| Tiyatro Kursu  | Şirket Tiyatrosu
Tiyatro Dünyası
Tiyatro Dünyası Bu Sahnede...
 
Ana Sayfa  |  Hakkımızda  |  Yazılar  |  Haberler  |  Yazarlar  |  Tiyatro Oyunları  |  Tiyatro Grupları  |  Sanatçılar  |  Kaynak  |  Duyuru Panosu  |
25 Yılda Neler Değişti
Arda Aydın




Lüküs Hayat adlı oyun bundan tam 25 yıl önce 6 mart 1985 tarihinde perde açtı. O sıralar 6 yaşında Ankara’da yaşayan ilkokula yeni başlamış, bırakın Lüküs Hayat’ı, Şehir Tiyatroları’nın bile ne olduğundan bihaber bir çocuktum. Oyunun perde açtığı gece, o heyecanları yaşayan oyuncular ve teknik ekiple beraber, tüm tiyatro çalışanlarının neler hissetiğini de anlamaktan çok uzaktım. Bundan tam iki yıl sonra yani 1987 senesinin bir kış ayında, Ankara’daki evimizde tuhaf bir telaş vardı. Babam, annemle beraber akşam bir oyun izlemeye gidecekti ve sonrasında, eve misafirlerle dönecekti. 8 yaşında ne olduğunu bile anlayamadan, misafirler geldi, rakılar içildi, yemekler yendi, sohbetler edildi, fotoğraflar çektirildi ve tüm bu güzel saatler bir çocuğun aklında hayal meyal ama unutulmaz anılar olarak kaldı. Çoğu televizyondan, hem de tek kanallı dönemden aşina olduğum yüzler, evimizde misafir olup, gitmişlerdi. Rahmetli Suna Pekuysal, Ersun Kazançel, Necdet Yakın ve Fatoş Balkır, ruhları şad olsun, evimize iyi ki misafir olmuşlardı.

Bundan tam 12 yıl sonra, bir çoğu değişmiş olan kadrosuyla Lüküs Hayat’ı izlemiş ve tüm bu anlattıklarımı aklımdan geçirmiştim. En nihayetinde 2006 yılında da oyun kadrosuna dahil edildim. Tuhaf tesadüfler silsilesi bununla da bitmiyor. Babamla sahnede karşılıklı oynadığım ilk oyun olma özelliğini de taşıyor Lüküs Hayat. Eşimle de karşılıklı oynama fırsatı bulduğum oyundur Lüküs Hayat.

Benim için bu ve benzeri bir çok anlamı var Lüküs Hayat’ın.

25. yılına giren oyundan 85 oyuncu gelip geçmiş, bir o kadar orkestra mensubu ve teknik ekip değişmiş. Zihni Göktay’dan sonra oyunun en eskisi, şu anda orkestra şefi olan, Fikret Hakan Elbir. Zihni Göktay’ın anlattıklarına göre, bu 25 senede, sayısız iktidar gelmiş, cumhurbaşkanları değişmiş v.s, v.s. Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni sayısıysa, 8 (Nurullah Tuncer iki kere olmak üzere).

Bunca senede Zihni Göktay oyunla adeta bütünleşip, bir marka haline geldi. Artık Lüküs Hayat bir fenomen. Zihni Ağabey de, Suna Pekuysal ve Sezai Altekin’le birlikte bu fenomenin en önemli yaratıcılarından. Haldun Dormen oyunu sahnelerken dünyanın en uzun soluklu müzikalini yaptığını elbet bilmiyordu.

Zihni Göktay bir oyunda aralıksız en uzun süre oynayan aktör olarak tarihe geçti. Oyun yaptığı turnelerle dünyanın çevresini dolaşacak kadar mesafe katetti. Oyun başladığında ve oynarken doğan çocuklar, üniversiteyi bitirip iş hayatına atıldı. Ulaştığı seyirci sayısınıysa ne siz, ne ben, ne de Şehir Tiyatroları bilebilir.

Yani anlayacağınız bir acayip oyun Lüküs Hayat. Hakkında o kadar çok yazı yazılmış, o kadar çok söz söylenmiş ki, bizim olmaktan çoktan çıkıp, dünyaya mal olmuş.

13 nisan 2009 gecesi, Lüküs Hayat için bir gece düzenlenecek. Gecede bir çok güzellik aynı anda, aynı yerde olacak. Bir çok televizyon kanalı Lüküs Hayat gecesi için yayın akışlarını değiştirecek ve en önemlisi Lüküs Hayat’ı özel kılan herkes ve herşey o gece orada olacak. Tüm bunları bir arada görmekse tabi ki ayrı bir gurur ve mutluluk kaynağı olacak bizler için.

