| Tiyatro Kursu  | Şirket Tiyatrosu
Tiyatro Dünyası
Tiyatro Dünyası Bu Sahnede...
 
Ana Sayfa  |  Hakkımızda  |  Yazılar  |  Haberler  |  Yazarlar  |  Tiyatro Oyunları  |  Tiyatro Grupları  |  Sanatçılar  |  Kaynak  |  Duyuru Panosu  |
Vasıf 70 Yaşında Zengin Mutfağı Hala İşliyor
Mehmet Esatoğlu




Gecenin geç saati. Fatih’te bir tiyatroda oyun provası yapılıyor. Birden camlar şangırdıyor. Tiyatronun bekçisi koşuyor. Yerde bir taş görüyor. Taşı almak istiyor ama taş sıcak. İçeride prova yapanların yanına gidiyor. Herkes taşın olduğu yere yönelirken yazar Vasıf Öngören bir anda haykırıyor: “Herkes sahneye koşsun!”. Bütün oyuncular sahneye koşarken bomba patlıyor. Ortalık bir cehenneme dönüyor ama ölen yok.

70’li yıllarda bir “Zengin Mutfağı” oyunu provasında oluyor bu olay. 20 yıl sonra bir anma toplantısında yönetmen ve oyuncular bu olayı anlatırken “Onun sayesinde yaşıyoruz; çünkü o bir anda doğru kararı verdi.” diyorlar.

46 yıl süren kısa ömrü boyunca, yaşamda duruşuyla, sanatını üretişiyle “doğru karar”lar veren bu yıl da 70 yaşına ulaşan Vasıf Öngören yaşıyor.

Yeni tiyatro sezonunda biri Bursa’da diğeri İstanbul’da iki Vasıf Öngören oyunu perde açmış ve izleyici ile buluşmuş durumda. Demek ki anlattıkları hala gündemde.

Emeğin yanında seçmişti safını Vasıf Öngören. 60’lı yıllarda oyunlarını yazmaya başlarken, ilk oyunu “Almanya Defteri’nde karşımıza çıkan emekçi Recep Usta’lar harıl harıl bu ülkeden nerelere kaçsam da emeğimi iyi koşullarda satıp kurtulsam derdindeydi. Öngören ise onlara nasıl bu duruma düştüklerinin öyküsünü anlatıp yeniden aynı oyuna gelmemenin yollarını gösteriyordu. Çünkü ülkede Recep Ustaları tezgâha düşüren para babalarının işbirlikçisi bir başbakan, Adnan Menderes vardı. Öngören’in oyunu yazdığı günlerde ise Menderes iktidardan alınmıştı ama bu kez de Recep Ustalar aynı çizgiden giden Süleyman Demirel’in kuyruğuna takılmışlardı. İşte “Almanya Defteri” oyunu ve yazarı, ‘Emekçiler aynı filmi bir kez daha izlemesin!’in derdindeydi. Ardından Öngören, “Asiye Nasıl Kurtulur”la sistem içinde etini satarak kurtulmaya çalışanları, “Oyun Nasıl Oynanmalı”yla “artist” olup sınıf atlamak isteyenleri anlattı.

1970’lerin ikinci yarısında ülkede politik muhalefet yükselirken işçiler emekçiler insanca koşullarda yaşama mücadelesi için çabalarken birden ortaya eli silahlı faşistler çıktı. Bunlar acımasızca peş peşe katliamlar yapmaya giriştiler. Üstüne üstlük onları kışkırtan faşist parti 1977 seçimlerinde 1 milyon civarında oy alınca Vasıf Öngören için yeni bir oyun yazmak kaçınılmaz oldu.

Aklında Brecht’in “III. Reich’ın Korku ve Sefaleti”nde anlattığı SA figürü vardı. Bir zengin evinde çalışan hizmetçi kızın sevgilisi, Hitler’in gençlik örgütü üyesi bir faşist. Bu milliyetçi bozuntusu, zengin mutfağından beslenip zengin mutfağının sahiplerinin çıkarları için ortalığa kan kusturuyordu oyunun “Tebeşir İşareti” adlı epizodunda.

