Dünya Tiyatro Günü’ne az kaldı Üç gün sonra tüm tiyatrolarda kutlamalar, çeşitli etkinlikler yapılacak, umut dolu bildiriler okunacak. “Perdeler hiç kapanmasın, alkışlar hiç susmasın, tiyatrolar sakın yıkılmasın” dileklerinden geçilmeyecek ortalık. Ulusal medya bir günlüğüne de olsa tiyatroyu hatırlayacak, devlet büyüklerimiz tiyatronun ne kadar ‘iyi’ ve ‘erdemli’ bir sanat olduğundan dem vuracak, sayın bakanımız da muhtemelen bir tiyatronun en ön sırasında kendisine gösterilen bir koltuğa kurularak bir oyun seyretmeyi ihmal etmeyecek ve en kısa zamanda tiyatromuzun sorunlarını halletmeye söz verecek. Hep öyle olmuyor mu?
Peki sonuç? Aynı tas, aynı hamam! Bir yıl sonra tekrar buluşmak ve aynı yaveleri bir daha konuşmak için ayrılıyoruz, herkes işine dönüyor. O zaman konuşmanın ne faydası var?
Geçtiğimiz yıl, tam da bu günlerde, Özel Tiyatrolara Devlet Desteği açıklandığında kıyamet kopmuştu. O zaman bir kez daha umutlanmıştık; artık tiyatrocular da biraraya geliyor ve seslerini yükseltiyor diye. Nitekim o dönemde oluşan Özel Tiyatrolar Platformu, yıllardır yılan hikayesine dönen ve artık istismar edildiği gün gibi ortada olan devlet desteği için ortak bir karar almış, bu kararı da bir bildiriyle yetkililere iletmişti. Aradan bir sene geçti, geçtiğimiz günlerde bu yılki destek miktarları açıklandı. Geçtiğimiz yıl, desteği dağıtan komisyonun ‘hikmetinden sual olunmaz’ ölçütleriyle yardım alamayan tiyatrolar, bu yıl para almaya hak kazandılar; en düşük miktardan da olsa… İşte konuşmanın sonucu! Nihayet herkes payını aldı? O halde şimdi susmak zamanı!
Peki geçen yıl sorulan sorulara yanıt alındı mı? Dağıtılan destekler hangi kriterlere göre belirlendi? İlgili yönetmelikte yer alan ölçütler uygulandı mı? Hangi tiyatro, neye göre para alıyor? Kamu tiyatrosu ve ticari tiyatro ayırımı yapıldı mı? Desteği belirleyen komisyonun yapısında ve duruşunda bir değişiklik oldu mu? Bu komisyon ne kadar objektif, özel tiyatroların sorunlarına ne kadar vakıf? Destek alan tiyatroların bir yıl içindeki kamusal ve sanatsal çalışmaları takip ediliyor mu? Tiyatrolar belli nesnel ölçütlerle denetleniyor mu? Sorulacak o kadar çok soru var ki. Ya cevap? Bir tane bile yok! O zaman soruya ne gerek var; herkes payını aldı mı? Aldı. Şimdi konuşmak olmaz. Şimdi susmak zamanı!
Oysa biz susmak istemiyoruz. Sorulacak o kadar sorumuz var ki! Çünkü biz konuşmak, ne olursa olsun sözümüzü söylemek için tiyatro yapıyoruz. Özel tiyatrolara verilen devlet desteği de; söyleyecek sözü olanlar susmadan, özgürce konuşabilsinler diye var. Sus payı olarak değil!
Şimdi konuşanlarla susanların ortaya çıkma zamanı. Biz konuşmayı seçtik. Ya asıl konuşması gerekenler? Onların konuştuğunu, ama ‘gerçekten’ konuştuğunu hiç görmedik ki!
Yazar olmak ister misiniz?
Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...