| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Önce Ekmek Gelir, Sonra Ahlak*: Ben Bertold Brecht Üstün Akmen Bertold Brecht (1898-1956)… Alman tiyatro adamı; oyun yazarı, kuramcı, dramaturg, yönetmen, epik tiyatronun kurucusu ve baş temsilcisi, çağdaş tiyatronun en çok etkilendiği kişi; Yapıtlarında savaş, faşizm ve çarpık ahlak dayatması temalarını işleyen şair, öykü yazarı, romancı, sanat adamı… Dostlar Tiyatrosu, 1983-1984 sezonunda “Galileo Galilei” ile 12 Eylül karanlığına ışıldak tutmuştu anımsayacaksınız. Ardından “Yalınayak Sokrates”, “Yaz” derken, 1986-1987 sezonunda “Ben Bertolt Brecht” ile çıkmıştı karşımıza. Genco Erkal’ın uyarlaması, oyunculuğu ve yanı başında saf tutan Zeliha Berksoy’un mükemmel yorumuyla. Baskının yoğun olduğu günlerdi o günler ve “Ben Bertold Brecht”, Dostlar Tiyatrosu’nun o yıllarda Tünel’deki Baro Han’ın zemin katında bulunan mütevazı salonunu direniş merkezi haline getirmişti. Anımsayamıyorsanız hiç yormayın kendinizi, yaşamınızın kayıpları arasına kaydedin o günleri. GENCO ERKAL: “ŞİMDİ BRECHT ZAMANI” DİYOR Genco Erkal, işte o “Ben Bertol Brecht”i sil yeni baştan ele almış; Brecht’in şiir, öykü ve şarkılarını kabare dünyasının ışıltılı estetiği içinde gene ve yeniden ustalıkla yoğurmuş. Özdeşleşme yerine, yabancılaştırma; duygu yerine, akıl; büyüleyen yerine, anlatan bir tiyatro anlayışını yeniden sergilemiş. Savaşları, çıkar kavgalarını, tarihsel olayları, çağdaş sorunları güncelleştirerek örneklendirmiş. Yabancılaştırmayı bu kere de biricik ve birincil koşul olarak öne çekmiş. Brecht’in o özlenen “sivri dilini, düşünmeyi keyfe, eğlenceye dönüştüren zekâsını, gülmece dehasını” sahneye bir kez daha getirmiş. İnsanlarımızın da gözünü açmasını, ufkunu genişletmesini, sorulan sorularla kendi kendini denetlemesini, kendi benliğini silkelemesini, uyarmasını, baştan çıkmasını, günümüzle ilgili söylenenleri dinleyerek kafa yormasını amaçlamış. YABANCILAŞTIRMA İŞLEVİNİ TAŞIYAN ORTAK DİL Dramatik anlayışlı rejiden, Brecht’in öğretici yanlarını abartılı biçimde vurgulamaktan bu kere de ısrarla kaçınmış. Sahne dilinin göz önünde tutulduğu, başka bir deyişle Türkiye’deki izleyicinin kolay kavrayacağı dili benimsemiş, kendi dil ve anlatım biçimlerini zorlamayan A. Kadir, Ali Sait, Asım Bezirci, Can Yücel, Gülen Fındıklı, Hasan Kuruyazıcı, Sevgi Soysal, Zehra İpşiroğlu, Tuncay Çavdar gibi isimlerin ve kendi çevirilerinden yararlanmış. Oyuna, iletmek istediği düşüncenin hizmetinde, yabancılaştırma etkisi işlevini taşıyan bir ortak dil kazandırmış. BİREY ÜSTÜ NESNEL BİR TİYATRO ANLAYIŞI Genco Erkal, Brecht kuramlarından şaşmadan gene bir epik tiyatro örneği yaratmış. Bireyüstü nesnel bir tiyatro anlayışı içinde zamana kendini bağlamaksızın, göstermek istediği olayları ve durumları esas almış, bunların arasını ustalığını kullanarak birleştirmiş bağlamış, olayların eş zamanlılığını yakalamış. Malzemeyi özgürce kullanmış. Ve de doğal olarak “insan”a odaklanmış. “İnsan değişir ve değiştirir” düsturunu esas almış. Yanı sıra duran Ali Yenel, “Ben Bertold Brecht” için metni süslemeyen ya da “illüstre” etmeyen, dinamikleştiren bir sahne tasarımı hazırlamış. Özlem Kaya, Tülay Günal’ın kullandığı “büstiyer” hariç, gayet işlevsel ve zevki kostümler tasarlamış. Özellikle, içindeki dikişlerin görünmediği “doubleface” olarak dikilmiş mantonun uzun kısmını, arkasındaki düğmelerle bele oturtarak sahnede hem şıklık hem de işlevsellik yaratmış. “BÜSTİYERE” TAKTIM Şimdi, “Büstiyer”e neden taktın derseniz, büstiyer aksesuar olmaktan çok Tülay Günal’ın kıyafetleriyle bütünleşen önemli bir parça diye yanıtlayacağım. Özlem Kaya’nın tasarladığı (ya da hazır olarak satın aldığı) “büstiyer”, oyuncunun ölçülerine göre hayli bol kalmış. Yüksel Aymaz ise oyuncuları ön plana çıkarabilen, hareketlerini vurgulayabilen, gölgeleri yok edebilen, bilinçli gölgeleri öne çıkarabilen, oyuncunun yüzünü fötr şapka altından dahi seyirciye gösterebilen bir ışık tasarlamış. Tan Temel ve Sernaz Demirel çifti, sahnedeki bedenlerin okudukları şiir ya da şarkının ruhsal durumunu, duygusunu, isteğini, fikrini devinimle ifade edebilecekleri bir koreografi yapmış. TÜLAY GÜNAL’IN CAZ SESİ Tülay Günal, kendini heyecanlanmaya değil, birtakım özel eylemler yapmaya zorlayan yapısıyla; daha doğrusu, nasıl heyecanlanacağı yerine, ne yapması gerektiğine kendini koşullandırması yanı sıra, olamazcasına abartısız oyunculuğuyla ustasının yanında yer almakta. Diğer taraftan, Yiğit Özatalay’ın canlı performansı eşliğinde güzelim sesini de kullanmakta. Sarper Özsan’ın, Kurt Weill’in, Hans Eisler’in Paul Dessau’nun oyunda Emin Fındıkoğlu’nun düzenlemeleriyle kullanılan, romantik etkileşimleri bilinçli olarak kazınmış, stili kökten basitleştirilmiş, iyi anlaşılabilir melodi ve armonilere sahip müziklere de ses veriyor. Ses verirken “caz sesi” kullanıyor. AĞIZ BOŞLUĞUNU KULLANMA YETENEĞİ Tülay Günal, bir TV dizisinde söylediği, benim de o günden bu güne internet arenasında indire bindire dinlediğim ve de Çorum dolaylarından alıntılandığını sandığım “Gayrı dayanamam ben bu hasrete/Ya beni de götür, ya sen de gitme” bozlağındaki ağız boşluğunu kullanma yeteneğini “Ben Bertold Brecht”de tiyatro seyircisiyle de paylaşıyor. Şarkı söyleme tekniğini kendi doğal tekniği üzerine kurarak, kusursuz söyleme tarzına ulaşıyor. Manzum nitelik açısından tartışılabilecek kırattaki şarkıları, içtenlikli söyleyiş tarzıyla “yorum” mertebesinde seyirciye ulaştırıyor. Sanki oyunculuk için yaratılmış farklı bir yüzü var Tülay Günal’ın. Kimyası ve ruhuyla oynuyor. Bedenini olduğunca duygularının hizmetinde tutuyor. DUYGULARIN BEDEN HİZMETİNDE OLMASI Canlandırmaya yönelik dışsal tekniğini “Simyacı”, “Böcek”, “Jeanne d'Arc'ın Öteki Ölümü”, “Rita’nın Şarkısı” gibi oyunlardan sonra daha da mükemmelleştirmiş. Bilinç üstü görünmez duygusunu, fiziksel donanımıyla seyircisine mükemmel aktarıyor. Genco Erkal mı? “Ben Bertold Brecht” ile gene kendini aşıyor, yücelere varıyor. *Bertolt Brecht’in “Üç Kuruşluk Opera” oyununda, müziği Kurt Weil’a ait ünlü şarkısı “İnsan Neyle Yaşar”dan Üstün Akmen Evrensel Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet Cemile - ( 2/25/2012 ) Genco Erkal pek çok kez sahnede izleyebilme şansına sahip olabilmiş biri olarak bu oyunu da izleyebilmeyi diliyorum. Çünkü Usta oyuncu yaptığı işin hakkını veriyor. İşi hafifleterek İzleyiciyi kandırmıyor. Mehmet Birtek - ( 2/27/2012 ) Genco Erkal,1970-lerde Osmanbey Samanyolu sokakta seyrettiğim (Alpagut Olayıyla)bana tiyatroyu sevdiren çok değerli bir usta.Keşke değerini toplumca anlayabilsek. |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|