| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Gerçek Bir Hikayeden, Sahneye : TEK KİŞİLİK DÜET İhsan Ata Yaşamın amacı, yaşamın kendisidir!
Oyunun yazarı İngiliz Tom Kempinski, 42 yaşında ölen MS hastası ünlü çellist Jacqueline Du Pre'nin yaşam öyküsünden esinlenerek Tek Kişilik Düet'i yazdı. Oyundaki MS'li Stephanie Abrahams'ın yaşamına müzik çok küçük yaşta annesinin teşvik etmesiyle girer. Annesini erken yaşta kaybedince, müzik ve keman çalma aşkına babası karşı koyar. Babasının tüm engellemelerine göğüs geren ve üstesinden gelen Abrahams iyi bir keman virtüözü olur. Yine kendisi gibi ünlü bir müzisyenle evlenir. İkisi de ünlü birer müzisyendir artık. Ancak yaşam onları kötü bir sürprizle karşı karşıya bırakır. Stephanie MS'dir. Tek zorluğu engellilik yani ellerini, ayaklarını kullanamamak değildir. Yaşamı altüsttür. Yeni duruma uyumda zorlanır. Eşinin ısrarlarıyla psikiyatr Dr. Feldman'a gider. En büyük sıkıntısı kemanından uzak kalmaktır. Hayranlık derecesinde aşık olduğu eşini kaybetme kaygısı, herkese ve her şeye karşı duyulan öfkeyle baş etmesi güçleşir. Psikiyatrını da reddeder. Mücadelesi "tek kişilik düet"e dönüşmüştür. Yaşamının amacını sorgular. Dr. Feldman'ın yardımıyla, Tedaviye devam etmeye karar verir.
Multiple Skleroz (Ms) hastalığı nedir?
Bir çoğumuzun bilmediği bu hastalık hakkında biraz bilgi vererek dikkatinizi çekmek istiyorum. MS beyin ve omurilikten oluşan merkezi sinir sisteminin bir hastalığı. Sinirlerin beyine giden veya beyinden gelen uyarıları iletmesini bozan MS, kadınlarda erkeklere göre daha sık görülüyor. Sinir lifleri ve onu çevreleyen miyelin, geride skleroz adı verilen sert alanlar bırakarak yok olur. Hasar gören bu bölgelere plak da denir. Miyelin hasar gördüğünde sinirlerin beyine giden ve belinden gelen uyarıları iletme becerisi bozulur. MS belirtileri başlar. Birçok araştırmacı miyelin hasarının vücudun bağışıklık sisteminin anormal çalışmasından kaynaklandığına inanıyor. Bağışıklık sistemi virüsler ve bakteriler gibi yabancı istilacılara karşı vücudu korur. Ancak MS gibi hastalıklarda ise vücut istemeyerek kendi dokularına saldırır. Bilim adamları miyeline yapılan saldırının nedenini çözemedi. Hastalığın seyri herkeste farklı. Kişiden kişiye ve aynı kişide zaman içinde değişiklikler gösterebilir. Hastalar ataklar (şiddetlenme) ve bunu izleyen düzelme dönemleri (remisyon) yaşarlar. Dünyada 3 milyon, Türkiye'de 35 bin MS hastası var.
Haberci belirtiler…
MS'in henüz kesin bir tedavisi yok. Ancak ilaçlarda önemli gelişmeler oluyor. Genetik araştırmalar sonucunda üretilen, atakların sıklığını ve ciddiyetini azaltarak özürlülük gelişmesini yavaşlatan uzun süreli tedaviler yapılıyor. Hastalığın habercisi belirtiler şunlar:Çift veya bulanık görme Vücudun bir yarısında veya bacaklarda güç kaybı. Vücudun bir yarısında hissizlik ve duyu zayıflaması. İnce hareketlerde beceri kaybı. Denge kaybı. Kas sertleşmesi, titremeler.Konuşma bozukluğu, pelteklik.
