve sitcom muamelesi yapsa da sahne trafiği çok iyi. Evet abartıya kaçtığı sahneler olmuş, özellikle Zerrin Tekindor’un salonun ortasında, tüm biriktirdiklerini içinden çıkartırcasına kustuktan sonra aldığı pozisyon gibi….Ama ben bu hızı, bu yerinde duramamayı, oyuncular arasındaki süratli paslaşmayı, hareketli beden dili kullanımını sevdim. Uzun sürse belki tekrara düşebilirdi ama 1,5 saatte tadında bıraktı. Ve muhteşem oyuncu dörtlüsü…Uygarlık için savaştığını söyleyen, dünya vatandaşlığı nutukları atan, Darfur’da yaşanan vahşet üzerine kitap yazan ev sahibi Veronique rolündeki Ülkü Duru, İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda her yönetmenin gözü kapalı çalışmak isteyeceği bir oyuncu. Vahşet Tanrısı’nda da, uzlaşmacı gibi görünüp alaycılığı elinden bırakmayan, karşısındakini sürekli iğneleyen, mutsuz ve dengesiz Veronique rolünün her anının keyfini çıkartarak, küçük ayrıntıları özenle besleyerek büyütmüş rolünü. Vasat bulduğu ve bunun için sıkıldığı, güdülmeye razı olmuş, beyaz eşya satıcısı eşi Michel’de, Zafer Algöz, kariyeri içinde değişik bir rolde sivrilmeyi başarıyor. Komedinin de hakkını veriyor. Cep telefonuna yapışık yaşayan, iş bilir, fazla meşgul avukat Alain’de İştar Gökseven oyunun sürprizi oldu. Vahşet tanrısına inanan bu adamın samimi, seyirciyi hemen yakalayan oyununa ben de inandım. Ama benim için oyunun yıldızı, Annette, yani Zerrin Tekindor. İlk 15 dakikada peşin hüküm verdiğim ve içimden ‘eyvah karşımda saçı, başı, makyajı, hali tavrı ile ‘Aşk-ı Memnu’nun ‘Matmazel’i oturuyor’ diye içimden geçirdiğim için özür dilemek istediğim Zerrin Tekindor. Oysa ne kadar yanılmışım. Sanki içkiden bir yudum almasıyla kendini aşması da aynı zamana rastladı. Nasıl rahatladı, her sorunu tek başına çözmekten usanmış, kendi halindeki Annette’in içinden nasıl da isyankar bir kadın çıkardı. Sinir krizi de en çok ona yakıştı! Ve hep doğaldı, kendinden başka bir kadın olurken bile ‘Gibi’ yapmamayı başardı. Bu sezon, komedi dalında verilen ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödüllerinde rakiplerini zorlayacak. Çok kutluyorum. Oyun için ve bir süre önce, Çağdaş Sanat Fuarı’nda görüp bayıldığım, rengarenk, insanın ruhuna iyi gelen teatral tabloları için. Serpil Tezcan’ın dekor ve kostüm tasarımı da, yönetmenin tempolu yorumuna ve oyunculara büyük rahatlık sağlamış, oyuna estetik katmış. Özellikle Ülkü Duru’ya kostümü çok yakışmıştı. Bu sezon, Devlet Tiyatroları 60. yılını 60 yeni yerli oyun kampanyasıyla kutluyor. Meltem Yıldırım’ın Fesleğen Çıkmazı ve Memet Baydur’un Lozan oyunlarında düş kırıklığı yaşadıktan sonra ‘Vahşet Tanrısı’ yüzümü güldürdü. İyi yazar, iyi oyuncu, iyi yönetmen buluşmuş ortaya da iyi bir iş çıkmış. Rengin Uz Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet zeynep - ( 1/12/2010 ) şu güne kadar gittiğim en iyi devlet tiyatrosu oyunuydu.oyuncuların performansı çok iyiydi.izlerken inandırıyorlar.konusu da değişikti.bence bu oyunu kaçırmayın. halime - ( 1/13/2010 ) Vahşet Tanrsını izledim ve gerçekten çıldırdım ve çıldırannın sadece ben olmaması daha da kendimi bırakmama neden oldu.Çok güldüm,çok sevindim ve oyunculular beni çok mutlu ettiler karakterler i çok beğendim Peace2000 - ( 1/26/2010 ) Uzun zamandır devlet tiyatrolarına gitmiyorken;tamamen tesadüf eseri gittiim VAHŞET TANRISI oyununun unutamayacağım oyunlar arasına girmesi benim için çok büyük bir sürpriz oldu. Oyundaki 4 oyuncuyu da üstün performansından dolayı kutlamak lazım. Cep telefonu krizi ve mide bulantısı sahnelerinde oyuncular zirve yapıyorlar. Herkese şiddetle tavsiye ederim. yeşim - ( 4/9/2010 ) Gerçek anlamda cok guzel bır oyundu resmen salondakı herkes mest oldu dıyebılırım özellikle zerrın tekındor süperdi ..... tebrikler tuba özyılmaz - ( 5/2/2010 ) -1.20 dk ne zaman oldu ki ?- gibi bir yorum yapmama neden olan oyun..bu kadar üstün performanslar bravo seslerini de beraberinde getirdi oyuncuları alkışlarken... oyundan bana arta kalan, tanıtım bilgilerinde de söylendiği gibi - karakter kaderdir - diyorum.. buket kaçar - ( 5/24/2010 ) bu yıl birincisi düzenlenen antalya devlet tiyatrosu uluslararası tiyatro festivalinde izlediğim en iyi oyun...yalnızca oyunun sonundaki annetteye uzatılan o gözlüğün ne anlama geldiğini öğrenmek isterdim:( |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|