| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Lüküs Hayat’ın Düşündürdükleri İsmail Can Törtop İstanbul'a yerleştiğim ilk yıllarda beni ziyarete ve İstanbul'u görmeye gelen arkadaşlarımı Topkapı Sarayı'na götürürdüm, çünkü hepsinin görmek istediği ilk yer nedense burasıydı. Aynı şekilde “bu yıl bolca tiyatro izlemeliyim” diye karar veren arkadaşlarım, ilk hedef olarak Lüküs Hayat'ı seçiyorlar kendilerine. Tiyatro izlemek isteyen arkadaşlarımın benim için de aldığı biletle Çarşamba akşamı Ümraniye’de bir kez daha izledim Lüküs Hayat’ı… 24 yıldır sahnelenmekte olan böylesi bir oyun için eleştiri yazacak değilim, zaten oyunun eleştirilecek bir konumu yok, artık bir ekol olmuş da diyebiliriz, kendi düzenini kurmuş devam eden bir oyun. Hatta ben buna tiyatro oyunu da demeyeceğim, çünkü dönemler arası kopukluklar, bazen tuluat bazen bir operet halini alan çalışma için bence başarılı bir gösteri demek daha doğru olacak. Gösteriyi izlerken 24 yıllık böylesine bir başarıyı düşündüm, ve hala halkın gösterdiği büyük ilgiyi.. İnsanlar çocuklarıyla geliyorlar, yaşlı anne babalarını getiriyorlar salona, gençler arkadaşlarıyla toplu bilet alıyorlar.. Yani iki tiyatrocunun yan yana geldiğinde “işte bu seyirci kesimini nasıl tiyatroya çekeriz” diye kafa patlattıkları seyirci kitlesi doldurmuş Ümraniye Sahnesi’nin tüm koltuklarını.. Evet, nedir bir oyunu hala bu kadar popüler yapan ve nedir halkımızın ilgi gösterdiği? Söze en küçük muhtemel etken ile başlayayım. Oyunun başarısına katkısı küçük de olsa Şehir Tiyatroları’nın bu oyun üzerindeki ısrarına değinmek gerek.. Belki dünyadaki yıllarca süren oyunlar örnek alınıyordur. Sonuçta bizde de 24 yıldır süren bir oyunun olması kurum için de son derece prestijli. Bunun yanlış bir şey olduğunu düşünmüyorum, ancak pek çok başarılı oyuna ertesi sezon programda yer verilmeği de olabiliyo. Lüküs Hayat için biraz da şanslı denebilir.. Bu faktörün sadece bir ihtimal olduğunu düşünüyorum, kurumun bilinçli ya da bilinçsiz böyle bir tavrı olsa bile bunu ancak oyunun başarısının küçük bir bölümü ile ilişkilendirebiliriz. Diğer yandan artık Şehir Tiyatroları’nın değişmez bir oyunu olmuş, oyun sonunda eski oyuncuların teker teker hatırlandığı bir romantik hal almış böyle bir oyunu özellikle de seyirci 3-5 günde tüm biletleri tüketiyorken kaldırmak kolay değil herhalde. Lüküs Hayat’ın neredeyse her tiyatro grubunun, salonlarında görmek istediği seyirciyi kendisine bağlayabilmesinin bambaşka sosyal sebepleri var diye düşünüyorum. Oyunun seyirciye sıcak gelmesindeki faktörlerden biri oyunun samimi yapısı. Senaryosundan oyuncusuna, müziklerine varıncaya dek seyircinin kendinden birşeyler bulacağı, eğleneceği bir kurgusu var. Günümüzde sadece tiyatroların değil medya, iş dünyası vs’nin de görmezden geldiği halkın, kendisini rahat hissedeceği bir gösteri. Mesea, seyirci beğendiği bölümleri çılgınca alkışlıyor, ve aynı müzik yeniden çalıyor, aybı dans yeniden başlıyor... (Çok alkış aldığı için bir dansı sekiz kere yaptı ekip Çarşamba akşamı!) Ayrıca ele aldığı konu her ne kadar 1933’ün lüks yaşamı olsa da, temelde bugün ile pek çok ilişki kurulabiliyor, hatta konu hem zaman tanımıyor hem de ülke. Her dönemde her yerde benzeri özentilere rastlanabildiği için ölümsüz bir metin diyebiliriz. Zihni Göktay gösterinin bel kemiği, onun sahneye çıkışıyla oyun