| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
SAHNE DİLİ YAZARI KOYUNCUOĞLU’NDAN ÖZGÜN BİR PROJE DAHA: “ARIZA” Üstün Akmen BURADA NİTELİK BİRİKİMİ OLACAK Garajistanbul, dünya standartlarında bir performans mekânı gereksinimini karşılayacak, dünyadaki çağdaş dans, tiyatro, müzik gruplarını İstanbul'da oluşacak platformun içinde buluşturacak. Yetinmeyip İstanbul'da yaşayan çağdaş tiyatro ve dans gruplarının süreklilik sorununu çözecek ve sanatsal projeleri, yerli ve yabancı topluluklarla seviyeyi, kaliteyi, konforu ve profesyonellik anlayışını yukarı çekecek. Hal böyle olunca, kendilerinden doğal olarak sürekli yenilik beklenecek. ARIZA NE, ARIZALI OLMAK NEDEN Geçtiğimiz 15. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali’nde prömiyer yapan ve büyük beğeni kazanan “Arıza”yı geçtiğimiz yılın mayıs ayında görememiştim, Berlin’deki Hebbel Tiyatrosu’ndaki gösterilerine gitmeden önce, Garajistanbul’da Garajistanbul farkıyla izlemek olanağını yakaladım. Yeni bir Emre Koyuncuoğlu projesiydi ve projeyi izlemeye gitmezden önce, “Arıza” başlığı nedeniyle olsa gerek, insan yaşamındaki bozuklukları düşündüm. Genele uymayan davranış sahiplerine günümüz Türk argosunda “Arıza” deniliyordu. Benzerleri gibi davranmayan. olması gerektiği gibi işlemeyen anlamında yani... İyi de, arızalı olan örneğin anarşist miydi? Diğerlerinin aksine, kendi çıkarlarına zarar verecek çıkışlar yapan mıydı arızalı? Mantıkdışılık mıydı? Neydi? Karar veremedim. YAŞAM HEP Mİ HEP ARIZALI Emre Koyuncuoğlu, “biçilmiş normlara, öğretilmiş durumlara uymayan formların/bedenlerin birbirleriyle yanyana durma becerileri” olarak tanımlıyordu arızalıyı. Yaşamda bunun dışında başka da bir şey olmadığını savlıyordu. Birbirlerine uymayan, ancak kendi doğalarında uyma potansiyeli taşıyan ve “farkındalık” ile bunu görebilip keyfini çıkaranlar yani... Denklemsiz, koşulsuz, yalnızca öyle olduğu için sevmek durumunu fotoğraf karesi gibi, sıradan bir enstantane gibi dondurmak istiyordu. Arızanın çıkmadığı, dolayısıyla arızalının bulunmadığı bir ortam yoktu ki yaşantımızda! Onu söylemek istiyordu. EMRE KOYUNCUOĞLU İYİ EYLİYOR Açık yüreklilikle söylemeliyim ki, Emre Koyuncuoğlu, klişelerin formunu deforme edip, iç içe açan gül yaprağı örneğince bir form yaratmış. Öykü içinden yeni bir öykü doğuyor, eski form, yeni forma gebe kalıyor. Baktığınızda tam anlamıyla deneysel bir çalışma bu, ama Koyuncuoğlu’nun ilk denemesi değil ki! Emre koyuncuoğlu yıllardır deniyor, tiyatroda kendi dilini arıyor. Çok da iyi yapıyor. HEPİMİZİN YATAĞI BU YATAK Bu kere, paralel anlatı yolunu denemiş. Anekdotlarla klişeleri harmanlamış. Dört oyuncu, dört dansçı ve dört misafirin rol aldığı oyunun mekânıysa sadece iki kişilik bir yatak. Çevresinde kümelenmiş zincirlerle sade bir yatak. Koyuncuoğlu bu yatakta hiç nedensiz birbirine fazla yaklaşan ya da birbirlerinden bilinçsizce uzak duran insanları buluşturmayı deniyor. En özele; düşünsel, duygusal, ruhsal, kutsal