| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
İşletmeci Bizi Değil Tiyatroyu İşletsin Parkan Özturan Her oyun oynayan kurum tiyatro değildir. Tiyatro, başlı başına bir işletmedir. İyi de bu işletmeleri kim idare edecek? Elbette kimse. Uçara kaçara konservatuar ya da tiyatro okulu açacağımıza, üniversitelere “tiyatro işletmesi” başlıklı kürsüler kurmak zorunda olduğumuzu, ne zaman fark edeceğiz? Ben bunu söylediğimde, illa tipin biri çıkıp, “işletme fakülteleri var ya”, diyecek. Çünkü biz uzaydan geldik. Bilmiyoruz tabi, işletme fakülteleri olduğunu. Oysa işletme genel bir başlık. Kendi içinde de birimleşmesi gerek. İşletme başka bir şey, tiyatro işletmesi başka bir şey. Her iş kolunun işletmesi ayrı bir birim. İş kolları, kendi doğaları itibariyle, değişik özellikler içerirler. Doğal olarak işletme tarzları da, piyasası üzerinde farklılıklar gösteririr. Özetle ben bir tiyatro açıyorsam, “müdürüm” diye oturttuğum mini etekli kız, galalarda gelen protokole “hoş geldiniz” deyip, yer göstermenin dışında bir işe yaramaz. Bunun yanı sıra Ödenekli tiyatrolarda atanmış kıdemli oyuncular, bu işi yapamazlar. Bu üst düzeyde, onlara da haksızlık olur. Adam çok iyi yönetmen, o zaman tiyatro da yönetir. Ne alakası var? Nasıl bin yıldır var olan tıp geçmişiz de nihayet, baştabiplik müessesi ile hastahane idaresi ayrı kollardan yönetiyorsa, tiyatroda da böyle olmak zorundadır. Tiyatro iki kalas bir hevesse, kalasları idari müdürler, hevesleri sanat yönetmenleri idare etmelidir. Bu kadar konuştuktan sonra, lafı yine devlet tiyatrosuna getireceğim. Orası da bir KİT (kamu iktisadi teşekkülü)tir. Özelleştirelim, diyeceğimi sanıyorsanız aldanıyorsunuz. Bugün devlet tiyatrosunu da özelleştirirse, yarın öbür gün, iş “yahu acaba şu cumhurbaşkanlığını da özelleştirsek mi? Acaba kaç para eder”e kadar gelir iş. Bir devlet nasıl eğitimi, sağlığı özelleştirmemek zorundaysa, kültürü de özelleştiremez. O zaman Devlet Tiyatroları kapatılsın mı? Hayır efendim, ne alakası var. Ödenekli tiyatroların kesinlikle kapatılmaması gerekir. Çünkü onların işlevi başka. Oraları tiyatro müzesi, tarihçisi gibi düşünün. Prodüksiyonu dünyalar tutan klasik oyunların, adam gibi sergileneceği yegane yerler, ödenekli tiyatrolardır. O zaman ne yapılmalı? İdari olarak önlem alınmalı. Bir önceki yazıda işeret ettiğim, bankamatik oyuncularının engellenmesinin yanı sıra, başka yönlerden de para kaçağının engellenmesi gerek. Çok bilirim, ödenekli tiyatroların çatısı altında çalışan, teknik elemanların, para kaçaklarını. Özel tiyatrosunuz. Bir peruka yaptıracaksınız,bir dönem kostümüne ihtiyacınız var. Belki biraz abartıp, dekor yaptıracaksınız. Gideceğiniz yer ödenekli tiyatroların, teknik personelidir. İki nedenden dolayı. Tecrübeli ve kalifiye olmaları bir, serbest çalışanlardan, piyasadakilerden daha ucuza gelirler iki. Neden? Beğenseniz de beğenmeseniz de, o kadar çok dekor