| Tiyatro Kursu  | Şirket Tiyatrosu
Tiyatro Dünyası
Tiyatro Dünyası Bu Sahnede...
 
Ana Sayfa  |  Hakkımızda  |  Yazılar  |  Haberler  |  Yazarlar  |  Tiyatro Oyunları  |  Tiyatro Grupları  |  Sanatçılar  |  Kaynak  |  Duyuru Panosu  |
Bir Raftan Bir Sahaftan: Uzun Yolda Bir Mola
Kadir Yüksel




Raftan

Uzun Yolda Bir Mola


Geçtiğimiz yıllarda tiyatromuzda birden fazla yıldönümünü kutladığımıza dikkat çeken Ayşegül Yüksel, 90. yılına yaklaştığımız Cumhuriyet döneminde yaşanan uzun ve zorlu tiyatro serüvenine daha dikkatle eğilebilmek için küçük bir mola vermek gerektiğini düşünerek hazırlamış yeni yayımlanan kitabı “Uzun Yolda Bir Mola”yı. Yola yeniden koyulabilmek ya da geçilen yolları değerlendirip yolculuğu daha değerli kılabilmek için uzun ve zorlu yolarda küçük molalar gerekir elbette. Kısa süre içinde oldukça fazla yol aldığımızı düşünenlerdenim ben. Bugün küçük bir molayla dönüp ardımıza baktığımızda bazı dönemler dışında tiyatromuzun düzeyini giderek yükselttiğini görebiliriz. Bunu söylerken tiyatromuzun nasıl büyük sorunlarla da boğuşmak zorunda kaldığını göz ardı etmiyorum elbette. Sadece uygulanan sansürleri, yasaklamaları düşünmek bile bu zorlu yolculuğun nasıl çetin uğraşlarla geçtiğini gözler önüne serebilir. Tiyatro yolculuğumuzun yol haritasını sunuyor bize Ayşegül Yüksel. Yol haritasına bakarak gideceğimiz yönü yeniden sorgulamamızı istiyor.

Tiyatromuzun en değerli tiyatro bilimcilerinden biri olan, kitaplarından ve eleştiri yazılarından tiyatro üzerine çok şeyler öğrendiğimiz Ayşegül Yüksel bu kitabıyla da Cumhuriyet dönemi Türk tiyatrosunun yolculuğunu toplu olarak görebilmemizi sağlıyor. Kitabına “Doğu ve Batı Arasındaki Kimlik Arayışı” adlı bir bölümle başlaması çok önemli. Çünkü doğulu ve batılı olmak arasındaki çelişkiler, değişimler, etkilenmeler varsa yakınlıklar bizim kültür hayatımızı çok fazla etkilemiş. Bu etkilenme Cumhuriyet’le de başlamıyor, Tanzimat dönemine kadar, hatta kültürün bazı yönleriyle daha eskiye kadar gidiyor. İki farklı kültürel, düşünsel yapının tam ortasındaki bir coğrafyada kimlik arayışı düşünce dünyamızı çok etkilemiş. Ayşegül Yüksel bu kimlik arayışına değiniyor ilk yazısında. Özellikle toplumsal yapımızdaki ‘birey’ olabilme sancılarını, ‘kulluk’ düşüncesinin bıraktığı izleri, geleneklerine aşırı bağlı bir toplum oluşumuzu, sorgulama yapamadığımızı, dönüştürmeyi değil bilineni yinelemeyi seçtiğimizi söylüyor. Cumhuriyet’ten önceki dönemlerde Tanzimat’la başlayan Batı kültürünü kendi kültürümüzle buluşturma eyleminin, gecikmiş bir ilişki kurmayla sınırlı olması en önemli sorundur. Cumhuriyet’le gelen hareketse tam bir sorgulama, dönüştürme hareketidir, ‘kulluk’tan, ‘ümmet’ olma anlayışından ‘birey’ olmaya geçiştir. Tiyatromuzun geleceğe de uzanacak olan serüveninin en önemli başlangıç noktasıdır. Bu küçük molada yeniden sorgulanması, yeniden derinlemesine düşünülmesi gerekiyor bunun. Kitaba böyle bir bölümle başlamak iyi okuyucuyu düşünsel anlamda hemen kitabın içine çekiveriyor, kışkırtıyor.

