| Tiyatro Kursu  | Şirket Tiyatrosu
Tiyatro Dünyası
Tiyatro Dünyası Bu Sahnede...
 
Ana Sayfa  |  Hakkımızda  |  Yazılar  |  Haberler  |  Yazarlar  |  Tiyatro Oyunları  |  Tiyatro Grupları  |  Sanatçılar  |  Kaynak  |  Duyuru Panosu  |
Ben Sinema Artisti Olmak İstiyorum(Muyum?)
Cüneyt İngiz



Hangimiz çocukluğumuzun sinema artistlerine özenmedik? Hangimiz “ah keşke onun yerinde ben olsaydım” demedik. Belki onlar uğruna oyunculuğun kenarından geçmeye çalıştık. Çoğumuz bu yola girmeye çalışırken ailelerimiz, büyüklerimiz tarafından engellenmedik? Adam gibi bir meslek, para kazanmak uğruna hayallerimizden vazgeçmedik. Büyüdük, yuva kurduk, iyi yerlere geldik belki ama ne zaman sinemaya gitsek ya da televizyon seyretsek “ben de olabilirdim” diyerek hayıflanmadık. Belki de açlıktan, yokluktan sersefil ölen oyuncuları görüp “iyi ki olmadım” dedik. Ama ne olursa olsun hep sevdik.

Şehir Tiyatroları’nın sahneye taşıdığı Neil Simon’un “Ben Sinema Artisti Olmak İstiyorum” oyununu Bora Seçkin sahneye koymuş. Erhan Yazıcıoğlu, Derya Çetinel ve Ezgim Kılınç rolleri paylaşmışlar. Los Angeles’ta senarist olarak çalışan, evini ve çocuklarını terk edip kaçmış olan bir adamın kızı, artist olmak hayalleriyle babasının yanına gelir. Aslında sinema artisti olmak değildir hayali. Özgeçmişi de yetmez zaten buna. Tek derdi 16 yıllık kaybolan zamanını babasıyla tanışarak geri kazanmaktır. İlişkilerini yeniden kuran baba ve kızı sevginin en güzel yanlarını paylaşırlar.

Amerikan tarzı metnin en ilginç yanlarından biri Neil Simon’ın vazgeçilmez sinemasal anlatımıdır. Ele aldığı konuyu, sıklıkla kişinin yaşadığı sıkıntıları, seyirciye tebessümlü bir dille anlatır. Karakterler oyunun içinde acı çekerken, seyirci koltuğunda oturanlar tebessümle olanları seyreder. Sonuç hep tatlıya bağlansa da, belli bir süre zarfında acı çekilir. Bir arınma, bir ayin gibidir bu anlar. Çok da kurallıdır aslında. Oyun metni tam bir kural dizisiyle yazılmıştır. Oyunun girişinde karakterlerle tanışırız, gelişme bölümünde olaylar gelişir, kırılma noktalarını görürüz, acıları yaşarız, finalde ise her şey bir noktaya bağlanır. Hiçbirşey havada kalmaz. Bu kadar düzgün bir anlatım içinde seyircinin özümsemesi de kolaylaşır.

Yönetmen Bora Seçkin bu nedenle çok zorlanmadan, kurallara bağlı kalarak, belli bir trafik içinde, hiçbir noktayı atlamadan ve aksatmadan seyirciye aktarıyor. Bazen çok basit gibi görünen bu tür oyunların işleyişine zarar vermeden, tam bir matematik sistemi içinde duygusal hazzı sağlıyor. Hiçbir teatral tuzağa düşmeden başarılı oluyor.

Oyunun Herbert karakterini canlandıran Erhan Yazıcıoğlu, yılların verdiği tecrübeyle sahnede dimdik ayakta duruyor. Kızıyla olan sahnelerde bütün duyguları, apaçık, sade, abartmadan canlandırarak hissettiriyor. Bazen söze bile gerek duymadan, bedeniyle her şeyi anlatıyor. Anlık duruşları, küçük ama etkili dönüşleri, bazen de donup kalmaları seyirciyi avucunun içine alıveriyor. Ama ne yazık ki, sesiyle ilgili o malum rahatsızlık, ses tellerini esir almış. Konuşurken sesinde oluşan pürüzlenme ve gıcıklanma o kadar can acıtıyor ki, seyirci onun adına öksürüp boğazını temizleyerek yardımcı olmaya çalışıyor. Belki de bu kadar yormaması gerekir sesini ama, bizi bu keyifli oyunculuktan mahrum bırakmak da haksızlık gibi geliyor.

