| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Başaramadım ya da Ülkemle Birlikte Yenildim Tuncay Özinel 1958 yılının Kasım ayında ilk kez bir tiyatroda eğitim almak çalışmak üzere Dormen tiyatrosunun merdivenlerini tırmandım. İlk hocam Ulvi Uraz idi. Bir insan yaşamında en önemli olaydır ilkler. İlk kez 1968 yılında Nazım Hikmet’in YOLCU isimli oyununu sahneye koydum. Sanırım oyun ilk kez ülkemizde sergileniyordu. Ben 68 kuşağıyım şimdiki gençler bilmez o zamanlar oyunlardan sonra “ BAĞIMSIZ TÜRKİYE” diye bağırılırdı.Şimdilerde demek ki ülkemiz bağımsızlığına kavuştu bu slogan unutuldu. Orta Doğu Teknik Üniversitesi şenliğinde oyunu sergiledikten sonra BAĞIMSIZ TÜRKİYE diye kıyamet koptu. En ön sırada DENİZ GEZMİŞ ve arkadaşları vardı. Daha sonra çalışmalarımı kurduğum Kadıköy Halk Eğitimi Merkezi Deneme sahnesinde sürdürdüm. Deneme Sahnesi geniş bir kadrodan oluşuyordu. Ve burada tiyatro çalışmaları yanında politik bilinçlenme dersleri de veriliyordu. Yaşamımdaki en mutlu olduğum tiyatro çalışmaları imiş bunlar. Hazırladığımız oyunları gerek gecekondu semtlerine giderek,gerekse onları kendi sahnemize getirerek sergiliyorduk. Bunun yanı sıra İstanbul’da oyun sergilemediğimiz hapishane kalmadı. Bunun en yakın şahidi Seçkin Selvi’dir. Ne yazık kendisi düşünce suçundan ceza evinde yatarken bizim oyunlarımızdan birisini izlemişti. Bu çalışmalar da bir ilk idi. Mengü Ertel’den sergi açmasını rica etmiştim. Mengü Ertel ilk kez tiyatro afişleri sergisini Kadıköy Halk Eğitimi Merkezi’nde açtı. Amaç tiyatronun geniş toplumlara yayılması idi. Ve ilk kez Liseler arası bir örgüt kurularak LİSELER ARASI TİYATRO ŞENLİĞİ’Nİ gerçekleştirdik. Bütün bunların şahidi Seçkin Selvi,Hayati Asılyazıcı ve Selmi Andak’tır. O dönemlerde kitap okunurdu benim ülkemde. Bir grubum vardı haftada bir gün toplanır okuduğumuz kitabın üzerinde tartışır ve Nazım Hikmet şiirleri okurduk. Bir gün bu guruptaki arkadaşlardan biri,şöyle bir söz söyledi: “Bir gün halkımıza balkonlarımızdan kırmızı karanfiller atacağız.” Bu söz beynime yumruk gibi indi. Yanlış yerde idim. Bunu söyleyen bir burjuva sosyalisti idi. Asla balkonundan inmeye niyeti yoktu. Oysa ben halktım. Babam yoktu ve annem de işçi idi. O gün onları terk ettim. Ve Atatürk’ü o gün daha iyi anladım. İttihat ve terakkiyi neden terk etmişti dersiniz? Burjuvazi solu ne dereceye kadar bu ülkeye yararlı olacaktı. Ve işte sonuçlarını da görüyoruz. İlk yazdığım oyun İSTANBUL’DA BU GÜN idi. Oyun; bir ticaret sanayi burjuvası,bir esnaf,bir memur ve bir işçinin işten eve bir günlük yaşam öyküsünü anlatıyordu. Oyun yazımından önce Deneme sahnesi gurubunu dörde böldüm. Hepsi oyundan bir konuda araştırma yaptılar. Örneğin İşçi sahnesi için bir gurup gecekondu semtlerinde araştırmalar ve söyleşiler gerçekleştirdi. Ben bu araştırmalar üzerine oyunu yazdım. Hiç unutmuyorum oyun, Otosan işçilerine oynanıyordu. Tam o sırada beni Halk Eğitim müdürü çağırdı. Ordunun muhtıra verdiğini oyunda değişiklik yaparsam oynayabileceğimi söyledi. Bizim bu konuşmamız sırasında oyun bitmiş aşağıdan otosan işçilerinin BAĞIMSIZ TÜRKİYE sesleri duyuluyordu. Oyunda değişiklik yapamayacağımı söyledim,ve oradan ayrıldık. Hatta Seçkin Selvi ve Tanju Cılızoğlu ayrılmamıza kızdılar. Ama çok gençtik geçiş dönemini oluşturacak kadar bilinçli ve sabırlı da değildik. Oyunu Ali Poyrazoğlu Deneme Sahnesi’nde tekrar sahneye koydum. O Deneme sahnesinden de Türk tiyatrosuna Cem Özer, Sevda Aktolga, Korhan Abay ve Işıl Kasapoğlu kaldı. Genç kuşak iyi bilmez ama yeni kitabını çıkarttı gençler Türk tiyatrosunun en önemli eleştirmenlerinden biri GÜNAY AKARSU’dur. Ne