Geleneksel tiyatromuzun biçimsel zenginlikleriyle batılı anlamda tiyatronun düşünsel ve teknik olanaklarını buluşturma çalışmalarının tiyatromuzun en önemli yönelişlerinden biri olduğunu söyleyebiliriz. Bu aynı zamanda Doğu ve Batı arasındaki kimlik arayışlarımızın da doğal bir uzantısı olarak görülebilir. Tiyatromuza özgü nitelikler oluşturmak için gerekli pek çok malzemenin geleneksel halk tiyatromuzda var olduğunu ve inceliklerle işlenmiş bir tiyatro biçeminin oluşabileceğini ustalarımız bize kanıtladı. Bu yolda ustalarımızın attığı adımları değerlendiriyor Ayşegül Yüksel, “Gelenekten Beslenme” bölümünde. Böylesi bir biçem oluşturmaktaki atılımlar hızlanabilecekken, daha öteye geçilebilecekken özellikle son on-onbeş yıl içersinde bunun istenen düzeye gelememesi de bir gerçek. Bu atılımın ileriye taşınamamasının, duraklamanın nedenlerini de bir sonraki “Cumhuriyet Dönemi Sürecinde Dünden Bugüne” bölümde tartışıyor. Moladan sonra yola devam ederken bunları mutlaka göz önünde bulundurmak gerekli.

Bir sonraki bölüm Cumhuriyet dönemi dramatik edebiyatımızın dökümünü, yönelişlerini, birikimini çıkarıyor; “Oyun Yazarlığında Nitel ve Nicel Oluşumlar”. Bu konudaki bütün çalışmalar gibi en çok ilgilenerek, altını çizerek okuduğum bölüm bu oldu. (Bir de kitabın sonundaki söyleşiler tabii ki.) Ben de Metin And hocamıza katıldığımı söylemeliyim, en güçlü, en gelişmiş yanı dramatik edebiyattır tiyatromuzun. Ben bunun yanına tiyatro bilimimizi de rahatlıkla katabileceğimizi düşünüyorum. Tanzimat döneminde neredeyse sıfırdan başlanan bir yazın türünden söz ediyoruz. “Şair Evlenmesi”nden bugüne oyun yazarlığımız aynı zamanda, kitabın birinci bölümünde sözü edilen ‘kimlik arayışı’nın da en canlı, dinamik serüvenidir bana kalırsa.

“Yazar Tiyatrosu” bölümü bugüne kadar pek söz edilmemiş, üzerinde durulmamış bir yapıyı getiriyor okuyucusunun karşısına. Ayşegül Yüksel’in affına sığınarak iki yazar tiyatrosu adı da ben eklemek istiyorum: KREK – Berkun Oya, Altıdan Sonra Tiyatro – Yiğit Sertdemir. Her iki tiyatronun da kurumsallaşma yolunda önemli mesafe aldıkları için yazar tiyatrosu olarak adlandırılabileceğini düşünüyorum. Türk tiyatrosunun gelişim çizgisi içerisinde “Belgesel Oyun/Tiyatro” ve “Müzikli Tiyatromuz”un yerlerinin belirlendiği ve deneyimlerin anlatıldığı iki bölümün ardından Devlet Tiyatroları’nın tiyatromuzdaki yerinin, tarihsel gelişimi içersinde sorgulandığı bölüm yer alıyor: “Devlet Tiyatroları: Zorunlu ve Sorunlu”. Devlet Tiyatrolarının, daha doğrusu ödenekli tiyatroların tartışıldığı bir dönemde bu yazı çok önemli bir noktada duruyor. Ödenekli tiyatroların zorunluluk olduğu tartışma götürmez bana kalırsa, ama sorunlu olduğu da bir gerçek. Kapatmak değildir yapılması gereken, bu tiyatromuza çok zarar verecektir. Gerekli değişiklikleri yapmak, hantallaşmış yapıyı onarmak tiyatromuzu daha da ileri taşıyacaktır. Ben bu konuda da devlet tiyatrosu içerisinde çok yapıcı düşünceler geliştirildiğini düşünüyorum, zaman zaman bununla ilgili yazılar da okuyoruz, ama ne yazık ki kendi sorunları hakkında tiyatrocuları dinlemekte hep gecikiyor siyaset kurumu. Söylemeden duramayacağım, biraz da çuvaldız olsun, tiyatroyla uğraşan, tiyatromuza yön veren bir avuç insan da kendi aralarında birbirlerini dinlesinler ne olur. Kendi kendilerinin sorunlarına sağır dilsiz olmasınlar, kısır çekişmelerde kaybedecekleri şey kendi dünyaları ve tiyatromuzun geleceğidir çünkü.