Genç oyunculardan Derya Çetinel, Libby karakterine bitip tükenmeyen nefesiyle, oyunun son anına kadar her damlasını harcadığı enerjisiyle çok şey katıyor. Sahnede hiç yerinde durmayan Çetinel, bir o yana bir bu yana giderken, bir yandan sürekli konuşarak, diğer yandan bir genç kızın duygularını bize sonuna kadar hissettirerek büyük bir iş başarıyor. Karşısında tiyatronun önemli isimlerinden Erhan Yazıcıoğlu olmasına rağmen, başa baş bir performans sergiliyor. Oyunun finalinde aldığı alkışla zaten bunu gösteriyor. Geleceği parlak, önü açık Derya Çetinel’in.

Ezgim Kılınç biraz da canlandırdığı Steffy rolünün boşlukları nedeniyle çok etkili olamıyor. Aslında bunun için fırsat bulamadığını söylemek daha doğru. Neil Simon oyunlarında zaman zaman bazı karakterleri neden koyduğunu bilmeden, belli bir derinliği olmadan gösteriyor. Steffy rolü içinde böyle düşünmek gerekiyor sanırım. Birkaç antre dışında pek de sahnede göremediğimiz Steffy rolü bizi doyurmuyor.

Herbert’in evini terk ettikten sonra yaşadığı yerde üç ağacın olması, iki ağacın meyve vermesi, diğer ağacın ise orada olduğu halde meyve vermeden kuruması ama inatla ayakta durması ve bunun Herbert’in ailesini temsil etmesi çarpıcı noktalardan bir tanesiydi. Birbirini hiç tanımayan baba-kızın sevgi beklentisi ve ihtiyacı içinde ilk anlarda yakınlaşamaması, genç kızın baba bile diyememesi, ama içindeki yangının baba sevgisi ve özlemiyle devam etmesi oyunun en duygusal, en etkileyici anları.

Rahat ve zorlamayan bir dekor içinde, bir aile dramını, bir adamın acılarını, bir genç kızın çırpınışlarını ve bir kadının adanmışlık uğruna yokoluşlarını, sinemasal karelerle görmek etkileyiciydi. Her ne kadar genç kızın özendiği ve hayran olduğu artist şimdilerde yeni nesil için tanınmıyor olsa bile, tekrar anılması keyif veriyor. Tek sıkıntı bir sahnede Libby’nin kreşendoya varan konuşmalarının üzerine gelen müziğin fazla yükselmesi etkinin kaybolmasına neden oluyordu.

Işığı, müziği, kostümleri ve anlattıkları bakımından mutlaka seyredilmesi gereken, oyuncu becerisi oldukça yüksek ve tam tadında, 80 dakikalık süresiyle sıkmadan doyurucu olan bir oyun.

Cüneyt İngiz
Yazıda 21.02.2011 tarihinde düzenlemeler yapılmıştır...
----------------------------------------

Oyun tanıtım sayfası: Ben Sinema Artisti Olmak İstiyorum


Yazarın Tüm Yazıları


Paylaş      
Yorumlar

irem aydın - ( 2/14/2011 )
Cüneyt Bey,
Yazınızda, Erhan Abi-yi anlattığınız paragrafınızda, sanırım bir hata olmuş, Erhan Yazıcıoğlu yerine Erhan Özçelik yazmışsınız. Haddim olmayarak dikkatinize sunarım.


Bu Oyun Hakkındaki Görüşlerinizi Paylaşın !

İsim
Mail  (Yayınlanmayacak)
Yorum
Güvenlik Kodu= 145
Lütfen bu kodu yandaki kutuya yazınız
 

    Son Eklenen Yazılar     En Çok Okunan Güncel Yazılar
27 MART… UMUDUNU ARAYAN BİR GÜN (Ahmet Yapar)
YOKLAMA LİSTESİ (Skeç)
    Tüm Tiyatro Yazıları

    Bu Tarihte Yayınlanan Diğer Yazılar
    Bu yazının yayınlandığı tarihte gündemdeki diğer yazılar aşağıda listelenmiştir...