1976 yılında “III. Reich’ın Korku ve Sefaleti” İstanbul Birlik Sahnesi’nde Ali Taygun’un rejisiyle sergilenirken büyük oyuncu Oktay Sözbir de unutulmaz bir yorumla oynamıştı SA figürünü. Özellikle o günlerde çok yaygınlaşan faşistlerin “ Titre ve kendine dön!” sloganını Sözbir’in sözsüz bir sosyal jestle Nazi’ye yaptırması izleyiciden büyük tepki alıyordu.

Öngören 1977’de “Zengin Mutfağı” nı kaleme aldığında gördük ki o figür bu kez 15–16 Haziran işçi ayaklanması günlerinde İstanbul’da.

“Zengin Mutfağı” nda çalışan bir hizmetçi kızla nişanlanıyor. Giderek yoğunlaşan ekonomik sorunlara karşı ayakta kalmaya çalışıyor. Akrabadan beklediği miras payına kavuşamadığı günlerde ihbarcılığa soyunuyor. Ama gelişmeler umduğu gibi olmuyor. Çıkmaza girdiği bir gün kendini “Zengin Mutfağı”nın sahibinin kollarında buluyor. Mutfağın ve sahiplerinin çıkarı doğrultusunda vurucu bir silah olma yolunda ilerlerken bir gün nişanlısı olan kız bile hedefleri arasına giriveriyor.

Geçtiğimiz günlerde televizyonda açıklamalar yapan bir faşist katilin bin kişiyi nasıl öldürdüğünü pervasızca anlatışını izlerken Öngören’in “Zengin Mutfağı” oyununda önümüze çıkardığı Selim figürünün ne menem bir paslı silah olduğunu ve o silahların günümüzde nerelere geldiğini bir kez daha açıkça gördük.

Öngören, zengin mutfaklarından beslenen bu kirli silahların gelişim sürecini sahnede bir emekçinin gözüyle bize aktarıyor, o da mutfağın aşçısı. Lütfü Usta yaşadığı süreci izleyiciye kâh bir anlatıcı olarak, kâh içinde yer alarak aktarıyor.

Lütfü Usta, Öngören’in tüm oyunlarında karşımıza çıkan bir figürdür. Emekçidir, ezilendir. Bir yanıyla feodal değerler taşır. Almanya Defteri’nin Recep Usta’sına, “Oyun Nasıl Oynanmalı”da Sevil’in babasına benzer yönleri vardır. Sistemin içinde boğuşur durur. Her gün içinde yaşadığımız bize alelade gibi görünen ama aslında olağanüstü yanları olan olayları gördükçe şaşırır. Bizleri de şaşırtır. Hızla akan sürecin içinde değişir.

Değişim Atölyesi Oyuncuları yeni sezonu Vasıf Öngören’in “Zengin Mutfağı” oyunu ile açtı. Yaz boyu masa başı ve sahne üstü çalışmaları yapan topluluk, oyunu özenli bir sahnelemeyle sergiliyor.

Kadıköy Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nin küçücük sahnesinin her bir metrekaresine ince ince hesaplanarak yerleştirilen oyun, Öngören’in hep düşlediği gibi sahnede “artistik numara” yapmaksızın metni olabilecek en yalın biçimde izleyiciye aktarıyor.

Tiyatroda bazı yazarların oyunlarında metin ve sahneleme ilişkisi çok önemlidir. Söz konusu ilişkinin oyunda doğru kurulabilmesi için öncelikle yönetmenin metni doğru algılayıp çözümlemesi gerekir. Burada yönetmenin yazarın dünyaya bakışına yaklaşımı da çok önemlidir. Yazarın dünya görüşünü algılayamayan yönetmen metni aktarmak yerine metin üzerinde fantastik numaralar yapmaya kalkışıyor, bu da oyunu amacından saptırıyor.