“Özel Tiyatrolar: Çoksesliliğin Simgesi” adlı bölümdeyse özel tiyatrolarımızın sorunlarına değinilirken, neredeyse elli yıldır perde açan üç özel tiyatronun, Kent Oyuncuları, Dostlar Tiyatrosu ve AST, serüvenleri ve Türk tiyatrosuna katkıları anlatılıyor. “Amatör Tiyatroculuk: Olmazsa Olmaz” başlığı altındaki bölümde deneysel ve dinamik yönüyle tiyatromuzda hep kendini hissettirmiş amatör gruplar ve sorunlarına değiniliyor. Ankara Deneme Sahnesi, Genç Oyuncular ve ODTÜ Oyuncuları’nın serüvenlerinden söz ediliyor.

Tiyatro eleştirisine ve tiyatro eğitimine ayrılan iki bölümün ardından kitabın en keyifle okunan bölümüne geliyor sıra: “Türk Tiyatro Biliminin ‘Üç Büyükler’i” Bu bölümde, bütün bir Türk tiyatrosunun hocaları olarak gördüğüm, Sevda Şener, Özdemir Nutku ve Metin And’a birer bölüm ayrılmış. Sevda Şener, Özdemir Nutku ve Metin And’la çok güzel söyleşiler yapılmış. Türk tiyatrosunun hocalarının çalışma enerjilerine, tutkularına, tiyatroya olan aşkla bağlılıklarına, eğitimci yanlarına, alçakgönüllü, samimi yaklaşımlarına bir kez daha hayran olmamak mümkün değil. Ayşegül Yüksel’de Türk tiyatro biliminin en değerli hocalarındandır, kendi hocalarına ilişkin yazdıklarıyla, içten düşünceleriyle büyük bir değerbilirlik örneği gösteriyor. İnsanın içini tazeleyen, heyecanlandıran, coşku veren söyleşiler bunlar.

Türk tiyatrosunun geleceğinde ürünler vermeye çabalayan herkesin mutlaka küçük bir molayla yapılanları gözden geçirmesi, yeniden yola koyulurken tiyatroyu düşünselliğiyle, dinamik yapısıyla tekrar sorgulaması için Ayşegül Yüksel’in “Türk Tiyatrosu Üstüne Notlar: Uzun Yolda Bir Mola” adlı kitabını okumalı.
*Türk Tiyatrosu Üstüne Notlar: Uzun Yolda Bir Mola, Ayşegül Yüksel, Cumhuriyet Kitapları, 1.Baskı, Nisan 2011