sınırlara dokunuyor. Merhametlerin, mahremiyetlerin, nefretlerin, cinselliklerin, sevgilerin, yüzleşmelerin, ölümlerin, teslimiyetlerin, devinimsizliklerin, düşüncelerin, korkuların, acıların, aşkların, yalnızlıkların, doğumların, ayrılıkların, paylaşmaların, içe kapanmaların, hastalıkların, düş bozgunlarının, karabasanların, mutlulukların, yabancılaşmaların yaşandığı yatak... Sizin, benim, hepimizin yatağı bu... ÖZELEŞTİRİ MEKANİZMASI "Bir şeyin işlemediği, kilitlendiği anda arıza çıkar. Ama yaşamın kendisi öyle bir şey. Ve biz arızadan çok korkuyoruz. Ben bununla da barışmak istedim," diyor Emre Koyuncuoğlu. “Arızayı, arızalıyı neden seviyoruz,” diyerek yaklaşıyor konusuna. Bakıyor. Farklı olanı içselleştiriyor. Sistemin kilitlendiği noktayı arıyor, ama kilitlenmeye toplumsal kilitlenmeler boyutundan bakmıyor. Daha doğrusu bakmak istemiyor. Birebir ilişkileri kurcalıyor. Arızalanmayı yaşamın kendisi gibi yorumluyor. “Ben nerede yanlış yaptım” durumuna açıklık getirmeye çalışıyor. Çalışırken özeleştiri mekanizmasını ironi yakıtıyla çalıştırıyor. Gösteride metinlerin ve dekor tasarımının ortak çalışmayla oluşturulduğunu biliyorum. Konseptlerin de oyuncularla birlikte belirlendiğini, tekstin ve koreografinin doğaçlama yoluyla ortaya çıktığını, sonrasında Emre Koyuncuoğlu tarafından redakte edildiğini de duymuştum. Profesyonel oyuncular, sokaktan insanlar, vücut geliştirme sporu yapanlar, Rap dansçıları da bu proje kapsamında bir araya gelmiş. Kostüm tasarımını Fulya Tekin yapmış. Kötü değil. Işık tasarımıysa Cem Yılmazer imzasını taşımakta. Yılmazer, ışığın hangi geçici ya da kalıcı olguların algılanmasını gerektirdiğini iyi değerlendirmemiş bence. Anlamayı kolaylaştırmıyor. Nesneler iyi kontrastlanmamış. YÖNETMEN VE OYUNCULAR Yönetmen Emre Koyuncuoğlu, tamamen sıfırdan başladığı konsepti ekip, oyuncu ve yönetmen arasında pişirmiş. Özgün bir çalışma. Sınırları cesaretle denerken, alanların içinde cirit atarken, yepyeni bir sahne dili ararken öyküler arası uyumu da sağlayabilir miydi diye düşünmeden kendimi alamıyorum. Oyunculardan Erdem Akakçe, gene canlandırdığı karakterle bütünleşerek kusursuz bir aktarım elde etmiş. Usta oyuncu Suna Selen’i, kısacık bir süreç içinde dahi olsa sahnede görmek insana gerçekten keyif veriyor. Sevi Algan’ın, kendi fiziksel parçalarını her keresinde çok daha iyi tanıdığına tanık olarak mutlu oluyorum. Betül Çobanoğlu, özellikle Akakçe ile olan bölümde iki kişilik olma haline mükemmel ulaşıyor. Emre Koyuncuoğlu, festival sırasındaki gösterimlerde görev almış Zuhal Gencer’in ve Bengi Heval Öz’ün yerlerini neden doldurmamış ya da konseptte nasıl bir değişiklik yapmış bilemem, ama Nuri Karadeniz, Taner Mengüç, Yıldız Polad, Nilgün Gediklioğlu kendi kişisel envanterlerini pek güzel çıkarttıklarını kanıtlamakta. Esra Bezen Bilgin’i soracak olursanız, o benim eleştirmeye kıyamadıklarım arasında. Üstün Akmen
Evrensel Gazetesi Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|