Zengin Mutfağı,1978’de İstanbul Şehir Tiyatroları’nda yazar-yönetmen işbirliği ile Başar Sabuncu tarafından sahnelendikten sonra doğru bir biçimde ele alınamadı. Kimi yönetmenler metni algılamak ve aktarmak yerine metne “kuş kondurma”ya kalktılar.

Değişim Atölyesi Oyuncuları Yönetmeni Müge Saut ise öncelikle oyunun ayaklarını bastığı zemini saptayarak yola çıkmış. Bu saptama ile metni ilmek ilmek işlemiş. Yaklaşımı sayesinde ise oyun kimi sahnelemelerdeki gibi gereksiz bir “show”la başlamak yerine sap sade sorunsalını ortaya koyarak başlıyor, öyle de sürüyor. Saut’un “Zengin Mutfağı”nda doğru yoldan giden bir sahnelemesi var.

Oyunda Aşçı Lütfü Usta’yı Nevzat Süs, devrimci işçi Ahmet’i Suat Oktan, hizmetçi kızın nişanlısı faşisti Halil Ersan, hizmetçi kızı Müge Saut ve şoförü Ulaş Kotan oynuyor.

Nevzat Süs Aşçı’yı metnin ayrıntılarını öne çıkararak yorumlamış. Sahnede olaylara saf çocuk gözüyle bakan bir emekçiyi görüyoruz. Bu yaklaşım, Öngören’in metni oluşturduğu dokuyla çok uyuşuyor.

Sahnede “teoriyi öğretmek” yerine canlı gerçekten yola çıkarak teorinin anlattıklarını yaşam içinde göstermeyi yeğleyen Öngören, oyuncunun da “artistik show”lara başvurmak yerine metninin aktarılmasına aracılık etmesini isterdi.

Nevzat Süs aşçıyı oynarken naif bir yaklaşımla yazarın bize mutfaktan göstermeye çalıştığı dünyayı yorumluyor. Böylece bir emekçi nasıl dünyaya bakar, nasıl kanar ya da kendini kandırır, nerede sabrı taşar ve isyan ederi çıplak bir gözle izleyebiliyoruz. Bu rolün başka tuzakları, Lütfü Usta’nın bize onca yıl emek verdiği mutfağındaki dramı anlatması ya da olaylar karşısında komik duruma düşmesi olabilirken Nevzat Süs yorumunda bu tuzaklara düşmeden bize olup biteni gösteriyor.

Sahnede bir başka incelikli yorumu Suat Oktan’ın işçi Ahmet figüründe görüyoruz. Sınıf duruşunu belirlemiş bir emekçiyi bize gösteriyor. Suat Oktan eski bir demiryolu emekçisi. Uzun yıllardır hem çalışıyor hem de sanat üretiyor. Bu kez DAO ile sahnede. Oyunun kilit noktalarındaki tartışmalarda Oktan’ın özenli vurguları oyunu bir başka yere taşıyor. Özellikle Selim’le karşı karşıya geldikleri sahnedeki oyunu ve yorumu çok başarılı.

Müge Saut bir yandan oyunu sahnelerken öte yandan da hizmetçi kız rolünü üstlenmiş. Hizmetçi kızda Müge Saut bize saf saf bakarken, çevresinde olup biteni uzun zaman çözemezken bir anda dünyası alt üst olan bir figürü gösteriyor. Nişanlısı Selim’le ortak bir dünya düşlerken Selim’in seçtiği emekçi düşmanı yolun bir gün onları gırtlak gırtlağa getireceği süreci Müge Saut başarıyla yorumluyor. Özellikle Selim’in hedefe koyduğu kişinin kendisi olduğunu anladığı sahnedeki oyunu oldukça etkileyici.

