| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Franz Kafka'nın Dönüşüm'ü Öznur Çetin FRANZ KAFKA'NIN ''DÖNÜŞÜM''Ü (D.3 Temmuz 1883 Prag,Avusturya-Macaristan / Ö.3 Haziran 1924 Kierling,Viyana) Çeşitli ailevi ve çevresel faktörlerden dolayı içe dönük büyüdü.Karl Ferdinand Üniversitesi'nin hukuk bölümünden mezun oldu ve daha sonra doktor ünvanı aldı.Alman edebiyatı ve sanat tarihi derslerini takip etti ve Yiddiş Tiyatro çalışmalarında yer aldı,destek verdi.Ölümünden sonra yapıtlarını yayınlayacak olan (Kafka yakmasını istese de) Max Brod ile 1907 yılında tanıştı ve bu sayede Prag edebiyat çevresine girdi.Modern dünya edebiyatına,belki de en çok tartışılan,yorumlara sığmayan ve biçim yönünden edebiyat akımlarına yerleştirilmesi zor olan yapıtlar bıraktı.Vereme yakalandı ve Kierling Sanatoryumu'nda hayata gözlerini yumdu. Hayatına giren kadınların hiçbiriyle evlenmemiştir.Güncesinde evliliği bir burjuva bağı olarak nitelendirmiş ve edebiyat hayatını sürdürebilmesi için yalnızlığa ihtiyacı olduğunu vurgulamıştır.Ona göre ne kadar basit ve küçük bir yaşamı olursa o kadar mutlu ve sorunsuz olacaktır.Yaşamı Camus'nün dediği gibi 'her şeyi göstermek ve hiçbirşeyi teyit etmemektir.' sözüyle ilişkilendirir.Çünkü hayatı baştan kaybedilmiş bir savaş olarak görmektedir.Bir insan olarak yaşamak ve doğru yolda ilerlemek hemen hemen olanaksızdır.Bu düşüncesini 'doğru yol yerden bir karış yüksekte bulunan gergin bir ip gibidir.Fakat bu ip üstünde yürümek için değil de insanın ayağının tökezlemesi için vardır ancak' sözüyle de desteklemektedir. Eserlerinde insanın gizli kalmış korkularını,burjuva yaşamının sahte aile ilişkilerini,bürokrasinin çıldırtan işleyişini aktarır.Ve en belirgin özellik olarak da kişilerin bildik insan tepkileri göstermeleri bakımından psikolojik,karakter belirleyici boyuttan da yoksun oluşlarıdır.Ne iyi,ne kötü;ne ahlaklı,ne de ahlaksızdır onlar.Bu da bizi anlatının klasik karakter boyutundan yoksun kılar. 'Dönüşüm'(Die Verwandlung) Almanca'da bir değişimden çok daha köktenci bir olguyu yani değişikliğe uğramaktan ziyade;geri dönememecesine tamamen bir üst biçime geçmek olarak aktarılmıştır.Çünkü değişim her zaman olmasa bile,eski duruma bir geri dönüşün kapısını aralık tutar, ancak bahsedilen (en azından öyküdeki karşılık olarak) bir metamorfozdur. Öykü hiyerarşi düşüncesiyle temellenen,bu amaçla sözü edilen düşünceyi önce aile kurumu içerisinde odaklaştıran toplum içerisindeki bireyin tragedyasıdır.Kafka bu öyküde 20. yüzyılın sanayi sonrası batı toplumunun açmazını ve içine düştüğü yalnızlık ve yabancılaşma sürecini çok iyi gözlemlemiş,işlemiştir.Gregor Samsa 'dönüşüm'üne kadar uslu oturduğu sürece benimseyip sevilir.Başkaldırısı bilinçaltında başlar;bu bilinçaltı kendine uygun biçimini yaratır,böceğe dönüşmesi artık başkaldırısıdır.Böceğe dönüştüğü andan başlayarak,toplumun ve ailesinin ona ilişkin ama