| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
-Tarla Kuşuydu Juliet- Müzikali Dündar İncesu Romeo ve Juliet’e kaynaklık eden en eski öykü Roma mitolojisindeki Pyramus ve Thisbe’nin hikayesidir. Thisbe, Pyramus’u beklediği sırada gördüğü dişi aslandan kaçıp saklanır. Sonra gelen Pyramus sevgilisinin kaçarken düşürdüğü şalın aslan tarafından parçalandığını görünce O’nun öldüğünü sanarak kılıcını kendine saplar. Saklandığı yerden çıkıp sevgilisinin cesediyle karşılaşan Thisbe de aynı kılıçla kendini öldürür. Hiçbir aşk öbürüne benzemez. “ Tüm aşıklar aşkı ve aşkla ilgili davranışlarını yeniden bulduklarına inanırlar” der C.Jamont. Gerçekten her çiftin tek olan şeyde başka hiçbir ilişkiye benzemeyen bir ilişki geliştirdiği doğrudur; aşk davranışı, genellikle öyle olduğuna inanılmasa da, ilişkide olduğumuz kültüre bağımlıdır. Her aşk ilişkisi cinselliğin üzerine kurulmuş bir duyumsal- duygusal- düşünsel haz etkinliği olmakla bir kültür oluşumunu olası kılar. Sevgili eğitimcim Afşar TİMUÇİN “ Aşkın Diyalektiği” nde bu duruma vurgu yaparken “ sanatla- aşk” benzerliği için şöyle der ; - Aşkın sanata benzeyen yanı ya da aşkın sanat gibi bir kültür alışveriş ortamı oluşu bu duyum- duygu-düşünce bütünlüğünde açıklığa kavuşur. Sevgilinin “özel” özellikleri vardır.O bir yapıt gibidir. Karacaoğlan; “Benim sevdiceğim güzel var mola Hakkın yarattığı kullar içinde” derken duyma- düşünme-sezme-algılama ya da karşı koyma biçimlerini değerler dizgesi içinde ele alır. Ephraim KISHON usulü “Romeo- Juliet” de ise çok kimliklilik, metinler arasılık,gerçek ve oyunun homojen biçimde iç içe geçmiş oluşu gibi post modern metin yapısına özgü kimi nitelikler taşıyan “Tarla Kuşuydu Juliyet” oyunu tarihin ünlü aşkları “Romeo ve Juliyet”i kendi zamanlarında ve aşkın kural tanımazlığından alıp, belirsiz bir zamana, evliliğin kuralları arasına taşıyor. Dramaturg Sinem ÖZLEK; “vuslata eremeyen aşklarıyla ünlenmiş iki oyun kişisinden, yaşamları “oyun” olan, ölmeyen ve ayrılamayan iki yeni çağ figürü yaratan E.KISHON, farklı dönem, kültür ve dinlerin özgü unsurları mizah yeteneğiyle bir araya getirdiği bir evlilik parodisinin ardında zorunlulukların alışkanlığa dönüştüğü gündelik hayatın içgüdüleri kıstıran, iştahı öğüten dişlilerini gösterir” diyor program dergisi açıklamasında. Evet bu bir vuslata erememek değil, düpedüz “evlilik parodisi” bence de... W. Shakespeare’ nin “ Rape of Lucrece” adlı manzum eserinde konu olan “ Lucretia “ Roma tarihindeki efsanevi bir figür. Roma prensi Sextua Tanquinus’un tecavüzüne uğrar, kocasının gözü önünde intihar eder. Hem bir “fahişe” hem de “namus timsali” olarak anılan Lucretia’nın ölümü “ aşkın diyalektiğinin” tıpkı aşkın ve estetiğin alanına girmek gibi uçsuz bucaksız bir serüvenin içine dalmaktır. “Bir Yaz gecesi” rüyası çağrışımları olan “TARLA KUŞUYDU JULIYET” için denebilir ki; Aşk; bilime, mühendislik hesaplarına , us ölçümlerine gelir bir konu değil. Buna karşın insanlık tarihi kadar eski bir etkinlik olan aşkı ele almak, onu tanımak, ne olup ne olmadığını anlamaya çalışmanın bir yolu olanca alçakgönüllülükle ele alınıyor “ Tarla Kuşuydu Juliyet”te çünkü aşkın, evlilikle noktalanması “ doygunluk”, yeni açlıkların yani yeni gereksinimlerin “ itici gücünü” oluşturuyor. “Tarla Kuşuydu Juliyet”in yönetmeni Ergin ALKAN’da bu durumda iki düşman aile Monteque’ler ve Capulet’lere “Aşk işleri biraz karıştırır Evlilik desen muamma İnsan dünyayı yönetiyor Sınıfta kalıyor aşk oyununda” diyor... Ama hemen ekliyor ; “Gerçekten seversen engel yoktur önünde Aşk değildir, ilk rüzgarda devrilen Değişmez zamanla, sevgi sağpmaz yolundan Aşk değildir, ilk yağmurda eriyen” derken 28 yıldır evli olan Romeo ve Juliyet’i “su-i misal” göstererek “tersileme ile doğrulatmaya”, dışa vurmak, boşaltmak ya da yüceltmek için belli bir etkinliği seçmeyi seyirciye bırakıyor. Rahip Lorenzo ve Romeo’da Engin ALKAN, Juliyet ve Dadı’da Özlem TÜRKAD, W.Shakespear’de Çağlar ÇORUMLU’yu destekliyorlar. Başarısının omuzlarda taşınmasına yardımcı oluyorlar. Sahne tasarımında Gamze KUŞ’u, ışık tasarımında Murat İŞÇİ’yi kutluyorum. Müzikler ise bir harika... Hakikaten “müzikal” bir gösteri “TARLA KUŞUYDU JULİYET” Her sahneye çıkan aynı zamanda hem bir oyuncu hem bir müzisyen...Ve tam bir orkestra disiplinine sahip. Dündar İncesu Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet Anıl Ayvalıoğlu - ( 12/1/2009 ) Ben şunu anlamıyorum;Başka bir yazar yazarken Çağlar Çorumludan bahsetmez, başka yazar ise Murat Bavliden bahsetmiyor.Niye tüm oyuncuları aynı yazıda değerlendiremiyorsunuz?Ayrıca o Ergin Alkan değil Engin Alkan ali dilber - ( 12/9/2009 ) Konunun köklerine ien güzel bir inceleme |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|