| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Inishmaan’ın Sakatı – İstanbul Devlet Tiyatrosu İsmail Can Törtop Sanki büyülü bir oyun izledim Ankara’da. Koltuğuma oturduğumda, koşuşturarak geçirdiğim bir günü unutturan, dönmeye başlayan dekor ile sanki beni bir masal girdabının içine çeken bir oyun : Inishmaan’ın Sakatı.. Önceki hafta iş görüşmelerim için gittiğim Ankara’da geri dönüşümü biraz geç saatlere erteleyip geçtiğimiz yılın bol ödüllü oyunu Inishmaan’ın Sakatı’nı izlemek üzere biletimi aldım. Böylesine ilgi çeken bir oyunu İstanbul’da koca bir yıl izleyememek ne kadar “ayıp”, artık İstanbul’da oynamayan oyunu Ankara’da izleyebilmek ne kadar güzel.. Oyun Hakkında Martin McDonagh’ın yazdığı bu güzel hikayede İrlanda’nın küçük Inishmaan adasındaki yoksul insanların zengin dünyası; mutlulukları, hayalleri, kızgınlıkları, aşkları, hırsları, kırgınlıkları kısacası duyguları anlatılıyor. Bebekken annesi ve babasını kaybeden Sakat Billy, iki teyzesi ile birlikte yaşamaktadır. Hollywood’dan bir film ekibinin komşu bir adaya film çekmek için geleceğini ve yeni oyuncular aradığını duyan gençler heyecanlanıp komşu kıyıya giderek film çekimini izlemek ve başarabilirlerse filmde oynamak isterler. Bu haber ya da dedikodu ile heyecanlanan Billy de teyzelerinden izinsiz olarak komşu adaya gider. Prodüktörlerin Billy’i Amerika’ya götürmesi ile de işler iyice karışır… Oyunun hem yönetmeni hem de çevirmeni olan Ahmet Leventoğlu dikkat çekici bir tercüme yapmış. Yazarlığın belki de en zor alanı tercüme… İrlanda’da dilinde yazılan ve minik bir köyde yaşayan yoksul halkın hayatını anlatan bu oyundaki karakterlerin Londra Aksanı ile konuşması, tercümenin de İstanbul Türkçesi ile yapılmasını beklemek abes olurdu. Bunun bilinciyle Ahmet Leventoğlu sanki kendisi bir dil üretmiş, kendi kuralları, tavrı, argoları olan bir dil... Bu tercüme ile bu tercümeye uygun dekor ve reji kurgusu birleştiğinde oyunun büyüsü ortaya çıkıyor, kendinizi hikayeye kaptırıyorsunuz. Oyuncular Oyunda Billy merkezde olmak üzere pek çok karakterin hayatını, duygularını, hayallerini izliyoruz, bazen gülüyor bazen de hüzünleniyoruz. Ayrıca, yazar satır aralarına pek çok kuvvetli mesaj yerleştirmiş. Karakterler oldukça zengin… Ben özellikle üç yaşlı kadını çok beğendim. Gılman Kahyaoğlu Peremeci ve Hanife Şahin, Billy’nin üvey teyzeleri Kate ve Eileen’a hayat veriyorlar. Her iki oyuncu da birbirinden başarılı, sanki birbirlerinin performansını arttırıyorlar. Kate Teyze daha duygusal bir karakter çiziyor, bunalıma girdiğinde derdini taşlara anlatıyor, taşlarla dertleşiyor. Eileen Teyze ise belki de Kate’in bu duygusallığından ötürü üzerine daha fazla sorumluluk alıyor, üzüntülerini içine atıp görmezden gelmeye ve biraz da mecburiyetten dolayı dükkanlarındaki işleri idare etmeye çalışıyor. Her iki oyuncu da karakterlerini iyice içini sindirmiş ve karakterler için ayırt edici detaylar bulmuş. Aynı şekilde, köyün dedikoducusu Johnnypateenmike’ın alkolik yaparak öldürmeye çalıştığı annesini oynayan Sema Çeyrekbaşıoğlu da bir oyuncuk resitali sunuyor. Sahneye son derece hakim, tempoyu istediği gibi yükseltip alçaltıyor, seyirciyi avucunun içinde tutabiliyor. Ahmet Leventoğlu, üç genç oyuncuya profesyonel oyunculuğun kapılarını açmış. Öncelikle bu cesur kararı için tebrik etmek gerek. Üç oyuncu da performansları ile Ahmet Bey’i mahçup etmiyorlar. Özellikle Mertcan Semerci, Bartley rolünün içine çok iyi girmiş. Sakat Billy’i oynayan Deniz Gönenç Sümer genel anlamda başarılı bir oyun çıkarıyor ancak sakat ve hatta köydeki insanların çirkin bulduğu Billy’i canlandırmak için ayak sürümek ve bir kolunu bükerek oynamaktan biraz fazlasına ihtiyaç var sanırım. Sesi ve tonlamaları ise Billy’nin zeki, heyecanlı ve umutlu karakterine çok iyi oturuyor. Diğer genç oyuncu Pelin Gülmez (Helen) ise sahnede son derece rahat. Asi, uçarı kız Helen rolünde gayet başarılı. Biraz abartısız ve doğal oynasa daha keyifli olabilir. Köyün dedikoducu olan Johnnypateenmike’ı Atsız Karaduman canlandırıyor. Karakterin heyecanını, zaaflarını çok güzel nüanslarla ön plana çıkarıyor. Bazı cümlelerin sonlarında yaptığı “heh heh hee” eklentisi (gülüşü) ise bana yersiz geldi. Oyunun Ali Cem Köroğlu imzalı dekoru harika, bir adayı andıran dekor tasarımı çok yaratıcı. Ayrıca dekorun dönüyor olması hikayenin devam ettiği, zamanın geçtiği hissi uyandırıyor. Oyunun müzikleri de sizi alıp İrlanda’ya götürüyor.. 3 saat süren oyunu çok beğendim. Mart ayında da oyun Ankara’da oynamaya devam edecek, Ankaralı tiyatro severler, kaçırmayın! İstanbul’da olup da bu oyunu izlememiş tiyatro izleyicileri; bence siz de programınızı ayarlayıp Ankara’ya gidin, pişman olmayacaksınız… İsmail Can Törtop Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|