Ve Sahne…
Multiple Skleroz (MS) hastası keman virtüözü Stephanie Abrahams'ı oynayan Ayşen İnci, rolüne hazırlanmak için İstanbul Tıp Fakültesi MS Kliniği'ndeki hastalar ve doktorlarla işbirliği yapmış, hastaların nasıl yürüdüklerini, ellerini, ayaklarını nasıl kullandıklarını izlemiş. İşine saygı gösteren sahnede bir MS’li yi canlandırmak zor olduğundan gözlemlemiş. Yalnız sahnede gerek sol (felçli) elini,gerekte bacak çarpıklığını çok iyi yansıtamadı. Sol felçli eli devamlı değişiyordu.Bunun yanı sıra tekerlekli sandalyeden düşüşleri çok basit ve yapmacık kalmış.
Konu olarak zaten ağır bir trajedinin işlendiği sahneye,rejideki Emin Olcay hareketlilik sağlanması için hiç uğraşmamış, hatta karışmamış. Oyun olmaktan çıkıp,MS hastalığı adlı bir belgesele dönüşüvermiş.Ruhsal bunalımda olan Stephanie Abrahams (Ayşe İnci) yaşadığı bunalım gereği,oyunu ağırlaştırması normal karşılanabilir. Ama Psikiyatrist Dr. Feldmann (Erdoğan Ersever)’i,keşke daha hareketli bir karaktere dönüştürebilseydi. Sahnedeki iki karakterde monoton olunca,tek düzelik ortaya çıkmış. Biri diğerini kapatmamış. Haliyle oyun kasmış. Günümüz Türkiye’sinde çok az bilinen bu hastalığı daha iyi anlamak için,oyun daha hareketlenmesi gerekebilirdi. Anlaşırlılık sağlanabilirdi.
Oyun tek düze gidince,ne konu anlaşılabiliyor,nede sıkıcı olmanın ötesine gidilebiliyor. Oyun başından sonuna kadar düz ve aynı ses tonuyla devam ediliyor. Hastası karamsar olması gerekirken,doktor karamsarı oynuyor. En hararetli tartışmalarda bile,ses tonunda hiçbir değişiklik yok. Dublajlık bir sese sahip olan Erdoğan Ersever’in Psikiyatrist Dr. Feldmann karakterini canlandırırken,ses tonunun arkasına sığınması,hiç ama hiç olmamış. Yetersiz kalmış.
Reji, rahat ve sakin doktor olarak düşünmüş olması normal karşılanabilir. Bunun ötesinde bir psikiyatrist için doğruda algılanabilir. Sağlam duruşlu,sakin ruh doktoru denebilir. Ama bu oyun için psikyatrist daha bir eğlenceli,hareketli olup,MS hastası karamsar abrahams’ı tamamlaması için kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum. Oyundaki tek mizansen,kalkıp oturdukları sandalyeler ve tekerlekli sandalyenin gidiş gelişleri.
Duygu oyunculuğunun ön planda tutulduğu bu tür oyunlar için,mizanseni bir kenara bıraksak bile,gerek sesin kalkış ve düşüşleri,gerek repliklere göre yüz ifadesi,çok iyi ayarlanmalı ve seyirciye sunulmalıydı. Mimiklerin ve sesin tek düze gitmesi,her olaya karşı alakasızmış izlenimi sağlıyor.
Oyun konu olarak güzel ve önemli bir hastalığa işaret ediyor. Böyle bir hastalığı bilme fırsatı varken,heba olması üzücü.Erdoğan Ersever,Ayşe İnci gibi, oyun öncesi bir meslek sahibiyle görüşmüş,onu gözlemlemiş mi merak ediyorum. Yıllarını vermiş bu ustaların bu projede yok olup gitmeleri,başarısızlık olarak değil,reji hatası olarak görüyorum. Diğer yandan uzun uzadıya giden cümlelerde,ne bir takılma,nede bir anlatım bozukluğu görmedim.
Belgesel sunumuyla Rejide, Emin Olcay.