onu tutsak kılan beklentileri artık sonuçsuzdur.Gregor'un unutması istenen şey,onun gerçek anlamda bağımsız olabildiği zaman parçasıdır.Gregor sürüye dönebilmek için sürüden kurtulmalı ve yeniden uyum sağlayabilmesi için böcek olduğu dönemi unutmalıdır.Ancak o zaman içinde yaşadığı topluma eskisi gibi 'hizmet' edebilecektir. Hugo,Tolstoy,Balzac ve aynı klasik geleneğe giren sayısız yazar,çoğunlukla her şeyi bilen,geçmişi geleceği tanıyan okuru hayat üzerinde bilgilendirmek için elinden geleni yapan anlatıcılardır.Ahlakıyla,yaşama tarzıyla,maddi manevi bütün ilişkileriyle,katıldıkları-katılmadıkları,düzeltmek istedikleri bir dünya vardır onların.Dünya görüşleri onlara o dünyayı nasıl gösteriyorsa (ya da göstermiyorsa) öyle sunarlar onu.Bu gelenek 'aydınlanma' hareketinin ,bilgilendirici,aydınlatıcı eğitim anlayışıyla ilintilenebilir. Kafka'yı bu gelenek içinde bir anlatıcı olarak değerlendirmek istersek,onun anlatı tekniğinin,yazarın söyleyecek sözünün kalmamasına bir işaret olduğunu söylemek mümkün.Aydınlatıcı,her şeyi bilen bir yazarın karşısında Kafka,aradan çekilmiş yazara örnektir.Üçüncü tekil kişi,bir anlatıcı görünürde vardır.Gregor Samsa'nın içinde bulunduğu durum hakkında bir yığın ayrıntılı bilgi verir,ama işte bu bilgiler cümlelerin kendileri hakkındaki bilgilere benzerler; kendi dışlarındaki gerçekliğe zor götürür okuru.Nasıl yapar Kafka bunu? Anlatımı kişilerinden, figürlerinden birinin perspektifine teslim ederek... Öykülerinin çoğunluğu klasik öykülerde alışık olduğumuz huzurlu bir kasaba,bir aile düzeni tanımlamalarıyla değil de düzenin bozulmak üzere olduğu bir aşamayla başlar.Örneğin, Dönüşüm'deki Gregor Samsa,öykünün başında odasında uyandığında,kendini bir böceğe dönüşmüş olarak bulur. Kafka anlatıları sonsuz bir zamana yayılmış gibidir.Zaman iyice genleşip 'süreç' olma özelliğini yitirmiştir.Yani kişiler, aynı durumda farklı zaman düzlemlerinde yaşadıkları için ortaya hayaletimsi bir dünya çıkmaktadır.Öyle ki, bize farklı gelen bu dünyada Gregor'un böcek kimliğini kimse önemsemediği gibi,buna pek şaşıran da olmaz; asıl kaygıyı işe gidemeyişi oluşturur. Ama Gregor en büyük özgürlüğünü böcek kimliğinde yaşar. Ancak özgürleşmeyi,ailesinin patrona olan borcunu ödeme zorunluluğunun ortada kalkması koşuluna bağlayıp indirger,çok dar anlamda yorumlar.Her özgürleşme duygusu geçici,yanıltıcıdır; mutlak değil,bir önceki durumdan,belli bir durumdan bağımsızlaşmaktır.Dış dünya,yeni bağımlılık alanlarını hazır edip kişiyi bekler.Peki Gregor, bu firmaya borcunu bitirip bağımsızlaştıktan sonra ne yapacaktır?Bu da demek ki,özgürlük tanımının kendi dünyasıyla sınırlı olduğunu gösterir bize. Bu belli bir durumu arkada bırakmaktan ibarettir sadece.Borcun ödenmesi sorunu Gregor'a göre özgürlüğün önünü kesen bir durumdur; süreçleşemeyen özgürlük düşüncesi yerini ister istemez başka bir durumsal kurtuluşa 'böcekleşmeye' bırakıyorsa, metamorfoz