TOMEB'den Bay Bilginer'e
Tiyatro Oyuncuları Meslek Birliği
Bay Haluk Bilginer Milliyet Sanat Dergisisi’ ndeki röportajında yine Devlet Tiyatroları üzerine esip gürlemiş. Neler demiyor ki? Yetkisi olsa DT’yi kapar, onu ertesi gün, oyuncularının dönemsel sözleşmeli olarak çalışacağı sıfır kadrolu bir Ulusal Tiyatro’ya dönüştürürmüş. Hazırlanacak oyunlar kendi sahnesinde bir süre oynadıktan sonra Anadolu’da turneye çıkarlarmış.Yakın bir tarihte Güzel Sanatlar Genel Müdürü de Bakanlıkta üzerinde çalışılan yeni DT yasası ile performansa dayalı ücret politikası üzerine beyanat verdi; bakıyoruz hemen hemen aynı şeyleri söylemekteler.Acaba bu fikirler Bakanlıkta mı doğdu, gelişti; yoksa Bay Bilginer mi bunca dizi ve oyun çalışmasının arasında böylesi fikirlerini projelendirip,yıllardan buyana servis mi ediyor? Tiyatro sanatını kurtarma operasyonunun havariliğini mi üstlendi yoksa?
Bay Bilginer’e sormalı; eğitim, sağlık, adalet ve daha bir çok sistemlerin AB kriterleriyle uyuşum göstermediği ülkemizde öncelikle tiyatromuzu Batı normlarına entegre etmeye yönelirsek acaba ülkemiz yaşadığı sorunlardan kurtulacak mı? Demokrasi anında tüm boyutlarıyla kurulacak mı? Eğer”Herkes kapısının önünü temizlemeli” mantığı ile tiyatro sanatını kurtarmaya çalışıyorsa; ona deriz ki “ Tiyatro Sokağı’nda rüzgar esiyorsa, kapının önünü temizlemen yetmez; anında kirleniverir.” Dikkatimizi çekti; Bay Bilginer ‘in DT çalışanlarının yıllardan bu yana peşinden koştukları “ özerklik” kavramından söz etmemesi de acaba bir tiyatro patronu oluşundan mı?
Bay Bilginer, gemisini kurtaran kaptan rolünde başarılı olabilir; ama savaş gemisi rolüne sıvanıp komşu gemilere saldırmasını anlamak olası değil. Bir kere şu “çalışmayan oyuncular” masalının artık çiğnene, çiğnene çürümüş bir sakıza dönüştüğünü fark etmeli. DT portaline girip repertuara ve oyun kastlarına bakan herkes bu söylemin gerçek olmadığını biliyor. Herhangi bir nedenle bir süre oynamamış birkaç oyuncu var ise, bunların da o süre içinde aldıkları ücretin toplamı bay Bilginer’in her yıl Bakanlıktan aldığı “Devlet Desteği”nden pek fazla değil. Kuşkusuz ki DT’nin önemli sorunları var. Ama bunlar daha ciddi platformlarda ele alınmalı. Bir soru da DT yönetimine: Acaba yönetimin gündemdeki şeffaflık politikasını uygulayarak hiç değilse bazı rakamsal gerçeklerle kamuyu aydınlatmasının zamanı gelmedi mi?
Gılman Kahyaoğlu Peremeci - ( 10/5/2011 )
Bu KİN VE ÖFKE dolu sözlerin -gündemde kalmak-için olduğunu düşünüyorum. Geçen yıldan beri tırmanışa geçen Devlet Tiyatro karşıtı çıkışlarını anlamak;tiyatro sever bir kişi olarak mümkün değil. . Türkiyemizin gözde bir sanatçısı olan söylem sahibi; bence saygınlığını ve sevilirliğini böyle ucuz ve olmaz söylemlerle bitirdiğinin farkında olmalı . TİYATRO OYUNCULARI MESLEK BİRLİĞİ-nin yukarıdaki yazısı; kendisine çok kibarca verilmiş bir cevaptır Yusuf Dudu - ( 10/11/2011 )
Haluk Bilginer-in söylemlerinde yanlışlar olsa da ülkemizde özel tiyatroların en önemli sorununun DT olduğu aşikardır. Oyun maliyetlerini kurtarmak gibi bir derdi olmayan DT-nin, düşük ücretlerle sergilediği oyunlar özel tiyatroların hiç bir zaman rekabet edemeyeceği ve zamanla kapanmak zorunda olacağı bir süreç yaratmakta. Dizilerden meşhur olmuş insanların yer aldığı tiyatrolar bir nebze ayakta kalabiliyor ancak özellikle Ankara gibi DT-nin kuvvetli olduğu büyük şehirlerde maalesef yerel özel tiyatrolar oluşamamaktadır.
Yazar olmak ister misiniz?
Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...