| Tiyatro Kursu  | Şirket Tiyatrosu
Tiyatro Dünyası
Tiyatro Dünyası Bu Sahnede...
 
Ana Sayfa  |  Hakkımızda  |  Yazılar  |  Haberler  |  Yazarlar  |  Tiyatro Oyunları  |  Tiyatro Grupları  |  Sanatçılar  |  Kaynak  |  Duyuru Panosu  |
Tiyatro Sıfır Nokta İki'den Oyunculuk Şöleni: Korku Tüneli
Üstün Akmen




Tiyatro Sıfır Nokta İki, geçen sezon bir taraftan Mark Ravenhill'in “Açık Saçık Birkaç Polaroid” adlı oyununa devam ederken, 13 Mart 2010 tarihinden itibaren Philip Ridley'in “Korku Tüneli”ni (Pitchfork Disney) sahnelemeye başlamıştı. Sami Berat Marçalı’nın yönettiği “Korku Tüneli”, bu sezon da Rengahenk Sanatevi’nin Beyoğlu’ndaki yeni salonunda seyircisiyle buluşmayı sürdürüyor. 1964 doğumlu Philip Ridley'i, Dot'un iki sezon kapalı gişe oynadığı “Kürklü Merkür”den tanıyoruz elbette. “Korku Tüneli”, Ridley'in ilk uzun oyunuymuş, 1990 yılında yazılmış ve 1991’de ilk kez Londra'da Bush Theatre’da oynanmış.

Oyunun konusu özetin tiridi olarak şöyle: Haley ve Presley Doğu Londra’daki evlerine kapanmış, 28 yaşında ikiz kardeşlerdir. Dış dünyadan, kapılarında bulunan birçok kilitle korunurlar, çikolata bağımlısıdırlar, uyumak için ilaç kullanırlar. Haley sürekli uyumakta, Presley ise uykusuzluk çekmektedir. Anne ve babaları yıllar önce ne olduğunu bilemediğimiz bir şekilde ortadan kaybolmuşlardır. Birbirleri ile devamlı çocukluk fantezilerini ve korkularını paylaşırlar. Sürekli korku içindedirler. Haley, markete gitmek istememesine son çıkışında kendisine köpeklerin saldırmasını gerekçe olarak gösterir. Presley’in pencereden gördüğü iki yabancıdan birini eve getirmesiyle korunaklı ortam değişir. Cosmo (Uskan Çakır) çok yakışıklı ve çekicidir. Midesinden rahatsızdır. Eve girer girmez kusar. Hayatını gece kulüplerinde hamamböceği yiyerek kazanmakta, insanlar bu şova bayılmaktadır. Evde bulduğu hamamböceğini Presley'e göstermek için canlı canlı yer. Presley de Cosmo'nun hatırı için bir adet hamamböceği yer. Presley, Cosmo'ya kâbuslarını anlatır. Cosmo, Presley için hem bir “kanka”, hem de cinsel istek uyandıran bir kişiliktir. Derken ortaya Cosmo'nun iş arkadaşı Pitchfork Cavalier (Eyüp Emre Uçaray) çıkar. Cavalier, yüzü maskeli devasa bir adamdır. Sandalyenin üstünde başı üzerinde havaya kalkıp sözsüz şarkı söyler, ama esas şovu maskesini çıkarıp, maskenin altındaki korkunç yüzünü göstermesidir. Cosmo, Presley'e (çok) para verir ve Pitchfork ile markete gidip verdiği paranın tamamıyla çikolata almalarını ister. Presley çıkınca Halley'e garip bir biçimde tecavüz eder. Presley döner, artık aklı başına gelmiştir. Cosmo'nun parmağını kırar. Cosmo kaçar. Pitchfork dönüp Presley ve Halley'i korkutur ve çıkıp gider.

“Korku Tüneli”nin konusu anlaşılabileceği gibi gerçek ile bilinçaltı arasında gidip geliyor, tamam da gidip gelirken Ridley’in ne söylediği pek belli olmuyor. Ridley, iletisi ile ilgili hiçbir ipucu vermiyor. Oyunu tamamen korkular üzerine kurmuş, iyi de ikiz kardeşlerin çocukluklarından beri taşıdıkları ve bir türlü kurtulamadıkları korkuların “mahrecine” neden inmediği (ya da inemediği) anlaşılamıyor. Korkular hızla değişen yaşamın getirdiği koşullardan kaynaklanıyor desen, ikizler doğru dürüst yaşamamışlar ki! Presley ve Haley, neden “metruk” imajı yaratan darmadağın Doğu Londra’daki evlerine kapanarak yaşamaktadırlar hiçbir ipucu alınamıyor. Yaşamın koşullarına uyamamışlar mıdır, yoksa büyümeyi mi yadsımışlardır, içinden çıkılamıyor.

