| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Edebiyat severlerin keyif alacağı bir gösteri: Dünya İşleri (Jale Sancak Röportajı) Seray Şahinler Edebiyat severlerin keyif alacağı bir gösteri: Dünya İşleri Yazar Jale Sancak’ı önce öyküleriyle tanıdık. Yaşamdan kesitler sundu bize. Sonrasında ilk romanı Fırtına Takvimi ile çıktı karşımıza. İlk roman ödülle taçlandırıldı ve 2014 Duygu Asena Roman Ödülü’nün sahibi oldu. Sancak bu kez sözünü başka bir yerde söyleme kararı ve aldı Dünya İşleri’ni sahnelemeye başladı. Dünya İşleri, yazarın oğlu Egemen Sancak’ın kurduğu Tiyatro Kara Kutu’da seyirciyle buluştu. Oyundan ziyade müziğin de içinde olduğu bir gösteri diyebileceğimiz “Dünya İşleri”nde yazar, 1950’lerden başlayıp günümüze kadar geliyor. Sait Faik’le de karşılaşıyoruz, Ali İsmail Korkmaz’la da… Beyoğlu’nda, Burgazada’da, Samatya’da yolculuk yapıyorsunuz. Özellikle edebiyat severler için hoş bir sohbet diyebiliriz. Yazar anılarını, Türkiye’nin politik geçmişiyle paralel bir şekilde seyirciye sunuyor. Olayları şarkılar destekliyor ve son sözü Jale Sancak söylüyor: “Size bilmediğiniz hiçbir şey anlatmadım”… İşte “Dünya İşleri’nin serüveni… Seray ŞAHİNLER DEMİR / seraysahinler@gmail.com -Sizi yazar kimliğinizle tanıyoruz. Tiyatro fikri nasıl doğdu? Aslında böyle bir tiyatrocu olmak hevesiyle değil elbette. Bunun için epey geç kalmış sayılırım. Söz söyleyebileceğim bir alan vardı. Tiyatro Kara Kutu ile ilgili bir şey yapmak istedim. Sözünü orada da söyleyebilirsin düşüncesi oluşunca Dünya İşleri ortaya çıktı. Bu kez aslında insanlarla canlı iletişimde olmak, öykü ya da roman aracılığıyla değil, yüz yüze konuşmak istedim. Daha çabuk ulaşabileceğimi düşündüm. Elbette kaç kişi izlemeye gelecek, kaç kişiye ulaşacağım bunu bilmiyordum. Ama önemli değildi. Ne kadar izleyici gelirse gelsin onlarla birlikte bir şey solumak, sözü onlarla birlikte söylemek isteği beni buna sevk etti. -Oyunu kaleme almadığınızı, kafanızda yazdığınızı söylemiştiniz. Nasıl bir yöntem izlediniz? Eğer bu metni yazmış olsaydım, noktasına virgülüne kadar söylemek, sadık kalmak zorunda hissedecektim kendimi. Bunun beni zorlayacağını, biraz da mekanikleştireceğini düşündüm. O nedenle metni hiç yazmadım. Dünya İşleri’ndeki her şey yaşanmış ve yaşatılmıştır. Zaten izleyenler de biliyor. Kendi yaşadıklarımdan, tanıklıklarımdan yola çıkarak olanları anlatıyorum. O nedenle yazmama çok gerek yoktu. Yazmadan sahnelemenin beni daha özgür bıraktığını düşünüyorum. Bazen o hafta olmuş bir şeyi bazen ekliyorum oyuna. Beşinci oyunda eklediğim yeni bir hikâye oluyor. Bunu eklemem daha iyi olur diyorum. Böyle olması bana daha iyi geldi. -Dünya İşleri’nden de bahsedelim… Tam bir oyun demeyelim. Daha çok bir gösteri. İki müzisyeni olduğu tek kişilik bir gösteri. Yakın tarih anlatısı. 1950’lerden başlıyor ve Gezi direnişinin son gününe kadar olan dönemleri anlatıyor. Bunların arasında anlatılan şeyi destekleyen şarkılar var. Seda Peker söylüyor, Ertunç Eriçok çalıyor. Ben müziğin bu gösteriye çok büyük katkısı olduğunu düşünüyorum. Duygularımızı daha çok ayağa kaldıran, etki alanını biraz daha genişleten anlattığım şeylerin hatırlanmasına katkı sağlayan bir müzik. 50’lerden başlıyorum. 60’lar benim çocukluk dönemim. İlk gençliğim ve yetişkinliğim izliyor… Bizi sarsan, acıtan, etkileyen toplumsal sorunlara ve çalkantılara yol açan o politik siyasal olayların anlatıldığı bir gösteri. Bu dönemleri gerçeklik içinde anlatırken, anılarla, başıma gelen, tanık olduğum şeylerle, anekdotlarla sunuyorum. Bütün bunları anlatırken abartmamaya çalışıyorum. Acı ve mizahi yanlarıyla içtenlikle, samimiyetle anlatmaya çalışıyorum. İnanmadığım hiçbir şeyi de söylemiyorum. PAYLAŞIMLARI BEKLİYORUZ Biz orada dostlarla birlikteyiz. Daha çok beni dinlemek zorunda kalıyorlar ama arada bazı sorular soruyorum, katılım da bekliyorum. Ama gösteri sırasında “Jale Hanım ben de bunu anlatmak istiyorum” dese çok mutlu olacağım.