| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Bir Raftan – Bir Sahaftan: Yaşam-Oyun / İnsanda Tiyatro-Tiyatroda İnsan Kadir Yüksel Raftan YAŞAM – OYUN Yaşam ve oyun nasıl da iç içedir. Sadece çocuklar için düşündüğümüz oyun kavramının aslında bütün yaşamımızı kuşatan bir kavram olduğunu söyleyebiliriz. Aklımıza o müthiş kitap gelecektir hemen “Homo Ludens”. Oyunun toplumsal işlevi üzerine bir deneme. Johan Huizinga’nın oyundan hareketle yaşamı yeniden sorgulamamızı sağladığı kitabını bugünlerde yeniden okumaya giriştim. Yıllar önce altını çizdiğim bölümlere yenilerini ekleyerek, yıllar önce farkına varamadığım yerlerini yer yer şaşırarak, heyecanlanarak büyük bir keyifle okuyorum. Türk tiyatrosunun hocası Sevda Şener’in yeni yayımlanan kitabı “Tiyatroda Yaşam – Oyun İlişkisi” gönderdi beni “Homo Ludens”e. “Kültür oyun biçiminde doğar, kültür başlangıçtan itibaren oynanan bir şeydir. Örneğin av gibi doğrudan hayati ihtiyaçların giderilmesini hedefleyen faaliyetler bile, arkaik toplulukta kolaylıkla oyun biçimine bürünebilmektedirler. (…) Topluluk bu oyunlarda, hayatı ve dünyayı yorumlama biçimini ifade etmektedir.” diyor, Huizinga. Oyun, kültürün temelini oluşturuyor. Buradaki oyun sözcüğünü çocuk oyunları olarak algılamamak gerektiğini belirtmeli miyiz, bilmem? Futbol da bir oyundur. Ama ne kadar ciddiye alındığını bilmeyen var mı? “Ciddiyet oyunu dışlayabilir, oysa oyun, ciddiyeti rahatlıkla içerir.” Oyun, kurallara razı olan ve o kuralların gerektirdiklerini yapan oyuncular ister. Tiyatroda da farklı mıdır, desiniz? Tiyatro, karşısında oyun oynandığını bilen ve tiyatronun kurallarına göre oyunu seyreden seyirciler istemez mi? O seyircilerdir ki tiyatronun olmazsa olmazıdırlar ve karşılarındaki oyuna inanmaya hazır halde otururlar koltuklarına. Seyredecekleri oyundur ama büyük bir ciddiyetle yaşamı yansılayan, dünyayı yorumlamaya çalışan, kuralları olan bir oyun. Oyunbazdır tiyatro. Her anlamıyla oyunbaz… Sahnede canlandırılan oyun yaşamın bir parçası olduğu kadar kurgusaldır da. Oyun kurgusu içinde sunulan yaşam parçacığına ya da yaşama dair göstergelere inandırmak için hile yapmaz mı, yanılsamayı kullanmaz mı, ironi yapmaz mı, yalana başvurmaz mı? Tiyatro, hayatın oyununu kurgusallıkla bozarak hayatta oynanan oyunların arkasındaki gizli gerçekleri ortaya çıkarıp bizi yüzleştirmez mi? Oyuncu da oyun oynayan insandır, oyunbazdır… Canlandırdığı tipin, karakterin daha etkileyici olabilmesi için hileye başvurmaz mı? Hem de oyun oynadığını bile bile yapacaktır bunu, büyük bir ciddiyet içinde ve kurallarına uyarak. Sevda Şener’in tiyatroda yaşam ve oyun ilişkisini çağlar boyunca süregelen tiyatro düşünceleriyle birlikte sorguladığı kitabı farklı pencereler açması için kışkırtıyor okuyucusunu. Yaşamın oyunsu özelliklerini tiyatro oyunlarını tanık göstererek karşınıza çıkarıyor. Yaşamda edinilen kimliklerin, rollerin ardındaki oyun – gerçek ikilemine yönelmenizi istiyor. Kılavuz olarak da tarihsel süreç içindeki tiyatro yapıtlarını ele alıyor. Tiyatro tarihi boyunca oluşan tiyatro düşünceleri eşliğinde tiyatroda yaşam – oyun ilişkisiyle karşı karşıya kalıyorsunuz. Gerçeği oyuna dönüştürürken yaşamdaki oyunu görmemizi sağlayan belli başlı tiyatro yapıtlarının başında Antik Yunan tragedyaları geliyor elbette. Tragedyalardaki destansı yapı, tanrıların ve toplumun kendilerine özgü yaşayışları yaşam – oyun ikileminin, içinden çıkılmaz ilişkinin birer göstergesi olur. Kaldı ki tiyatronun hayat bulduğu şenlikler de oyunsu özellikler barındırır. (Bu paranteze ihtiyaç var mı bilmem; kuralsız oyun, oyun değildir.) Antik Yunan komedyalarındaki cezalandırılmalardan, Shakespeare’in tutkulu insanlarına, Romantik dönemin yüksek ahlakından, epik tiyatronun yabancılaştırmasına, absürd tiyatronun saçmalık bilincinden, çağdaş tiyatronun kara traji-komiğine kadar her tiyatro düşüncesinde aldatmacanın, oyunbazlığın toplumsal gelişime göre nasıl biçim değiştirdiğini, tiyatro oyunları eşliğinde anlatıyor kitap. “Her dönemde tiyatro bize tarihsel, toplumsal, kültürel koşulların biçimlediği bir hayat oyununun içinde yer aldığımızı, yaşadığımız ortamın bize biçtiği rolleri oynadığımızı göstermiş, maskelerimizi düşürmüştür.” Sevda Şener’in yüksekten bakmayan, okuyucusunu hırpalamayan, kavrayıp