Oyunda izleyicinin değişimini çıplak gözle izleyip, şaştığı en önde gelen figür; Selim. Sıradan, parasız bir gençken para babalarının vurucu bir silahı haline dönüşen Selim rolünü Halil Ersan başarıyla yorumluyor. Özellikle nişanlandığı akşamki toy halinden ihbarcıya oradan da eli kanlı bir katile dönüşüm noktalarını özenle işliyor.

Şoför Seyfi, Zengin Mutfağı’nda olup bitenlerin en dışında duran kişidir. Evin sahibi Kerim Bey’in şoförüdür. Mutfağa da yansıyan sınıflar kapışmasının dışında dururken giderek kendini olayların içinde bulan bir figürdür. Ulaş Kotan gencecik yaşına rağmen bu süreci başarıyla aktarıyor. Özellikle final sahnesinde Selim’e çocuksu karşı duruşu çok başarılı.

Değişim Atölyesi Oyuncuları son yıllarda örneklerine sıkça rastlayamadığımız, toplumcu tiyatro alanına inatla üreterek katkı sağlayan topluluklarımızdan biri. Son yıllarda ürettikleri birbirinden önemli ve nitelikli oyunlara “Zengin Mutfağı” ile yeni bir kilometre taşı daha ekliyorlar. Önlerinde ekonomik zorluklardan ilgisizliğe bir dolu engel var.

İnatla direnmek ve ayakta durmak gerekiyor. Bunun ağır bedelleri var. İğneyle kuyu kazarak toplumcu tiyatronun izleyicisini yeniden oluşturmak gerekiyor. Bunun yolu da özenli çalışmalar yapmaktan geçiyor.

Değişim Atölyesi’nin “Zengin Mutfağı” oyunu ve çabası bu anlamda yeni sezonun önemli üretimlerinden. Emeği geçenlerin ellerine, kollarına sağlık…

Mehmet Esatoğlu


Paylaş      
Yorumlar

Bu Oyun Hakkındaki Görüşlerinizi Paylaşın !

İsim
Mail  (Yayınlanmayacak)
Yorum
Güvenlik Kodu= 730
Lütfen bu kodu yandaki kutuya yazınız
 

    Son Eklenen Yazılar     En Çok Okunan Güncel Yazılar
27 MART… UMUDUNU ARAYAN BİR GÜN (Ahmet Yapar)
YOKLAMA LİSTESİ (Skeç)
    Tüm Tiyatro Yazıları

    Bu Tarihte Yayınlanan Diğer Yazılar
    Bu yazının yayınlandığı tarihte gündemdeki diğer yazılar aşağıda listelenmiştir...