yaparlar ki,yıllık iş kapasiteleri, serbest çalışandan, beş kere daha fazladır. Siz daha leb demeden leblebiyi anlarlar ve sizin istediğiniz herhangi bir şeye bilgileri ile katkıda bulunurlar. Peki neden daha ucuzdurlar? Malzeme parası vermezler. İş güçlerinin karşılığını, kat kat almalarına rağmen, malzeme giderleri yoktur. Depolarda atıl duran malzemelerden faydalanırlar. Üstüne üstlük, dışarıya iş yapmaları yasak olmasına rağmen. Hatta bu iş o kadar abartılmıştır ki, bir çok kişi, bu durumu kendi özel işi için bile kullanmayı, göze almıştır. Geçmişte açılmış davaları ve ceza alanları bir gözden geçirin ve beni uğraştırmayın. Şimdi sanatsal yönden, idareci olan bir kişinin bunlarla uğraşması, takip etmesi, ne kadar akılcıdır ya da ne kadar bu işlere zaman ayırabilir? Yıllık oyun programını hazırlarken, bunun arasına “ne olacak lan bu Hamlet prodüksiyonun mali portresi” diye bilir mi, diyemez. Bu konu, tamamen, bir işletme sorunudur ve profesyonel, işletmecilerle çözülür. Bir de şehir tiyatroları saçmalığı var tabi bunu atlarsak çok ayıp olur. Belediye şehir tiyatrosu açıyor, ama ödeneği, oyuncu maaşları ve kadrolar, maliyece belirleniyor. Niye? Beceremeyeceksen açma. Otobüs şoförlerine akbil üzerinden dev kıyak çekeceğine, onların maaşlarını adam gibi öde, onlar holdingleşmesin, kendi tiyatronun maliyesini, kendin yönet. Bunlar dolaylı yollardan özel tiyatroların belini büken, devletin sırtındaki kamburlardır. Çözümü tiyatro işletmecisi yetiştirmekten geçer. Binlerce tiyatro okulu oldu. Elini sallasan okul mezunu tiyatrocuya çarpıyor. Ne yapıyoruz bu kadar oyuncuyu, bir sormak lazım. Hepsi de devlet tiyatrosuna girip, garanti maaş kazanmak derdinde. Aileler çocuklarının bir işe yaramadığını anlayınca, bari oyuncu olsun diye yolluyor bu okullara. Çocuklar hiç birşey olamadım, bari oyuncu olayım ya da askerden kaçayım diye geliyor. Her sene oluk oluk oyuncu mezun oluyor. Tabi bunlara ne kadar oyuncu denir o da ayrı mesele. İki sene önce bir çocuk oyunu koyacağım sahneye. Kadroda bir kişi eksik. Bağlı olduğum tiyatro, harıl harıl oyuncu arıyor. En sonunda bir çocuk bulup getirdiler. Adını vermeyeceğim bir üniversitenin, tiyatro bölümünde okuyor. İkinci sınıf öğrencisi. Getirdiler tanıştık. Oyundan bir bölüm verdik eline ve git çalış bakalım, dedik. İki gün sonra geldi çocuk. Bir şeyler anlatıyor. Ben de: -Eskilerin bir lafı vardır… Anlatma çık oyna malı görelim derler.. Çık ve yap…dedim. Çocuk çıktı sahneye. Off.. O ne? Sahnede “L” duruyor ve konuşurken ufak ufak sallanıyor. Yufka yürekliyim, kıramıyorum da. Bekledim bitti. İndi sahneden, geldi yanıma. Bakıyorum. Ne diyeyim? Senden olmaz da diyemiyorum. Hayatımda böyle bir şey söyleyemedim kimseye. Uzun sessizlikler yaşadık, karşılıklı. En sonunda dayanamadım, sordum. -Seni kim aldı o okula? -M.B. -Onu nerden tanıyorsun? Daha önce başka bir üniversitenin tiyatro bölümüne girmiş. Kafadan