içine alan dili ve anlatımı, yazdığı ne olursa olsun keyifle okunmasını sağlıyor. “Tiyatroda Yaşam – Oyun İlişkisi” adlı kitap tiyatro konusunda kafa yormak ve özgün, özgür bakış açılarıyla düşünmek isteyenler için iyi bir fırsat. Sahaftan İNSANDA TİYATRO – TİYATRODA İNSAN “Tiyatroda Yaşam – Oyun İlişkisi” ni okurken “Homo – Ludens” i ikinci kez okumaya yöneldiğimi söylemiştim. “Homo –Ludens”i ilk okuyuşumdan kalan, sayfa kenarına yazdığım şu küçük not çok ilgimi çekti. “Oynayan İnsan: Bu deyimi daha önce bir yerde okumuştum. İnsanda Tiyatro…” Tamamen unutmuşum. Yeniden düşününce kitaplığımın üst raflarında öylece bana bakan bir başka kitapla karşı karşıya kaldım. “İnsanda Tiyatro – Tiyatroda İnsan” Oben Güney’in kitabı. Heyecanla karıştırmaya başladım sayfalarını. (İlk sayfasına şu notu düşmüşüm. “Kitabı ikinci alışım.” Demek ki ilk aldığımı bir arkadaşıma kaptırmışım.) Seksenlerin ikinci yarısında okumuştum Oben Güney’in kitabını. Tekrar basımını yapılmadı ne yazık ki. İlk sayfada birinci cilt yazıyor. Oben Güney ikinci cildi hazırladığı halde kitaplaşmasını göremeden, erken denecek yaşta hayata veda etti. Tiyatroya çok emek vermiş, değerli bir tiyatro adamı Oben Güney. Oyuncu, yönetmen, oyun yazarı, araştırmacı… İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları’ndan 1983 yılında uzaklaştırılanlardan biri. Daha sonra geri dönmüş dönmesine ama sağlığını kaybetmiş. Çok sıkıntı çekti o kuşak, çok. Kendisinin yazdığı yaşam öyküsünde sözünü ediyor o yıllardan. Çoluk çocuk aç kaldıklarını, evlerinin kirasını ödeyemediklerini, dışarıda yaptığı işlerinde gene ‘tiyatrocu dostları’(!) tarafından engellendiğini anlatıyor. Tiyatro, başlangıcından beri hem toplumu yansıtan bir ayna, hem de onu yönlendiren bir güç olduğu ölçüde çağdaş bir sanat olabilmiştir. Sadece estetik açıdan değil sosyo ekonomik açıdan da tiyatronun irdelenmesi önemli. Bu da tarihsel bir perspektif gerektirir elbette ki. Tarihsel gelişime baktığımızda tiyatronun (aslında bütün olarak sanatın) insanın yaratıcı etkinliklerinin bütününden soyutlanamayacağı görülecektir. İnsanın alet yapması, yapıcı olması daha sonraki davranışlarını, düşüncelerini, hatta inançlarını etkilemiştir. İnsanlığın ortak mirası olan kültür birikimlerinden, düşünce gelişimlerinden, sanat ve felsefeden, ilkel dürtülerden ve hatta dinsel yapılardan yararlanarak tiyatronun kökenine dair düşünce üreten önemli bir kaynak Oben Güney’in kitabı. Kitabın ilk kırk sayfasında insanı çarpan bir “Varoluşçuluk” bölümü var. Sonra sanatın başlangıcına gidiyoruz. İlkel topluluklardan uygarlıklara yöneliyoruz. Daha ilk topluluklardan başlayarak toplumların düşünsel yanına yöneliyor yazar. Düşünsel yanı elbette ki dinsel yanla birleşiyor. Totemizmden Antik Yunan Tanrılarına… Düşünen, algılayan insan, sonra taklit eden insan, alet yapan insan ve oynayan insan… Oben Güney insanı oynayan insan olarak da ele alıyor ve insanla tiyatro arasındaki ilişkiye doğal bir boyut kazandırıyor. Home Ludens’i işte bu kitapta okumuşum ilk. Ama öylece kalakalmış satır aralarına yazdığım küçük notlarda. “İnsanda Tiyatro – Tiyatroda İnsan” sadece tiyatro kuramcılarına yönelerek, onların düşüncelerine başvurularak yazılmamış. Toplumsal ve düşünsel yapılar, uygarlıklar, kültürel birikimler ele alınarak tiyatro ve insan ilişkisi bütün tarihsel yönleriyle yorumlanmış. Birinci cilt insanın başlangıcından orta çağa kadar geliyor. Aynı bütüncül bakış açısıyla ikinci cildi de okumak istiyor insan. Keşke bu ciltle birlikte ikinci cilt de basılsa. Oben Güney’in, korunup korunmadığından bile habersiz olduğumuz arşivi araştırmacısını ve yayıncısını bekliyor. Kim bilir, tiyatro adamlarımızın birikimlerinden yararlanmanın önemli olduğunu anlarız bir gün… (Türk Tiyatrosu üzerine kuramsal çalışmaların büyük bir bölümü ancak sahaflardan edinilebiliyor da, o yüzden dedim…) Geç olmasa bari! Hamiş: Oyun, yaşam, insan üzerine kafa yormaya niyetlenenlere küçük bir not. Bir de Bernard Suits’in “Çekirge – Oyun, Yaşam ve Ütopya” kitabı var ki. Mutlaka “Homo Ludens” le birlikte okunmalı. Günümüzde kazanç kurallarına indirgenen yaşamı reddeden, değerler yitimine karşı oyun ütopyasını savunan iflah olmaz bir çekirgeyle tanışacaksınız. Kadir Yüksel Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|