| Tiyatro Kursu  | Şirket Tiyatrosu
Tiyatro Dünyası
Tiyatro Dünyası Bu Sahnede...
 
Ana Sayfa  |  Hakkımızda  |  Yazılar  |  Haberler  |  Yazarlar  |  Tiyatro Oyunları  |  Tiyatro Grupları  |  Sanatçılar  |  Kaynak  |  Duyuru Panosu  |
Kuş bakışı Malkovich: Bir Okuma gecesi…
Rengin uz




Geçen aksam, Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nın balkonundan, 17.Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali’ne damgasını vurduğu söylenen ünlü aktör John Malkovich’in ‘Şeytani Komedya; Bir Seri Katilin İtirafları’ adlı oyununu izledim. Dünya gözüyle Oscar adayı olmuş bir büyük oyuncuyu sahnede izlemek hoştu ama efsanevi Malkovich bende düş kırıklığı yarattı.

İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nın düzenlediği bütün festivallerle gazeteci olarak her zaman ilişkim olmuştur. Film Festivali ile tanışıklığımız çok daha eskiye dayansa da bende özel bir yeri olan Tiyatro Festivali’dir. Elime doğmuştur bir kere. Emeklerken, gelişip serpilirken, ayaklarının üzerinde durmayı başarırken yol arkadaşlığı etmişizdir. Hem yazılı hem görsel medyada en çok emeğim ona geçmiştir. Az mı koşturmuşluğum, az mı röportaj yapmak için kulislerde beklemişliğim, güzel heyecanlar paylaşmışlığım vardır. Dikmen Gürün’ün, ekibinin de desteği ile Festivali bugünlere getirmek için ne kadar canla başla uğraş verdiğini iyi bilirim. Bu yılın özelliği, Festival’in sadece İstanbul’un Avrupa Kültür Başkenti olmasına denk gelmesi ve bir ay sürmesi dersem eksik söylemiş olurum, evet bu yıl Tiyatro Festivali bir Hollywood starını John Malkovich’i ağırladı.

17. Uluslarararası İstanbul Tiyatro Festivali’nin programı açıklanır açıklanmaz ‘Malkovich’ in adı bomba gibi patladı! Herkeste bir heyecan…’Tiyatro Festivaline Malkovich geliyormuş’. Hangi oyunla geldiği, ne oynayacağı o kadar da önemli değildi! Bir an önce bilet alma, yakından ünlü aktörü izleme telaşı başladı. Sonuçta Tiyatro Festivali’ne bugüne kadar gelen en ünlü oyuncuydu o. Gerçi Malkovich geçtiğimiz yıl da İstanbul’daydı. 28. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde ‘Sinema Onur Ödülü’nü Emek Sineması’nda düzenlenen bir törenle almıştı. İşte burada önemli bir parantez açmak istiyorum, Malkovich için değil, Beyoğlu Sinemaları içinde her zaman en Beyoğlu en Sinema kokan, sinemaseverlerin üzerinde çok büyük emeği olan Emek Sineması için. Kapıda kapı gibi duran, bakışı ile insana güven veren, ayak üstü hal hatır sorduğumuz sinema müdürü Hikmet Bey, gişeciler, yer gösterenler, büfeyi işletenler nasıl da birdenbire çıkıverdiniz hayatımdan, hayatımızdan. Film Festivali en çok Beyoğlu’na, en çok da Emek Sineması’na yakışıyordu. Emek’siz bir festival bu yıl bana yavan geldi, benimle aynı düşünceleri paylaşanların sayısı hiç de az değil. İKSV de özel bir çaba göstermeli Emek’i kurtarmak için. Her gün birilerinin diretmesi ve dayatması ile kültürel ve sanatsal açıdan biraz daha eksilmeye ‘hayır’ demeliyiz. Biz Emek’le büyüdük onu kaderine terk etmeye hakkımız yok diye düşünüyorum. Ne diyordum… John Malkovich o zaman da halkın büyük sevgisi ile karşılaştı ama bu kez başkaydı, beyazperdede beğendiğimiz aktörü tiyatro sahnesinde seyredecektik. Biletlerin süratle tükendiği, hiç yer kalmadığı kulaktan kulağa yayıldı. Çareler tükenmezdi! Bir süre sonra internet ortamında şu şekilde mailler uçuşmaya başladı (bizzat bana da geldiği için biliyorum)

‘Yeri ve parası önemli değil, Malkovich’in oyununa bilet arıyorum!’

