| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Bir şeyi anlatmanın kaç yolu var? Fatma Babuşçu İçinde bulunduğumuz zaman yüreğimize, ruhumuza ve de bizi saran, ilgilendiren gelişmelere ayarlı olarak çalışan zaman gibi değil. Asla değil!.. Hiç duraksamadan olağan akışında ilerlemeyi sürdürüyor. Ve başlayan ne varsa, er geç bitiyor. 2 Mayıs’ta başlayan 12. Uluslararası Karadeniz Tiyatro Festivali de sona erdi. Bu yıl hangi ülkeler katılmıştı festivale? Adlarını hatırlatmakta yarar var: Türkiye, İspanya, Hollanda, Çin, Endonezya, ABD, Macaristan, Rusya, Norveç, Romanya, Polonya ve Ekvador. Gün gün izlediğim oyunlarla ilgili özet görüşlerime gelince: Trabzon DT’nin hazırladığı oyun “lll. Richard”, festivalde sahnelenen ilk oyundu. Bu oyunun ardından İspanya’nın oyunu “Andre ve Dorine” sahnelendi. Maskeler kullanılmıştı oyunda, üstüne üstlük repliksizdi. Buna rağmen derdini çok iyi anlattı; geçmişi, yüzleri, kullanılagelen eşyaların işlevini unutma noktasındaki yaşlı kadının durumunu, o kritik zamanlarında eşiyle yaşadığı duygusal dayanışmayı… “Andre Dorine”, bu yılki festivalin en önemli oyunlarından biri olarak kazındı belleğimize. Çin’ce bir masal: “Beyaz Yılan”. Sihirli güçleri olan biri beyaz, diğeri yeşil iki yılan kendilerini iki güzel genç kıza dönüştürürler. Bu gelişmenin ardından Hsu Sheng adında bir adamla karşılaşırlar. “Beyaz Yılan”, ilk görüşte adama aşık olur ve esas hikaye bundan sonra başlar. Oyun; aşkın gücünün her engeli, imkansızlığı aşabildiği gibi, acı, ağır bir gerçeğin de üstesinden gelebileceğini anlatıyordu. Final kısmında hikayenin gereksiz yere uzatılması, oyunu sıkıcı hale getirse de görsellik yönüyle muhteşemdi. Doğa figürlerinin kullanıldığı “barkovizyon” perdesi sinema tadı vermişti oyuna. Hikayeyi ve esas kahramanları gölgede bırakmıştı hatta. İnsanlarla aramızdaki her çizgi bir duvardır, hem de kalın bir duvar!.. Norveç’e ait “Kutup Sesleri” adlı oyun ötekileştirilmelerin, ayrımcılıkların çokça yaşandığı bir dünyaya ışık tutmuştu. Farklı bir üslupla halkların dostluğuna dikkat çeken bir oyundu. Endonezya’ya ait “Bhishma’nın Direnişi” adlı oyunda ise kuklalar baş roldeydi. Oyun, savaş ve barışı konu ediniyordu. Çoğu da Türkçe’ydi dili. Türkiye’nin ve Trabzon’un tarihi ortamlarını ve belli başlı semtlerini gösteren bir de slayt gösterisi yer almıştı içeriğinde. Üslubundaki sertliğe rağmen keyifle izlediğim bir gösteriydi. Bu yılki festivale Türkiye’den 4 tiyatro grubu katıldı. Bunlardan biri de İstanbul DT’nin oyunu “Profesyonel”di. Sırp yazar Duşan Kovaçevic’in yazıp Işıl Kasapoğlu’nun yönettiği oyunun ağırlıklı rollerini Bülent Emin Yarar, Yetkin Dikiciler paylaşıyor. Oyun, bir yazarla onu an be an takip eden gizli polisin ilginçliklerle dolu hikayesine yer veriyor. İnsana dokunan yer yer de içini ısıtan hikayesi bir yana, oyunculuk yönüyle de çok çok etkileyici bir oyundu. Sahnede, aslında gerçek yaşamda tanık olunabilecek en doğal, en ilginç, en duygusal, en komik sohbet ya da diyalogdu diyebilirim. Değindiğim ya da yazımı kısa tutmak için değinemediğim yabancı oyunlar, daha çok da beden diline dayalı oyunlardı. Yine de alt yazıyla çeviri sorunu halledilmişti. Rusya’nın Çehov imzalı oyunu “Orman Cini” ise replik ağırlıklıydı. Nihayet özlediğim oyun... Yok edilen doğayla birlikte, insana dair yozluklara da duyarsız kalınan bir dünyayı anlatıyordu. Görkemli kostümleriyle şölen havası yaratmıştı sahnede. Yine de oyunun söz ağırlıklı oluşu seyirciye sıkıcı gelmiş olmalı ki, kalıp ikinci perdeyi izleyenler azalmıştı. “Soğuk Çocuk” Romanya’ya ait bu oyun, ergeninden erişkinine kadar kişilerin iç dünyalarından haber veriyordu bize. Farklı sahnelenişiyle dikkat çeken oyunlardandı. “İnsanlar aşkı, evliliği hayalleriyle ve yetenekleriyle yaratır ama karakterleriyle mahvederler.” Ülkü Duru, Zafer Algöz, Zerrin Tekindor ve İşdar Göksever rol aldığı İstanbul DT oyunu “Vahşet Tanrısı”nın özeti bu. Bildik komedilerin dışında bir oyun izledik sayelerinde. Festival, Ekvador’a ait “Hoşçakal Sandiago” adlı oyunla noktalandı. Dili, kültürü birbirinden farklı olsa da konusu ve ana mesajıyla hiçbiri bize yabancı oyunlar değildi. Fakat insanı şaşırtacak denli farklı sahnelemişlerdi. Özetle söylemek gerekirse, bütün bir festival boyu, değişik yaratıcılıkları izledik sahnede. Tek bir şeyi, evet tek bir şeyi anlatmanın bile çokça değişik yolu olduğunu… Fatma Babuşçu fbabuscu@hotmail.com Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|