radikal bir dönüşüm olarak, Kafkavari bir özgürleşmeden,öteki birbirini izleyecek bağımlılıklara (evliliğe vb.) kapanmaktan başka ne olabilir ki?Yani özgürleşme olmayan bir özgürleşmeden başka?Bu durumda böcekleşmenin hem özgürleşme hem de özgürleşmeden uzaklaşma olduğunu ileri sürebiliriz.Dolayısıyla karşımıza üç tane varoluş biçimi çıkmaktadır: a) Pazarlamacı, satıcı, ailenin borcunu yüklenmiş,evlenecek imkanlardan henüz yoksun Gregor, b) Böcekleşmeyle, en azından bu pratik zorunluluklardan ister istemez kurtulmuş olan Böcek-Gregor, c) Böcek ile insan arasına sıkışmış gibi görünen, ama özgürlüğü gerçek anlamda arayan Gregor. Gregor'un kimliği üzerine şöyle de bir yorum yapabiliriz; müziksever biri olmamasına rağmen kızkardeşini konservatuara göndermiştir ve öykünün sona doğru yaklaşılan bir bölümünde kardeşinin çaldığı kemandan müthiş duygulanır.Öyleyse, dönüşüm, tamamen yüzeysel insan kimliğini etkilememiş, sadece fiziksel sorunlar yaşatmış bir dönüşümdür.Gregor hala bir insandır;ya da müziğin ortaya çıktığı bu durumda dönüşüm,dönüşüm olmaktan çıkmıştır artık.Gregor öykünün öncesindeki insan kimliğine geri dönmüştür.Dönmüştür, ama Gregor,dönüşümden önce müzikle hangi boyutlarda ilgilenmiştir ki, bu duygusallığı onun insanlaşmasına işarettir? İşte Kafka diyalektiği ile bizi, dönüşümün nedenleriyle ilgili iz süren bir avcıya dönüştürür.Onun bilincine kilitlenmiş olsak da, ya da bu bilincin dışına taşıp biyografiyi,metaforu vb. yardıma çağırsak da, yakalayabileceğimiz muhtemel nedenleri,Kafka sanki hep hesaba katmış, tam yorumlardan birine değineceğimiz sırada 'bir de şöyle bak bu meseleye dercesine yorumu önümüzden çekip almıştır. * Derlenen bu çalışmada, Bordo-Siyah Yayınevi'nden çıkan 'Dönüşüm' adlı eserdeki Veysel ATAYMAN'ın metinlerinden yararlanılmıştır. Öznur Çetin Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet mL g. - ( 4/8/2009 ) Bugün seyrettim oyunu, acikcasi son zamanlarda yabancıların yazdığı oyunlardan çok sıkılmıştım, bunun için önyargıyla gittim. Kitabı da okumadığım için hiçbir ön bilgim yoktu. Ama oyunu çok beğendim. Oyun kısaydı evet ama maalesef bu tarz oyunlar uzatıldıkça sıkmaya başlıyor. Özellikle tahta bacak kullanıp insanlara tepeden bakma espirisini beğendim. Tabi ki Gregoru oynayan oyuncunun performansı da görülmeye değer. Günümüzde hepimiz birer Gregoruz aslında. Hepimizin partonları var, sürekli birşeyler başarmamızı bekleyen ailelerimiz var. Yarış atı gibiyiz hayatta. Kazandığımız sürece toplumda yerimiz var, aksi olursa Gregor gibi böcek muamelesi görürüz. Oyun bittikten sonra dönüp kendinize "sen ne biçim insansın" diye sormuyorsanız gerçekten problemiz var demektir:) Dilimin döndüğünce anlatmaya çalıştım. Sözün özü seyredilmeye değer bir oyun. Bu arada Gregor benim seyrettiğim oyunda selam verdi, ama acı ki alkışlayan fazla kimse yoktu. İrem ÜNAL - ( 3/5/2009 ) dönüşüm dün akşam Kadıköy Haldun Taner sahnesinde sergilendi ve bende izledim.