| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Adsız Zaman ve Diyarlara Sürükleyen Bir Aktördü O - Ersin Umulu Pınar Çekirge Koyu lacivert bir gece başlıyordu.Kırık dökük anıları toplarken buldum onu.Soğuğun o ıslak yüzüyle ürperdim belli belirsiz.Yarım kalmış hayatlardan arta kalanları anlatacaktı sahnede. ,Biliyordum, suç ortağıydık nicedir.O yaşar kılacak, ben izleyecektim.Unutulmuş zamanlardan bugüne geçecektik.Tuttuğu aynaya bakmak istemedim henüz.Hazır hissetmedim kendimi.Gözlerinin içine baktım.Kirpikleri titriyordu. Ay bulutların arkasına sığınmıştı.Gece sessiz, yıldızsızdı.Kimbilir kaç yıl önceydi? Vakitsiz düşleri eşeliyordum.Siren kayalıklarından gelen sesi duyuyordum.Nergis ve yankıydık yek diğerimiz için,biliyordum.Bozkır yalnızlığıydı bu.Attilla İlhan ın "yağmur kaçağı"ydık. Kimbilir ? O aktördü.Yönetmendi..ben, sıradan izleyici.Her perde açıldığında, tutup elimden 'adsız zaman, diyarlara' sürükleyecekti.Dahası,biriktirdiği yaşamları serecekti önüme cömertçe.Seçmemi isteyecekti. Kulisten sahneye doğru yürüyordu.Gözlerinde bin alevin ışıltılı yangını.İslenmiş fotoğraflar,afişler,program dergileri.. Üçüncü gong da vurdu.Işıklar usulca söndü. Hızla sahneye girdi..o artık bir başkasıydı. Tybalt..lirik, hırçın, baştan çıkartan, kışkırtıcı, kan dökmekten zevk alan bir psikopat, sonuna kadar ökse ve avcı olan Tybalt.Soylu Tybalt.( Ersin Umulu Tybalt' ı bütün yüzleriyle, bütün kirleri ve aklıklarıyla yaşar kılıyor sahnede.Tüyler ürpertici bir oyunculuk bu.Dehşete kapılıyorum izlerken.)Tybalt'un Mercutio ile dalaştığı sahnelerde kin ve nefret, öldürme arzusu o kadar yoğun biçimde yaşanıyor ki..daha bir kaç sahne öncesinde, yüksek tavanlı salonlarda dans eden asil Tybalt şimdi adeta bir sırtlan..acımasız.Nice yangından, kıran zamanından çıkıp gelmişcesine. Rüzgar kasırgaya dönüşürken.. Ve Romeo ile ölüm valsinde.Uçurumun kenarındalar..birinin yok olması diğerinin varolması demek.Bıçaklar çekiliyor..öyle bir bütünlük ki bu, inandırıcı, soğuk ve belleğe sinen. Tybalt’ın kirpikleri üşüyor.Günün o en ıslak yüzünde..duyumsadığı nefret dudağında kanıyor sanki.Bakışlarında belli belirsiz bir sis var.Dahası,uzak bir aşkın bozkır kıraçlığı da var o bakışlarda.Ve gözbebeklerinde o puslu yakarış.Kabuğu koparılmış yaranın taze sızısı. Mercutio için gece sessizdi.Ay bulutların arkasına çekilmişti.Ayağa kalktı birden..son saatlerine girdiğinden habersizdi. Yosun tutmuş pencere pervazına yaslanıyor yönetmen,’ Dört Kişilik Bahçe'ye çeviriyor yüzünü.Buz mavisi kesilmiş gölgeler düşüyor şakağına. Tybalt'ın öfkesi adımbaşı büyümekte.Kan kokusuyla azıyor tenin kamaşması.Yüzünde hep o alaycı gülümseyiş.Dedim ya, kıran yerlerinden çıkıp gelmiş gibi Tybalt..soluğunda zehirli esintiler.Soluğu kan, pas,küf kokmakta.. Lady Capulet gözyaşları içinde haykırıyor.Romeo şaşkın, korkmuş. Prens öfkeli..Prens zor tutuyor kendini.Montegue başını eğiyor.Verona kana bulanmış yeniden. Ersin Umulu yaşamı çoğaltıyor sahnede..repliklerde çoğalıyor yaşam.Ersin Umulu, Tybalt ile zamana meydan