İşte böyle bir rüzgar estirdi daha gelmeden John Malkovich. Ben de biletimi önceden aldım ve oyun akşamı Lütfi Kırdar’ın sol taraf balkonunda yerimi aldım. Ama ulaşmak pek kolay olmadı Kongre Vadisi’ndeki salona. Toz toprak yollardan geçerek, bata çıka! Festivaldir, Malkovich’tir, topuklu ayakkabı giyeyim dedim bin pişman oldum…Kongre Vadisi’nde hala inşaat makinesi var, hala inşaat sürüyor ve de yerler gerçekten toz duman…Yürümek eziyet. Yetkililere duyurulur. Lütfen…

Öyle beklediğim, öncesinde kopartılan fırtına kadar büyük bir izdiham yaşanmadı. Kapıda bilet kuyruğu vardı ama ne hikmetse görüş mesafemde, özelikle yan balkonlarda 20 kadar koltuk boş kaldı. Salona tepeden şöyle bir göz gezdirdim, Bugüne dek festivallerde pek boy göstermeyen birçok oyuncu bu kez Malkovich merakından salonda yerini almıştı.

John Malkovich’le kişisel ilişkime gelince! ‘Benim aktörlerimden’ biri olmadı hiç bir zaman. Daniel Day Lewis, Jeremy Irons, Robert Redford, Robert de Niro ve ilk göz ağrım Alain Delon’un başı çektiği favori erkek oyuncularım arasında yer almadı. Hiçbir filme özellikle Malkovich oynuyor diye gitmedim ama çoğu filmini izledim. O varsa belli bir kalite hep vardı. Uç rollerde gezinmeyi seven Malkovich’i en çok Dangerous Liaisons/Tehlikeli İlişkiler’deki Vicomte de Valmont ve sürekli kılık değiştiren acımasız bir katili oynadığı In The Line Of Fire / Ateş Hattında filmlerinden hatırlıyorum. Zaten o rolle hem Oscar’a hem Altın Küre’ye aday olmuştu. Kendini oynadığı Being John Malkovich ise tartışmasız en sıra dışı rolüydü. Onun sağlam duruşlu iyi bir karakter oyuncusu olduğunu ve karizmasını her zaman kabul ettim. Boşuna yapılmadı herhalde orta sınıf New Yorkluların onun yerine geçmek için can attığı ‘John Malkovich Olmak’ filmi!

Ancak Festival oyunu, Michael Sturminger’in yazdığı ve yazarla birlikte John Malkovich’in yönettiği ‘ Şeytani Komedya: Bir Seri Katilin İtirafları’ aktörün bende bıraktığı o karizmayı çizdi diyebilirim. Malkovich iki saate yakın süre kaldığı sahnede beni hiç heyecanlandırmadı. Şu anda, Oscar’a bile aday olmuş bir büyük oyuncu seyrediyorum duygusu uyandırmadı. Coşkusu ve enerjisi eksikti sanki. (mimiklerini göremedim tabii kuş bakışı!) Doğal olarak ondan etkileyici bir performans beklerken sadece müzik eşliğinde bir okuma tiyatrosu sundu bize. Şeytani Komedya, barok orkestra, iki soprano ve bir aktör için yazılmış. Klasik müzik ve tiyatroyu birleştiren oyun 13 kadını öldürmekle suçlanan, hüküm giydikten sonra vakit geçirmek için yazmaya başlayan, şiir ve romanları ile üne kavuşan, afla dışarı çıktıktan sonra gazeteci- yazar kimliğinin arkasında seri cinayetlerine devam eden Avusturyalı Jack Unterweger’in gerçek yaşam öyküsünü anlatıyor. Ölümünden 15 yıl sonra Şeytani Komedya adlı otobiyografik bir kitap yazan Unterweger tanıtım amaçlı çıktığı uluslararası turnede, okuma gecesini renklendirmek amacıyla iki soprano (Bernarda Borro ve Aleksandra Zamojska) Unterweger’in yaşamına giren kadınları-annesini, sevgililerini, öldürdüğü fahişeleri- canlandırıyor. Christoph Wilibard von Gluck’un Don Juan müzikleri ile başlayan oyun, Jack’ın kadınlarla yaşadığı ilişkilere bağlantılı olarak, coşku, tutku, aşk, nefret, yas gibi duyguları ifade eden Vivaldi, Handel, Haydn ve Mozart’tan müzik ve aryalarla devam ediyor.


