Enis Fosforoğlu Tiyatrosu'nda Bir Dönem Komedisi: Şıpsevdi
Üstün Akmen
Hüseyin Rahmi Gürpınar (1864-1944), eserlerinde çoğunlukla kenar mahalle insanlarını, sosyal sorunları, batıl inançları, aile geçimsizliklerini müthiş gözlemci gücüyle ortaya koyan bir yazarımız. İstanbul hayatından çok canlı sahneler yansıtmış, çok da iz bırakan karakterler yaratmış; benim “mümtaz” burjuva halkımın günlük yaşantısını fevkalade canlı tasvirlerle ve kıvrak bir üslupla hikâyeleştirmiş. Natüralistmiş, diğer taraftan. Ahmet Mithat Efendi'nin temsil ettiği edebi geleneği sürdürmüş, sokağı edebiyata getirmiş. Ben pek bilmem, bilsem de söz etmek istemem, ama uzmanlar romanlarını teknik açıdan kusurlu bulur.
Yalın bir dil kullanır, karakterleri, yöresel şiveleriyle konuşturur, bundan dolayı da “halk tarafından sevilen yazar” koltuğuna kurulmuştur.
BATININ HAYAT TARZINA ÖZENMEK
Hüseyin Rahmi Gürpınar gibi halk tarafından sevilen ve ailesinin dibine düşmüşgillerden (babası Renan Fosforoğlu, annesi Mualla Kavur, teyzesi Belkıs Dilligil, eniştesi Avni Dilligil, eniştesinin kız kardeşi Aliye Rona, kardeşi Ferdi Merter) bir tiyatrocu olan Enis Fosforoğlu, Gürpınar’ın 1911 yılında yazdığı, kendisinin de yıllar önce Avni Dilligil’in uyarlamasıyla sahnelediği “Şıpsevdi (Everest Yayınları/Nisan 2008)” ile perde açmakta. “Şıpsevdi”, (güya) Paris`ten döndükten sonra hayata bakış açısı değişmiş, batının hayat tarzına özenmiş ve gözünü para hırsı bürümüş olan Meftun Bey ile ailesi içinde meydana gelen olayları anlatıyor ve Fosforoğlu yönetiminde Enis Fosforoğlu Tiyatrosu’nun 2011-2012 sezonu oyunu olarak yeni versiyonuyla oynanıyor.
MEFTUN’DA ENİS FOSFOROĞLU, LEBİBE’DE SEREN FOSFOROĞLU
Oyunun finalindeki: “Tiyatroyu seviniz/Tiyatro sizin eviniz” ezgisini, iletisiyle birlikte pek sevdim, ama tiyatronun (sanırım “malûm” maddi sorunlar nedeniyle) bir program dergiciği olmamasına da için için içerledim. İçerledim, çünkü Meftun karakterine can veren Enis Fosforoğlu’nu, Lebibe Hanım’da Seren Fosforoğlunu elbette tanıyordum, Meftun’un kırmızı kadife jaketatayını ve diğer kostümleri başarıyla tasarlayan Hale Eren de dostumdu, Müzik Direktörlüğünü yapanın Ali Otyam, Dekor Tasarımcısının adının Emine Yalçın olduğunu afişten bellemiştim. Edibe, Selen Görgüzel; Rabia, Özenç Otyam; müziği icra eden ise Cumhur Konum’muş, el yordamıyla buldum. Korhan Karakışla, İlkay Çelebi, Soner Ergür ya da Can Ergen içinden hangisinin Raci, Mahir, Kasım Efendi, Şaban Ağa, Bahçıvan olduğunu çıkaramadım. Keza Yeliz Çelebi, Seda Özel, Petek Kırboğa, Emel Filiz, Deniz Noyan, Saliha Yalçın adlarından hangisinin Zarafet Kalfa’yı, Küçük Hasene’yi, Eleni’yi, Şeküre, Vesile, Lütfiye ve Azize Hanımları canlandırdığını algılamayı başaramadım.
Başarabilseydim, “Şaban Efendi” karakterine can üfleyen oyuncuyu ciddi anlamda yüreklendirecektim.
Yazar olmak ister misiniz?
Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...