Sahaftan

Musahipzade Celâl ve Tiyatrosu


Ayşegül Yüksel kitabını çok güzel bir ithafla Türk tiyatrosunun hocasına Sevda Şener’e adamıştı. Kitaplığıma yönelip Sevda Şener’in bütün kitaplarını önüme yığdım. Yeni yayımlananlar ve sürekli baskı yapan “Dünden Bugüne Tiyatro Düşüncesi” adlı kitaplarının dışında birçok çalışmasının yeniden yayınlanmadığını, ancak sahaflarda bulunabildiğini görmek düşündürmeli hepimizi. “Çağdaş Türk Tiyatrosunda İnsan” adlı yapıtı tekrar basımı hak etmiyor mu? Sadece Sevda Şener için de geçerli değil elbette bu söylediğim. Metin And gibi çalışkan bir tiyatro bilimcisinin alanında hâlâ aşılamamış, Tanzimat ve Meşrutiyet tiyatrolarını ele aldığı iki cildin yeni basımı neden yapılmıyor. Bu iki kitabın hâlâ yeni baskılarının olmayışı tiyatro yayıncılığımızın, tiyatro eğitimciliğimizin, tiyatromuzun bir ayıbıdır. Sevda Şener’in “Musahipzade Celâl ve Tiyatrosu” adlı kitabı için de aynı şeyi söylemeliyim.

Sevda Şener’in yanılmıyorsam ilk kitabı “Musahipzade Celâl ve Tiyatrosu”. Kitap Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Yayınları arasında, 1963 yılında yayınlanmış. İkinci baskısı da yapılmadı sanırım. Benim aramalarımda başka bir baskısı görünmüyordu.
Müsahipzade Celâl tiyatrosuna özel bir ilgi duyduğum için bütün oyunlarını, oyunları üzerine yazılanları, kitapları toparlayıp okumuştum. Sevda Şener’in kitabı da Müsahipzade Celâl tiyatrosunu tanımama yardımcı olan, hatta yer yer oyunlarına farklı gözlerle de bakmamı sağlayan bir kitap olmuştur. (Elbette Murat Tuncay’ın kitabını anmadan geçmemek gerekiyor.) Yeri gelmişken Müsahipzade Celâl’in bütün oyunlarının hâlâ yeni basımlarının yapılmayışını da yayıncılığımızın ayıp hanesine yazmalıyız. Nasıl olur da tiyatromuz için böylesi önemli bir oyun yazarının bütün oyunları basılmaz, hem de neredeyse her yıl bir oyunu oynanırken, anlamak zor doğrusu.

Sevda Şener kitabına Müzahipzade Celâl’in hayatıyla ve eserlerinin dökümüyle başlıyor. Hayatını ele alırken yazdığı dönemlerin tiyatro yaşantısına, tiyatro anlayışına da değiniyor. Ayrıntılı hayat hikâyesinin yanında, dostlarının anlatımıyla kişilik özelliklerine de yer veriyor. Herkesin birleştiği nokta Musahipzade Celâl’in tam bir İstanbul Beyefendisi olduğudur. Son derce zarif, terbiyeli, bilgili, hoşsohbet (konuşmayı sevdiğini ve güzel konuştuğunu söylüyor bazı dostları), kimselerin kendisi için zahmete girmesini istemeyen, “nev’i şahsına münhasır” denilen insanlardan. Zaman zaman bazı ortaoyunu topluluklarında Zenne rollerine çıktığını da söylemeden geçmeyelim. Oyunlarında en canlı, en başarılı konuşturulan, çizilen tiplerin kadınlar olmasında bunun payı olmalı.

Kitabın ikinci bölümü Müsahipzade Celâl’in oyunlarındaki özelliklere ayrılmış. Oyunlardaki tarih kullanımı, toplumsal, yerel, eski yaşam tarzına ait özellikler ele alındıktan sonra toplumsal hiciv özelliklerine değinilmiş. Toplumsal hiciv Müsahipzade Celâl’in en önemli özelliklerinden biridir. Oyunlardaki kişilerin ele alınmasından sonra biçimsel özelliklerine geçilir. Oyunlarda müziğin kullanımın anlatıldığı bölümü dil özellikleri izler. İkinci bölümün son konusu Müsahipzade Celâl tiyatrosunda geleneksel temaşa etkisidir. Teknik bakımdan bazı noktalarda kusurlu olduğu düşünülse de geleneksel tiyatromuzun bazı özellikleriyle batılı anlamda tiyatronun formlarını aynı potada eritebilmesiyle bir öncüdür Müsahipzade Celâl.