  • Bebelerin Hababam Sınıfı Harfleri Öğreniyor (Çocuk Oyunu) (Fevzi Günenç) - 12/3/2008
  • Franz Kafka'nın Dönüşüm'ü (Öznur Çetin) - 12/3/2008
  • Necdet Mahfi Ayral'ı Anarken (Pınar Öztürk) - 12/3/2008
  • Kırcaali'deydim... (Üstün Akmen) - 12/3/2008
  • İstanbul Efendisi – İstanbul Şehir Tiyatroları (İsmail Can Törtop) - 12/2/2008
  • Annen Baban İşte Bunu Bilmezler (Can Doğan) - 12/2/2008
  • Türk Tiyatrosu'nun Neden Var Olamadığı Bu Yazıda Gizlidir (Adnan Tönel) - 12/1/2008
  • Albatrosun Kanatları (Melih Anık) - 12/1/2008
  • Şahane Düğün (Selçuk Soğukçay) - 11/30/2008
  • Asuman Dabak Tiyatrosu'nda Başarılı Bir Komedi: Şahane Düğün (Üstün Akmen) - 11/30/2008
  • Vasıf 70 Yaşında Zengin Mutfağı Hala İşliyor (Mehmet Esatoğlu) - 11/28/2008
  • Ankara DT Tek Kişilik Şehir ile Beykoz Sahnesi'nde (Savaş Aykılıç) - 11/28/2008
  • Pembe’nin Hikayesi (Mustafa Acar) - 11/27/2008
  • Ben Öğrenciyken veya Cindi (Mustafa Acar) - 11/27/2008
  • Demokrasi ve Aşk (Mustafa Acar) - 11/27/2008
  • Çılgın ve tehlikeli bir serüven: 39 Basamak (Rengin Uz) - 11/26/2008
  • Suçlu Yürekler - Ankara Devlet Tiyatrosu (Ahmet Olcay) - 11/26/2008
  • Third Space Uluslararası Sanat ve Barış Konferansı - 15- 19 Eylül - Viyana (İlkay Sevgi) - 11/26/2008
  • Sofrada Canavar Var - Canavar Sofrası (Cüneyt İngiz) - 11/25/2008
  • Vişne Bahçesi - İstanbul Şehir Tiyatroları (Ayşe Müge Gerdan) - 11/25/2008
  • İstanbul Devlet Tiyatrosu'nda -Saatleri Ayarlama Enstitüsü- : Bir YANLIŞ Var ! (Melih Anık) - 11/24/2008
  • İstanbul'da Tanpınar Uyarlaması: Saatleri Ayarlama Enstitüsü (Üstün Akmen) - 11/23/2008
  • İletişim Çağında İletişimsizlik! - Var Mı Sın (Rengin Uz) - 11/22/2008
  • Tiyatroya Devlet Yardımı - Türk Tiyatrosu'nun Politikası (Melih Anık) - 11/21/2008
  • Albay Kuş – Tiyatro Adam (İsmail Can Törtop) - 11/20/2008
  • Burası Dot. Bir Tiyatro Mekanı (Arda Aydın) - 11/20/2008
  • Pambık Prenses (Ali Erdoğan) - 11/19/2008
  • Asiye Nasıl Kurtulur - Bursa Devlet Tiyatrosu (Ahmet Olcay) - 11/19/2008
  • Ah Be Babam, Ne Zormuş Erkek Olmak!: TESTOSTERON (Üstün Akmen) - 11/18/2008
  • Devlet Tiyatroları ölüleri gömdü mü? (Feridun Çetinkaya) - 11/18/2008
  • Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz (Rengin Uz) - 11/17/2008
  • İşte Hayat Bu; İşte Tiyatro Bu - Çılgın Dünya - Van DT (Savaş Aykılıç) - 11/16/2008
  • O Güzelim Kaymaklı Dondurma Rengi Elbise (Meral Arslan) - 11/16/2008
  • Yeni Kuşak Tiyatro'da "Salvador Dali Göndermeleri İçimi Isıtıyor" (Melih Anık) - 11/14/2008
  • Sokak Kedileri (Çocuk Oyunu) (Arda Aydın) - 11/13/2008
  • Dionysos ve "Göz" Teması Işığında Kadın-Erkek-Doğa Hiyerarşisi (Tuğçe Kanbur) - 11/13/2008
  • Gardiyan Oyunu Üzerine (Kürşat Ural) - 11/13/2008
  • Nazlı Sevda (Kürşat Ural) - 11/13/2008
  • Selçuk Uluergüven'den Mektup 2 (Selçuk Uluergüven) - 11/13/2008
  • Sanatın gücü baştan çıkartabilir (Rengin Uz) - 11/12/2008


  • Tiyatro Kursu Başlıyor!
    19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de!
    Çalışanlara yönelik hobi sınıfı!



    Duyuru Panosu!



    Son Eklenen Tiyatro Oyunları

         Güncel Yazılar

    Yazar olmak ister misiniz?
    Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...

    Mail Listemize Üye Olun

         Güncel Haberler
    Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
    Tekin Deniz: Dümbüllü kavuğunu kimseye devretmedi

    Tiyatro Dünyası'nı takip Edin
     
     |  ..