| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Sözüm Sahneden Dışarı Meclisten İçeri Nejdet Erdem Son günlerin en büyük olayı, insanların dilinden düşürmediği, nereye gitsek konuşulan, hangi televizyon kanalını açsak izlediğimiz, sanat ve tiyatro paylaşım sitelerinde hakkında düzinelerce yazı yazılmış, kafa patlatılmış ve durum karşısında iki görüşe ayrılmış insanlara öngörü, gözlem, deneyim ve düşünceleri ile yol göstermeye çalışan aydın sanatçı ve yazarlarımızın en büyük gündem maddesi olmuş gibi görünecekken bir yanlış anlaşılma olduğu ortaya çıktıktan sonra derin bir nefes almamızı sağlayan ; sanat, tiyatro, kapatılacak mı kapatılmayacak mı konuları hakkında tüm sanat duayenleri, ustaları karşısında saygıyla eğilerek bükülerek ve çekinerek düşüncelerimi belirtmek, sahneler aydınlanırsa halk karartılamaz, demek isterim. ''Sanat sanat için mi toplum için mi?'' Artık klasikleşmiş, zaman zaman espiri yapma amacı ile dahi kullanılan, soranın da aslında tam anlamıyla bir cevap beklemediği bir soru haline gelmiş olsa da bence başlanacak yer işte burası, tam da buna verilecek cevaptır. SANATÇI BİR TOPLUM İÇİN SANAT. Ne demek sanatçı bir toplum? Tabi ki herkesin sanatçı olduğu, sanatsal eserler ürettiği bir toplumdan bahsetmiyorum. Sanat görebilmektedir çünkü, herkesten önce görebilmek, gördüklerini de bir estetik kaygı içersinde diğerlerine gösterebilmektedir. Dolayısıyla herkesin bu yetilere sahip olabilmesini beklemek olası değildir. Ancak sanatın bir din, sanatçıların da birer din adamı ve ve sanatsal faaliyetlere katılan halkın da inanan müridler olmadığı bir durumda ortaya çıkacaktır sanatçı bir toplum. Sanat da bilgi gibi bir görüşün ürünüdür. Öyleyse sanatçı bir toplumda ilk aranması gereken de hayat karşısında bir görüşünün olaylara ve dünyaya karşı tavrının olup olmadığıdır. Hayata, insana, çağa ayna tutacak, toplumunu ve evrensel anlamda çağını etkileyecek insanlığa yön verecek sanatsal yaratımlar da kendini doğadan, insandan ayrıştırmış, yalıtılmış bir şekilde dört duvar arasında olmayacaktır. Sanat, göze kulağa birer biyolojik organ olarak değil, anlamayı görmeyi düşünmeyi harekete geçiren ve insanın evrenle olan-evrenin içine dalan özel bağını sağlayan varoluşsal olanaklarıyla birlikte çalışan araçlar olarak seslendiği ölçüde farkındalığı, farkındalık da bilinç ve düşünceyi doğuracaktır. İşte o zaman sanatçı da sanatını sahneyi neden aydınlattığının farkında olmayan dördüncü duvardan bihaber halkı da karanlıkta bırakan güçlere teslim etmeyecektir. Muhakkak ki doğru ve yanlış uygulamaları ile Türkiye' de bir sanat geçmişi ve kültürü vardır. Tiyatro da bu tarih içersinde yerini almaktadır. Bu noktayla ilgili söylenecek çok şey vardır ama bence artık dünya tiyatro tarihindeki yerimizi kimsenin emeklerini hiçe saydığımızı düşünmeden aşağılık kompleksine kapılmadan görmeli ve gerçekten sanata tiyatroya yön verdiği düşünülen kişilerin egolarını bir kenara bırakıp, aslında gene kendilerinin jüri olduğu ödül törenlerinde aldıkları ödüllerden kafasını kaldırıp halkın içine girip kendi yerelinden beslenmeleri gerekmektedir. Kabul etmeliyiz ki kapatılsın mı kapatılmasın mı tartışmalarının eşiğindeki Devlet Tiyatrosu kadrolarında sahneye uygulanan bir rejiyi yönetmeninin yer değiştirmesi sonucunda başka bir ilde aynı şekilde kopya edilmiş olarak görebilmek, sanattaki memur mantığının bir göstergesidir. Konservatuar sınavlarından tutunda mezun olduktan sonra girilen kadro sınavlarına kadar bir çok alanda haksız ve torpile dayalı uygulamalar oluyorsa, yeniliğe ve deneyselliğe uzak bir anlayışın olması da çok normaldir. Gişe kaygıları içersinde boğulan özel tiyatrolardan işin kolayına kaçanlar eleştirdikleri marjinal konuları bir taraftan da ondan beslenircesine sahnede gösteriyorsa, ve tüm bunlarla birlikte ülkemiz dışında insanlar Tragedyanın Doğuşu' nu '' demek ki bir ölüm var'' diyerek ele alıyor, kültürlerarası tiyatro yaratılıyor, bizde anlaşılamadığı ortada olan dördüncü duvarı yıkıyor ve boş alanları dolduruyorsa bu işte bir geri kalmışlık vardır. Artık usta tiyatro duayenleri birbirleri hakkında twitter da atıp tutmak yerine ya da kim kime ne demiş sohbetlerinden çok elini taşın altına koyacak işlere imza atmalılar. Son olarak yazım için bir çok noktada fikir sahibi olmamı sağlayan Takiyettin Mengüşoğlu'nun Felsefeye Giriş kitabından bir alıntı yapmak istedim. '' Bir ülkede bilim ve felsefe, bağımsız bir durumda değilse, başka yerlerde yapılanların bir aktarması ise, sanat da başka türlü olamaz. Sanattan yoksun bir insan kitlesi düşünmek zordur, ancak bu insan kitlesinin sanatı geri durumda olabilir.'' Nejdet Erdem Paylaş Tweet |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|