Son olarak, 8 yaşımdaki ben’le 30 yaşımdaki ben, orada karşı karşıya geleceğiz ve bakalım neler geçmiş ve neler değişmiş hayatımızda, onları göreceğiz...

Daha nice “Lüküs” yıllara...


Bundan 2 hafta kadar önce Lüküs Hayat oyununu Kağıthane Sahnesi’nde oynarken, 13 Nisan 2009 Pazartesi günü yapılacak “Lüküs Hayat 25. Yıl Kutlama Gecesi ve Fotoğraf Sergisi”yle ilgili Tiyatro Dünyası için yukarda okuduğunuz yazıyı yazmıştım. Ne var ki o satırları yazarken, yazımın içine, biraz da duygusal bir etkiyle ilk Lüküs Hayat ekibiyle çok küçükken çektirdiğim fotoğrafları da eklemek istedim. Bu yüzden yazıyı beklettim ve o fotoğrafları da bir türlü ekleyip, siteye yollayamadım. Sonuç olarak 13 Nisan günü ben hala fotoğraf işini halletmemiştim ve akşam saat 8 civarı Karaköy’deki Sümerbank binasının yolunu tuttum.

Bu arada anlatmadan geçemeyeceğim bir durum var; o da organizasyonun çok ciddi bir şekilde yürütüldüğü. Şöyle ki; 2 hafta öncesinden telefonlar açıldı, katılıp katılmayacağımız ve kaç kişi geleceğimiz soruldu. Organizasyonu yapan kişiler 1 ay öncesinden sergiye konulmak üzere fotoğrafların çekimlerini yapmak ve nasıl bir gece inşa etmek gerektiğini konuşmak için hemen hergün tiyatrodaydı. Basılacak Lüküs Hayat 25. Yıl kitabı için yazılar toplanıyordu. Son derece organize giden bir çalışmayla karşı karşıya olduğumuz için, 13 Nisan gecesinin gerçekten de görkemli ve unutulmayacak bir gece olacağını düşündük. Bu kadar emeğe de öyle olmalıydı değil mi?

Neyse efendim, Sümerbank binasına girdiğimde karşılaştığım ilk şey, kitap için oluşturulan standdı. Hemen merak içinde bir kitap edindik eşimle ve karıştırmaya başladık. Karıştırdıkça karşımıza eski Lüküs Hayat’lardan fotoğraflar çıkacak ve biz de hiç bilmediğimiz o dönemleri en azından fotoğraflardan biraz biraz algılamaya çalışacaktık. Ancak son sayfaya kadar geldik ve ne yazık ki, eski oyunlarda oynayan oyuncuların birer vesikalık fotoğrafından başka, eskiye dair hiç birşey bulamadık. 2008’den önce oynanan tüm Lüküs Hayat’ların orkestra elemanları kastlarda isim isim yer alırken, fotoğrafları çekilip sergiye asılan orkestra elemanı arkadaşlarımızın isimleri kasta konmamıştı. Unutulmuştu. Sonra sol tarafımıza baktık ve bir barkovizyondan, kitaptaki fotoğrafların aynılarının aktığını gördük. Bu işte bir tuhaflık vardı.

İçeri daldığımızda salonun henüz yeni yeni dolmaya başladığını farkettik. Ama bu kadar az insana bile dar gelmişti salon. Daha da gelecekler vardı, onlar nereye konuşlanacaklardı? Bilemedik. Topu topu 3-5 adet olan 4’er kişinin anca sığabildiği oturma gruplarında çoğu tanımadığımız insan oturmuş içkilerini yudumluyordu. Birazdan tüm davetliler geldi. Oyun ekibi hemen hemen tam kadro oradaydı, ama asıl önemlisi ilk Lüküs Hayat kadrosunun tüm ağır topları da oradaydı. Atacan Arseven, Sezai Altekin, Sezai Aydın, Ayşe Kökçü gibi oyuncular da davetleri kabul etmiş ve gelmişlerdi. Bu arada barkovizyondan oyunu yayınlamaya başladılar. Bu benim de içinde bulunduğum Lüküs Hayat’tı. Fakat bunu burada yayınlamanın nasıl bir anlamı olabilirdi ki? Düşündük. Resim sergisi nerede diye sorduk ve bulunduğumuz mekanın duvarlarına asılı olan büyük boyutlardaki son Lüküs Hayat ekibinin portre fotoğraflarının, serginin aslını oluşturduğunu öğrenince olayın iyice garipleştiğini farkettik. Kendimize bir yer edinmek için bayağı bir uğraştıktan sonra en arka taraflarda bir yere sığındık ve birer içki aldık elimize. Yemekli olacağı söylenen davetin bar masaları tam takırdı üstelik. Ona da boş verdik.