Kitabın son bölümü Müsahipzade Celâl’in sanatçı kişiliğini ele alıyor. Oyunlarından yola çıkarak tiyatro anlayışının özelliklerini saptıyor Sevda Şener. Malzemesini halktan alan bir halk sanatçısıdır Müsahipzade Celâl, hicvi hiç bırakmaz ama propaganda yapmaz, kalın hatları vardır, oyunlarında mutlaka bir amaç gözetir, geleneklerine bağlıdır ama sorunları ortaya koymaktan da çekinmez, genel olarak kötümserdir ama çoğu oyununun sonu kişilerinin mutlu olmasıyla biter.

Müsahipzade Celâl’in dünyasını, tiyatro düşüncesini anlayabilmek için en önemli kılavuzlardan biridir bu kitap. Ele aldığı toplumsal sorunlara yaklaşımı, hiciv özelliği, ustaca kurgulamalarla işlediği komedi anlayışı bugün bile ilgi çekecek niteliktedir. Müsahipzade Celâl’in halk tiyatrosu anlayışını hafifsememek gerektiğini düşünüyorum. Onun açtığı yolun sürdürülmediğini, izini takip eden bir tiyatro anlayışının olmadığını düşünüyorum. Oysaki onun tiyatro anlayışı bugünün tiyatrosu için olanaklar sunabilir. Genç oyun yazarları onun denemelerinden yararlanabilir. Dildeki eskimelere takılmadan dil özelliklerini anlamaya çalışarak yaklaşılmalı Müsahipzade Celâl’e, onun tiyatro düşüncesinde yapmak istediklerine kafa yorulmalı.

Kadir Yüksel

Yazarın Tüm Yazıları


Paylaş      
Yorumlar

Bu Oyun Hakkındaki Görüşlerinizi Paylaşın !

İsim
Mail  (Yayınlanmayacak)
Yorum
Güvenlik Kodu= 907
Lütfen bu kodu yandaki kutuya yazınız
 

    Son Eklenen Yazılar     En Çok Okunan Güncel Yazılar
27 MART… UMUDUNU ARAYAN BİR GÜN (Ahmet Yapar)
YOKLAMA LİSTESİ (Skeç)
    Tüm Tiyatro Yazıları

    Bu Tarihte Yayınlanan Diğer Yazılar
    Bu yazının yayınlandığı tarihte gündemdeki diğer yazılar aşağıda listelenmiştir...