okuyor..bir başka oyunculuk resitali daha. Aktör sahnede esiyordu.Her izleyeni hayran bırakarak.Yaşar kıldığı karakter içinde eriyor;oyunla, müziğin ritmiyle, repliklerle bir oluyordu.Her biri diğerini geride bırakan roller oynadı, yorumlar getirdi..ramp ışıkları altında hiç tökezlemedi, aksamadı. Mehmet Teoman'ın sözlerini yazdığı o şarkıyla irkildim: "Başını dayamış, yanındakinin omuzuna..yorgun argın sahne arkasında..gözleri dalgın..ter damlalarında..biraz önceki alkışlar çok uzakta.." Son on iki yıl boyunca pek çok tiyatro oyuncusuyla tanıştım.Kimilerini dinledim, kimilerini kalemim yettiğince anlatmaya çalıştım.Onlardan biri de Ersin Umulu.Sezon başında “Dört Kişilik Bahçe”nin kulisinde karşılaştık.”Romeo ile Julliette” de izlemiştim daha önce.Heyecan içindeydi.Tüm hayatı “Dört Kişilik Bahçe”ye odaklanmış gibiydi. Gerçek,safkan tiyatroculardan biriydi.Hani sahne sempatisi denen bir tanım vardır..tepeden tırnağa oyuncu denilir.İşte,ondan.. Mevcut yeteneklerine her gün yeni şeyler ilikleyerek gelmişti bugünkü yerine, hissetmiştim.Çetrefil yorum gerektiren zorlu tekstleri aşmıştı..dedim ya, safkan oyunculardandı. Sözünü sahnede oyuncu ve yönetmen olarak söyleyen, dinleten.Hayal ve gerçeği mağma haline getiren bir alaşım gibiydi oyunculuğu. Soluk kesen, hayran bırakan.Sanatı seven bir aile ortamında geçmiş çocukluğu.Ankara yılları, diyelim.İlle balet olmak istemiş..dansı özgürlüğe kanat çırpmak olarak algılamış belki de.Ama babasının 'kesinlikle olmaz'ına direnememiş pek. Sonra kaç oyunda dans edecek, şarkı söyleyecek ama, " Çalıkuşu","İstanbul'un Gözleri Mahmur". Daha da öncesinde, Ankara Devlet Tiyatrosu'nda kardeşi Esin ile izlediği “İki Kova Su” adlı oyun varmış.Derya Baykal, Erol Kardeseci'yi hayranlıkla alkışlamış..ve ille o sahnede olmak istemiş..Arı Sineması'nda klasik müzik konserleri, turneye gelen oyunlar..tiyatro hep yedeğindeymiş zaten.On sekiz yaşın tüm savrukluğuyla, dizgin tanımayan heyecanlarına kapıldığı günlerden birinde Ankara Çağdaş Sahne'nin açtığı tiyatro kurslarının ilanını görmüş duvarda.Yıl 1983 “Medea” dan yirmi yıl önce yani;”Dört Kişilik Bahçe”den ise yirmi yedi.." Kent ve Köpekler" adlı oyunla sahneye adımını atmış.Hüseyin Köroğlu ile karşılıklı oynamışlar üstelik. İyi hoş da, babadan gizli oluyor bütün bunlar..bir kulağına giderse, ortalık fena karışacak, perde belki sonsuza kadar kapanacak Ersin için.Bu arada Kafka'nın"Amerika" sında rol alıyor. Ve babasının karşısına geçip..bir tek, evet tek bir şans istiyor, konservatuar için.Aksilik ya, İstanbul sınavına giderken çalınan çantanın içinde tüm belgeler..Ankara konservatuarı sınavında başarılı olamıyor.Çok mu heyecanlanıyor ne ? Ve nihayet, İzmir 9 Eylül Üniversitesi G.S.F Tiyatro Oyunculuk bölümünü ikincilikle kazanıyor. Özdemir Nutku'nun dikkatini çekiyor hemen.