Kurulan sahne nihayet hareketlendi. Bir orkestra sahneye çıktı ve Lüküs Hayat’ın hemen herkesin ezberden söyleyebildiği notalarını, ondan başka herşeye benzeyen şekilde çalmaya başladı. Öyle ki melodiyi çalan trompetçi bile ne çaldığına şaşıp gerisin geri kaçıverdi sahnenin arkasına. Sonrasındaki Çiğdem Tunç şovunaysa ayrı bir gün, apayrı bir sayfa ayırmam gerekir.

Neyse efendim, birbirine ödüller veren organizasyon komitesi, sahnede konuşan Haldun Dormen’i dinlemeyip, O’nun uyarılarına da kulak asmayan bir tuhaf insan topluluğuyla, karman çorman ve en fenası da gelen tüm “Lüküs Hayat’ı Lüküs Hayat yapan” emektarlarını küstüren bir geceden aklımda kalıp aktarabileceklerim bunlar. Yukarda okuduğunuz yazıdan da ne umup ne bulduğumu, yani bırakın geçmişimle karşılaşmayı, en ufak bir iz dahi bulamadığımı anlarsınız. Bu oyuna, bu organizasyon! Sadece üzüldüm.

Sevgiler

Arda Aydın

Yazarın Tüm Yazıları


Paylaş      
Yorumlar

Berke SANLI - ( 4/26/2009 )
Gerçekten üzücü..

Eminim ki 25 yıllık övgüyü hak edecek performanslar görmüştür o oyun. Karşılığının bu kadar basitleştirilmiş bir geceye dönüşmesi insanı üzüyor, biraz da kızdırıyor.

Lüküs Hayat’ı ilk defa 2 hafta önce izleme olanağım oldu ve hayran kaldım. Keşke daha önceden, asıl kadroyla izleyebilme olanağım olsaydı. “Keşke” demeyi sevmediğim kadar, bu aralar bu kelimeyi çok kullandığımın da farkındayım..

Yaklaşık bir ay önce, arkadaşımla oturuyorduk ve dedik ki "Neden tiyatroya gitmiyoruz ?" Bir anda ikimizde farkına vardık ki, başka şeylere ayıracak zamanımız vardı ve artık buna da olmalıydı. Hemen o hafta sonu Ful Yapraklarına iki bilet aldık. Sonraki hafta Lüküs Hayata. Giderek daha heyecanlı bir hal almaya başladı tiyatro. Sinemayla kıyaslanamacak ölçüde büyük bir haz veriyordu. Çünkü orada başka bir atmosfer vardı, hayal gücü vardı. Oyuncuların sahnedeki canlı performanslarını, alınlarından akan terin hak edilmesini görmek olağanüstüydü. Dün, Tekrar Çal Sam’e gittik. (Lüküs Hayat gibi bu da ayakta alkışlanmayı hak edecek kadar başarılı bir performans ve oyundu.) Sizi ve Sezai Bey’i de rastlantısal olarak Lüküs Hayattan sonra burada yeniden gördük. Haftaya da İstanbul Efendisi’ne iki biletimiz var. (Orada da baba-oğul oynuyormuşsunuz.) Oyunu şimdiden çok merak ettiğimizi söylemem gerekir.

Uzun yıllardan beri ihmal ettiğim bu sanatın, beni bu kadar heyecanlandırıp, şimdiden kendine bağlamasından dolayı teşekkürü sizlere bir borç bilirim. Bu konu hakkında daha fazla keşke demeyeceğim için de gerçekten mutluyum.

Emek harcanarak ortaya konulduğu şüphe götürmeyen; oyuncusundan ışıkçısına, kostümcüsünden yönetmenine, müzisyenlerine, dekoruna; kısaca tüm ekibin yoğun uğraşlar verip ortaya çıkardıkları oyunların, nice 25 yıllar sonra daha öneme alınmış olarak kutlanması ister, oyunculuğunuzun ve yazılarınızın başarılarını dilerim..


A.Müge Gerdan - ( 4/27/2009 )
"Türk tiyatrosunun mihenk taşlarından ’’Lüküs Hayat’’ adlı operetin, 25. yılına girişi, düzenlenen kokteyl ile kutlandı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları ve Lush Hip Hotel tarafından düzenlenen kokteyl, Beyoğlu Sümerbank Binası’nda açılan ’’Lüküs Hayat 25. Yılın Tozu Fotoğraf Sergisi’’nin bulunduğu salonda gerçekleşti.
Katılımcılara içinde ’’operetin sahnelenmeye başladığı 1933 yılından bu yana bulunan arviş belgeleri, oyun replikleri, hatıra yazıları ve fotoğrafların’’ yer aldığı ’’Lüküs Hayat 25. Yıl Kitabı’’ dağıtıldı."