üzülerek söylüyorumki içinde bulunduğumuz şu zamanda herşeyin çok çabuk tüketilmesi, herşeyin çok kolay anlaşılır hale getirilmesi,bizleri okadar çok düşünmekten uzaklaştırmışki bir çok arkadaşımın tiyatroyu anlamadığı gördüm.bu oyunu anlamak için biraz düşünmek gerekiyo ve sanırım bizim buna çok ihtiyacımız var.hayatımda izlediğim en güzel tiyatro oyunlarından biriydi,çok güzel mesajları var.uzun zaman etkisi altında kalacağım kesin.Gregorun neden selam vermediğini bende anlamadım,belkide o da bir mesajdı.bu oyun düşünmek için iyi bir fırsat,kesinlikle izlemelisiniz.. yalnız adam - ( 3/7/2009 ) yazı için teşekkür ederim.. bu akşam merak içinde izleyeceğim... M.Salih Dölen - ( 2/26/2009 ) Dün Kerem Yılmazer sahnesinde DÖNÜŞÜM adlı oyunu izledim.Hayretler içersinde kaldım.55 dakikalık bir fiyasko.Bu oyunun ne olduğunu iyi anlamak ve oyunun içine girebilmek için önce oyun kitapçığını okumak lazım ancak kitapçıkta bile oyunun sadece adı ve oyuncuları vardı gerisi başka oyunların tafsilatıydı.Bütün seyircide bir hayal kırıklığı vardı hatta oyunun bitiminde alkışlar bile azıcıktı.Millet anlamadı ne olduğunu.Birde oyunun son sahnesinde tüm oyuncular halkı selamlarken her nedense Gregor u oynayan sanatçı bu selamlamaya katılmadı.Rol açısından en çok seyirciye hitap eden kişi seyirci ile buluşamadan el arabası ile içeri götürüldü.Bu oyunun şehir tiyatrolarında sahneye konması fiyatlar ucuz olduğu için seyrediliyor.Bu oyun özel bir tiyatroda sahnelense inanın 15 kişiye zor oynar.Tam bir düş kırıklığı. öznur çetin - ( 3/1/2009 ) dönüşüm, uzun öykü olarak adlandırılır ve bu öykü ümit denizer tarafından oyunlaştırılmış.oyunu izlemediğim için bir yorum yapamayacağım fakat; en basit şekliyle oyunlaştırma, başlı başına bir oyun yazma; karakterleri,mekanı,dönemi,yazarı en ince bir biçimde ele alıp, o bütünü dillendirmektir,aktarmaktır diyebiliriz ve daha başka faktörler de öykünün şekillenip oyun haline gelmesinde etkendir.kaldı ki bu,dönüşüm ise, daha da zordur... sadık erinç - ( 5/31/2009 ) salih beye cevabımdır..çok üzüzldüm..eger bu oyunun özel tiyatroda bile 15 kişiye oynanacagını düşünüyorsa;o halde estetik sanatların toplamı olan bu sanat dalını cok iyi biliyor olmalı..ancak oyunun hiç anlaşılmadığını düşünürek yanlış yorumda bulunuyor...çünkü oyunun fazlasıyla anlasılır olduğunu düşünüyorum ben ve elestiriyorum...kendisinin oyunun az alkıslanmasına dair yasadığı düş kırıklıgı anlayısına ben de hayal kırıklıgı duymadan edemeyeceğim..çünkü sahnede bir cinayet varken oyun içinde seyircinın bunu çoskulu alkıslamamasını kıstas olarak göstergesi;tiyatroyu ne kadar az bildiğimizin elestirisidir..stadyum la sahne baska kavramlaradır....sevgiler..çok alkıs bekleniyorsa maca gidilebilir...:)))iyi seyirler.... |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|