| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Düşmanınızı Bile Bağrınıza Basabilecek Misiniz? Hüseyin Köroğlu Merhaba DOSTLAR, MERHABA… Yoğun bir koşuşturma içerisinde hayatımız zamanın acımasız kolları arasında akıp gitmekte. Bu kez kapımızda “Domuz Gribi” var. Bu konuda söyleyecek, yazacak çok şey var ama ben yine haddimi bilerek bu konu ile ilgili görüşleri uzmanlarına bırakmak istiyorum. Sadece kendi payıma domuz gribi aşısı olmayacağımı, aşının yapılması için izlenen yolun inandırıcı bulmadığımı açıkça belirtmek istiyorum. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan bile “Ben aşı yaptırmayacağım.” diyor… Benim için bu görüş yeterlidir dostlar… Sonuçlarının değerlendirilmesini siz okuyucularıma bırakmak istiyorum… Şimdi biz kendi konumuza dönelim. Tahmin edeceğiniz gibi, mesleğinizde belirli bir noktaya geldikten sonra, sanat alanında görüşlerinizi almak isteyenler, gelecekle ilgili plan yaparken bizim de fikirlerimizi soran kardeşlerimiz, dostlarımız, siyasilerimiz var. Ben bu günkü yazımı, bu tür soruların tamamını yanıtlayacak noktada yazmaya çalışacağım. Sonuçlarının değerlendirilmesini de siz okuyucularıma bırakmak istiyorum… Gönendere köyünden bu günlere uzanan bir yaşam hikayesi bu dostlar… Evet, 1982 yılında Lefkoşa Türk Lisesi’ni bitirip, H.Ü. Ankara Devlet Konservatuvarı “Tiyatro” bölümünü mucizeler silsilesi sonucunda kazandım. Belki o günleri bir gün paylaşırım sizlerle. K.K.T.C.’den, Gönendere köyünden bu günlere uzanan bir yaşam hikayesi bu dostlar... Ne üretiyorsa toplum için ürettiği için gizlisi saklısı yoktur. Evet dostlar, tiyatro sanatı, her sanat dalı gibi emek ister, sabır ister, özveri ister, gece-gündüz demeden çalışmak ister… Yaşadığınız dünyayı, nefes alınan toplumu çok iyi tanımak ister… Çok iyi de felsefe bilmek ister tabii ki… Gerçek sanatçı olmak ise, yaşanan her anı, topluma layık olarak yaşamak ister… Sevgi ister sanat, saygı ister… Meslektaşlarınla, toplumla, yaşadığın dünya ile zaman zaman da olsa doğruyu bulma adına inadına, insanca tartışmak ister gerçek sanatçı… Ama tabii ki saygı sınırlarını aşmadan… İnsanlığa hayat aynasını tutmadan önce, iğneyi kendine, çuvaldızı topluma tutmak ister gerçek sanatçı… Tüm dünyada “BARIŞ” ister. Barış ister çünkü insandan yanadır. Gördüğü yanlışların doğrularını söylemeden duramaz. Susamaz sanatçı… Yüzyıllardır süregelir sanatçının bu hasretleri, bu özlemleri… Sanatçı ürettikleriyle var olur. Ne üretiyorsa da toplum için ürettiği için, gizlisi saklısı yoktur. Anlayacağınız İçi-dışı birdir gerçek sanatçının. Her zaman doğru aynayı tutmak ister insanlığa… Bütün bunların karşılığında da insanca yaşamak dışında hiçbir şeyde gözü yoktur. Ona bir teşekkür etmeniz, güler yüzünüzü göstermeniz, alkışlamanız yeterlidir… Ne demiş atalarımız “Tiyatro dediğin nedir ki? İki kalas, bir heves, hepsi bu.” değil mi? Önemli olan bu insanların gerçek anlamda “insan” olmasıdır onun için, o kadar… Belirli bir noktaya geldikten sonra da, birikimlerini, ürettiklerini, düşüncelerini dürüst bir şekilde aktarmak ister dünyaya, yaşadığı topluma, genç kuşaklara… Bu kişiler kim olursa olsun, ister bakan, başbakan, cumhurbaşkanı olsun; ister öğrenci olsun, ister çoban, ister işçi olsun, ister memur fark etmez; bildiğini, öğrendiğini, biriktirdiğini paylaşır hepsiyle insanca… Önemli olan bu insanların gerçek anlamda “insan” olmasıdır onun için, o kadar… Anlayana… Anlamayana… Sabırla anlatır gerçek sanatçı