| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Romanı Tiyatro Dilinde Anlatmak: Finazzer Flory İstanbul'daydı Üstün Akmen Edebiyat hiç kuşkum yok ki paylaştıkça çoğalan ve sonsuzluğun kapısını aralayan, bireysel zekâ ve kültürü geliştirici bir araç. Bilimsel düşüncenin yaygınlaşmasına ve toplumsal gelişime katkısı da elbette yadsınamaz. Ülkemizde bu uğurda çaba harcayıp Nâzım Hikmet gibi, Can Yücel gibi, Cemal Süreya gibi şairlerimizi şiirleriyle sahneye taşıyanlar tiyatrocularımız mıh gibi aklımda, hiçbirini unutamıyorum. Hatta Yahya Kemal’den Behçet Necatigil’e, Orhan Veli’den Asaf Halet Çelebi’ye, Necip Fazıl Kısakürek’ten Nâzım Hikmet’e İstanbul üzerine yazılmış yirmi sekiz şiiri derleyip “Şiir Tiyatrosu” yapanları da tanıyorum. Öykünün sahneye uyarlanabileceğinin en güzel örneğini Hilmi Zafer Şahin İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın 2011-2012 sezonu oyunu olan “Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi” ile gösterdi, Romanın da sahnede “okunabileceğini” doğrusunu isterseniz hiç düşünmemiştim. flory, iyi bir tiyatro yazarı ve yayıncısı Düşünmemiştim, ama geçenlerde tanıklık ettim. Milano’da yaşayan İtalyan tiyatro adamı Massimiliano Finazzer Flory’den Alessandro Manzoni (1785-1873)’nin 1825 yılında yazdığı “Nişanlılar-I Promossi Sposi (Bkz: Paravia Torino 1961//Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları-1945 Ragıp Ögel ve Literatür Yayınevi-2003 Necdet Adabağ çevirileri)”yi izledim. Flory, iyi bir tiyatro yazarı ve yayıncısıydı. Aynı zamanda felsefe ve edebiyatın içiçe geçtiği kültürel etkinliklerin yaratıcısı ve kuratörü olarak tanınıyordu. Biçemiyle 19. yüzyıl İtalyan yazarlarının pek çoğuna örnek olan “Nişanlılar” adlı eserini, İstanbul İtalyan Kültür Merkezi’nin tiyatro salonunda, İtalya’nın İstanbul Başkonsolosu Gianluca Alberini ve İtalyan Kültür Merkezi Müdürü Gabriella Fortunato’nun himayelerinde yorumladı. Flory’ye bu performansında danslarıyla Verona Arenası dans grubundan Ghislaine Valeriani ve Milano Giuseppe Verdi Orkestrası kemancılarından Elsa Martignoni; Verdi, Mascagni, Bellini, Paganini, Rota ve Berio’nun müzikleriyle eşlik etti. italyan romanında ilk kez halkın yazgısı konu ediniliyor Flory bu halk romanını sahnede küçük devinimlerle “anlattı”. “Como gölünün, kesintisiz uzayan iki sıradağı arasında dağların girinti ve çıkıntılarına göre koylar ve körfezler oluşturarak güneye yönelen kolu, sağda bir dağlık burun ile solda geniş bir kıyı arasında birdenbire daralır ve yatağında akan bir nehir biçimini alır” diye başladığı anlatımında, Lombardiya'nın 17'inci yüzyıldaki nefret konusu İspanyol egemenliği döneminden kesitleri yansıttı. Bu bölgenin kültürüne ve göreneklerine ilişkin olarak, Manzoni’nin aslına uygun çizdiği tabloları sesinde pek fazla nüans farklılıkları katmadan izleyicisine yansıttı. Çağın siyasal durumuna uygun koşutluklardan söz etti. Yapıt, demokratik Hıristiyanlık anlamında derin bir dinsellik içeriyordu ve o tarihte ilk kez kitleleri konu alan gerçekçi tabloları olabildiğince sakin bir biçimde ve yerli yerinde vurgulamalarla anlattı. Halktan gelen insanların yazgıları, ilk kez bir İtalyan romanına konu olmuştu, roman bu açıdan da hayli ilginçti. Renzo ve Lucia adlı ipek dokuyucuları birleşmeden önce türlü engellerle cebelleşti. Manzoni’nin yapmacıksız ve arka planda gülmece öğesini canlı tutarak yazdığı roman, anlatıcısının güzel ses tınısında da kendini buldu. altı yüz sayfanın üzerindeki roman Romantik olmaktan çok gerçekçi nitelikler taşıyan ve altı yüz sayfanın üzerindeki eseri Flory, bir buçuk saatlik bir süreçte bitirdi. Eleştirmen yanım boş durur mu hiç, salondan çıkar ayak Don Agnese’nin, Abbondio’nun, Renzo Tramaglino’nun, Lucia Mondella’nın, Perpetua’nın, Avukat’ın falan repliklerini, bir köşede tek huzme ışık altında keşke iki ayrı oyuncu minik jestlerle oynayarak okusaydı, Flory sadece “anlatıcı” kalsaydı diye içimden geçirdim. Mademki Flory, dönemine uygun kostüm giymişti, o halde müziklerin de Barok döneminden seçilmesi gerekirdi diyerek eleştiri oklarımdan birini daha çektim. Sonrasında dur durak dinlemedim. Bizden de birinin çıkıp, örneğin Yaşar Kemal’in “Fırat Suyu Kan Akıyor”unu, Sabahattin Ali’nin “Kuyucaklı Yusuf”unu, Sait Faik’in “Kayıp Aranıyor”unu, Kemal Tahir’in “Köyün Kamburu”nu, Suat Derviş’in “Çılgın Gibi”sini ve benzerlerini okumamış/okuyamamış olan okurun kafasına sahneden çakmasını diledim. Çok şey mi istedim? Massimiliano Finazzer Flory’yi vallahi pek sevdim! Üstün Akmen Evrensel Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|