| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
43 Yıllık Bir Müzikal: Balım Üstün Akmen Anımsayacaksınız, “Bazıları Sıcak Sever (Some Like It Hot)”, 1959 yılında Billy Wilder tarafından çekilen ve başrollerinde Marilyn Monroe, Tony Curtis ve Jack Lemmon'un oynadığı bir komedi filmiydi. Senaryo, Billy Wilder ve I.A.L. Diamond tarafından, Robert Thoeren ve Michael Logan'a ait bir öyküden yola çıkılarak sinemaya uyarlanmıştı. Bu öykü Logan tarafından ilk olarak (gangster sahnelerini içermeyecek şekilde) “Fanfaren der Liebe” adıyla 1951 yılında Kurt Hoffmann yapımı bir film için yazıldığından, Wilder'ın filmi aynı öykünün yeniden çevrimi olarak görülmüştü. Amerikalı tiyatro yazarı ve senarist Peter Stone (1930-2003), 1972 yılında konuyu “Sugar” başlığıyla Broadway’e taşıdı. 1964’de “Fıstık Gibi Maşallah”, 1970’de “Fıstık Gibi”, 1975’de de “Çapkın Kızlar” adı altında Yeşilçam’da çiklet haline getirilen konu Türkan Şoray, İzzet Günay ve Sadri Alışık’lı kadrosuyla da halen hatırlanmakta, ama Marilyn Monroe, Jack Lemmon, Tony Curtis gibi 20.yüzyıla damgasını vurmuş muhteşem kadrosuyla hafızalardaki yerini ciddiyetle korumakta. Amerikan Film Enstitüsü tarafından yüzyılın en iyi Amerikan komedisi unvanını alan “Bazıları Sıcak Sever”, şimdi de Türker İnanoğlu Maslak Show Center (TİM) yapımı olarak “Balım” adı altında sil baştan yorumlanıyor. Onca yıl sonra neden “Bazıları Sıcak Sever” diye sual edecek olursanız, onu Türker İnanoğlu bilir derim, başka da bir şey demem. UYARLAMA Kendine özgü, yalın bir olay örgüsü olan, müzik, dans ve diyalogların olaylarla bütünleştiği tipik bir müzikal olan “Balım”ı Cem Uslu uyarlamış, usta yönetmen Yücel Erten de duygusal ve eğlendirici bir sahne gösterisi olarak sahneye koymuş. Selen Korad Birkiye’nin “Çeviri kadın gibidir. Güzeli sadık olmaz, sadığı güzel olmaz” özdeyişinden hareketle dilimize kazandırdığı “Balım”; oyuncu, tiyatro yönetmeni, oyun yazarı ve seslendirme sanatçısı Cem Uslu tarafından bizim toplumun yaşayışına, inançlarına duyuş ve düşünüşüne uygun duruma getirilmiş, doğal olarak yer ve kişi adları değiştirilmiş. MURAT KODALLI’NIN BAŞARISI Müziğin kendi dinamiğini düşünen, aktarmak istediklerine bir de söylem katan Murat Kodallı’nın başarılı müzik direktörlüğünde, Selçuk Borak’ın oyuncuları bir müzikal oyunda koreografinin önemine inandırarak kurduğu şiirsellik tadı taşıyan koreografisiyle kotarılan müzikal dans, bale, tiyatro ve müzik gibi birçok sanat dalı ile iç içe geçmiş öğeler barındırıyor. Murat Kodallı 15 kişilik Kadınlar Orkestrasını da mükemmel yönetiyor. Yücel Erten, müzikali diğer teatral formlardan ayıran temel kıstası aklından uzaklaştırmadan konuyu “hareket, müzik ve diyalog” üçlüsüne eşit derecede önem vererek işlemiş, dolayısıyla eserin izleyicinin daha geniş bir algı yelpazesine hitap etmesini temin etmiş. Planları, girişleri, çıkışları ve temel öğeleri titizlikle hazırlamış Erten. Kanımca metne bir takım ölçüler, hareketler, ritimler katmış. Dramatik ekonomiye uygun düşen bir sahne ekonomisi sağlamış. Kalabalık sahnelerin yönetiminde de hayli başarılı olmuş. DEKOR, KOSTÜM, IŞIK Efter Tunç müzikal için işlevsel bir dekor tasarlamış. Ayşegül Alev şıkır şıkır, rengârenk, göz alıcı kostümler hazırlamış da iki dansçının taşıdığı 1930’ları yansıtan o iki kostüme pek kafam basmadı. Yakup Çartık’ın ışık tasarımı bu kere de “dekorun iyilik perisi” niteliğinde. Sahneye ruh, dekora atmosfer vermekte... OYUNCULUKLAR Oyunculuklara gelince19 kişilik dans ve vokal grubu dahil tüm kadronun istekli ve başarılı olduğunu rahatlıkla söylemeliyim. Selçuk Borak vücut yapısının, canlandırdığı karakterin bir parçası olduğunun fevkalade ayırtında mimikleriyle mükemmel bir Kerim çiziyor. Hüseyin Soysalan, Sülo’nun fiziksel ve psikolojik yönelimlerini araştırmış, pek güzel çözmüş. Fiko karakterinde Murat İpek, oyuncunun büründüğü karakteri ancak kendi, biricik duygularıyla denetleyebileceğini ya da yaşayabileceğini pek güzel vurguluyor. Himmet karakterine can veren Zeki Alasya, 1967’deki Zeki Alasya. Hayri ve Tuğba’ya can veren İlker Aksum’un yeteneğini yadsıyamam, ama sinema ve dizilerdeki jestlerinden sahnede kurtulamadığını, karakterlerin fiziksel ve psikolojik yönelimlerini iyi araştırmış olduğunu da söyleyemem. ÇOBANOĞLU “İYİ” Ozan Çobanoğlu hem Zeki, hem de Ahu olarak oyuncunun sahne üzerindeki hareketlerini belirleyici temel kurallarını iyi bildiğini kanıtlıyor ve bu kuralları doğru biçimde uyguluyor. Şükü’de “iyi” oyuncu Şebnem Sönmez, konuşma ve tepkiyi aynı anda mükemmel dengelemesiyle gene dikkat çekmekte. Sönmez, oyunculuğun özellikle komedide etkileyici olmasının bireysellikle gerçekleşemeyeceğini çok iyi biliyor. Özge Borak, bu kere de kendini aşıyor, Balım’a fiziksel ifadeyi gözleriyle, yüzünün ve mimiklerinin yardımıyla kazandırıyor. “Balım” her yönüyle izlemenizi bekliyor. Üstün Akmen Evrensel Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|