İkizler siyah giyimli. Çikolataya bağımlı yaşıyorlar. Haley portakallı çikolata, Presley de meyveli fındıklı çikolata sevmekte. Oyun, onların çikolata üzerine tartışmalarıyla açılıyor. Haley, Presley’in kendi sevdiği çikolatalardan aldığını düşünerek onu bencillikle suçluyor, oysa bir yanlış anlama söz konusu olduğu ortaya çıkıyor. Presley: “Artık marketlerde eskisinden daha fazla çikolata var. İçeri bir giriyorsun, hazine gibi ışıldıyorlar. Karamelli çikolata, naneli çikolata, çıtır çikolata” sözleriyle tüketimi mi kışkışlıyor, tüketim ekonomisine eleştiri mi getiriyor, pek belli olmuyor. Kabarcıklı çikolata, gofret, kremalı çikolata, fındıklı çikolata gibi çikolata çeşitleri karşılıklı olarak hangi amaçla sayılıyor? Haley neden pencereden bakmaktan korkuyor? Sokağa çıkmamak için uydurduğu hayaller, geçmişte hayvanat bahçesinde kayboluşu neden birer kâbusa dönüşüyor? Acaba üstünün başının parçalanmış, bacaklarının kan içinde oluşu bir cinsel taciz simgesi mi? Haley, gördüğü bu kâbusları Presley’e anlatırken anlattığı vahşi köpekler, tecavüz olayının köpek eğretilemesi mi? Cosmo Presley’e: “Hiçbir ‘şeye’ güvenemezsin Bay Çikolata. Herkes istediğini elde etmek için yalan söyler. Yaşam ne biliyor musun? Kanalizasyonda camdan bir kayık içinde yüzmek... Bokları sevmeyi öğrenmek zorundasın, yoksa yolculuk pek zevkli olmuyor. Bir başka deyişle, işte... Hayat senin için bunu düşünüyor” derken hangi gerçeğin altını çiziyor? Presley: “... senden alındıktan sonra kim başka kollar, bacaklar ve kalpler ister ki, sana dokunmak istemedikten sonra kim dokunacak parmaklar ister. Seni görmek istemedikten sonra kim görecek gözler ister ve doğru şeyler söylemek istemedikten sonra kim konuşacak başka sesler ister ki” derken ne demek istiyor? Burada eşcinselliğe mi dokunuluyor, anlaşılmıyor.

Ya da ben anlamıyorum.

Olmuyor!

Kafamdakiler bir türlü yerli yerine oturmuyor.

Velhasıl kelam, “Korku Tüneli”, içerdiği fiziksel ve dilsel şiddet, deneysel sahne kullanımı ve seyirciyi rahatsız etme dürtüsüyle Tiyatro Sıfır İki’nin yolculuk alanına pek uygun, tam bir in-yer-face, ama metin olarak hiç de parlak değil. Görünürde nedeni olmayan bir şiddet içermesi ve karakterlerin genelde çocukluklarından ya da yakın geçmişlerinden kaynaklanan çeşitli psikolojik problemler nedeniyle günümüzde sorun yaşamaları, ama Haley ile Presley’in bunun farkında olmayan ya da farkında olup da kurtulamayan karakterler olmaları akımın temel ilkelerine uygun, ama kim ne derse desin, sahnede kolay ya da zor anlaşılabilir bir metin oluşmuyor.

“Korku Tüneli”ni Özlem Karadağ dilimize başarıyla çevirmiş. Heluka-Meltem Doğan ikilisinin kostüm tasarımları iyi. Eyüp Emre Uçaray-Ushan Çakır ikilisinin ışık tasarımı ışıklama değil, daha ziyade aydınlatma kıvamında. Meltem Tolan’ın dekor tasarımını da geçip, rejiye geleyim istiyorum. Sami Berat Marçalı, oyunu yönetirken oyunculuk olarak gerçekçiliği yeğlemiş. Kişilikleri iyi didiklemiş. Devinimleri, iyi saptamış, tempoyu hiç aksatmamış, devinimler oyuncuların imgelem güçlerini göstermelerine indirgenmiş. Özlem Karadağ’dan da olabildiğince yararlanmış ki, dramaturg olarak yanına almış. Hem düzen anlayışı, hem de planlamanın sahneye koyuculuktaki yararı açısından gerçekten örnek bir çalışma ortaya çıkmış.