  • 2011 Uluslararası Dünya Tiyatro Günü Bildirisi: İnsanlık İçin Tiyatroya Dair (Jessica A. Kaahwa, Uganda) (Jessica A. Kaahwa) - 2/28/2011
  • BGST – Maya Sahnesi'nde Bugün Ne Var? (Melih Anık) - 2/28/2011
  • İnsanın Duvarı Yine Kendisidir: Duvarların Ötesi (Asmin Singez) - 2/25/2011
  • Kemal Başar'ın -Çığ'ı- Demek İsterdim! İBB Şehir Tiyatroları (Melih Anık) - 2/20/2011
  • Delilikle normallik arasında gidip gelen oyun: Ben Feuerbach (Fatma Babuşçu) - 2/20/2011
  • Son Yılların En Başarılı Oyunu: Ben Feuerbach (Hakan Urcu) - 2/20/2011
  • İki salkım halat, iki metre kumaşla Romeo ve Juliet yapılır mı, deli derler adama! (Ebru Seyhan) - 2/20/2011
  • Bir oyundan çok fazlası… Pir Sultan Abdal (İhsan Ata) - 2/14/2011
  • Aynı Twit'de Bir Tiyatrocu (Engin Alkan) ve Bir Eleştirmen (Yaşam Kaya) (Melih Anık) - 2/13/2011
  • Bir Öykü Sevdalısı ile Bir Türkü Âşığının Buluşması: Aşk Halleri (Selçuk Çelik) - 2/12/2011
  • Ben Sinema Artisti Olmak İstiyorum(Muyum?) (Cüneyt İngiz) - 2/12/2011
  • Mekan Artı'da EKİP'ten Oyun(un) Sonu (Beckett) (Melih Anık) - 2/10/2011
  • Gelinmiyorsa Gidilir Arkadaş! (M. Erkul Eğilmez) - 2/10/2011
  • Lafla Pişirilmiş Aşureden Oyun Çıkarmak: Şişman Domuz (Üstün Akmen) - 2/9/2011
  • Teksti Tanıyanın Anlayacağı Oyunlar'ın Sorumlusu Kim? (Melih Anık) - 2/9/2011
  • Çığ, İstanbul Şehir Tiyatroları'nda! (İhsan Ata) - 2/7/2011
  • Aşk Halleri Bir Başka Olur Bu Mevsimde (Mustafa Göksal) - 2/6/2011
  • Delidir Ne Yapsa Yeridir! (Nazım Sarıkaya) - 2/3/2011
  • İstanbul Devlet Tiyatrosu'ndan Tertemiz Bir Yapım: Temiz Ev (Üstün Akmen) - 2/2/2011
  • Ezber Bozan Vanya Dayı (Çehov) - Tiyatro Stüdyosu (Melih Anık) - 2/2/2011
  • Tiyatro Eleştirmenleri Birliği (TEB) - Hesap Geçici Olarak Kapalı (Melih Anık) - 2/1/2011
  • Ali Sürmeli'den Resimli Osmanlı Tarihi (İhsan Ata) - 2/1/2011
  • Kadın Hayattır Memattır Kadın (Selçuk Çelik) - 2/1/2011
  • Oyunculuk Üzerine Yapılan Muhabbetin Işığı Söndü, Gölgeler Kaçıştı (Füsun Balkaya) - 1/31/2011
  • Eller Yukarı Donlar Aşağı: Elbiseler Fora (Cüneyt İngiz) - 1/31/2011
  • Kitap Tanıtımı: Kadın Sığınağı (Tuncer Cücenoğlu) (Serkan Fırtına) - 1/30/2011
  • İstanbul Hatırası - İstanbul Şehir Tiyatrosu (A. Emrah Özdilek) - 1/30/2011
  • İyi Bir Yurttaş Aranıyor - Tiyatro Mıh (A. Emrah Özdilek) - 1/30/2011
  • Dramaturg ve Dramaturgi Olmayınca... : Kadın Sığınağı (Üstün Akmen) - 1/28/2011
  • Gülhane Parkı'nda Bir Gün (Cüneyt İngiz) - 1/27/2011
  • Tıksırıyorum Öyleyse Varım (Yurdagül Yurtseven) - 1/26/2011
  • Selahattin Duman’dan Dumanaltı Aşklar... (İsmail Can Törtop) - 1/26/2011
  • Eğitim ve Tiyatro (Rasim Aşın) - 1/21/2011
  • Yüksek VOLTtaj Hattındaki TİLT (Melih Anık) - 1/21/2011
  • Kent Oyuncuları'nda 50. Yıl Kutlaması: Zorla Güzellik (Üstün Akmen) - 1/20/2011
  • Su Mu Dökeyim Kafanıza? (M. Erkul Eğilmez) - 1/20/2011
  • Bakırköy Belediye Tiyatroları'nda Bir Başkaldırı Öyküsü: Aklı Havada (Üstün Akmen) - 1/18/2011
  • Hikaye-i Surname 2010 (Cüneyt İngiz) - 1/18/2011
  • Oyun Atölyesi'nin Macbeth Çevirisinden İki Dize ve Tiyatroda Saygı (Melih Anık) - 1/17/2011
  • Ahmet Levendoğlu ve Tiyatro Stüdyosu 20 Yaşında (Melih Anık) - 1/17/2011
  • Haldun Dormen: Keyif Adamıyım Ben (Röportaj) (Onur Şimşek) - 1/17/2011


  • Tiyatro Kursu Başlıyor!
    19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de!
    Çalışanlara yönelik hobi sınıfı!



    Duyuru Panosu!



    Son Eklenen Tiyatro Oyunları

         Güncel Yazılar

    Yazar olmak ister misiniz?
    Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...

    Mail Listemize Üye Olun

         Güncel Haberler
    Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
    Tekin Deniz: Dümbüllü kavuğunu kimseye devretmedi

    Tiyatro Dünyası'nı takip Edin
     
     |  ..