| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Kırşehir Ahilik Haftası Kapsamında Tiyatro : Evran Berkan Karasu EVRAN İyi duyun anlayın bu Evran’ı İpekten yumuşak, çelikten serttir Evran erendir, yiğittir, merttir Evran bedeldir birkaç orduya Tanrı nimetidir Anadolu’ya. İşte böyle başlıyor Ahi Evran hakkında yazılan manzum oyun. Ahilik teşkilatının yani günümüz esnaf odalarının ilk teşkilatlanmalarının başı olarak bilinen “Ahi Evran”, tam adıyla “Nasirüddin Mahmud bin Ahmed el-Hoyi” 1171 yılında bugün İran sınırları içerisinde bulunan “Hoy” şehrinde doğmuştur. Oyun Kırşehir’de başlıyor. Yani Osmanlı Devleti’ndeki Ahi teşkilatının ana yurdunda. Oyun içerisinde Ahi Evran’ın hayatının Kırşehir başlangıcıyla ölümü arasındaki süreç ele alınıyor. Ayrıca oyunun manzum olarak oynanması da seyircilere ve oyunculara ayrı bir tat verdiğinin düşüncesindeyim. Oyunun teksti Ahi Evran Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Araştırma Görevlisi Özer ŞENÖDEYİCİ tarafından uzun araştırmalar sonunda yazılmış ve yine Ahi Evran Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Edebiyat Bölüm Başkanı Doç. Dr. M. Fatih KÖKSAL tarafından manzum piyes haline getirilmiştir. Ayrıca Ahi Evran Üniversitesi Ahilik Kültürünü Araştırma Merkezi de oyunu kitaplaştırmıştır. Derler ki… Nur üstü nurmuş bu şehir, Kerpici gül ile yurmuş bu şehir. Gül gibi kokarmış sokaklar bütün, O yüzden bir adı “Gül”müş bu şehir. Hacı Bektaş, Emrem Yunus ordaymış; Kaç dervişe postun sermiş bu şehir. Kucak açmış sevgi ile gelene, Malya’da zalime zormuş bu şehir. Türkmen ili, koç yatağı imiş de Ne geçirmiş, neler görmüş bu şehir. Sevgiyle sulamış kır toprağını, Bir ekene yüz bin vermiş bu şehir. Pir-i piran Ahi Evran gelmiş de Bir ulu makama ermiş bu şehir. Bütün bunları niye mi anlatıyorum? Kırşehir, bu hafta 21.si düzenlenecek olan Ahi Kültür Şenlikleri haftasına hazırlanıyor. Ve “Evran” isimli oyun da bu kapsamda tekrar seyircilerle buluşacak. Oyunun ilk gösteriminde ben de rol almaktan büyük keyif almıştım. Yine istek üzerine bu kültür haftası için sahneleneceğini duyduğumuzda bütün oyuncular ayrı bir heyecanlandık. Neden mi? Kırşehir’e gelenler bilirler. Burada gezerken dükkânların vitrinlerine gözünüz takıldıysa görmüşsünüzdür. Hemen hemen bütün esnafın dükkanları için seçtikleri isimlerin başında gelir “Ahi Evran” ismi. Bu şehir de bu denli önemli bir kültür mirası olarak görülen “Ahi Evran”ın hayatını sahneye taşıyor olmak bize mutluluk veriyor elbette. Ayrıca bu sene ki etkinlerin Sanayi Bakanlığı tarafından yapılıyor olması, ulusal bir boyuta getirilerek bir haftalık bir sürece çıkartılıp, yoğun bir kültür haftası haline getirilmesi de ayrı bir güzellik veriyor oyunumuza. Oyunda “Şed Kuşanma” adı verilen Ahilikte büyük önemi olan bu gelenek tüm ince ayrıntılarıyla da verilmiş durumdadır. Şed kuşanmamış esnaf halkın gözünde küçüktür. O yüzden bir usta yanında mesleğinin inceliklerini öğrenip Ahi teşkilatına ürünlerini sunarak Şed Kuşanmaya hak kazanması gerekir. Şed törenlerinde içilen tuzlu suyun da Hz. Peygamberimize dayanan bir özelliğinin olması o günlerden bu günlere taşınan bir özellik olarak devam ede gelmektedir. Hz. Peygamberimiz döneminde bir kadınla bir adamın bir evde kötü işler yaptığı haberi üzerine Hz. Peygamberimiz, Hz. Ali’yi eve bakması için görevlendirir. Ancak Hz. Ali hiç kimsenin ayıbı beni ilgilendirmez diye düşününce eve bakmaya gittiğinde evin etrafını gözleri kapalı gezer, peygamberimize gelip bir şey görmediğini söylediğinde, Peygamberimiz Hz. Ali’ye sen bu milletin fethasısın diyerek suya tuz karıştırarak ikram eder. Böylece İslamiyet öncesinde kullanılan şarap, tuzlu şerbet olarak değişir. “Sen benim refikimsin, ben Cebrailin refikiyim, Cebrail de Allah’ın refikidir.” diyen Hz. Peygamberimizden sonra Ahi Evran ve teşkilatı sayesinde bu gelenek günümüze kadar gelmiştir. Ve yine “Pabucunu dama atmak.” deyimi de Ahilikten gelmektedir. Hileye karışan esnafın ayakkabılarından biri halkın gözü ününde Ahiler tarafından dükkanının damına atılır ve o esnaf artık doğru kişi olarak görülmez ta ki tekrar şed kuşanana kadar. Yazılan oyunun aynı zamanda bir film senaryosu da bulunmaktadır. En kısa zamanda hayata geçmesini dileyerek oyundan bir manzumla, kültür haftası boyunca emeği geçecek olan herkese saygılarımı ve teşekkürlerimi sunuyorum. Evran – Biz hak söyleriz, hakikat deriz, Helal sanat işler, helalden yeriz. Üç düğüm attık belin bağladık Hem belin, hem gözün, dilin bağladık. Üç gün sonra bir üstadın gelecek Üç düğümün üçünü de çözecek Açılan üç düğüm üç şeyi açar: Cimrilik, pahallık Ahiden kaçar Kapını, elini, sofranı açık tut Kibiri, tamahı ve hırsı unut Öğrendiklerini, sen de öğret ki Yaşasın Ahilik, yeşersin umut… (Şed Kuşanma sehnesinden bir manzum) Berkan Karasu Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|