Haberi görünce gerçekten bende heyecanlanmıştım.İlk fırsatta sergiye gittim.Ama sadece fotoğraflar ve yeni kadro çoğunlukla.Binayı da merak etmiştim.Sergi şekli değişik geldi.En azından bir görevli bulmak istiyor insan.Bina yeni restore ediliyor,giriş biraz düzenlenip sergi için kullanılmış ama merdivendeki bey kendisine bilgi verilmediği için sergi kısmında fotoğraf çekemedim bende.Haberin son kısmını okuduğumda,arşivede meraklı olduğumdan 1930’lardan bu yana oyuncular,oyundan fotolar,anılar ,biletler,sahneler çok fazla şey hayal etmişim demek.(Ben geçen sezon son oyuna gitmiştim ki o sonda bile tüm eski oyuncular anılmış,gösterilmişti,çok daha iyiydi)Ayrıca geçen hafta içi öğle saatleriydi belki tekrar ordan geçtiğimde kapı kapalıydı:(Gezmek ne mümkün.Kime sorup kime açtıracaksınız.
Ama bir başlangıç olarak kabul ediyor bunu,güzellikler evinin gerçekten kendi arşivinden yola çıkarak bu müzikal başta olmak üzere diğer oyunlarla da ilgili,kendi tarihini bir müzede halkla da paylaşmasını canı gönülden diliyorum,yaşayan bir müze tabi.Emek verenlerine sahip çıkarak gerçekten ölümsüzleştirip yeni nesillere aktarılmasını sağlamak...

Kitabı da karıştırma şansım oldu,En hoşuma giden yan nihayet "Zihnimden Kalanlar" a nehir söyleşileriyle ulaşacak olmak.İlk imzalı kitap almak isteyenler kadrosuna yazıldım bile...

İlk günden bugüne emeği geçen herkese teşekkür ediyor,bizleri tekrar tekrar sahnelere çağıran bu müzikalin dalyalara gitmesini diliyorum.


sevcan - ( 10/19/2009 )
çok iyi

sena - ( 12/7/2009 )
ÇOK GÜZELLLLLLLLLLLLLLLLLL

Bu Oyun Hakkındaki Görüşlerinizi Paylaşın !

İsim
Mail  (Yayınlanmayacak)
Yorum
Güvenlik Kodu= 822
Lütfen bu kodu yandaki kutuya yazınız
 

    Son Eklenen Yazılar     En Çok Okunan Güncel Yazılar
27 MART… UMUDUNU ARAYAN BİR GÜN (Ahmet Yapar)
YOKLAMA LİSTESİ (Skeç)
    Tüm Tiyatro Yazıları

    Bu Tarihte Yayınlanan Diğer Yazılar
    Bu yazının yayınlandığı tarihte gündemdeki diğer yazılar aşağıda listelenmiştir...

