Hüznün Yarısı Cebindeydi (Mehmet Serhat'a...)
Pınar Çekirge
"Mehmet Serhat'a..."
"Ben fotoğraf çektirtmek istiyorum..güzel olmasını arzu ettiğim bir fotoğraf.."
Lavantayla karışık o saadet duygusuyla koridorda ilerledi adam.
Zorla olsa da gülümsemesi gerekiyordu.Zorla gülümseyişin ne kadar çirkin olduğunu biliyordu aslında.Güzel sevinçli şeyler düşünmeliydi.Fotoğrafçı bir an durdu :
" Özür dilerim, sizin fotoğrafınızı çekemeyeceğim", dedi.
Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi'nde yaşayacak, uzun süre kalacak tebessümlere ihtiyaç vardı.Mesut insanların dudaklarında sabitlenmiş tebessümler..candan ya da sığıntı.
Hüznün yarısı cebindeydi genç adamın.Öldüğünde sadece 47 yaşındaydı.Ölmek bir son muydu, bir başlangıç mı ? Ölmek,çlümsüz olmak için ödenen küçük bir bedeldi belki de.Sadece bir bedel.
"Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi / Ziya Osman Saba"yı izledim.Sezonun son günlerine denk gelmesine karşın, bana göre 2010-2011 tiyatro sezonunun en iyilerinden biri, hatta diyebilirim ki ikincisi.Hilmi Zafer Şahin'in başarıyla oyunlaştırdığı eseri Can Doğan ustalıkla yönetmiş.Sahne tasarımı muhteşem, öyle ki, eski Karaköy Köprüsü karşınızda, bir anda eski sokaklarda buluyorsunuz kendiniz..az ötede iskeleden yeni kalkmış Neveser vapuru.
.
Gelelim Uğur Arda Aydın'a..
Oyunun başlamasına bir saat kala kuliste ayaküstü konuştuk.Heyecanlıydı, kendine güvenli.Henüz otuzlu yaşların en başında ve tek kişilik bir oyunla seyircisinin karşısında..dakikalarca ayakta alkışlanıyor..alkışlar dinmek bilmiyor.Yaşar kıldığı Ziya Osman Saba kompozisyonu sanat hayatında başlıbaşına bir doruk.Bir aktörün varabileceği sayılı noktalardan biri, hiç kuşkusuz.
Daha onbir yaşındayken, Füsun Önal ile televizyon programı yapmışlığı var.Hayalindeki rol mü ? " Kırık Testi" de yargıç.Sezai Aydın ile, babasıyla " Tekrar Çal Sam", "İstanbul Efendisi", "Buluşma Yeri"nde rol almış..
Arda Aydın'ı " Tekrar Çal Sam" da ilk kez izlediğimde, sahne performansına hayran kalmıştım." İstanbul Efendisi"nde Safi Çelebi kompozsiyonu hala belleğimde..
" Lüküs Hayat" ta genç aşık Veysi karakterinde o kadar başarılıydı ki..Ve " Keşanlı Ali Destanı" nda Çatlak Profösör kimliği..Arda Aydın'ı bu müzikalde belleklerimize kazıyan bir şarkısı vardı ki..
Ne Gülriz Surui- Engin Cezzar, ne Rüştü Asyalı - Nurseli İdiz, ne Erhan Yazıcıoğlu - Zeliha Berksoy'lu " Keşanlı Ali"lerde yer almayan bir şarkıyı ilk kez dinliyorduk.
"Baştan sona ataonal bir şarkıydı,"diyor Arda Aydın.
Ziya Osman Saba.Aynada gözlerinin çevresinde oluşmaya başlayan ilk gölgeleri keşfetmişti.Puslu, gri bir gündü.Soğuktu.Bir ölümün hemen ertesindeydi..babası öyle bir kalp kriziyle, hiç umulmadık bir zamanda..yorgundu.Yaşam yorgunuydu.Zaman zaman kendini aşağılanmış,kimliksizleşmiş hissediyordu.İstanbul vardı hayatında.Onsuz olamayacağı İstanbul.Neydi iradesini yok eden bu şehirde ? Neveser vapuru değişen isimlerle yolculuğuna devam ediyordu,o iskeleden diğerine..hayatındaki dönemleri düşündü.O kurban edilecek koyunu..anneannesini.Kızkardeşini.Evlerini..üç çeki odunu.Bir bulut çöktü yüzüne usulca.Sustu.Sirenlerin şarkılarını duyar gibi oldu.
Arda Aydın gerçek bir müzikal oyuncusu.Ses ve yorumu, kelimenin tam anlamıyla muhteşem.Oyun boyunca seslendirdiği şarkılarda yine çok başarılı.Özellikle Muazzez Tahsin, Reşat Nuri ve pek çok edebiyat insanımızın fotoğraflarının sahneye düştüğü o şarkıda :
"Ha üç gün önce, o beş gün sonra.." Arda Aydın yıldız gibi parlamakta.Şimdi nasıl hatırlamam, " Devri İstanbul" da ki Erol Büyükburç'u canlandırdığı sahneyi.
"Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi" bir Arda Aydın resitali aslında ve kaçırılmaması gereken bir oyun." Kelebekler Özgürdür" de hayal ediyorum Arda Aydın'ı ve ille de " Küheylan" da.
Yazar olmak ister misiniz?
Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...