| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Selahattin Duman’dan Dumanaltı Aşklar... İsmail Can Törtop Selahattin Duman yazıları ile tanıştığımda henüz orta okuldaydım. O zamandan beri en keyifle okuduğum yazardır kendileri. Selahattin Duman’ı bu yazıda sizlere anlatmaya çalışacak değilim çünkü Selahattin Duman anlatılmaz okunur! Okunur ve bizzat görülür espri kalitesi, entelektüel zenginliği, en ciddi olaylara bile mizah penceresinden bakabilmesi, şaka yaparak da ciddi olabildiği, yazılarıyla toplumun her kesimine seslenebildiği... Bilenler bilirler ancak köşe yazarlarını facebook’taki paylaşımlardan takip edenler için hatırlatmakta yarar var; kendileri Vatan Gazetesi’nde günlük yazılarına devam ediyor. Alınız okumaya devam ediniz diyorum ve geçtiğimiz hafta büyük beğeni ile izlediğim oyuna geçiyorum... Efendim, oyun Selahattin Duman yazılarından derlenmiş. Evliliğinin bir gün öncesi, kendi kendine, daha doğrusu piyanisti ile, bugüne kadar kıyısından döndüğü (direkten döndüğü) 3 evliliği konuşuyor sahnedeki karakter. Usta yazarı bilenler bilir, hem espri olarak hem de karakter derinliği olarak çok zengin malzemeler sunar Selahattin Duman okuyucusuna. Bir bakarsınız köy kahvesinde okey oynayan adamı çok detaylı anlatmış, yazının devamında ise bir bakarsınız uluslararası bir şirketin CEO’sundan bahsediyor. Yani sanatçıyı sahnede oynamak için heyecanlandıracak bol bol malzeme sunmştur yazılarında. Oyunun teknik analizine yazıları derleyip oyunlaştıran genç yazarlarımız Gökhan Erarslan ve Ferhat Ergün ile başlamak istiyorum. Ben yazıların derlenip oyunlaştırılmasını yetersiz buldum. Öncelikle konunun akışında kopukluklar vardı. Yazıların orijinaline sadık kalınmaya çalışılırken hikayeler arası geçişler maalesef çok keskin kalmış. “Dur bir de şunu anlatayım, aklıma gelmişken bir de şu vardı” tadında geçişler yaşanıyor sık sık. Bu hem oyun akışını olumsuz etkiliyor, hem de yer yer (özellikle sonlara doğru) anlatılan konunun takibini zorlaştırıyor. Bir kadın ile ilgili başından geçen bir hikayeyi dinlerken başka bir hikayenin içinde buluveriyorsunuz kendinizi... İşin en zor yanı anlatacak hikayeyi ve esprileri bulmakken elde bu kadar kaliteli malzeme varken bunlar daha etkili bir şekilde oyunlaştırılabilirdi. Bir noktaya daha değinmek istiyorum, bu da oyunun güncelliği. Kadın-erkek ilişkileri evrensel ve ölümsüz hikayeler... Selahattin Duman hala düzenli olarak yazılar yazdığından, gündemi de yakından takip ettiğinden oyunun içinde bugün ile ilgili de espriler daha sık eklenebilirdi diye düşünüyorum. Örneğin, evlilik programlarından bahsedilen bölüm gibi, Selahattin Duman’ın bugünü ve hatta yakın tarihlerdeki gelişmeleri anlattığı yazılarından da eklemeler yapılabilir ve oyun seyirciye daha da yaklaşabilir... Hüseyin Avni Danyal için çok iyi oynadı diyemeyeceğim, çünkü oynamadı! Bir insan sahnede bu kadar mı doğal olur? Sahne hakimiyeti bir yana, kendisinin sahne aidiyeti var bence. Sahnede olmak o kadar yakışıyor ki... Kesinlikle rol yapmıyor, karakteri özümsemiş, bir noktada kendisi ile buluşturmuş, son derece doğal bir şekilde oyunu yaşatıyor sahnede. Şarkı söylediği ve saksafon çaldığı sahnelerdeki koreografisini de çok beğendim. Şarkılar çok güzel olmuş. Avni Bey’in oyun günü rahatsız olduğu sesinden belliydi, buna rağmen şarkılarda sesi onu engellese de performansı gayet başarılıydı. Ancak şunu da sormak istiyorum, durup dururken arkadan gidip saksafon alıp çalması olmuş mu? Sanki “ben saksafon çalmayı biliyorum” demek ister gibi bunu seyircinin gözüne sokmak oyunun şıklığına zarar vermemiş ama doğallığına bir çapak olarak yapışmış bence. Avni Bey, oyunun aynı zamanda yönetmeni. Ortaya çıkardığı karakter ile ilgili oyunculuk anlamında değil ancak karakterin belirlenmesi anlamında bazı soru işaretlerim olduğunu tartışmak istiyorum. Benim yazılardan çıkardıklarıma göre Selahattin Duman’ın yazdığı adamın sahnedeki adamdan biraz farklı. Elbette Selahattin Bey son derece entelektüel bir insan ancak bir yandan da cimrilik sohbeti yapan, kendi çirkinliğinden bahseden, modayı kıyasıya eleştiren, trendy tarzı beğenmeyen bir yapısı var. Sahnedeki son derece şık ve zarif adamın Selahattin Duman’ın yazdıklarını seslendirdiği zaman bazı söyledikleri ağzına oturmadı ne yazık ki. Bu sebeple seyirci pek çok yerde tereddüt etti gülüp gülmemek konusunda. Çünkü sahnedeki karakterin