Türkçe’de çok güzel bir söz var: “körler sağırlar, birbirini ağırlar”. İş yapamayan yada daha yerinde bir deyişle halkı sarmalama yeteneği olmayan tiyatroların, birbirlerine sığınarak, yapay koruganlar oluşturmaları son derecede doğal bir durum…
Başka yerde ve başka bağlamda görsem, üzerinde durmayacağım ve büyük olasılıkla okuma gereksinimi bile duymayacağım bazı yazıları, www.coskunbuktel.com gibi sözüne güvenilir bir sitede görünce okuma zorunluluğu duyuyorum…
Açıkça Tiyatro’dan Zehra Bütün’ün, Avam Tiyatro’dan Sinan Dülger ile yaptığı söyleşiyi okudum. Yazıyı bitirinceye dek mide spazmı geçirdiğimi belirtmeliyim…
Tam anlamıyla “vasatların dayanışması” diyebileceğim bu söyleşi ve bu mantığın gerisinde duran düşünce (belki düşüncesizlik), müşteri edinmenin dışında bir anlayışa hitap ediyor…
Tamamıyla kapitalizm içerisinde/bünyesinde seyreden düşünce (yada düşüncesizlik), devrimci bir karşıtlık oluşturmuyor. Bir sürü ayrıntı içerisinde boğulan (örnekse işkence olgusunu anıştıran elektrikçilik “icadı”) güme gidiyor. Güme gitmemesi, netleşmesi… için özel bir çaba harcanmıyor. Handiyse güme gitmesi, netleşmemesi… için çaba harcanıyor. Korkak ve silik bir anlayışın izdüşümü olan söyleşi, bana ve benim gibi düşünen sosyalistlere, “buyurun tiyatromuz sizlere açık” mesajı vermiyor. Böyle bir mesaj alamıyoruz…
Oysa faşizm (yada kapitalizm) “açıkça” değil, açıkça konuşulanlardan anlıyor/korkuyor. Lafın gargara yapılmasından anlamıyor/korkmuyor. Faşizm (yada kapitalizm) anladığı/korktuğu için kültür merkezlerini, tiyatroları basıyor/mühürlüyor. İdil Kültür Merkezi, Bulunmaz Kültür Merkezi, Emek Kültür Merkezi, Mezopotamya Kültür Merkezi, Alternatif Kültür Merkezi, Yapı Sanat Evi, Genç Ekin Kültür ve Sanat Merkezi, Beksav, Bulunmaz Tiyatro… faşizme ve kapitalizme karşı savaşım verdiği için baskına uğruyor, mühürleniyor, yöneticileri gözaltına alınıp, işkenceden geçiriliyor…
Biz (tiyatro sanatçıları olarak) salt yansılamakla işlerimizi yürüttüğümüzü sanırsak, işkence görenlerle birlikte yada işkence gören olmazsak, faşizm fazla dokunmuyor. Gerekirse devlet kasasından sadaka dağıtıp, zaten varlığı sorgulanan tiyatroları kapı kulu yapıyor. Yine gerekirse finans kuruluşları sponsorluk denen bukağıyla, zaten teslim olmak üzere kurulmuş olan tiyatroları mühürleyerek kapatmadığından, “kapatma” olarak kullanıyor…
Yazar olmak ister misiniz?
Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...