Şimdi gelelim sözü getirmek için sabırsızlandığım, heyecanlandığım bölüme, yani oyunculuklara. Eyüp Emre Uçaray’dan mı başlasam acaba! Başlayayım: Eyüp Emre Uçaray, ne istediğini biliyor, bu isteği uğruna ne yapması gerektiğini dikkate alıyor. Pitchfork Cavalier karakteri daha iyi nasıl çizilebilir, düşünemiyorum. Murat Mahmutyazıcıoğlu pasif bir hali bile teatral terimlerle yansıtıyor, bunu aktif bir biçimde yapılandırıyor. Ushan Çakır, her heyecanın, bireysel bir isteğin tatminden ya da tatminsizlikten doğup geliştiğini kendine özgü oyunculuk anlayışıyla veriyor. Banu Çiçek Barutçugil, kendini heyecanlanmaya değil, birtakım özel eylemler yapmaya başarıyla zorluyor. Daha doğrusu, nasıl heyecanlanacağı yerine, ne yapması gerektiğine şartlanıyor. Dolayısıyla, ortaya abartısız bir Haley çıkarıyor.

Yazılı metin solda sıfır, ama Tiyatro Sıfır Nokta İki topluluğu övgüyü, alkışı, “helal olsun”u hak ediyor, gelecek adına her yıl daha çok, daha da çok umut salgılıyor.

Üstün Akmen
Evrensel



Yazarın Tüm Yazıları


Paylaş      
Yorumlar

arzu hayfi - ( 12/2/2010 )
Tiyatro olarak bütün işlerini takdir ile seyrettiğim bir ekip. Başarılarının devamını diliyorum.

yılmaz güngör - ( 12/3/2010 )
harika bir oyun, süper oyunculuklar... mutlaka izlenmeli!!!

Bu Oyun Hakkındaki Görüşlerinizi Paylaşın !

İsim
Mail  (Yayınlanmayacak)
Yorum
Güvenlik Kodu= 314
Lütfen bu kodu yandaki kutuya yazınız
 

    Son Eklenen Yazılar     En Çok Okunan Güncel Yazılar
27 MART… UMUDUNU ARAYAN BİR GÜN (Ahmet Yapar)
YOKLAMA LİSTESİ (Skeç)
    Tüm Tiyatro Yazıları

    Bu Tarihte Yayınlanan Diğer Yazılar
    Bu yazının yayınlandığı tarihte gündemdeki diğer yazılar aşağıda listelenmiştir...

