| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Saldırı Tiyatrosu! - Polemikler Üzerine Bir Yazı Ceren Okur Dostlar, ne yazık ki tiyatroya “saldırı tiyatrosu” adlı yeni bir açılım kazandırmadım. Bu sadece saldırının halk dilinde “tiyatro” haline gelmesi durumuyla ilgilidir. Genel olarak kabul edilmiştir ki, tiyatro ile ancak yaşamla bir derdi olan, yaşamı dönüştürmeye çalışan insanlar uğraşır. Bu tiyatro insanlarının, hepsi sanatçı mertebesine yükselmese de, daha yaşanılır bir dünya umudu taşırlar. Ömürlerini bu uğurda harcarlar, yıpranırlar. Ülkemizde aydın sorumluluğu ile hareket eden her kişinin uğradığı haksızlıklar ve olanaksızlarla boğuşarak var olmaya çalışırlar. Gerçekten böyle midir? Her meslek grubu kendini yüceltmek ister. Tiyatrocuların ise işleri gerçekten zordur. Ancak her meslek grubunda olduğu gibi alanımızda da sanatçı değil, tiyatro insanı olduğu halde, sanat payesinden nemalanmaya çalışanlar çoktur. Bu kişiler sadece bir iş olarak görürler tiyatroyu. Evet, ömürlerini tiyatro işi yaparak geçirirler. Geçimlerini bu alandan sağladıkları için de, kimileri tarafından “sanatçı” payesine değer görülürler. Nasıl şarkıcı sanatçı değilse, oyuncu da sanatçı değildir. İş adamlarıyla, sanatçıları birbirine karıştırmayalım. Para kazanma hırsı, koltuğunu koruma isteği, her meslek grubunda olduğu gibi tiyatrocuların da içinde vardır. Bu güne kadar örgütlenilememiş, uğranılan haksızlıklar hakkında sürekli konuşulmuş olmasına rağmen, ciddi ve kazanım getiren adımların atılmamış olmasında bu iş adamı tavrı seçiminin rolü büyüktür. (1980 öncesi hak kazanımlarını tenzih edelim) Zaman zaman, tiyatro çevresinde polemiklere tanık oluruz. Bunların bazıları onur kırıcı düzeylere ulaşır. Bazıları yazı yoluyla, ne iyidir ki; çok daha azı fiziksel yolla olur. Hedef alınan kişi kadınsa, işleri daha kolaydır, birkaç dedikodu ortaya atılır, hatta yüzsüzce taciz yazıları yazılır, eğer erkekse, iş biraz daha zorlaşır, o zaman, yaptığı işin niteliği, maksadı aşacak düzeyde karalanır, etnik yada dini kimliği ön plana çıkarılır, hatta ‘ben bir ağzımı açsam, bildiklerimi anlatsam’ diyerek tehditkar ama aslı boş laflar ortaya yayılır. Nasılsa çamur atıldığında iz kalacaktır diye düşünülür. Genelde sanat, özelde tiyatro çevresinin, bu olaylara bakışı nasıldır? Bunları üç başlıkta toplayabiliriz. 1- Tartışmayla ilgilenmeyenler ve yorum yapmayanlar; Bir atasözünde olduğu gibi ‘filler tepişirken çimenler ezilir’ korkusuyla gücün insanın kendisinde olduğunu fark etmezler. Tartışmalara müdahil olmaktan korkarlar. Bu tavır her zaman zararlıdır. Tiyatro özü itibariyle avangard olmak zorundadır. Her olumsuz tartışmada bile üsluba dikkat ederek olumlu sonuçlar çıkarmak mümkündür. Bu tiyatro adına kazanım olacaktır. 2- Tartışmayı kapatmak isteyenler. ‘Kol kırılsın yen içinde kalsın’, yaklaşımıdır bu. Kim haklı kim haksız neden böyle polemikler yaşanıyor, üsluplar kabul edilebilir mi, edilemez mi? demeden tartışmayalım, böyle çirkinlikler olmasın, hayat bayram olsun yaklaşımıdır bu. Ne yazık ki bu kadar kolaycılığa kaçmak en büyük zararı veriyor. Kimse, durduk yerde tartışmak istemez. Bu tartışma, neden başlamıştır? ayrıntısını göz ardı etmeden, olayın üstüne gidersek, insanların cinsiyetlerine, din, dil ve ırklarına edilen çirkin müdahaleleri görmezden gelmezsek, asıl o zaman hayat bayram olabilir. 3- Tartışmayı anlamaya çalışanlar ve yorum yazanlar; İşte bu aydın sorumluluğu ile hareket etmektir. Dedikodu ortamından çıkıp, polemiklerden tiyatro ile ilgili kazanımlar elde ederek yola devam etmeye çalışmaktır. Tiyatronun örgütlenmesine, tiyatro insanlarının düşüncelerinin yazı yoluyla paylaşılmasına destek vermektir. Bizi daha yaşanılır bir dünyaya götürecek olan aydın tavrı budur. Ancak bu tavrı gösterdiğimiz zaman tiyatro insanı oluruz ve tiyatro sanatçısı olmak için umut taşırız. Polemikler ne zaman çıkar? Ne zaman, bir yerde, bir polemik çıksa; ardından bir olay meydana gelecektir. Bu olay, ya bir devlet yardımı, yada bir örgütlenme çabasıdır. Burada biraz durup düşünmeliyiz. İş adamı yaklaşımındaki tiyatrocular ekmek kapılarından olmaktan hoşlanmazlar ve sonuna kadar kalelerini korumaya çalışırlar. İstedikleri faydayı elde edince de ‘zaman’ işler ve polemikler uçup gider. Zamana bırakalım her şey çözülür, her şey anlaşılır tavrı buradan hareket eder. Hiçbir şey çözümlenmemiştir tiyatronun gelişimi adına. Sadece kişisel çıkarlar çözümlenmiştir. Bir örgütlenme çalışması sırasında çıkarılan tartışmalar, daha da fazla art niyet gözetir. Burada artık kişisel faydanın önüne geçilmiş, aydın sorumluluğuyla hareket eden tiyatro insanlarının amaçları zedelenmeye çalışılmıştır. Tehlike çanları tam da burada çalmaktadır. Tiyatro insanının sorumluluğu bu tür yaklaşımlara kesinlikle dur demeyi gerektirir. Tiyatronun kazanımlarına zarar verecek her türlü polemiğe, set çekilmelidir. Dedikodulara fırsat verilmemeli, aşağılayıcı yaklaşımlar sert bir dille kınanmalıdır. O zaman olumlu kazanımlar elde edebiliriz ve bir güç olarak devam edebiliriz. Eğer yaşamı dönüştürmek istiyorsak, daha yaşanılır bir dünya umudu taşıyorsak, örgütlenmenin kazanımlarına inanıyorsak bu ‘Saldırı Tiyatrolarına’ fırsat vermemek bizim tavrımız olmalıdır! Ceren Okur Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|