  • Disko 5 No'lu (Erkan Küçük) - 12/5/2011
  • Minik Kuşların Ciki (Erkul Eğilmez) - 12/5/2011
  • Tiyatro Merdiven'in Ne Oldu Bize Oyunundan İzlenimler (Savaş Aykılıç) - 12/5/2011
  • UNİMA İstanbul Karagöz Yapım ve Oynatım Kursu Mezuniyet Töreninden İzlenimler (Savaş Aykılıç) - 12/5/2011
  • Düğün (Rengin Uz) - 12/1/2011
  • Aysa Prodüksiyon'dan Mağdur ve Fail Kadınlar Oyunu: Düğün (Üstün Akmen) - 11/29/2011
  • Mutfak Söyleşileri (İBBŞT) Üzerine Akif Çamlı'ya Açık Mektup (Melih Anık) - 11/29/2011
  • Bu Bir İntihar Mektubudur… 4.48 Psikozu (İhsan Ata) - 11/29/2011
  • Tiyatromuzda Bunların Sahibi Kim? (Melih Anık) - 11/28/2011
  • Şems!...Unutma!.. Ankara'dan Geçti (Füsun Balkaya) - 11/28/2011
  • Bir Raftan Bir Sahaftan: Uzun Yolda Bir Mola (Kadir Yüksel) - 11/28/2011
  • Kantocu: Bir Usta, Bir Müzikal (Füsun Balkaya) - 11/21/2011
  • Vahide Gördüm ve Tüm Kanser Hastaları İçin... İnadına İyileşebilmek... (Yurdagül Yurtseven) - 11/21/2011
  • Ceryanlar Geldi (Erkul Eğilmez) - 11/21/2011
  • Myth Tiyatrosu, Korku İmparatorluğu'yla Ezber Bozuyor... (İhsan Ata) - 11/19/2011
  • Elma Hırsızları - Ankara DT (Yalçın İmzalı) - 11/18/2011
  • LARGO DESOLATO (Erkan Küçük) - 11/18/2011
  • ŞEMS!... UNUTMA!... (Yurdagül Yurtseven) - 11/16/2011
  • Çarkın Dişlilerinden Biri Sakın Siz Olmayasınız: Largo Desolato (Üstün Akmen) - 11/16/2011
  • İnsan(lık) Resm-i Geçidi: Çehov-N.Simon: Sevgili Doktor (İBBŞT) (Melih Anık) - 11/14/2011
  • İnadına Opera ve Yekta Kara'nın -İnadına- Başarısı: Aşk İksiri (Üstün Akmen) - 11/14/2011
  • Kadın Hayattır Memattır Kadın (Can Murat Yaşar Şengel) - 11/14/2011
  • Behzat Ç: Seni Kalbime Gömdüm filmi üzerine notlarım (Füsun Balkaya) - 11/11/2011
  • İstemi Betil - Taziye Sayfası (Taziye Sayfası) - 11/11/2011
  • Devlet Yardımı Alamadım Gururluyum (Kaan Erkam) - 11/10/2011
  • Kuvveti Çok Bol İlaç (Erkul Eğilmez) - 11/10/2011
  • Tiyatro Yansıma Tarafından Sergilenen Sevgili Doktor’un Başarısı Üzerine… (İhsan Ata) - 11/9/2011
  • Birlikte oldukları süre içinde her şey yolundaydı: Yanık (Üstün Akmen) - 11/9/2011
  • Kemal Başar'ın kendini aştığı son çalışma: Külhanbeyi Müzikali (Üstün Akmen) - 11/2/2011
  • Engin Alkan Sunar: Ortaya Karışık - Şark Dişçisi (İBBŞT) (Melih Anık) - 11/2/2011
  • Geçmişten Günümüze Sorumlu Bir Yolculuk… A4 (İhsan Ata) - 10/25/2011
  • Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi (İBBŞT) ve Arda Aydın (Melih Anık) - 10/25/2011
  • Ben Çok Sıkıldım Bundan (Arda Aydın) - 10/22/2011
  • Yansı(t)malı Oyun – Suriyeli Yazar Amayri'den Kargaşa (İBBŞT) (Melih Anık) - 10/22/2011
  • Kocaeli'nde Murat Atak'ın Yönetiminde Bir Şölen: Kösem Sultan (Üstün Akmen) - 10/19/2011
  • Görünmeyen - Tiyatro Karnaval (Ayşe Müge Gerdan) - 10/18/2011
  • Tiyatro Neden Yapılır? (Kaan Erkam) - 10/13/2011
  • Işığa Uçak Bileti (M. Erkul Eğilmez) - 10/10/2011
  • Asu Maro'ya Açık Mektup (Salih Dündar Müftüoğlu) - 10/9/2011
  • Yazının Üstünde Uyumak ve Yaşamın Kayaları (Melih Anık) - 10/7/2011


  • Tiyatro Kursu Başlıyor!
    19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de!
    Çalışanlara yönelik hobi sınıfı!



    Duyuru Panosu!



    Son Eklenen Tiyatro Oyunları

         Güncel Yazılar

    Yazar olmak ister misiniz?
    Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...

    Mail Listemize Üye Olun

         Güncel Haberler
    Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
    Tekin Deniz: Dümbüllü kavuğunu kimseye devretmedi

    Tiyatro Dünyası'nı takip Edin
     
     |  ..