gerçekleri… Bir derviş sabrı ile anlatır nefes aldığı sürece… Verilen sözler, atılan adımlar unutulur gider bir anda. Kimisi sanatla nasıl uğraşacağının sorusunu sorar, kimi devlet adamları da sanatsal işleyişle ilgili fikirler ister zamanı geldiğinde. Anlatır, yazar, çizer verir karşılık beklemeden. Kendi içinde fırtınalar kopar çoğunlukla, yaşananların gerçek yüzünü görüp haykırmak ister insanlığa. Ama inanın dostlar, günümüzde insanların çoğu gerçeklere değil masallara inanmakta. Çünkü o kadar çok karabasan var ki çevremizde, Pollyanna’cılık oynayarak sadece kendilerini kandırmakta günümüzde gerçeklerden kaçanlar. Aynada gerçekleri görünce de bir anda yok olurlar ortadan. Verilen sözler, atılan adımlar unutulur gider bir anda. Bir anda maskeler takılır, hiç bir şey yaşanmamış gibi... Bir bakarsınız ki, arkanızda hiç kimse kalmamış… Sözler senetti bir zamanlar, şimdi ise senetler, çekler söz bile değil... Biz kabul etsek de etmesek de, Ükemizde de bu gerçek geçerli. Ne yazık ki sadece günü kurtarıyoruz dostlar. Gerçek sanatçı, toplumuna ayna tutmak zorunda bence... Bazılarının hoşuna gitmese de gerçekleri tüm çıplaklığı ile sanatı ile anlatmak zorunda... Hep söylerim, eskiden söz vermek yeterli idi, şimdi ise zemin o kadar kaypak ki... İnsan kime inanıp, kime inanmayacağını bile bilemez durumda. Sözler senetti bir zamanlar, şimdi ise senetler, çekler söz bile değil... Deve kuşu gibi, başınızı kuma gömerek saklanamayacağınızı anlayın artık ne olur... Popüler kültürün etkisi gençlerimizi ve toplumu pençesine almış istediği gibi oynatmakta. İşte dostlar, bütün bu cehennem içinde, sanatçı umut dağıtmak, her an kendini yeniden doğmuş gibi diri tutmak zorunda... Bıkmadan, usanmadan, son nefesine kadar üretmek zorunda gerçek sanatçı... Şairin dediği gibi “Neler yapmadık bu vatan için, kimimiz öldük, kimimiz nutuk attık.” Farkında iseniz son zamanlarda ucuz kahramanlar türedi, insanlığın kanını emmekte bunlar. Uyanın dostlar, uyanın... Açın gözünüzü, bakın etrafınıza... Deve kuşu gibi, başınızı kuma gömerek saklanamayacağınızı anlayın artık ne olur... Bir egodur almış başını gidiyor. Bütün bu yaşananlar kıyamet değil de nedir? Kıyam etmek, yani “Bilinçlerin uyanması”. Uyanma vakti gelmedi mi sizce o derin uykudan? Sanatla mı uğraşmak istiyorsunuz? İyi düşünün? Bu yolculuk uzun bir maraton... Son nefesinize kadar doğruları söylemeye var mısınız? Sizi kullanmak isteyenlere, her şeye rağmen bilerek ve isteyerek yardımcı olmaya hazır mısınız? Gözünüzün içine baka baka yalan söyleyenlere katlanabilecek misiniz? Emeğinizi bir çırpıda çöpe atanlara gülüp geçebilecek misiniz? Düşmanınızı bile bağrınıza basabilecek misiniz? Dünya sahnesinde oynanan oyun içinde oyunları, tüm engellemelere rağmen sanatınızla insanlığa anlatmaya devam edebilecek misiniz? Arkanızdan hançerlendiğiniz zaman, dönüp gülümsemeyi becerebilecek misiniz? Bütün bunlara rağmen, sabırla, inaçla, özveriyle insanlık adına üretmeye devam edebilecek misiniz? Hadi o zaman buyrun siz de... Maske takmak yok ama... PERDE... Hüseyin Köroğlu Kasım 2009 Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet Zeynep - ( 12/11/2009 ) Ucuz kahramanların türediği cümlenize katılıyorum.Benimde şikayet boyutum şu yönde.