02.04.2011, Üsküdar Kerem Yılmazer Sahnesi
Kaybolmuş baharıma götür beni
Hafızam avut beni, beni kurtar ey şiir!
Ziya Osman Saba’nın aynı adlı eserinden Hilmi Zafer Şahin’in oyunlaştırdığı ve Can Doğan’ın yönettiği Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi illüstrasyonunu Ceylan Dökmen ‘in yaptığı fotoğrafhanenin Mehmet Emin Kaplan’ın tasarladığı dört blok üzerine işlenmesi oyuna beş dakika kala anonsuyla başlıyor. Fotoğraf makinesi, fotoğrafhane… Fotoğraf çekmek üzere Ziya Osman Saba’nın (U.Arda Aydın) fotoğrafhaneye gelişi, fotoğrafçının (Samet Hafızoğlu- Can Doğan dönüşümlü oynuyorlarmış) bir türlü fotoğrafı çekememesi mizanseniyle başlıyor.
Ziya Osman Saba’nın hayatından kesitlerle bir dönem müzik ve video çalışmalarıyla desteklenerek şiirsel bir hava yaratılmış. Ziya Osman Saba şiiri ve Can Doğan’ın sözleri Mertol Şalt’ın müzikleriyle kah hüzne kah ölüme dair yumuşak tınılarla alıp götürüyor insanı. Kostümler Eylül Gürcan’a , video araştırma ve kurgu Funda Köseoğlu’na ait. Tiyatro girişinde,fuayede ve broşürde yer alan Ziya Osman Saba aile albümünden fotoğraflarda gerçekten oyun dışında tanıma ve tanıtma adına güzel bir sunum olmuş. Orhan Saba’ya teşekkür ediyorum aile albümünü yeni kuşaklarla paylaşma imkanı verdiği için. Daha bir sıcak daha bir gerçeklik duygusu… Yaşanmışlıklar, kareler ve sahnede her kare dile geliyor sanki…Ve fotoğrafçının vizöründen yansıyan çekim sahnesi güzel bir buluş olmuş.
Video gösterilerinin yer aldığı bloklar daha sonra çevrilerek Galata Köprüsü’ne dönüşmekte. Köprüaltı balkon indirilmekte. Müzik, şarkılar, anlatım bir saatlik bir oyun. Ziya Osman Saba’ya verdiği hayat ile U. Arda Aydın uzun soluklu bir anlatımla bizi bir devre, şiire yolculuğa çıkartıyor.
Kimbilir onu tekrar hatırlamak isteyenler belki yeni tanıyanlar oyun sonrası tekrar Z. Osman şiirlerine ve hikayelerine yolculuğa çıkarlar. Bir oyun bir hayata yelken açar, yelkenle yolculuğa çıkanlar okyanuslara kavuşurlar.
Oyunun finaline yakın ölümsüzlüğe imza atanlar gösterilirken belki yeni neslin daha yakından tanıyıp inceleme merakına kavuşması için fotoğraflara silik de olsa isimler eklenebilir. Kimbilir bir oyunda o fotoğraflar içinden çıkar.
Sait Faik’in Meraklısı İçin Öyle Bir Hikaye oyunu gibi Ziya Osman Saba’nın Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi’de umarım uzun yıllar sergilenebilir. Ömür Göksel tınılarıyla “Ha üç gün önce ha beş gün sonra/ Saati çalınca gelince sıra/ Nasıl yaşadıysa habersiz/ Nasıl öldüyse bunca insan.” Edebiyata, şiire ve birlikte yaşanan dönemlere, bu oyunlarla özellikle İstanbul’a birer selam verme şansı yakalayabiliriz bizlerde can bulunca sahnede bunca insan, bunca hayat, bunca yolculuk.
Yazar olmak ister misiniz?
Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...