ağzına bazı laflar yakışmadı. Bu karakteri biraz daha halk tipine yaklaştırmak esprilerin parlaması açısından faydalı olacaktır diye düşünüyorum. Evlilik programları eleştirirken yönetmenin karakter üzerindeki yorumu Selahattin Duman’ın mizahla eleştiren tavrında uzaktı. Bu programların saçma sapan olduğu aşikar, ancak Sayın Duman bunları yazarken asla saçma demez. Bilhakis sanki programların tarafındaymış gibi öyle tatlı dalga geçer ki saçmalığı hissedersiniz. Bu konu tartışılırken sahnedeki karakter ise kendi duygularına hakim olamayıp iki ayrı yerde, “olmaz yahu, saçma sapan şeyler” gibi sert çıkışlar yaptı. Bunun gibi bir iki hikayede daha muzipliği ön plana çıkarıp eleştirmek daha doğru olacaktır. Bir diğer konu da müzisyenin oyuna katılımı... Yeri gelmişken önce şunu söyleyelim, oyun müziklerini hazırlayan ve sahnede canlı olarak çalan Deniz Aras Sipahi görevini başarıyla yerine getirmiş. Ancak oyunun içine yer yer sözleri ile giren Deniz Aras Bey’in oyuna katılımını gereksiz buldum. Kendisi oyuncu olmadığı için doğal olarak sahne sesini ve enerjisini yansıtmada Avni Bey’e eşlik edemiyor, bu reji eğreti duruyor. Dekoru çok başarılı buldum. Dekor hem oyunu mizahi açıdan destekliyor hem de oyunun önüne geçecek kalabalıklar barındırmıyor. Malumunuz bu sezon dekor tasarımcılarının rol çaldığı oyunları ağırlıklı olarak izliyoruz. Bendeniz bu durumu “dekor tiyatrosu” adında yeni bir tür olarak adlandırıyorum ve pek keyif almıyorum. Dumanaltı Aşklar’da dekor görevini tam olarak yapmış. Oyun ışıklarına gelince, nedense dekor ve aksesuarın aydınlatılması son derece başarılı iken oyuncuyu göstermemek için çabalanmış sanki. Belki biraz loş ortamın iyi olabileceği düşünülmüş olabilir (ki bence iyi olmaz) ancak oyunun neredeyse büyük çoğunluğunda oyuncu karanlıklar içinde kaldı. Özellikle koltukta oturulan sahnelerde oyuncunun yüzü karanlıkta kalırken, ayakta anlatılan sahnelerde karikatür güzel güzel aydınlanıp görünürken oyuncu yine genellikle karanlıklar içindeydi. Biraz daha aydınlık fena olmaz diyorum. Yazıyı bitirmeden Selahattin Duman’a hayranlığımı bir kez daha yazmaya engel olamıyorum. Öylesine bir yazar ki herkese seslenebiliyor. Bazı hikayelere salonun bir kısmı gülüyor, sonraki hikayede gençler kendini buluyor, kimileri erkekleri kahkahaya boğuyor bazıları da kadınları eğlendiriyor... Böylesine derin bakabilmek, detaylı analiz edip yazabilmek dahası bu kadar farklı insanı tanıyabilmek bende büyük hayranlık uyandırıyor. Özellikle bu tip oyunlarda ilk gösterimler zordur, seyirci ile oyunun belli bir frekansta buluşması için oyunun birkaç oyun pişmesi gerekir. Ancak Dumanaltı Aşklar’da seyirci ilk oyundan oyunun içine girebildi. Bu oyun biraz da piştikten sonra tadından yenmeyecektir. (Belki sezon sonu yine koşup izleyebilirim). Bu eğlenceli ilişkiler komedisini kaçırmayın derim... İsmail Can Törtop can@tiyatrodunyasi.com Oyun tanıtım sayfası: Dumanaltı Aşklar Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet Türkan ATEŞ - ( 1/27/2011 ) Gazete okumuyorum. Doksanlardan bu yana gazetelerin okunmaya değerleri kalmadığını düşünüyorum. Fakat bazı sevdiğim gazetecileri net ortamında takip ediyorum. Bu oyunu seyrettiğimden beri artık Selahattin Duman da okumaya başladım. Oyun süresinin fazla uzatılmamasını ve konunun daha fazla dağıtılmamış olmasını yerinde buldum. Çok eğlendim ve duygulandım. Kendimi orda bulabildim kolaylıkla. Bence bu oyun tiyatro ile stand-up arası birşeydi. Bu şarkıları -kliplendirse- mi? Ya da nasıl olsa da bir daha dinlesek? Özellikle son şarkıyı çok beğendim. Filiz Özsular - ( 1/29/2011 ) Hüseyin Avni Danyal-ı televizyondan tanıyordum. Belkide benim ayıbımdır. Ama çok güldük kendisine. Eşimle yol boyu oyundaki şakaları yaptık birbirimize. Ellerine sağlık. ÇOk beğendik. Sevtap AKAY - ( 2/13/2011 ) Evet şarkıları tekrar dinlemek istiyoruz... seval atakurt - ( 2/20/2011 ) güzel oyun, gülmeyi özlemişiz, tebrikler. arzu yalaz - ( 2/23/2011 ) selahattin duman-ın yazılarından oluşmuş diye gitmedim ama itiraf ediyorum oyundan sonra selahattin duman okumaya başladım. hayatımın en saçma gününde bu kadar güleceğim aklıma gelmezdi. tedavi tadında oldu, bilmiyorum burdan ulaşırmı da, o gün bana iyi geldiniz, okur musunuz bilmem ama teşekkür etmek istedim.Oyun güldürdü, şarkılar alıp götürdü, daha ne olsun... |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|