İnsanlar artık sadece kendileri için çalışıyor.Bu her alan için geçerli bütün meslekler için.Devlet için ya da halk için çalışmak denen bir şey kalmadı diyebiliriz.Bu da yapılan işlerin,ekran ya da tiyatro sahneside işin kalitesizliğiyle karşımıza çıkıyor.Bu arada Othello dan bir kare kullanmışsınız yazınızın bir köşesinde hoş olmuş.Beyaz ve kırmızı.siyah renk ağırlığını da unutmamak gerekir. Zeynep - ( 1/7/2010 ) Son oyununuzu gördüm.Dekor,kostüm,müzik,sahne ışığı,çıkan demir sesi,aksesuar,güç,oyunculuk başarısı bunların hepsini buldum fakat geneline bakarsak ya oyun çok yavaş ilerledi ya da savaş ve savaş sonrası pisikolojiyi vermek adına durağan yerlere ağırlık verilmişti.Bazı oyunlar insanı yorar ya bu da onlardan biriydi.Umarım oyunu hep büyük sahnelerde oynarsınız küçük bir sahnede düşünemiyorum.Karşılaştırma yapmadan edemiycem Othelloyla tabiki.O oyunun tadı mazide kaldı diyelim ve size bol gişeli oyunlar.Bu arada gri renk hakimi ve sizin elinizi böyle sürekli güç göstergesi yapma gereksiniminiz o arada parmağınızdaki yüzüklerle bütünleşmesi v.s. çok güzel ayrıntılar.Böyle postunuzu savurmanız.Alaycı tavırlarınız halka karşı.Güzel ayrıntılardan biride savaş aleti olarak sopa kullanmanız onları giydirmeniz ne biliyim diğer klasik savunma araçlarının olmaması hoştu.Görmeye alışık olduğumuz kaskların olmaması bir çok ayrıntıda içinde gizli.Hoşçakalın selçuk okumuş - ( 3/5/2010 ) vay canına harika bir anlatım işte sanat , sanat böylemi olmalı yani yalanları sindirmek yada karaktersiz karakterlere karater kazandırmakmıdır yada bu insanların sanatla ne işi vardır yada böyle insanlar varsa bizim onlarla ne işimiz vardır biliyorum bu piyasanın bozuk bir akort la müzik yaptığını bizler çekeriz tellerimizi okortlarız kendimizi ama bir gerçek vardır teller çeke çeke çala çala kopar koparsa suçlu bizmiyizdir ? yada geri kalan tellerle çalabiliriz hayatı peki kim için kopar bu teller halk içinmi , yoksa bu halkın başındakiler içinmi neden teller kopar ? çokmu soru osrdum aslında cevap bunların hepsi yanlızca bilmeyenlere soru gibi geliyor soru elbiseleri giymiş cevaplar aslında bunlar yıllardır bir proje üzerinde çalışıyorum gerçek sanatcılar bulmaya çalışıyorum gerçek sanatcıları bulduğum zamanda onlar yanlızca sanatçı olarak kalmışlardı umutları yok olmuş sanatcı olarak biliyorum bir çok şey yapıyoruz çok zorlkuklara katlanıyoruz ama artık bir değişim gerekiyor devrim niteliğinde öyle bir proje olmalıki tüm dünyaya anlatılmalı , cafcaflı sahneler yerine halk içinde yapmalı sokak tiyatrosundan bahsediyorum bizler yaptık küçük kapsamlı ama sizler çokdaha başkasınız bence üzrinde çalışılıp bir oyun yazmak yada yazılmışı oynamak bu oyun öyle bir oyun olmaliki içinde götheden rumiye gitmeli sufuden çıkmalı insananın manasına değinmeli bu robotik düşünceleri bir an bile olsa can alıcı sahnelerle sözlerle birşey ler yapmalı insanlar farkıdalıklarını unutmuşlar koalydır tiyatro seyircisine oyun oynamak ben sokağa davet ediyorum sizleri herkesi eğer sanat yapılıcaksa sanatcı rütbesi en üstün rütbedir ama artık herkez sanatcı herkez yorumcu herkez birşey ben katılmıyorum sanatcı olduğunuza belki bu bir isyandır birikmiş içime sizler sizler mesleklerinizi güzel icra eden insanlarsınız oyuncusunuz, oyunculuk farklı sanatcılık faklıdır tabi bunlar benceler bendeki bencelerde düyya düşünürlerinden süzülüp geçmişlerdir ve bence olmuşlardır hosçakalın arkadaşlarım abilerim ablalarım kısacası insan olan insan hosçakalın ....... derman atik - ( 9/20/2010 ) Bütün devedikenlerine inat inadına sanat inadına tiyatro yapmak ,beni mutlu ediyor dostum. |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|