Şans yüzüne gülüyor ya da..hayır, sadece şans değil bu.Yeteneğin fark edilmesi." Ay Işığında Şamata" ile büyük takdir topluyor..henüz birinci sınıf öğrencisi.Ve omuzunda bir süredir ona eşlik eden, kekik mavisi saçları rüzgarda uçuşan, bir iyilik perisi.Kendini en dibe vurduğunu sandığı zamanlarda elinden tutan. Çekip çıkaran. Tiyatro ruhunu kamaştırıyor giderek.Yaz tatilleri süresince kreşlerde palyalçoluk yapıyor, özel banka ve şirketlerin çocuk tiyatrolarında görev alıyor.Derken, İzmir Şehir Tiyatrosu kuruluyor.”Güzel yıllardı”, dediği bir dönem aslında.Özdemir Nutku'nun bir başka projesinde Ersin; Kamyon da tiyatro yapıyor.En ücra semtlere, sokaklara taşıyorlar oyunlarını. Ve nasılsa bir dersten ( Dünya Tiyatro Tarihi ) başarısız oluyor..bir senesine mal oluyor bu ders.Ama kekik mavisi saçlarıyla iyilik peri( leri) onu gözetmeye devam ediyor olacak ki, " Kül Altında Kor "adlı Çehov'dan bir kolaj çalışmasıyla,Sidney'de yapılan dünya tiyatro okulları buluşması için Avusturalya'ya gidiyor.Ayla Algan, Erol Keskin kimler yok ki başlarında.Düşünsenize, Yanwood Üniversitesi'nde dans tiyatrosu workshop'una Keskin yönetiminde "Deli Dumrul" master class etkinliğiyle katılıyor. Artık hayaline sadece bir adım kalmış.Hayali mi; İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları'nda olmak.Orada sözünü söylemek. Gün oluyor, gecenin bir vakti dillendirdiği sessizliği dinliyordu.Hüzün hep pusudaydı.Yüzyıllar uzunluğunda kaç acıdan çıkıp gelmişti.Hatırladıklarını unutuyor,unuttuklarımı hatırlıyordu.Yıllanmış birikintiler.Film geri sarıyordu sık sık.Düşkırıklıkları hüznü döllüyordu durmadan.Ödeşmeler çoğalıyordu. Aile mi ? Mutluluk ve gurur içinde Ersin ve Esin'i alkışlıyorlar.”O sahnedeki benim kızım Esin Umulu..öbürü oğlum Ersin Umulu,” derken gözlerinin içi gülüyor adeta. İstanbul'a geliyor Ersin.Gencay Gürün'ün odasına girerken kalbi yerinden fırlayacak sanki..zaman durmuş..avuçları ter içinde. 1987 Tunç Yalman rejisiyle " Altı Derece Uzak " ile sahneye adımını atıyor..artık İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu oyuncularından biri. "İstanbul'un Gözleri Mahmur"," Çalıkuşu","Hasır Şapka", "Bir Ata Krallığım","Bir Atın Öyküsü","Kantocu","Hırçın Kız","Leyla ile Mecnun","Silvanlı Kadınlar" dan tutun da "Kafkas Tebeşir Dairesi"ne kadar pek çok oyunda görev alıyor.Arada bir kaç televizyon dizisi doğal olarak..seslendirme stüdyoları..ama asla tiyatroya ihanet yok..çünkü sahnenin bağışlamayacağını biliyor.Sahne kimleri bağışlamamış biliyor. Franz Kafka'nın hayatında ki rolü büyük.1995 yılında "Kafka'nın Kadınları" adlı oyunda Franz Kafka’ya ruh üflüyor yeniden.Kafka'yı bir kez daha yaşar kılıyor sahnede. Zoru seviyor aslında..risk almaya bayılıyor.Adrealin bağımlılarından çünkü.Yapılmamışı denemekten keyif alıyor.Tek başına sözünü nasıl söylecek ? Cevabı basit ;Yönettiği oyunla.Yönetici bir tavrı zaten hep var.Tiyatro yaparak içinde uçsuz bucaksız serüvenlere çıkıyor..kiminde menzile varıyor, kimde yelkenlileri suya gömülüyor.Ama yılmıyor."Bilinçli bir şifofrenim" ,diyor.Rolüyle ilintili karakter çözümlemesi bazen günlerce sürüyor..Tybalt 'ı canlandıracaksa onun kimliğini oluşturan psiko-dinamiklere iniyor..Gözlemci yanı inanılmaz.Tek bir ayrıntı bile kaçmıyor gözünden.Hele sahnede bir hayat içinde sayısız hayatlara kan vermek, doku olmak yok mu,mutluluğunu varın siz tahmin edin artık. Gelelim ilk yönetmenlik çalışmasına....Hele bir de karşısındaki oyuncu inandı mı, kendini teslim etti mi keyfine diyecek yok. 90'ların ilk yarısı..İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları'nda Gençlik Günleri kapsamında İstanbul'un 24 saatini dans, müzik, şiir, öyküyle anlatıyor Ersin.Projenin adı "Yaşadığım İstanbul".Bu genç adam gelecek vaad ediyor, diyor her izleyen. Yalnız değil, korkmaya, karanlıkta ıslık çalmaya gereksinimi yok. Asıl sıçrama 2001-2002 sezonunda Açık Tiyatro Birimi kapsamında Euripides'in "Medea"sıyla gerçekleşiyor.M.Ö. beşinci yüzyılda yazılan " Medea" yi çağdaş bir tragedya haline getiriyor..Işık, gölge, mask ve muhteşem diyebileceğim bir reji ve oyunculukla " Medea" unutulmazlar arasında yerini alırken, 2003 Haziran'ında Finlandiya'nın Tornio kentinde " Avrupa Kadın Oyunları Festivali"nde Türkiye'yi temsil ediyor.(Yeri gelmişken, oyunla ilgili yabancı basında çıkan övgü dolu haberlerden oluşan koskoca bir klasör uzatıyor bana..şöyle bir göz atarken duygulanıyorum resmen.İşte, başarının onaylanışı, diyorum.) Babasına, tiyatro oyuncusu olmak istiyorum, demekten çekinen Ersin' in başarısı bu. "Bilmezler ki her gece arka sokağa açılan kapıdan..bilmezler ki yüzüne çarpan her karanlıkta..ölümsüz sanılan sanatçı anlar, bir günün daha gittiğini..alkışlar ve ışıkla dolu yaşantısından.." Sonrası geliyor tabii. " Bir Yıldız Seç " adlı çocuk oyununu yönetiyor.. Mutlu.. telaşlı.. sevinçli.. durmadan okuyor.. hep daha farklı noktalardan izliyor hayatı.Günlerden bir gün " Yedi Tepeli Aşk" 'ı uyarlayıp, sahneye taşıma kararı alıyor.Öykülerden bir seçki aslında..İstanbul'a duyulan aşk kadar, İstanbul 'da yaşanan, yaşanmış, yaşanacak olan aşklar kadın kahramanların tanıklığıyla anlatılıyor izleyiciye..herkes kendi İstanbul'unu yaşayıp anlatıyor.Bu anlatılanları bir araya getirip, renkli bir mozaik oluşturuyor Ersin.Yetinmiyor, İstanbul'un farklı yüzlerini deşip ortaya koyuyor. Hatırlıyorum, biletimi günler öncesinden alıp gitmiştim.Bir de sulu kar ki sormayın, hava ayaz..buzlu bir rüzgar esip savurmakta Saraçhane'yi.Tiyatro girişinde oyunun kaldırıldığı ilanı vardı.Daha bir hafta önce izlediğim " Kadın ve Savaş"ı tekrar .. Gelelim 2010 yılına." Dört Kişilik Bahçe"yi daha önce de yazdım..bu oyun tüm zamanlarımı altüst etti..bu oyun tüm hayatımdı..daha ne diyebilirim ki ? Gün oluyor belleğinin bir köşesine takılıp kalmış yeni bir fotoğraf,her şeyi silip süpürüyor.Düş kronolojisi zengin nasılsa.Gelecek sezonlarda yapmayı planladığı çalışmalar hazır..yeni kaç oyun var tezgahta.Belki bir aşk baladı..yoo, daha fazla yazmayacağım tabii.Süpriz olsun.Doğru, Ersin Umulu için önyargılıyım.Kendimi sansürlemeden söylüyorum işte, dostum olduğu için mutlu,” Dört Kişilik Bahçe” içinse minettarım.Hafızamın en sağlam çekmecesinde hala kilitli “ Dört Kişilik Bahçe”. Pınar Çekirge Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|