Nazım Hikmet’in az bilinen yanlarından biri de roman yazarlığıdır. Özellikle genç kuşaklar şairin bu yanından çoğunlukla habersizler. Ölümünden sonra kimisi kayıp, kimisi yarım bırakılmış romanlarından şimdilik elimizin altında bulunan dört romandan biri olan ‘Yaşamak Güzel Şey Be kardeşim’ Metin Coşkun ve Orhan Aydın yönetiminde çalışmalarını yürüten Nazım Oyuncuları’nın çabası ile tiyatro sahnelerine taşındı. Geçtiğimiz sezonda sahnelenmeye başlanan oyun, bu sezonda seyirci ile buluşmaya devam ediyor.
‘Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim’ deneyimli oyuncu Metin Coşkun tarafından sahneye uyarlanmış, oyunun yönetmeni ise Devlet Tiyatrosu sanatçısı Şakir Gürzumar.Dekor kostüm tasarımını Erhan Alabaş’ın gerçekleştirdiği oyunun ışıkları ise Yükse Aymaz’a ait. Oynayanlar Metin Coşkun ( Ahmet- Nazım) Orhan Aydın (İsmail- Sanayi İşçisi) Ayşegül Alpak ( Anuşka – Doğu Halkları Komünist Ünivesitesi çalışanı)
Nazım Hikmet’in gençlik yaşamından başlayarak yazdığı ve daha sonra olgunluk yaşı ile devam ettirdiği öz yaşam öyküsünden izler taşıyan romanı Metin Coşkun yalın bir dil ve somut bir anlatımı hedefleyen bir anlayışla sahneye uyarlamış. Şairin fırtınalı yaşamı, mücadelesi, cesareti, aşkları, idolojik tutumu ve sınıf mücadelesine inancı peşinde bir ömür koştuğu ütopyası ile bir bütün olarak sahneye taşınıyor.
Oyunda büyük üstat, ressam Abidin Dino’nun desenleri, Dünya komünist hareketinin önemli figürlerinin fotografları özel bir kurgu ile Nazım’ın yaşamına paralel olarak renkli bir anlatımla seyirciye sunuluyor. Ayrıca film yönetmeni Semir Aslanyürek tarafından kurgusu yapılan, Nazım’ın yaşamından kesitlerinde sunulduğu film anlatıma özel bir görsellik katıyor.
Yönetmen Şakir Gürzumar görsel yorumunda yalın bir anlatımla büyük ustanın yaşamını önemli hatları ile izleyicinin beğenisine sunuyor. Romantik ve nostaljik bir tarzla yorumlanan oyunda yönetmen, sahnenin bütün olanaklarını doğru yönde kullanarak politik tiyatronun gücü ile bir mücadele insanını en yalın ve samimi hali ile izleyicinin belleğine kazıyor bir kez daha.
Sahnede görsel efektler ve değişik türde müziklerle desteklenen anlatımda, oyuncuların yorumladıkları kişilerle kurdukları samimi ilişki de ayrıca anlatımı görsel olarak güçlendiriyor. Nazım’ı yorumlayan Metin Coşkun, oyunculuğu ile Nazım’ın duygu ve düşünce dünyasını, hasretini, kederlerini, yalnızlığı ve aşklarını samimi bir oyunculuk örneği ile abartıya kaçmadan yansılıyor. Bir sanayi işçisi rolünde izlediğimiz Orhan Aydın rahat tavırları, sesi ve duygusundaki inandırıcılığı ile gerçeğe yatkın bir yorumla işçinin mücadele azmini kaba politik bir figüre dönüştürmeden sahici bir yorumla yansılıyor. Anuşka rolü ile karşımıza çıkan Ayşegül Alpak ise yansıladığı kişinin dünyasını tam olarak ayrıştıramamanın verdiği sıkıntı ile gelgitlerle dolu bir zayıf bir oyunculuk sergiliyor. Oysa Anuşka romanda daha güçlü, hayata ve insana dair düşünceleri berrak duygu dünyası geniş ve düşünsel derinliği olan bir kadın. Alpak’ın Anuşka’sı sığ ve duygu dünyası inandırıcılıktan uzak.Ama her şeye rağmen Nazım Oyuncuları’nın böyle bir metinle seyirci karşına çıkmaları, işin samimiyeti ve düşünsel boyutu itibari ile alkışlanması gereken bir tiyatro eylemi.
Son yıllarda sayıları iyiden iyiye artan politik tiyatro grupları önemli işlere imza atmaya başladılar. Bu yönelim ve ortaya konulan başarı tiyatro sanatı ve politik mücadele adına önemli bir gelişme ancak bu pratiği gerçekleştirirken estetik olan ile ideolojik olanın anlatımda görsel bir uyumu, yapılan etkinliği daha da çekici ve güçlü kılacaktır. Teşekkürler Nazım Oyuncuları…
Yazar olmak ister misiniz?
Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...