| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
İskender Pala'nın Yalnızlığı - Katre-i Matem Hülya Karakaş İyi yazmayı bilen biriysen,dünyayı kaleminle yönetebilme yeteneğine sahipsen ve bu gücü eline geçirmişsen,şanslı olduğun kadar yalnızsın da. “Katre-i Matem,Babil’de Ölüm İstanbul’da Aşk” romanlarını yazan adam yalnız.O kitapları okuyan biri olarak söylüyorum ki biz ne yapsak,ne etsek onu çoğaltamayız… Biz ki onu aramıza aldık,oyunlarımıza satırlarını sığdırdık,yazdığı oyunları yönettik,yetmedi sahneye yöneticilerimizle el ele çıktığında alkışladık,işte asıl o zaman fitili ateşledik.Biz bunu hep yapıyoruz,kendi yaptığımızı da çok çabuk unutuyoruz,bir manevrayla karşılaştığımızda da taşları yerine koymak için debeleniyoruz.Biz İskender Pala’yı artık çoğaltamayız.O bizi “Katre-i Matem” in içine atmaya karar vermiş bir kez…Muhtemelen kimi sanatçı büyüklerimizin yönlendirmesiyle de fikirlerini olgunlaştırmış,meyvenin hazanda düşmesini beklemiş… Önce Ekrem Dumanlı yazdı tiyatro konusunda ki görüşlerini Zaman gazetesinde.Sonra yine aynı gazete de,yine aynı konuyla ilgili İskender Pala yazdı.Arada Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu’nun yıkımı ve açılışıyla ilgili diğer “muhafazakar” kalemler yazdılar.Bir ivedilik vardı ortada ama benim anlamadığım su neden böylesine coşkun akmaya başlamıştı?Yağan yağmurların kısmeti miydi acaba?Yazılanları okudukça bu insanların neden tiyatroyla ilgili bugüne kadar tek yazı bile yazmamış olmalarına şaşarak baktım.Ne olmuştu da tiyatro çevresi,özellikle Şehir Tiyatrosu bu kalemlerin ilgisine mahzar olmuştu?Biz madem yaptığımız “ahlaksız…” oyunlarla onları tiyatrodan uzaklaştırmıştık,şimdi nasıl bir değişiklik olmuştu da bize bu kadar yaklaşmışlardı? “Müslümanlığı aşağılayan,çok eşliliğin savunulduğu çeviri oyunlar…”Allah aşkına bu ne demektir?Bir edebiyat adamının mantık silsilesinden böylesine şaşması mümkün müdür?Bizi “Özel tiyatroyla rekabete…” zorlayan bir düşüncenin,bugün çoğu özel tiyatroda,çevirilerin ve adaptasyonların oynadığından haberi yok mudur?Sayın İskender Pala,siz 2010 İstanbul şehrinde bir kültür adamı olarak oyun izlemiyor musunuz?Gerçekten de merak ettiğim için soruyorum.Yanıtınız evetse o zaman size bu konuyla ilgili bilgilerinizi tazeledikten sonra yeni bir yazı kaleme almanızı öneriyorum.Sanatın,özellikle de tiyatro sanatının evrensel olmadığını kim söyleyebilir?Tiyatro sanatını “yerelleştirmek…” mümkün müdür?Evet,ama siz bunu ancak var olanın üzerine kendi bakış açınızı koyarak,yaşadığınız coğrafyadan esinlenerek yapabilirsiniz.Muhsin Ertuğrul’da bu konuyla ilgili düşüncesini “Ulusal Türk tiyatrosunu kuracak birikim ve bilinç henüz ortaya çıkmamıştır.” yönünde dile getirmiştir.Bu durumla ilgili büyük bir mesafe kaydedilmemiştir.Bizim seyircinin algısını ciddiye alarak oyun yapmayı seçen bir tiyatrocuyum.Çoğu meslektaşımın da bu kaygısının son yıllarda artarak çoğaldığını görüyorum.Bu gereklidir de.Ama bu çaba bile sizi mutlu edememiş!Biz bundan böyle oyun sahnelerken,siz ve sizin gibi düşünen insanların baskısını üzerimizde hissettikçe nasıl özgür olabileceğiz?