  • Bir Hayalim Var (Yurdagül Yurtseven) - 5/4/2009
  • Devlet Tiyatrosu Festivali, Konya'ya İkinci Kez Işık Tutuyor (Üstün Akmen) - 5/4/2009
  • MARX'IN DÖNÜŞÜ; Dünyayı anlamak yetmez, onu değiştirmek gerek (Rengin Uz) - 5/4/2009
  • SEVİNÇ ERBULAK: İnsafsız Bir Demirin Soğuk Keskinliğindedir Yaşam (Pınar Çekirge) - 5/3/2009
  • Seni Seviyorum, Mükemmelsin, Şimdi Değiş! – Enis Fosforoğlu Tiyatrosu (İsmail Can Törtop) - 4/30/2009
  • Coriolanus - İstanbul Şehir Tiyatroları (Ayşe Müge Gerdan) - 4/30/2009
  • Yalçın Menteş Tiyatrosu'nda Bir Çetin Akcan İşi: Eros Pansiyon (Üstün Akmen) - 4/29/2009
  • Darwin , Marx, Wagner ve Nietzche ; Hitler mi olmak istersiniz Brecht mi? (Melih Anık) - 4/29/2009
  • İBŞT'de Sait Faik Güzellemesi: Meraklısı İçin Öyle Bir Hikaye (Üstün Akmen) - 4/28/2009
  • Striptiz - Kadıköy Sanat Tiyatrosu - Bir Mehmet Avdan Oyunu (Melih Anık) - 4/27/2009
  • 25 Yılda Neler Değişti (Arda Aydın) - 4/26/2009
  • TARİH: 1 MAYIS 2009 YER: İSTANBUL BELEDİYESİ ŞEHİR TİYATROLARI (Nedim Saban) - 4/25/2009
  • İBB Şehir Tiyatroları Ailesine Açık Mektup (Ümran İnceoğlu) - 4/25/2009
  • Gülriz Sururi'den 18 Mayıs Tiyatrocular Yürüyüşü İçin Çağrı (Gülriz Sururi) - 4/24/2009
  • Kadrolu DT Oyuncularına Haksızlık (Adnan Tönel) - 4/23/2009
  • Ayşe Kilimci ile Yedi Tepeli Aşk Üzerine (İsmail Can Törtop) - 4/23/2009
  • Tiyatroda Günlük 23 Nisan 2009 (Melih Anık) - 4/23/2009
  • Ergin Orbey Hakkında (Sevinç Aktansel) - 4/23/2009
  • Sürmanşet – İstanbul Halk Tiyatrosu (İsmail Can Törtop) - 4/22/2009
  • Tiyatro Bereze'den Devlet Tiyatrosu Genel Müdürlüğü'ne Açık Mektup (Tiyatro Bereze) - 4/21/2009
  • Deri Ceket - Koyuna saydılar bizi… Oyuna Geldik! - İBB Şehir Tiyatroları (Melih Anık) - 4/21/2009
  • Devlet Tiyatrosu'nda Neler Oluyor? (Adnan Tönel) - 4/21/2009
  • Metni farklı kalıba dökülememiş bir oyun örneği: Muhabir (Üstün Akmen) - 4/20/2009
  • Sadece Bir Çiçek Herşeyi Değiştirebilir (Eser Ali) - 4/20/2009
  • Ne Yapar… Ne Ederim? (Yurdagül Yurtseven) - 4/18/2009
  • Cumhurbaşkanımıza ve Başbakanımıza Açık Mektup: 1 Mayıs'ı Taksim'de Hep Birlikte Kutlayalım (Savaş Aykılıç) - 4/17/2009
  • 2008-2009 Tiyatro Ödülleri….. ÖDÜL Mevsimi Geldi (Melih Anık) - 4/16/2009
  • Kış Gelmeden - Diyarbakır DT (Ahmet Olcay) - 4/16/2009
  • Kırmızı Pazartesi - İBB Şehir Tiyatroları (Melih Anık) - 4/15/2009
  • Şehir Tiyatroları'nda Sansür Yasaklandı! (Nedim Saban) - 4/15/2009
  • Aydın Doğan Vakfı Ödüllerine Devlet Şürekası Katılmadı, Kereviz, Lahana, Pırasa Şaşakaldı (Nedim Saban) - 4/13/2009
  • Seyircisini Düş Kırıklığına Uğratmayan Yönetmenin -CABARET-si (Üstün Akmen) - 4/13/2009
  • 27 Mart Herşeye Rağmen Bayram (Uğur Çakıroğlu) - 4/13/2009
  • Küçük Genny Efsanesi (Üstün Akmen) - 4/11/2009
  • Sanatın Doğası (Yurdagül Yurtseven) - 4/11/2009
  • Tiyatroda Günlük - 9 Nisan 2009 (Melih Anık) - 4/9/2009
  • Kabare – İstanbul Şehir Tiyatroları (İsmail Can Törtop) - 4/9/2009
  • Tiyatro Dünyası, Kendi Gök Kubbemiz oyunundaki sansür tartışmasına son noktayı koyuyor (Tiyatro Dünyası) - 4/7/2009
  • İki Oyun (Cimri ve İstanbul Efendisi) ve -Yönetmen-in Kafasındaki Seyirci… (Melih Anık) - 4/7/2009
  • Orhan Aydın'ın 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nde AKM Önünde Yaptığı Konuşmanın Metni (Orhan Aydın) - 4/6/2009
  • Kendi Gök Kubbemiz - Topal Ördek (Rıfkı Demirelli) - 4/5/2009


  • Tiyatro Kursu Başlıyor!
    19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de!
    Çalışanlara yönelik hobi sınıfı!



    Duyuru Panosu!



    Son Eklenen Tiyatro Oyunları

         Güncel Yazılar

    Yazar olmak ister misiniz?
    Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...

    Mail Listemize Üye Olun

         Güncel Haberler
    Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
    Tekin Deniz: Dümbüllü kavuğunu kimseye devretmedi

    Tiyatro Dünyası'nı takip Edin
     
     |  ..