Bu oyundaki tüm olumsuzluklar için hedef gösterilebilir. Oyunu sahneye koyarken,seyircinin algılaması için rahatlık sağlaması gerekirken, tek düze anlayışıyla oyunu bir çıkmaza sokmuş. Konunun anlaşırlılığı yok olup gitmiş. Abrahams’ın nasıl bir ferçlik geçirdiği anlatılmamış. Giriş gelişme sonuç bütünlüğünü sağlanmamış. Konuya ortadan dalınmış. Betimleme eksik kalmış. Günümüzde çok az bilinen bu hastalığı,oyunun daha iyi anlaşılması için biraz daha fazla işlenmesi gerekiyor. Ses iniş,çıkışlarına dikkat edilip,mizansene ağırlık verilmeli. Her cümlenin hakkı verilerek oynanmalı. Diğer yandan seans değişimlerinde perdenin kapatılıp,tekrar açılması bu arada oyuncuların kıyafet değişimleri iyi düşünülmüş. Yalnız perde açılışı daha kısa tutulmalı. Oyun konudan uzaklaşıp,kopuyor. Hatta perde kapatılmayıp,ışıklar sönse daha iyi olur düşüncesindeyim.
Başarılı sunumuyla dikkat çeken bir dekor anlayışı.
Oyuna en yardımcı öğelerden biri olan dekor,bir ofis odası. Gayet şık döşenmiş,arkası ve üstü tamamen camdan oluşturulmuş. Küçük aksesuarlar,şık masa ve sandalyelerle donatılmış. Arka tarafı bahçe olarak düşünülmüş. Sıkıcı bir ofisten çok insanı ferahlatan bir tasarım düşünülmüş. Görsel bir ofisle Suar Şaylan kusursuz bir iş çıkardı.
Altı seans’a 5 kostüm.
Girişle beraber toplam 6 farklı kıyafeti oluşturan,Abrahams’ı zengin ve eski bir ünlü olduğuna göre şık kıyafetleri başarılı. Ama 3. seanstaki kostüme ayakkabının gitmediğini söylemeliyim. Bunun yanı sıra Psikiyatrist Dr. Feldmann’ın 4. seansında neden takım elbisesi üzerine deri mont geçirildi merak ettim. Son sahnede kıyafet değiştirmese de, genel olarak çok başarılı bir iş çıkaran Serpil Tezcan bu gecenin dikkat çekeniydi.
Değişen seanslarla ,perde öncesi kısılan ve perde sonrası yansıtılan ışıkla üzerine düşen görevi Ayhan Güldağları başarıyla yaptığı inancındayım.
Genel olarak,konu ve teknik ekip çok iyi. Daha iyi olması gereken,reji ve sahnedeki oyuncular. Sadece oyuna biraz daha hareketlilik sağlanıp, Erdoğan Ersever’in Psikiyatrist Dr. Feldmann karakterini canlandırırken, tonlamaları, tek düzelikten kurtulması ve duygu trafiğinin etkiye,tepkiye dönüşmesi.Havada kalıyor. Ayşen İnci’nin, felçli sol elini devamlı değiştirmeyip,bir şekilde sabitlemeli. Tekerlekli sandalyesini kullanımı ve düşüşleri tam oturtulursa, daha güzel olacağı kanaatindeyim.
Not : Multiple Skleroz (MS) hastalığıyla ilgili bilgi www.turkiyemsdernegi.org adresinden alınmıştır. İhsan ATA
Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet ayşen inci - ( 4/21/2008 ) Sol elimin felçli olduğu düşüncesine nereden vardığınızı çok merak ettim doğrusu.Eleştiri ciddi bir iştir.Oyuncunun 2 ay hasta ,doktor,MS Derneği ve hatta ilaç firmalarıyla yaptığı incelemeleri hiçe sayıp,sadece yazılı bilgiye dayanarak,temelsiz bir eleştiri yazmışsınız.Bir felç durumu yoktu,sadece sol el parmaklarımda bir kasılma vardı ve ben bunu oyun sonuna kadar koruyordum.34 yıllık bir oyuncuyu,rolünü unutup,elini kullanmakla suçlarken keşke bu kadar acele etmeyip biraz araştırma yapsaydınız ya da benimle konuşsaydınız.Neyse ki böyle düşünen bir tek siz çıktınız .Jüri üyeleri de sizin kadar dikkatli(!) olsalardı bu ödülleri kazanamazdım. Beğenmemek elbette herkesin hakkı ama eleştiri yazmak en az oynamak kadar ciddiyet ve araştırma isteyen çok önemli bir iştir. Saygılarımla |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|