İktidar değil uzaktan bakmak,bizzat sahnenin ortasına buldozerleriyle girerse oradan güdümsüz bir tiyatro çıkması mümkün müdür? “Muhafazakar tiyatro seyircisinin muhafazakar belediyenin parasıyla sahnelenen oyunlarda tacize uğraması…” düşüncenizi ters köşe yatıracak bir görüş de benden size olsun.Sahnede izlediği bir oyundan rahatsız olup,kendi meşrebine uygun olmadığını düşünüp,ihbarla,verdiği dilekçelerle bir oyunu kaldırmayı başaran bir seyirci kitlesinin karşısında,o oyunun sanatçıları tacize uğramadı mı sanıyorsunuz…O oyunun yönetmeni sıkıntıdan zona geçirdi…Peki şimdi biz karşılıklı “taciz…”i mi tartışalım,yoksa tiyatronun ve sanatın evrensel çizgisinden hiç sapmayalım mı? Bugün iktidarda olan belediye yönetimi,’sizin özellikle “muhafazakar” diye üzerine bastığınız,böylece bizi de “muhafazakar” olmamakla ötekileştirdiğiniz)yarın yeni bir seçimle yönetimi Yeşiller Partisi’ne teslim ettiğinde,o zaman biz nasıl oyunlar oynayacağız?Madem bu konuda kafa yoruyorsunuz size soruyorum…O zaman Shakespeare’den,Çehov’dan,İbsen’den,Strındberg’den vaz mı geçeceğiz?Daha çok yerli oyunlara yönelen bir tiyatrocu olarak sizin bu savınıza karşı çıkıyorum.Kaldı ki yerli oyun kotası ödenekli kurumlarda yönetmeliklerle belirlenmiştir.Kim inkar edebilir Nezihe Meriç’i,Oktay Rıfat’ı,Haldun Taner’i,Özen Yula’yı…Bu ayrımcılığa,tekdüzeliğe ne gerek var… Belediye iktidarlarını ayakta tutan gücün, rant uğruna ihale peşinde koşan şirketlerin değil,halkın parası olduğunu unutmuş gözüküyorsunuz. “Burjuvazi geleneğinden beslenen…” cümlenizden ne kastettiğinizi anlamadığım için soruyorum.Bu ülkeler konusunda bir açıklama yaparsanız sevinirim.Devletin sanatı ne oranda desteklemesi gerekir konusunda bir panel düzenlemenizi de tercih ederim.Bu panelin de,(sonuna kadar “yıktırmayız” diyenlerden biri olarak)yeni açılacak olan sahnemiz Muhsin Ertuğrul tiyatrosun da yapılması ne kadar anlamlı olur.Hani konuşur tartışırız babında…Kim bilir belki de biz yanılıyoruzdur.Kaldı ki devletin tiyatroyu tek desteklediği ülke Türkiye olsun…İnsanının sokakta açlıktan öldüğü,sanat yapmanın bile reform sayıldığı,paranın sadece yastık altında saklandığı bir ülkede,zaten devletin temel görevi sanat kurumlarını desteklemektir.T.C devleti bunu gerçekleştiriyorsa eğer bununla ancak gurur duyabilir.Kaldı ki biz maaşımızı “devlet eliyle…” alıyoruz,öyle buyurmuşsunuz.Peki efendim,siz “Leyla ile Mecnun” oyununuzun telif ücretini kimin eliyle aldınız?Size hak da bize haram mı?Sizinki emek de bizimki değil mi?Hiçbir sosyal güvencesi olmayan sanatçının devletten sosyal güvence hakkı alması kötü de,sizin devletin üniversitesinden emeklilik hakkı kazanmanız iyi mi? Yapmayın Sayın İskender Pala,bizi “Katre-i Matem” in içine atmayın.Yakmayın bizi ziftin içinde… “Ahlak” ı oyunların satır aralarında aramayın lütfen,dönüp yanınızdakine bakın;”muhafazakarlık” kisvesi altında iki ya da üç kadının “nafakasını” üstlenen erkeklerden göreceksiniz, tiyatrodan önce onları sorgulayın.Sizin gibi yazma yeteneğine sahip bir kültür adamının,tiyatroyu “din” le özdeşleştirmek isteğini çok yadırgadım.Sanat dindar olamaz,yapısı gereği çığırtkandır sanat.Din değil sahne üzerine,hayat üzerine bile bu denli taşınmamalı.Örtülü ve gizemli kalmalı.Boşuna “parayla imanın kimde olduğu belli olmaz.” Dememişler. Hülya Karakaş 2010-Ocak Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet Katre-i Matem - ( 12/11/2011 ) Din neden bu kadar zorunuza gidiyor anLamıyoruz. Ahlaksızca öpüşme sahnesi sergilenmesi doğru da, insanları dolayısıyla toplumu ayakta tutan en önemli faktörlerden biri olan din neden batıyor size... Çağdaş çöplüğünüzde oyalanın durun..! |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|