Hülya Karakaş'tan Orhan Alkaya'ya Açık Mektup
Hülya Karakaş
Orhan Alkaya
Merhaba…
Genel Sanat Yönetmeni olarak, 18 Aralık-2008 gün ve tarihli Üsküdar sahnesinde düzenlediğiniz toplantı duyurunuzu her tiyatro çalışanı gibi bende aldım ve katılmayı ciddi olarak düşündüm. Çünkü konuşacak çok şey vardı. (Gerek yasal olarak, gerek internet ortamında şahsınıza sorduğum sorulardan da anlaşılacağı gibi…) Ancak uzun zamandır tiyatroda yapılan her toplantının, –ki buna Genel Kurul toplantıları da dahildir.- biraz aceleye getirildiğini düşünüyorum. Tiyatroda yapılan bu tür toplantıların önemine çok inanan ve her dönemde bu toplantıların yapılması için mücadele eden biri olarak artık inancımı kaybetmiş bulunmaktayım. Kendimiz çalıp kendimiz söylediğimiz, hatta söylemediğimiz, birbirimizi dinlemek şöyle dursun, dinlememek ve bir an önce başka işlere dağılabilmek için birbirimize belden aşağı vurduğumuz, sahne üzerinde konuşan kim olursa, ona karşı olanların aralarında dedikodu yaptığı, samimiyetten uzak, hamasi laflarla donatılan bu toplantılardan umudunu kesen bir tiyatro çalışanıyım. (Şu anda çalışmayanıyım demek daha doğru!) Ancak bu toplantılara yeniden 90’lı yılların ruhunu katıp,günümüz koşullarına uygun şekilde düzenlememiz için önümüzde hiçbir engel yok. -ki o yılların ruhuna katkı sunmuş birisi olduğunuzu biliyorum.-
Size bir çağrı yapmak istiyorum:
8 Ocak 2009 tarihinde (Genel Sanat Yönetmeni olarak koltuğa oturduğunuz tarih) uygun olan bir sahnemizde, tarafsız bir meslektaşımızın yönetiminde, sadece bu toplantıyı izlemek isteyen sanatçıların, teknik personelin ve diğer çalışanların tercih ettiği, tiyatrosunun her türlü durumuna duyarlı yaklaşan herkesin katıldığı bir toplantı talebinde bulunuyorum. Ben bugüne kadar sorduğum sorularla, 1 Şubat 2008 tarihli “Geçmişten Gelen Kadın” adlı oyunun program tarihinden geçerli olmak üzere, sizinle, sadece çalışabilmek için proje üreten ve bu projeleri konuşmak için odanızda yaptığımız görüşmelerden, hakkımda açılan soruşturma dosyalarından, Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu'nun geçmişinden ve geleceğinden, sizin projelerinizden, uyguladığınız ve ön gördüğünüz repertuardan ve istediğiniz her şeyden sanatsal düzlemde konuşmaya ve tartışmaya hazır olduğumu bilmenizi istiyorum. Bu türden tartışmalara tiyatromuzun çokça ihtiyacı olduğu kanısındayım.
Ülkemizde artık her kurumun, her kurulun demokratik düzlemde tartışması gayet anlayışla karşılanmaktadır ve bu artık doğal bir süreç haline gelmiştir. Sizin isteğiniz üzere katılımı sanat camiasına da açabiliriz. Şehir Tiyatroları, eleştirmenlerle, diğer sanat örgütleriyle, oyunlarımızı haber yapan basınla, perde açmayı başaran her türden tiyatroyla organik bağlarını her daim taze tutmuş bir kurumdur. Buna karşı olmanızı, kendi meselelerimizi kendi içimizde saklı tutmamız gerekliliği isteğiniz olursa bunu anlarım ve katılırım.
Size bu çağrımı çok özel bir zeminde, kişisel mail adresinize yazarak yapıyorum. Bu talebime en kısa zamanda bir cevap (dilerseniz bir hafta diyelim) vermenizi rica ederek, dilekçelerime vermediğiniz cevaplar gibi eğer cevaplamaz iseniz size yazdığım kişisel maili gerek internet ortamında, gerek basında,gerekse “bağlı” olduğum İstanbul Büyükşehir Belediyesi kurullarına göndereceğimi ve “özlük hakları” mı böylece savunacağımı beyan ediyorum. Böylece tarafıma gönderilen,beni “disiplin kurulu” na taşıyan süreci “ispat hakkı” mı da kullanmış olacağım.
Yazar olmak ister misiniz?
Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...