| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Aspendos Opera ve Bale Festivali'nde Norma'yı izledim Üstün Akmen Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde Aspendos Kralı, kente kimin en fazla hizmet sunabileceğini görmek için bir yarışma düzenleyeceğini ve kazananı kızıyla evlendireceğini ilan etmiş. Bunu duyan sanatkârlar son hız çalışmaya koyulmuşlar. Nihayet karar günü geldiğinde, kral herkesin çabasını birer birer ve dikkatle incelemiş. Sonuç iki aday çıkmış ortaya. Bu adaylardan birincisi, kente su kemerleri yolu ile çok uzak mesafelerden su getiren bir sistem kurmayı başarmış. İkinci aday ise şimdiki Aspendos Tiyatrosu’nu inşa etmiş. Kral birinci adaydan yana karar vermek üzereyken tiyatroyu bir daha görmesi, bir kez daha incelemesi istenmiş. Tiyatronun en üst galerisi civarında gezinirken, nereden geldiği belli olmayan bir sesin derinden ve defalarca; “Kralın kızı bana verilmeli” dediğini duymaz mı? Vallahi duymuş! Büyük bir şaşkınlık yaşayan kral, sesin nereden geldiğini aramış taramış araştırmış, ama bulamamış. Oysa sesin sahibi, yarattığı şaheserin akustiği ile övünen ve sahnede çok kısık bir sesle konuşan tiyatronun mimarından başkası değilmiş. Sonunda kralın güzeller güzeli kızı mimarın olmuş, düğünleri de tiyatroda yapılmış. XV. Aspendos Uluslararası Opera ve Bale Festivali’nde “Verismo” akımının önde gelen bestecilerinden Vincenzo Bellini’nin (1801-1835) “Norma”sını izleme olanağını bulduğumda bu öykü geldi aklıma. İtalya’da, çizmenin burun kısmında yer alan Reggio Belediyesi’nin yüz seksen küsur kişilik Francesco Cilea Tiyatrosu eseri icra etti. “Norma”, bütün zamanların en seçkin “bel canto” örneklerindendi ve “Norma”yı izlerken Bellini’nin otuz dört yaşında gepegenç ölmesine bir kez daha hayıflandım. İlk kez 1831’de sahnelenmiş olan “Norma”, iddialı aryalar ve düetler içeriyordu ve bu açıdan çok fazla sahnelenmeyen bir eserdi. Norma’nın ay tanrısından barış dilediği lirik arya “Casta Diva”yı Maria Callas’ın, Leyla Gencer’in seslerinden dinlemişliğim vardı, ama Rus asıllı sopranoyu ne yalan söyleyeyim merak ediyordum. Her trajedide olduğu gibi, acının doruğa vurduğu bölümlerindeki muhteşem tiratlarıyla hiç kuşkusuz ilginç bir operaydı “Norma” ve bunaltıcı sıcağa rağmen İstanbul’dan kalkıp taaa Antalya’ya gitmeme bal gibi değdi. Yukarıda anlattığım söylencedeki gibi olağanüstü akustiğe sahip 2000 yıllık Antik Aspendos Tiyatrosu’nda gerçekleştirilen Aspendos Uluslararası Opera ve Bale Festivali, her geçen yıl yükselen sanatsal kalitesiyle kendisini kanıtlayan ve 15. yılında dünyaca tanınmış toplulukların yer almak istedikleri bir festival haline geldi. Avrupa’nın saygın kuruluşları arasında olan Avrupa Festivaller Birliği’nce de (EFA-European Festivals Association) kabul gören Aspendos Uluslararası Opera ve Bale Festivali, dünyadaki diğer festivaller arasında saygın yerini artık tam anlamıyla edindi. Aspendos Uluslararası Opera ve Bale Festivali’nin aynı zamanda dünyanın ilk ve tek “Kalite Yönetim Belgesi”ne sahip festival olduğunu ise bu kere T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü’nün Basın ve Halkla İlişkiler sorumlusu Gülümden Alev Karaman’dan öğrenmiş oldum. Festivali başlatanlara, devamını sağlayanlara, emeğini katanlara bir kez daha şükranlarımı sundum. Felice Romani’nin Alexandre Soumet adlı bir yazarın oyunundan