| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
…Söz, yarın uyanırız yine… Onur Şimşek 20 Kasım… Tüm günler arasından farklı bir yönüyle sıyrılan bir gün benim için… Hayatın rutin akışı devam ederken bi durup düşünme gerekliliği gördüğüm bir gün… Tamam, gülüyoruz eğleniyoruz, hayat da devam ediyor ama bir yandan da ‘her şey güllük gülistanlık değil bu âlemde’ yi hatırlatan bir gün… Hayatta belki en acıtanı- ani ölüm diye adlandırılan ve geride kalanların anlamlandıramadığı bir kavramı - , 10 dakika önce sapasağlamken 10 dakika sonra hayattan elimizi eteğimizi çekebileceğimizi, bilinmeyen yerlere doğru uçup gitmiş olabileceğimizi anımsatan bir gün… 7 yıl önce bu talihsiz günde değerli tiyatro ve ses sanatçısı Kerem Yılmazer aramızdan ayrıldı. HSBC binasının önüne gelmeden 10 dakika önce zihninden; yapacağı işini, bir televizyon programına katılmış olan eşini, belki gelecekteki planlarını geçiriyordu. Ya da belki eşi Göksel Kortay o anlarda “Acaba Kerem vardı mı NTV binasına, akşama da yemeğe davetliyiz geç kalmasa bari” diye planlar yapıyordu. Evet en acıtanı bu bence…. Kimin aklına gelebilir o gün o yerde haince bir terör saldırısı olabileceği, tam o dakikada, o saniyede Kerem Yılmazer’ in binanın önündeki kırmızı ışığa takılıp orada olacağı? İnsanın milyonlarca keşke sıralayası geliyor, pek anlamsız olsa da… Keşke; 1 dakika daha evden erken çıksaydı, bir yerlere uğrayıp bir şeyler alsaydı, trafik daha hızlı akmış olsaydı, tam oraya geldiği anda ışık kırmızı değil de yeşili gösteriyor olsaydı… Vs. vs. vs… Kerem Yılmazer belki bugün aramızda, daha nice karakterlere can ve ses vermiş, hayattan 7 yıl daha fazla keyif almış, Göksel Hanım’a bu tarifi imkânsız 7 yılı yaşatmamış olacaktı… 20 Kasım’ın üzerinden bir hafta bile geçmemişti bilgisayarın başında oyalanırken… Twitter’ da “1 New Tweet” e tıklayıp; “Onur Bayraktar vefat etmiştir, sevenlerinin ve yakınlarının başı sağ olsun…” tweet’ ini okudum yavaşça… Aklıma gelen resimle ismi yazan kişinin aynı insan olmamasını dileyerek arattım. Aklımdan bir sürü şey geçti o saniyelerde. Bunu yazan kişinin oyuncu olması tahmin ettiğim kişi olma ihtimalini yükseltiyordu. 2010 yılının başarılı genç oyuncular için ne talihsiz bir yıl olduğunu düşündüm, ihtimal güçlendikçe. Çağatay Mıdıkhan ve Deniz Gönenç Sümer’i kaybedeli çok olmamıştı. Evet, bilgisayarın ekranında, O’na bakıyordum… Geçenlerde Sabah gazetesinde yapılmış bir röportajında Kapalıçarşı dizisindeki Timur rolüyle kötü adamı nasıl sevdirdiğini anlatan, tiyatro severlerin sezonun en iyi oyunlarından olan Leyla’nın Evi’nden hatırlayacağı, ilk defa Ayça Varlıer’ le katıldığı 5 Haziran’da yayınlanan Disko Kralı’nda dikkatimi çeken Onur Bayraktar karşımdaydı. Olabileceğinin en kötüsü mü olmuştu?.. Evet, kötünün de kötüsü… Ani miydi? Kazadan 1 saat önce oyun çıkışında görüştüğü arkadaşları verir bu soruya en iyi cevabı… Zamansız mıydı? Hem de nasıl… Her ölüm erken gibi gelir ama bu sefer gerçekten hiç zamanı değildi… 31 yaşındaydı henüz. Genç yaşına rağmen sezonun en iyi oyunlarından birinde oynamış, çok iyi oyunlar yazmış ve yönetmişti. Geleceğe dair çok parlak planları olduğu yazıyordu bir yerde. Evet, en iyi oyununu oynayamadan gitti o buralardan ama hangi iyi oyuncu yapabileceğinin en iyisini yapabildi ki?.. Yine milyonlarca keşke sıralanabilir… Ama 7 yıldır söylenilenlerin hiçbir faydasının olmadığını gördükçe bir tanesini bile geçirmiyorum içimden. Sadece 20 Kasım’ın yanına 26 Kasım’ı da ekliyorum… 7 yıldır unutamadığımız ve unutamayacağımız Kerem’in yanına bir de Onur’u ekliyorum… Tüm Leyla’nın Evi ekibine çok büyük başsağlığı diliyorum. Hiç kolay olmasa gerek 6 aydır gece gündüz birlikte olduğunuz adamın bir anda hiç bilmediğiniz bir aleme yolculuğa çıkması ve bir daha buralara hiç uğramayacak olması… Tüm temennim şu anda ve bundan sonrası için bir daha buraya gelmek istemeyecek kadar mutlu olduğu ve olacağı bir yere gitmiş olması… Başta Nedim Saban ve ekibi, düşündüğümde asla başaramazmışım gibi gelen zor bir meseleyi başarıp, oyuna Cüneyt Karadurak ile devam etmeye- Onur Bayraktar’ın anısına oynamaya- karar vermişler… Üstlendikleri bu zor görevde tüm ekibe başarılar, başta Cüneyt Karadurak’ a… Son olarak, Kapalıçarşı dizisinden bir parçaya denk geldim. Olgun Şimşek’in söylediği bir ağıt var ve ağıtın söylendiği sahnenin bir kısmında da rol alıyor Onur. (http://bit.ly/ebYHwe ) “Genç ölüm can yakıyor Yok mu bunun sırası Onu bırak da beni al Ağlıyor bak sevdalısı” Onur Şimşek Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|