| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
İstanbul'un yitirilen değerlerine selam olsun: Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi Rengin Uz İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda bir oyun var ki, yazarı Ziya Osman Saba gibi sade ve hüzünlü. Hilmi Zafer Şahin’in, Saba’nın aynı adı taşıyan hikaye kitabından oyunlaştırdığı ‘Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi’ Arda Aydın’ın başrolü o dönemin İstanbul’u ile paylaştığı, edebiyat tadı bırakan duygulu bir oyun. Tiyatronun edebiyatla buluşması, hele ki öykünün tiyatroya uyarlanması her zaman risklidir. Seyircinin, okuduğundan aldığı keyfi seyrettiğinden alması gerekir ki, tamamen anlatıya dayanan bir tiyatro insana ne kadar çekici gelebilir? Bu sorunları aşmış bir oyundan söz etmek istiyorum: Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi. İstanbul Şehir Tiyatrosu dramaturglarından Hilmi Zafer Şahin, Cumhuriyet döneminin önemli şair ve yazarlarından Ziya Osman Saba’nın hikayeleri arasına dalmış. 1940’lı yıllarda, Ziya Osman Saba’nın farklı dönemlerde yazdığı hikayelerinden derlenmiş ’Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi’ adlı yapıtını oyunlaştırırken, bilinen ve çoğunlukla uygulanan kolay yolu seçmemiş. Yani hikayeler blok halinde anlatılmıyor, birbirine eklenip sunulmuyor seyirciye. Bir hikayenin bir bölümünün içinde diğerinden bir paragraf, bazen bir cümle, birkaç kelime hatta bir nida bile olabiliyor. Bu zor ve riskli kurgunun altından yüzünün akı ile çıkmayı başarmış Hilmi Zafer Şahin. Kurguladığı bu hüzünlü yazarın- oyun kahramanının- çocukluk, ilk gençlik anıları, aile ve iş yaşamı, dönemin sanat ve edebiyat çevresine dair gözlemleri ve anıları yer alıyor. Ve İstanbul…Bir İstanbul aşığı olan Yazarın İstanbul’dan ayrılışı ve İstanbul’a geri dönüşü. İstanbullu olmak ve olamamak….Bir kenti sevmek, ona saygıyla yaklaşmak. Mekanları ve insanları ile değişen İstanbul. Galata Köprüsü, Kadıköy, Eminönü, Üsküdar , Beyoğlu ve Tünel…İstanbul’un kaybolan ve yaşayan değerleri. Elinizde, 47 yaşında yaşama veda etmiş, ‘Yedi Meşale’ akımının saygın ismi Ziya Osman Saba’nın hikayelerinden kurgulanmış, tamamen anlatıma dayalı naif bir tekst varsa yönetmen olarak nasıl bir yol izlersiniz? İşte bunun yanıtını da Can Doğan veriyor. Tek kişilik (öyle sayılır) oyunu video sunumları, şiir ve müzikle zenginleştirmiş. Şarkı sözlerinde, Ziya Osman Saba’nın şiirleriyle birlikte kendi sözlerine de yer vermiş. Hikayeleri video gösterileri ile renklendirip araya şarkılar serpiştirince tekdüze olabilecek ya da sadece edebiyatseverlere hitap edebilecek oyuna her kesimden seyircinin ilgisini çekebilecek bir boyut kazandırmış. Sadeliği hiç elden bırakmadan. İlk kez tek kişilik oyunda Zorlayıcı bir tekstle karşı karşıya kalan ‘Oyuncu’ yani Uğur Arda Aydın ne yapmış? En iyisini. Arda, benim Şehir Tiyatroları genç kuşak oyuncuları arasında, disiplini, duruşu, yorumu ile takdir ettiğim bir aktör. Mesut İnsanlar Fotoğrafhane’sinde de beni yanıltmadı. Ziya Osman Saba’nın hüzünlü hikayelerinin, neredeyse hastalıklı bir ruh yapısına sahip olan İstanbul tutkunu kahramanında kusursuz bir performansla tek kişilik oyunlarda da var olduğunu gösterdi. Tek kişilik derken, oyunun başında ve sonunda Arda Aydın’a fotoğrafçı rolü ile Samet Hafızoğlu (dönüşümlü olarak Can Doğan) eşlik ediyor. Zaten Can Doğan da oyuncusuna sonuna dek güvenmiş olacak ki, 75 dakikalık tek perdelik oyun süresince, dekoru bile kendisinin değiştirmesini istemiş! Mehmet Emin Kaplan’ın sahne tasarımında işte tam da Uğur Arda Aydın’ın aralarından girip çıkmak zorunda kaldığı, çekip çevirdiği o kocaman beyaz panoları sevmedim. Hem oyuncunun işini zorlaştırıyor gibi geldi hem de fazla hantal gözüktüler gözüme. Her ne kadar üzerlerine Ceylan Dökmen’in illüstrasyonları ile Funda Köseoğlu’nun video kurguları yansıtılıyor olsa da sevmedim. Ancak oyun ilerledikçe dekor parçalarının sürprizleri çıktı ortaya. O zaman da Kaplan’ın yaratıcılığını alkışladım. Kostümlerde Eylül Gürcan, ışık tasarımında Fatih Mehmet Haroğlu, yönetmenin sade üslübuna hizmet etmişler. Oyun müziği yapmak çok özel bir beceri gerektiriyor. Mertol Şalt, bu işi iyi bilenlerden. Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi’nin melankolisine ve nostaljisine uygun insanın içine işleyen bir müzik yapmış. Ziya Osman Saba’nın ‘Ölmek Konusunda’ adlı şiirini de bestelemiş. Arda Aydın o özel besteleri öyle güzel seslendiriyor ki. Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi, ruhuma değen bir oyun oldu. Hilmi Zafer Şahin’in, tüm ayrıntıların üzerinde titizlikle durduğu başarılı kurgusu, Can Doğan’ın oyunun hüznünü iyi yakalayan rejisi, Uğur Arda Aydın’ın parlak oyunculuğu ile övgü ve alkışı hak ediyor. Ziya Osman Saba’yı 55. ölüm yılında anmak için de güzel bir vesile. İyi ki gitmişim. Bir şiir dinletisi, bir piyano resitali dinlemiş gibi ayrıldım tiyatrodan. Bir yanım eksik. Anneciğimin de yanımda olmasını, oyunu birlikte seyretmiş olmayı ne kadar çok isterdim. Biliyorum o zaman ikimiz de Mesut çıkacaktık tiyatrodan. Bir edebiyatçı ve bir İstanbul aşığı olarak kim bilir neler anlatacaktı bana oyundan sonra…. Rengin Uz --------------------- Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|