librettosunu oluşturduğu eser, MÖ 50. yüzyılda Roma işgali altındaki Galya’da Roma egemenliğinde Duruid rahiplerine ait kutsal ormanın ortasında başlıyor. Vakit gece. Marş eşliğinde Galya savaşçıları ve İrminsul mezhebine bağlı rahipler yaklaşıyorlar. Önde Norma’nın babası Oroveso bulunmakta. Marş bitince Oroveso konuşuyor; ayın yükseldiğini haber veren kutsal gongun çalınmasından sonra Norma geliyor, dini töreni yönetiyor ve kutsal otu keserek Romalılara karşı ilk savaş işaretini veriyor. “Norma”yı, Flavio Trevisan sahneye uygulamış. Trevisan’ın sahnelemesi, olayın geçtiği dönemin, yani İsa’dan önce 50 yıllarının Kelt Ülkesi (bugünkü Fransa) atmosferini yansıtan, görkemli, etkili, zemine ve zamana uygun, doğru bir sahnelemeden nasibini almamış. Ayrıca Trevisan, son derece durağan, temposuz bir sahneleme biçemini benimsemiş. Uvertür, giriş, arya, resitatif, düet, terzet, kuartet, kentet, dans, koro, final gibi kendine özgü ögeleri yanı sıra operanın da önünde sonunda bir oyun olduğunu unutmuş, yani teatral hiçbir malzemeye yer vermemiş ya da yanlış yorumlar getirmiş. Aspendos’un kendine özgü görkemi olmasa Alfredo Troisi’nin dekoru da bir işe yaramayacak, atmosfer yaratımı güme gidecekmiş. Kostümler Eugenid Girardi’nin ince zevk imbiğinden geçmiş, Salvatore Manganaro’nun ışık düzeni başarıyı elde etmiş. Diğer taraftan, Şef Carlo Palleschi’nin sahne üzerini de orkestrayı da başarıyla yönettiğini söyleyebilirim. Orkestra/solistler/koro arasındaki dengeyi başarıyla sağladı, akıcı bir yönetim sergiledi. Solist kadrosu içinde Norma’yı seslendiren ve oynayan Rus asıllı Soprano Elena Ayusheeva Maria Malibran ile başlayan, günümüzde ise Maria Callas, Joan Sutherland, Leyla Gencer gibi “en büyük”lerle sürüp giden “diva” geleneğinin izinde; düzgün vibratosu, dramatik tonlaması, sahneyi dolduran fiziksel özellikleriyle eksiksizdi. Ayusheeva göz doldurdu, seyri ve dinlemesi büyük tat verdi, akıllarda kalacak bir Norma karakteri çizdi. Özellikle “Casta Diva”da ulaştığı performans mükemmeldi. İkinci perde başındaki uyuyan iki oğluna bakıp sevgi ve nefret arasında bocalarken söylediği “Tenere figli”de sesinin titreşimlerini çok iyi duyumsadı ve duyumsattı. Norma’nın Adalgisa’ya intihar edeceğini söylediği, Adalgisa’dan ölümünden sonra çocukları Pollione’ye götürmesini ve onunla evlenmesini istediği tabloda söylediği “Deh! Conte il prendi” aryasında da iyiydi. Başrolün en önemli yardımcısı Adalgisa’da kontraltoya kaçan sesiyle Francesca Palmieri, sololarında da ikililerinde de akıcı seslendirmesiyle başarı elde etti. Adalgisa’nın Norma’nın yanında yer alacağını, ona sadakatle bağlı kalacağını anlatmasından sonra gelen “Mira o Norma” aryasında da Elena Ayusheeva ile birlikte alkışı hak etti. Tenor Rubens Pelizzari Pollione’de, Bas Francesco Palmieri Oroveso’da, Tenor Costantino D’Aniello Flavio’da, Mezzosoprano Gabriella Grassi Clotilde’de dramatik gerilime ne yalan söyleyeyim katkı sağlayamadılar. Temsilin taşıdığı değerleri yükseltecek sesler değillerdi. Bruno Trotta yönetimindeki koronun başarısıysa, bana sorulacak olursa her türlü övgüye değer nitelikteydi. XV. Aspendos Uluslararası Opera ve Bale Festivali, bu yıl da dört yerli, iki yabancı topluluğun dokuz gösterisinin başarısıyla sona erdi. Üstün Akmen Evrensel Gazetesi Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|