Lütfi Kırdar’ın kocaman sahnesinde 30 kişilik orkestranın önünde dekor olarak tek bir masa, üzerinde kitaplar bir lamba ve bir bardak su…Malkovich beyaz takım elbise, siyah gömlek, beyaz ayakkabı ve kapkara güneş gözlüğü ile girip önce seyirciyi selamlayıp anlatmaya başladı. Filmlerinden alışık olduğumuz o bildik ses tonu ile tane tane anlattı. Sahneyi bir boydan diğerine yürüdü, oturdu, orkestraya, orkestra şefi Martin Haselböck’e sataştı, seyirci ile iletişim kurdu ve kadın boğdu! Tiyatro eğitimi alan ve oyunculuğa 20’li yaşlarda başlayan Malkovich için, sonunda intihar eden gizemli seri katil Jack Unterweger rolü canlandırdığı kimi beyazperde rollerine uzak değildi. Tamam bu kez kötünün de kötüsüydü ama ünlü aktör beyazperdedeki oyunculuk performansını yakalayamadı. Aslında bu öyküyü film yapsaydı bir oyuncu olarak ona daha çok olarak sunabilirdi. Bana iki kadın ve 30 kişilik orkestra başrolde, Malkovich de onlara eşlik ediyor gibi geldi. Karşımda ‘İnsan öldürmek sınıf atlattı, beni adam etti, bir hiç olacağıma katil olurdum daha iyi’ diyen ve fahişeleri kendi sutyenleri boğarak öldüren bir Malkovich vardı. Bir büyük Hollywood aktörünü seyrediyordum işte ama dolu dolu bir oyun beklediğim için memnun değildim pek halimden.

Ülkemizde gelen yabancı sanatçılar konserlerde araya Türkçe birkaç sözcük sokuşturmayı çok severler, bir sıcaklık kurarlar böylece seyirci ile. Koskoca John Malkovich de bunu yapmasın mı! Ve suyunu içerken, ‘Şerefe’ demesin mi! Bu espri hiç hoşuma gitmedi. Yoksa bu ülkede artık suyla mı şerefe dendiğini düşünmüştü! Finalde sarf ettiği Türkçe kelime ‘Teşekkürler’ oldu! Bu teşekküre, Lütfi Kırdar’ı dolduran seyirci alkışlayarak yanıt verdi. Ama delicesine değil. Biz meraklıyızdır ayağa fırlayıp alkışlamaya ancak bu kez ‘Malkovich’ için kimse istifini bozmadı.
Evet dünya gözüyle, kuş bakışı da olsa John Malkovich’i gördüm, seyrettim. Şeytani Komedya:Bir Seri Katilin İtirafları proje olarak beni açmadı. Malkovich, seri katil için doğru seçimdi, rolün gereğini de yaptı ama ben bir oyun ve bir oyuncu bekliyordum, bir okuma gecesi değil. Öyle ya bir oyundan çok, okuma tiyatrosu seyretmiştik aryalar eşliğinde. Üstelik müziğin de tam olarak tadını çıkaramadım çünkü şans bu ya takip ışığının yanına düşmüsüm! Barok müziğe, aryalara, hemen yanı başımdaki hırıltılı bir biçimde gürültü çıkartan takip ışığı eşlik etti ve buna yapacak hiçbir şey yoktu.(keşke bir çare bulunsa) Yanımda, arkamda oturan seyirci en ufak bir çıt çıkarsa hemen uyaran ben herhalde görevini yapan adama ‘Malkovich’in ışığını kes’ de klasik müziğin tadını çıkarayım diyemezdim!

Çıkışta oyunu acımasızca eleştiren arkadaşlarım kadar acımasız değilim, gittiğime pişman olmuş da değilim. Ama keşke John Malkovich’i aktör olarak doyasıya alkışlayabileceğimiz bir oyun seyredebilseydik. Bir de aklıma takıldı. Geçenlerde Paris Match dergisinde ‘Tehlikeli ilişki’ başlığı altında kısa bir haber vardı ve aynen şöyle yazıyordu ‘Bernard Madoff tarafından 2.3 milyon dolar dolandırılan John Malkovich zararının karşılanması için uğraşıyor. Malkovich paranın ancak üçte birini geri alabildi.’ Muhtemeldir ki, Wall Street tarihinin en büyük yolsuzluğuna imza atan ABD’li yatırımcı Bernard Madoff’un dolandırıcılığından payını alarak bir Madofzede olan ünlü aktör bunun için oyunda canlandırdığı seri katil-yazar gibi uluslararası bir turneye çıkmış olsun. IKSV ve Türk seyircisi olarak sarsılan maddi durumuna bir katkı sağlamış olabiliriz!