  • Tiyatroda Perde Kapanmaz mı? (Tartışma) (Moderatör) - 12/2/2010
  • İstanbul Devlet Tiyatrosu – Ölüleri Gömün de Yaşayanlar Ne Yapsın? (Melih Anık) - 12/1/2010
  • Nazım'ın Şiiri Tiyatro Olur Mu? Demek Oluyormuş!: Kerem Gibi (Üstün Akmen) - 12/1/2010
  • Yeter Artık! Çarka Çomak Sokmak Gerek (Serkan Fırtına) - 11/29/2010
  • Leyla'nın Evi, Onur'suz Sergilenecek! (Recep Ali Aksoylu) - 11/29/2010
  • Bir Çöküşün Dramı: Vanya Dayı (Metin Boran) - 11/29/2010
  • Onur By (Arda Aydın) - 11/28/2010
  • Levent Üzümcü Söyleşisi (Onur Şimşek) - 11/25/2010
  • Aristophanes'in Eşekarıları Oyunu Üzerine Güncel Bir Yorum (Bilal Akar) - 11/25/2010
  • İstanbul Devlet Tiyatrosu - Beğendiğiniz Gibi, Beğenilecek Gibi Değil ! (Melih Anık) - 11/25/2010
  • Tiyatro Sıfır Nokta İki'den Oyunculuk Şöleni: Korku Tüneli (Üstün Akmen) - 11/25/2010
  • Üniversite Salonları Misafir Odası Değildir! (Bilal Akar) - 11/25/2010
  • Güven Polis Karakolu - Karakolda Bebek Var (2 Perdelik Komedi) (Mustafa Firuz Bozkurt) - 11/25/2010
  • Ormanda (Çocuk Oyunu) (Hakan Yozcu) - 11/22/2010
  • Folklorcunun Bir Günü (Hakan Yozcu) - 11/22/2010
  • Sevgili Amcam (Hakan Yozcu) - 11/22/2010
  • Tepsi İçinde Yanan Mumlarla Başlamıştı Herşey... - Dört Kişilik Bahçe (Can Murat Yaşar Şengel) - 11/22/2010
  • Vanya Dayı ve Fail-i Müşterek (Üstün Akmen) - 11/22/2010
  • Romeo ve Juliet: Tüketilemeyen Bir Aşk Hikâyesi (Mustafa Göksal) - 11/22/2010
  • Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim (Metin Boran) - 11/22/2010
  • Kaygan Zemin (Suat Ünaldı) - 11/15/2010
  • BENİM (Kemal Başar'ın) Romeo ve Jüliet'im – İBB Şehir Tiyatroları (Melih Anık) - 11/11/2010
  • -Gömülmeye Razı Olmayı Reddeden- Ölüleri Gömün! (Dilek Öztürk) - 11/11/2010
  • Meraklısı İçin Öyle Bir Hikaye Adlı Oyun Üzerine (Zeynet Öztunca) - 11/10/2010
  • Allah Hayırlara Getirsin, Dün Gece Sabaha Karşı Bir Düş Gördüm (Üstün Akmen) - 11/10/2010
  • Arif Akkaya'nın Cevabına Cevap - Arzunun Onda Dokuzu (Melih Anık) - 11/9/2010
  • Arif Akkaya'dan Melih Anık'ın Arzunun Onda Dokuzu Oyun Eleştirisi'ne Cevap (Arif Akkaya) - 11/8/2010
  • Erkek, Kadın, Özlem, Kin, Sevgi Temalı Bir Mozaik: Dört Duvar (Üstün Akmen) - 11/3/2010
  • Alevli Günler - İstanbul Halk Tiyatrosu (Melih Anık) - 11/3/2010
  • Eda Bingöl Söyleşisi - Opera söylerken hiçbir şeyden almadığım zevki alıyorum! (Onur Şimşek) - 11/3/2010
  • Sûrname (-i Yiğit Sertdemir) 2010 – İstanbul BB Şehir Tiyatroları (Melih Anık) - 11/2/2010
  • ÜSTÜN AKMEN: Eleştirinin Evliya Çelebisi (Devrim Büyükacaroğlu) - 11/2/2010
  • Kan ve Ölümle Gelmişti Alemdar (Pınar Çekirge) - 11/2/2010
  • Peynir ve Yumurta; Kocaeli Şehir Tiyatroları (İhsan Ata) - 10/30/2010
  • İstanbul Devlet Tiyatrosu'nda Ölüleri Gömün (Metin Boran) - 10/30/2010
  • Çocuksuz, Kocasız, Sevgilisiz, Kentsiz, Ülkesiz: Troyalı Kadınlar (Üstün Akmen) - 10/30/2010
  • Samsun Devlet Opera ve Balesi'nden Kontes Mariza (Onur Şimşek) - 10/30/2010
  • İBB Şehir Tiyatroları - Arzunun (Onda Dokuzu) Dokuz Parçası / Dokuz Kadın (Melih Anık) - 10/25/2010
  • Pitchfork Disney: Korku Tüneli (Zeynet Öztunca) - 10/25/2010
  • Engin Alkan ile Alemdar Üzerine (Sinem Özlek) - 10/25/2010
  • Sen Shakespeare'i Bilir misin Başkan? (Alaattin Emrah Özdilek) - 10/25/2010


  • Tiyatro Kursu Başlıyor!
    19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de!
    Çalışanlara yönelik hobi sınıfı!



    Duyuru Panosu!



    Son Eklenen Tiyatro Oyunları

         Güncel Yazılar

    Yazar olmak ister misiniz?
    Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...

    Mail Listemize Üye Olun

         Güncel Haberler
    Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
    Tekin Deniz: Dümbüllü kavuğunu kimseye devretmedi

    Tiyatro Dünyası'nı takip Edin
     
     |  ..