bambaşka bir havaya bürünüyor. Bence seyirciler kendi sorunlarının sahnede tartışılmasını çok özlemiş. Günümüzde insanlar sosyal ya da politik gelişmelere, uyduruk e-posta’ları birbirlerine toplu bir şekilde gönderek tepki gösteriyorlar, göstermeye çalışıyorlar. Bu kadar sinmiş, kendini akışa teslim etmiş bir halk haline dönüşmüşüz nasılsa. Halbuki bir dönem pek çok tiyatro sahnesinde gerek dönemin politik yanlışları gerek halkın sosyal buhranları işlenir ve bu komedi ile, eğlence ile halka verilirdi. Akla ilk gelen Devekuşu Kabare’nin haricinde pek çok tiyatro grubu sahnede bunu yaparken son yıllarını saymazsak Levent Kırca gibi isimler de ekranlarda hem siyasete hem de sosyal hayata eleştirilerini sunarlardı, bunları yaparken de entelektüel bir seviyeye önem verilirdi. Bugün, bir zamanların kabarecileri ya da tuluatçıları ya aramızdan ayrıldılar, ya bu işlerden ellerini eteklerini çektiler ya da hala 80li 90lı yıllarda yaşadıklarını sanıp o dönemin Türkiyesi’ni o dönemin esprileri ile eleştirmeye çalışıyorlar. Ancak ben Lüküs Hayat’ı izlerken fark ettim ki Türk İnsanı, sahnede teatral bir edep ile eleştirisini yapan tiyatroları ve tiyatro oyuncularını özlüyor. Zihni Göktay her ne kadar bu işin yaşayan ustalarından olsa da aslında fazla emprivizasyon yapmıyor oyunda, yıllar içinde yapılan eklemeler sanki metnin bir parçası olmuş. Hem internette forumlarda yazılan espriler hem daha önce izlediğimde gördüklerimden farklı pek bir şey yoktu son seyrettiğim oyunda. Bu kadarcık tadımlık örnek bile böylesine bir beğeni uyandırıyorsa bunun üzerinde düşünmek ve çalışmak durumundayız. Aziz Nesin, Haldun Taner oyunlarının dahi apolotik veya suya sabuna dokunmayan rejilerle sahnelendiği bugünün oyunlarını izlemek de çok keyifli, ama tiyatronun da bazı sorumlulukları var. Gördüm ki seyircinin de bazı beklentileri var… İsmail Can Törtop can@tiyatrodunyasi.com NOT: Ümraniye Sahnesi’nin akustik sorununa bir çözüm nasıl bulunur bilmiyorum, bu konuda teknik bilgim yok, ancak 7. sırada otururken bile oyuncuların sesini zor duyuyorsam çözülmesi gereken bir sorun var demektir. Bir de şu mikrofon konusuna değinmeliyim; neden mikrofon kullanmayı bilmeyen bir ülkeyiz biz? Yazın festival izliyorum sürekli sesler kesiliyor, 24 yıldır sahnelenen bir oyun izliyorum şarkılardan hiçbirşey anlayamıyorum ve sesler sürekli kesiliyor. Zihni Göktay, mikrofonla birkaç kez sorun yaşayınca kendisi için söyledi ama ben kapsamı daha da genişletip sadece Şehir Tiyatroları için değil diğer tiyatrolarımız için de bu manidar espriyi buraya taşıyacağım: Alışmadık aktörde mikrofon durmaz ! Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet senem gökay - ( 11/24/2008 ) lüküs hayatı giresunda izleme şansına nayil oldum.benim için bir şanstı canlı performansı izlemek.ebette ki çok çok beğendim - ( 11/3/2008 ) Ümraniye sahnesinde bu cumartesi Vişne Bahçesini izledim.Beşinci sırada olmama rağmen bir ön ve arka koltuklardan konuşmalarıda duydum,oyunda yer yer bazı kelimeleri hiç duyamıyorsunuz.Çok sık gitmediğim için birşey diyememiştim ama yetkililere durum iletildi,daha öncede söyleyenlere rastladım.Tiyatro salonlarımıza sevinirken onların bu tür önemli unsurlarına da dikkat edilmeli.Salon koltuklardan ibaret değildir.Belki geçici teknik bir sorun diye düşünmüştüm. |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|