anlamışlar durumu. Yol vermişler. Bizim bu ağabeyimiz, salondan çıkmış, gitmiş çocuğun peşinden, -Ben seni anlıyorum. Sen heyecandan yapamadın. Sende bir şeyler görüyorum. Ben aynı zamanda falanca üniversitede de hocayım. Sen onun imtihanına gel, ben seni alırım demiş. Bu ağabey üç üniversitede birden hocalık yapıyor. Çocuğu çağırdığı üniversitenin yıllık parası 16 milyar. Çocuk Antalya’lı zengin bir aile çocuğu. Parçalar birleşince anlaşıldı tabi, çocuğun keşfedilemeyen yeteneği. Bunun dışında birde kurslar var. sezon geldiğinde ot gibi türüyorlar. Konservatuara hazırlık kursları. Geçen sene ortalama fiyatlar, saati 250 liradan başlıyordu. Bu bir servet. Ders verenlerin yüzde doksanı, konservatuara kapıcı olmaz. Bu dolandırmanın açık yolu değil mi? Çocuk bu sınavlarda başarısız olursa, kursun söylediği şu oluyor. “Sen bu sene devam et, seneye kesin girersin”. Tam da bu nokta da “nerede bu devlet” yani? Bu tür kurs açanların içinde, aynı mantıkla çalışan, özel tiyatrolarda var. Bu tiyatrolar devlet yardımı da alıyorlar. Ondan sonra topladıkları bu paralarla, tiyatro yapmak yerine, Kadıköy’de mahalle satın alıyorlar. Yazı uzadıkça bana fenalık geliyor, içim kararıyor. Çok zor günler yaşıyoruz, bu çıkılası mezbelelikten. Arkası yarın deyip, bir nokta koyalım. Koymadan önce de şu birkaç cümleyi etmekten, geri kalmayacağım. Ben çok ufakken, sanırdım ki, oyuncu ağabeylerin evlerinin duvarlarının badanaları görünmez, kitaplıktan. Konuşsunlar da iki şey öğrenelim diye ağızlarının içine bakardım. Gördüğüm sonuç çok fenaydı. Çocukken, hayranı olduğum o ağabeylerle, keşke tanışmasaydım. Onlar benim hayallerimde kalsalardı. İşini iyi yapanları, ustam saydıklarımı tenzih ederek söylüyorum, bunları. Okumayan, yazmayan, söylemeyen oyuncu olmaz. Susarsak eğer, bedelini bugünlerle öderiz. Parkan Özturan Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet M. Erkul EĞİLMEZ - ( 7/14/2010 ) Artık özel tiyatroları işleten sanatçı ağabeylerimiz göçüp gittikten sonra o tiyatronun otopark olamayacağını söylemek bile zor. tuncay özinel - ( 7/14/2010 ) seni kutluyorum..çok doğru ve dürüst bir yazı.. burda bir anımı anlatmak isterim..bir oyun sahneliyoruz..genç bir oyuncuya ihtiyaç var..bir tiyatro kursundan mezun olmuş..(İsmi lazım değil) bir genç geldi..Baktım olacak gibi değil -Evladım senin asıl mesleğin ne?- diye sordum -Sayacılık- dedi. -Sen yine sayacılık yap tiyatroda iş yok- dedim. Bana -Ercan Yazgana gittim o da böyle söyledi - dedi. Tiyatro kursuna bir sürü para vermiş. Tiyatro yönetimi konusunda da son derece haklısın..30 yıllık tiyatroyum,profesyonel bir yöneticim olsa sanat ile daha fazla uğraşacak zamanım olurdu..sevgiler Serkan Fırtına - ( 7/25/2010 ) Saçma sapan kurs veren yerler o kadar çok ki bu konu üzerinde milli eğitim bakanlığının ve tiyatro kamuoyunun büyük bir sorumluluğu var... |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|