Öyle paylaşımlar da çok keyifli olur. Hepimiz dostuz. Kara Kutu’nun sahnesinde de bu olsun istiyorum. -Hiç mi bir şeyler karalamadınız? Denedim. Biraz yazdım. Ama yazarken başka bir yere gitti. Edebi bir dille yazmaya başladım. Bu bende alışkanlık olan bir şey. Yazdığım şeyler daha betimlemeli oldu. Bir baktım imgesel yazmaya başlamışım. Bu tiyatro için biraz sıkıcı olabilirdi. Seyirciyle iletişim kurmak çok kolay olmayabilirdi. VATANDAŞ OLARAK ORADAYIM -Yazar kimliğiniz bu süreçte sizi nasıl besledi? Ben bir yazar olarak yokum o sahnede. Bu ülkede yaşayan bir insan olarak varım. Arada Sait Faik anlatıyorum. İlla bir yazar olmak gerekmiyor onu anlatmak için. Okur olarak da çok değerli benim için. Hayattaki bazı şeylerden söz ediyorum. Yazarlığın getirdiği bir şeyler oluyor elbette. Ama kendi öykülerini öne çıkarıyor diye anlaşılır mı diye kaygı duydum. Ona da şöyle çözüm buldum. Kendi öykülerimle nasıl karşılaştığıma, onların hikayelerinin nasıl olduğuna değiniyorum. Burada da insana dair bir şeyler söylüyorum. Geç Kaldı Şermin Meyhanesi’ni anlatırken Tarlabaşı’nın itilmiş insanlarından söz etmek, orada bir parantez açmak bana iyi geliyor. Evet, biz o insanlardan korkuyoruz, it, kopuk diyoruz ama onlar aslında birer insan ve bizden pek bir farkları yok. Ama yaşam onları öyle bir hayatın içine itmiş. Bunları söylemeye çalışmak, böyle bir olana yakalamak bana iyi geliyor. BU KADAR ZOR MU? -Ben en çok Leyla’nın hikâyesinden etkilendim. Okurlar için biraz bahsedebilir misiniz? Sabahları bir grup kadın, işe gitmeden önce Şişli’de bir pastanede oturuyorduk. Daha önce Leyla Hanım’a başka bir yerde rastladım. O bana baktı, ben ona baktım. “Ne kadar tuhaf, ilginç bir hali var. Tam bir öykü kahramanı olabilir” dedim. Biz yazarların karşılaşmaları olur, öykü önümüze düşer. Sonra pastanede Leyla Hanım geldi ve sadece bana yaklaştı ve “buradan kovuldum” dedi. Şaşırdım. Garsona sordum, “İnsanlarla konuşuyor diye müşteriler kovdurdu. Rahatsız ediyormuş” dedi. Sadece çok yalnız, birilerine selam vermek isteyen, kendi hayatından bir şeyler söylemek isteyen bir insandı. Bizim normal dediğimiz davranış biçimlerinin çok az dışına çıkmış bir insandı. Ona yapılan şey beni çok acıttı. Ben de oyunda “Yapayalnız bir kadına iki kelam yanıt vermek bu kadar mı zor?” diyorum. Bu şekilde Dünya İşleri’ne de yansıtıyorum. İnsanlar arasındaki iletişimin sıfır noktasına geldiği bir dönemdeyiz. Ben biraz da o iletişimi sağlamak için Dünya İşleri’ndeyim. TİYATRO YOKSA BİZ DE YOKUZ -Edebiyat dünyasından kopmadan tiyatroyla da bir dirsek temasındasınız artık. Neler söylemek istersiniz tiyatroyla ilgili? O kadar mutluyum ki… Pek çok genç insan artık tiyatro yapıyor. Küçük mekânlarda dar olanaklarla hem de…Ben bunun taçlandırılması gereken bir şey olduğunu düşünüyorum. Çok desteklenmesini düşünüyorum. Tiyatroyu kuranlara da yakın çevresinden destek gelmeli. Tiyatro bizim geleceğimiz ve varoluşumuza katkı sağlayacak. Hele de bizim gibi ülkede. İnsanlara çok abartılı geliyor ama tiyatro olmazsa biz de olmayabiliriz. -Tiyatro üzerindeki baskı malumunuz. Her gün müdahalenin başka bir türüyle karşılaşıyoruz. Siz de sahneye adım atmışken aynı zamanda bir yazar olarak bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Tahammül edilemez, kabul edilemez bir durum. Muhafazakâr sanat diye tutturulmuştu bir dönem. Böyle bir şeyden söz etmek bile abesle iştigaldi. Bu müdahaleler ne kadar devam edip başarıya ulaşacak bilmiyorum ama ben bunun korkunç olduğunu düşünüyorum. Ödeneksiz tiyatrolara daha tam uzanılmış değil. Sıra buraya da gelecek olabilir. Elbette onaylanmayacak. Ama umarım böyle bir şey olmasın. Jale Sancak’ın sahnelediği, Seda Peker ve Ertunç Eriçok’un şarkılarıyla yer aldığı Dünya İşleri 21 Şubat Cumartesi günü saat 20.30’da Tiyatro Kara Kutu’da izlenebilir. Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|