Neyse Malkocih konusunu burada noktalayalım ve Festivalin sıradaki iddialı diğer önemli oyunlarına bakalım; Almanya’dan Münchner Kammerspile’nin sahneleyeceği Franz Kafka’nın ünlü oyunu The Trial/Dava, Japonya’dan Suziki Topluluğunu’nun sunacağı Euripides’ten Hugo von Hofmannsthal’in uyarladığı Elektra ve yine Japonya’dan New National Theatre’dan harika bir dans gösterisi Yoroboshi-Bahar Ayini, Belçika Hollanda ortak yapımı Toneelhuis ve Ro Theater’den Sunked Red/ Damıtılmış Kırmızı ve İtalya’dan Theatri Unuti ve Piccolo Theatro di Milano’nun sunacağı Holiday Trigogy/ Tatil Üçlemesi.

Yani moralimizi bozmaya gerek yok! Ben ‘Festival’imden umutluyum…

Rengin Uz

Yazarın Tüm Yazıları


Paylaş      
Yorumlar

Hülya Karakaş - ( 5/19/2010 )
Sevgili Rengin Uz,
Malkovich Madoff tan yediği kazığı toparlamak üzere çıkmadı turneye çünkü geçen yıldan bu yana oynuyor bu oyunu.Ben de Viyana da karşılaşmıştım kendileriyle.Bu oyunla ilgili ortalama laflar edenlere de çok iyi bir cevap olmuş derdini çok iyi anlatan yazınız.


asim kurumahmut - ( 5/24/2010 )
rengin hanımın yaşamış olduğu hayal kırıklığı beklentilerle ilişkili.Sinemanın büyüsü biraz da kullanılan teknikle artıyor.Tiyatro ise gerçek emek yoğun sanat olarak karşımıza çıkıyor.Çok azdır sinemadaki ihtişamı tiyatroya yansıtabilen sanatçı.Malkovich tiyatrodaki kapasitesini yansıtmıştır.Tiyatrodaki Malkovich’in olup olacağı odur.Ancak yabancı aktörlerin farklı kültürel ruhunun dolaştığı ortamlarda bilinçaltına bağlı önyargıların da pençesinde doğallığını yansıtamaması da bir gerçek.Bu tutukluk doğulu sanatçılardan ziyada batılı sanatçıların doğuda icra ettikleri etkinliklerde ortaya çıkması ayrı bir inceleme konusu olabilir...

Bu Oyun Hakkındaki Görüşlerinizi Paylaşın !

İsim
Mail  (Yayınlanmayacak)
Yorum
Güvenlik Kodu= 469
Lütfen bu kodu yandaki kutuya yazınız
 

    Son Eklenen Yazılar     En Çok Okunan Güncel Yazılar
27 MART… UMUDUNU ARAYAN BİR GÜN (Ahmet Yapar)
YOKLAMA LİSTESİ (Skeç)
    Tüm Tiyatro Yazıları

    Bu Tarihte Yayınlanan Diğer Yazılar
    Bu yazının yayınlandığı tarihte gündemdeki diğer yazılar aşağıda listelenmiştir...

