| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Kafka'nın Davası İlkay Sevgi Belirsiz bir zamanda belirsiz bir yerde insanlar nedeni belirsiz bir şekilde tutuklanmaya başlar. Şüphesiz ki insanlar en değerli şeyleri olan özgürlüklerini eline verdiği devlet ve adaletten doğru işlemesini bekler. Aksi halde kimse bir sözleşme ile kişisel haklarını devretmez.. Bakırköy Tiyatrosu Yunus Emre sahnesinde 12 Martta Galası gerçekleşen 'Dava' oyunu, sistemin ve kurumların meşruiyeti üzerine önemli sorular soruyor. Vicdan bir üstünlük erki değildir ve bir insanda gereğinden fazla bulunuyorsa bir cellata dönüşebilir. Dava'da hayalgücü ve gerçek tıpkı Kafka'nın hikaye ve romanlarında olduğu gibi birbirine karışıyor. Fakat gerçekleşenler kabuslar oluyor. Hayal kurulmayan bir ömürde başkası da beklenemezdi. Bir banka yöneticisinin monoton hayatı beklenmedik bir şekilde karışıyor. Sürekli O'nu takip eden gözler, hikayesini bilen çeşitli güzel kadınlar, avukatlar ve ne idüğü belirsiz bir otorite; K'nın hayatını alt üst ediyor. Bir gecekondu mahallesinde süren mahkeme, telefonla gelen tehditkar celpler, ve bankadaki yöneticilik kariyeri K’nın aklını iyiden iyiye bulandırıyor. Bu oyunda en hayali sahneler gerçeğin tam ortasına düşüyor. Müşfik Kenter’in videoda K’nın ölmüş babası olarak ortaya çıktığı sahne; Kafka’nın babasıyla olan ilişkisine ve taşıdığı suçluluk duygusuna işaret ederek önemli bir çözümlemede bulunuyor. Gerekli yerlerde kulanılan teknolojik öğeler tiyatronun temel mantığına dokunmadan oyunu zenginleştirirken disiplinlerarası çalışma konusunda bir örnek sunuyor. Özgün dekor ve hareket tasarımı Oyunu seyrine doyulmayan bir şölene dönüştürüyor. Joseph K'yı oynayan Edip Saner, seyirciyi ilk andan yakalayıp, oyunu başından sonuna götürüyor. Dava'da K'nın içdünyası 15 kişilik koro ile canlandırılıyor. Karakterin hayalleri, korkuları ve tutkuları ete kemiğe bürünüyor. Yönetmen Turgay Kantürk içdünyanın özgün anlatımı için ışık, hareket, gölge, kostüm ve makyaja önem vermiş. Oyunda her şey düşünülmüş ve görkemli sahneler birbirinin peşisıra seyirciyi şaşırtmayı sürdürüyor. Cem Yılmazer’in özgün sahne tasarımı seyirciye parlak bir dünya sunuyor. Fakat bu dünyanın kahramanları parlaklıkla tezat biçimde ruhunu kaybetmiş, bozuk bir sistemin köleleri olmuşlardır. Sinan Temizalp'in hareket tasarımı tiyatro oyununda yeni bir yöntem deneyerek hareket ve teatral öğeleri birleştiriyor. Oyuncuları uzun bir eğitim sürecinden sonra sahnede bedenlerini daha cesur kullanmaya teşvik eden koreograf Sinan Temizalp, çağdaş dans ve beden tekniklerini eğitim ve sahneleme için kullanmış. Tolga Çebi’nin müzikleri seyirciyi hikayenin derinliklerine çekerken, titiz yönetim kadrosu her sahnede sürprizlerle seyirciyi şaşırtmayı sürdürüyor. Bütünsel çalışmanın ve ayrıntılara verilen önemin sonucu olarak ortaya çağdaş bir sanat yapıtı çıkmış. Bir klasikten ve Steven Berkoff’un tekstinden yola çıkan oyun; hareketle, ışıkla, müzikle ve üstün oyunculuk performanslarıyla görsel ve düşünsel bir şölene dönüşüyor. 