yazık çok genç yaşta kaybettik. Yeni Ortam gazetesinde oyun için bir eleştiri yazdı . Başlık aynen şöyle : GELECEĞİN TİYATROSUNA BİR YAKLAŞIM İSTANBUL’DA BU GÜN . Evet geleceğin tiyatrosu halktan yana. Basit ama onlara gerçekleri anlatarak. Bilinçlenmelerini sağlayarak yapılmalı idi. Bana ilk olarak “Tiyatro bir üst yapı kurumudur” diye öğretildi. Ben bunu kırmaya çalıştım. Tiyatro bir üst yapı kurumu değil ve halkın olmalıdır diye çalıştım. O günden bu güne. Zaman zaman iflaslar ile icralar ile uğraştım. Zaman zaman oyunlarım yasaklandı. Merak edenler olursa elimde oyunlarımın oynatılmadığı zamanlara ait belgeler de mevcut. Hiç görkemli galalar yapmadım. Hiç unutmam Cihat Tamer 1983 yılında Aksaray’daki tiyatroma oyun izlemeye gelmişti. “Oyun arıyorum” bana oyundan bol ne var diye cevap verdi. O sırada beraber oynadığımız Halit Akçatepe söze karıştı.” Bu aptal,bende sürüyle vodvil var. Onu buranın Gazanfer Özcan’ı yaparım,dinlemiyor.” Demişti. Onlara anlatamadım ben Gazanfer Özcan olmak istemiyorum. Gazanfer usta kendi ekolünde önemli. Benim yapmak istediğim başka. İşte hala elli ikinci yılımda savaş veriyorum. HIRSIZİSTAN bu örneklerden biri. Ama kabul etmeliyim ki kaybettim. Salt ben kaybetsem iyi. Ne yazık benim ülkem de kaybetti. Bu gün ülke olarak geldiğimiz durum ortada. Gençlerden utanıyorum. Bu ülkeyi size biz bıraktık. Biz bu hale getirdik ,buyurun sanat yapın. Buyurun yaşayın. Gelelim son zamanlarda Türk tiyatrosuna katkıları var diye korumaya çalıştığım bir belediye yüzünden bana Yakıştırılan “ IRKÇI FAŞİST KÖPEK” söylemine. Sanırım bir zamanlar terk ettiğim burjuva solu benden intikam alıyor. Ve demek istiyor ki “ Bizi terk etmeseydin şimdi başka yerlerde olurdun.” Bu yakıştırmayı bana Nedim Saban’a söylediğim “Arkasında Musevi cemaati var” sözünden edinmişler. Oysa bu söz arkasında torpili var anlamına söylenmiştir. Irkçı bir adam iki yıl önce yazıp sahnelediği YÜZLEŞME oyununda Yahudi soykırımını kınar mı? Dahası var, Fatih Sultan Mehmet’in fermanını ve Beyazıt’ın Yahudileri Osmanlı’ya kabulü sırasındaki söylemini anlatır mı? Ama tabi ırkçıyız. Neden, Oyunda Filistin’li genç diyor ki: “Bir zamanlar soykırımına uğrayanlar şimdi soykırım yapıyorlar. Dünya de durmuş seyrediyor.” Haklısınız Yahudileri koruduğum oyunda Filistinli’leri aşağılamalıydım. Filistin’liler ölmeli. Onlar haksız,onlar insan değil. Nasıl bu söylemlerim güzel mi. Ben şimdi ırkçı değilim öyle mi. Gençler,52 yıllık tiyatro yaşamımda hiç utanılacak bir şey yapmadım. Her şeyin hesabını da halka verebilirim. Sayın Saban provamı izledi bana Filistin’li çocuğun sözünün oyundan çıkartılmasını istedi. Ve bana beş adet toplu satış önerdi. “Tabi yaparım” dedim. Oyunun galasına geldi “ Toplu satışlar ne oldu “ diye sordum. Bana “Söylediklerimi yapmamışsın ki “ dedi. “ Yapamam ki.” Dedim. Ve o günden sonra da bunu unuttum. (Ayrıca bu söylemin şahitleri de var) gerek görmesem bu utancı açıklamayacaktım. Ancak sözüm çarpıtılıp ırkçı diye yorumlandığım için açıklıyorum. Arkasındaki güç demek istemiştim. Hangimizin beş tane toplu satış yaptıracak gücü var düşünsenize. Ve bu güç ile de karşısındakini satın almaya kalkıyor. Acaba satın aldıkları var mı diye dehşet içersinde izliyorum. Son olarak Saadettin Erbil’den söz edeceğim. Bir çalışmamız sırasında bana “ Çok mütevazısın,adam yerine koymazlar.” Demişti. Mütevazı ile mütevazi arasındaki farkı bu engin Türkçeye sahip ustadan öğrendim o gün. Ona dedim ki: “ Boş ver abi,ben mutluyum. Beni adam gibi adamlar,adam yerine koysun yeter.” Tuncay Özinel Paylaş Tweet |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|