  • Kanlı Nigar - Oyun İstasyonu (İhsan Ata) - 5/21/2010
  • King Kong'un Kızları ya da Bakıcı Terörü (Savaş Aykılıç) - 5/21/2010
  • Yahu Malkovich, Bu Ne Biçim Kitsch?: Şeytani Komedya (Üstün Akmen) - 5/21/2010
  • Kadınlar Savaş ve Komedi Üzerine (Cüneyt İngiz) - 5/20/2010
  • -Bir Festival- ki Sormayın, Sürüyor! Süründürüyor... (Dündar İncesu) - 5/20/2010
  • Uluslararası Karadeniz Tiyatro Festivali ve Bir İstek (Fatma Babuşçu) - 5/20/2010
  • Tiyatrocu Kadınların İmza Kampanyası Hakkında... (İmza Kampanyası) - 5/18/2010
  • Sokaklarda Bir Hayalet Dolaşıyor! (Tufan Taştan) - 5/18/2010
  • Aleksey Maksimoviç Peşkov MADRE (Yurdagül Yurtseven) - 5/18/2010
  • Kuş bakışı Malkovich: Bir Okuma gecesi… (Rengin uz) - 5/18/2010
  • Bireyden Toplumsala Şiddet Sarmalı (Metin Boran) - 5/12/2010
  • Trabzon'daki Tiyatro Şöleni, Cumartesi Akşamı Perde Kapatıyor (Üstün Akmen) - 5/12/2010
  • Uluslararası Karadeniz Tiyatro Festivali'nin 11.si Başladı ve Özlem Türkad (Üstün Akmen) - 5/7/2010
  • Nurullah Tuncer, İstanbul Şehir Tiyatroları'nda Görücüye Çıkıyor: İntiharın Genel Provası (İhsan Ata) - 5/1/2010
  • Kerem Gibi (Dündar İncesu) - 4/29/2010
  • Aşkta, Kırıldığı Yerden Keskinleşen Yolculuk: Dar-ül Love (Üstün Akmen) - 4/29/2010
  • Aşkta, Kırıldığı Yerden Keskinleşen Yolculuk: Dar-ül Love () - 4/29/2010
  • Hayat Popüler Değildir: KOHELET (Yurdagül Yurtseven) - 4/28/2010
  • Tiyatroyu Yeniden Tartışmak (Metin Boran) - 4/28/2010
  • Tuncer Cücenoğlu'nun ÇIĞ'ı, Krasnodar'da Ayakta Alkışlandı (Üstün Akmen) - 4/28/2010
  • Amatör (Dündar İncesu) - 4/28/2010
  • İmza Kampanyası - Tiyatrocu Kadınlar Siirt'te Yaşanan Olayı Protesto Ediyor! (İmza Kampanyası) - 4/23/2010
  • Gizli Aşk, Aşkın Gizli hali ya da; Rita (İhsan Ata) - 4/23/2010
  • Tiyatro Sezonu Sona Ererken - Bitsin Bu Boşvermişlik! (Metin Boran) - 4/21/2010
  • Tiyatroda Oyun Seçimi ve Anlamı Üzerine bir Deneme… (Melih Anık) - 4/20/2010
  • APARTMAN ya da Yalnızlığa Atılan Düğüm (Pınar Çekirge) - 4/20/2010
  • Yiğit Sertdemir'den bir Çığlık: Fail-i Müşterek (Melih Anık) - 4/7/2010
  • Artık Hiçbir Yer... (Oya Palay) (Pınar Çekirge) - 4/7/2010
  • Kemal Başar'dan Postmodern Bir Uyarlama… Romeo ve Juliet (İhsan Ata) - 4/7/2010
  • Tamer Levent Gene Sahnede ve Gene Yüceliyor: Yalancının Resmi (Üstün Akmen) - 4/7/2010
  • Geçmişten Günümüze Yayınlanan En Güzel Tiyatro Bildirileri (Yurdagül Yurtseven) - 4/4/2010
  • Hizmet Etmeyi Kabul Etmeyin ya da Başınıza Geleceği Kabullenin: Mefisto (Üstün Akmen) - 4/1/2010
  • Kafka'nın Davası (İlkay Sevgi) - 4/1/2010
  • Gibi Yapanlar Perdelerini Son Kez Kapattı! (Mehmet Demirtaş) - 3/30/2010
  • Pıtchfork Disney / Korku Tüneli (Pınar Çekirge) - 3/29/2010
  • -Ben Patronum- Diyen Mehmet Ergen'e Cevap: Köpürmeyin Sayın Ergen! (Melih Anık) - 3/29/2010
  • Dünya Tiyatro Günü'nde Hadi Çaman'a 2. Mektup (Rengin Uz) - 3/27/2010
  • Tiyatro Gününde Perdeler Kapansın (Nedim Saban) - 3/27/2010
  • Arkadaşlarıma Güzelleme (M. Ergün Işıldar) - 3/26/2010
  • Gaziosmanpaşa Ferih Egemen Sahnesi'nde Yetişkinlerle Çocukların Boks Maçı: Büyüyünce Ne Olacaksın? (Ceren Okur) - 3/25/2010


  • Tiyatro Kursu Başlıyor!
    19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de!
    Çalışanlara yönelik hobi sınıfı!



    Duyuru Panosu!



    Son Eklenen Tiyatro Oyunları

         Güncel Yazılar

    Yazar olmak ister misiniz?
    Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...

    Mail Listemize Üye Olun

         Güncel Haberler
    Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
    Tekin Deniz: Dümbüllü kavuğunu kimseye devretmedi

    Tiyatro Dünyası'nı takip Edin
     
     |  ..