'Suçlu mahkemeyi kendine çeker.' -‘Dava’’dan Neyle suçlandığını dahi bilmeden suçluluk hissedebilirsin. Ve çeşitli amaçları olan örgütler insanın tüm zaaflarından yararlanır. Hukuk, haysiyetini muhafaza edemezse ve öncelik; tarafsız bir yargı ve doğru işleyen bağımsız bir yargı sistemi olmazsa insanların ne özel hayatları, ne hakları, ne de özgürlükleri kalır. Nazik ruhuna inat, insan her seferinde insanlık gururuyla ayakta kalmak ve sonuna kadar değerlerinin peşinden koşmak ve kapıları zorlamak durumundadır. Ne güçlü bekçiler, ne korkuluklar, ne de sinsi gruplar, ne hiyerarşi, ne statüko, ne de yobazlık O’nu yolundan geri çevirebilir. Tüm bu çelikten örgütler, bir yazarın gece mesaisiyle açığa çıkarak, hayaletlere dönüşebilir. ‘Uzunca bir kovalamaca sonunda Joseph K’yı yakalayan görevliler, O’nu beyaz bir kayanın üzerine yatırırlar. .. Baylardan biri, K’nın üzerinden diğerine kasap bıçağını uzattı. Bıçağı alan görevli, tekrar geri verdi. Tüm bu alışveriş sırasında K. çok iyi biliyordu ki, öyle elden ele aktarılan bıçağı bizzat kapıp vücuduna saplamak düşüyordu kendisine..’ -‘Dava’dan Kafka'nın Yaşamı Kafka 1883 senesinde Prag’da doğdu. Prag, o zamanlar Avusturya’ya aitti, şimdi ise Çek Cumhuriyeti sınırlarındadır. Yahudi bir ailede geleneksel babaerkil bir sistemde yetişti. Hukuk fakültesine girerek mezun oldu ve daha sonra hukuk doktorası yaptı. Babasıyla ilişkisinde erken yaşta ortaya çıkan sorunlar, O’nu hayatı boyunca otoriteyi sorgulamaya itti. İki dünya savaşı arasına sıkışan gençliği ve yazma tutkusu, güçlü sezgileriyle birleşince Kafka geleceğin romanlarını yazdı. Klasikler arasına giren belki de en ilginç romanlar Kafka’ya aittir. Öyle ki başka türlü adlandırılamadığı için romanına ‘Kafkaesk’ adı verilerek yeni bir roman türü tanımlandı. O zamanlar açığa çıkmasa da Kafka için modern insanın ansiyetik ve yabancılaşmış durumunu anlattığı söylenir. Halbuki Kafka, ataerkil yetişme sistemi, bürokrasi, hukuk ve modern sistem içinde; ancak yazarak ayakta kalabilen hassas bir insandı. Yazınında yabancılaşmış bir soğukluk hissetmek imkansızdır. Ancak soğuk yapılar arasında nazik ve sıcak bir ses duyulur. Kafka, gündüzleri bir sigorta kurumunda çalışıyordu. Gecelerini ise yazarak geçiriyordu. Kendi ifadelerinde, çok istemesine rağmen evlenmemesinin nedenini; yazmaya yeterince vakit ayıramama endişesine bağlar. Hikaye ve romanlarında Kafka, her zaman mutsuz sona emin adımlarla gider, yine de son ana kadar parlak bir umudu yanında taşır. Ne var ki parlak ışığı derin karanlığını aydınlatmaya yetmeyecektir. Kafka, ikinci dünya savaşı başlamadan 20 sene kadar önce 7 yıldır mücadele verdiği kanser ve vereme yenik düşerek hayata veda etti. Fakat kısa yaşamında bıraktığı hikayeler ve tamamlanmamış romanları O’nu ölümsüzlüğe ulaştırmaya yetti. Naziler Prag’a girmeden önce yayıncısı Max Broad roman manüskrilerini kentten kaçırmayı başardı. Karışık sayfaları düzenleyip, tamamlanmamış bölümleri ayırarak Dava’yı bir roman olarak bastırdı. Broad’a göre Dava, Kafka’nın en iyi romanıdır. Kafka 1914 senesinde Dava’yı yazarken günlüğüne şu notu düşmüştü: ‘Bir çalışmamla esenliğe çıkamazsam mahvoldum demektir.’ Kafka edebiyat evreninin keşfedilemeyen derinliklerindeki en renkli ve en karanlık uzayda varolmaya devam edecek.. İlkay Sevgi bilgi@meditativedance.com Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet deep into the blue - ( 1/27/2011 ) kısaca sanat yapacağına kestane sat , karnın aç almaz içinde rahat olur demek istiyor sanatçımız |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|