| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Aşk (İçin Her Şeyi Yaparım Bunu Yapmam) ve Tanrıların Şafağı Üstün Akmen Savaşta kocasını kaybetmiş iş kadını Marion (İpek Bilgin) akşamları papatya çayını içmekte, bitkisel terapi yastığına başını koyar koymaz uyumaktadır. Ama üç haftadır aynı evi paylaştığı onu korumakla görevlendirilmiş genç asker (Rıza Kocaoğlu): “Bu gece s…şmemiz lazım artık. Ben s …şmek istiyorum anlıyor musun? Bir erkeğim ve ihtiyaçlarım var... Benden böyle kaçarak, kapı arkalarında giyinip, tuvaletin, banyonun kapısını kilitleyerek bir yere varamazsın. Biz yatak arkadaşıyız, müttefikiz, s…şmemiz lazım... Eğer yarın işgalciler geldiğinde, çocuklarının güvende olmasını istiyorsan benimle s…şmek zorundasın,“ der. İşin sonunda spermlerini de yüzüne fışkırtıp, cep telefonuyla fotoğrafını da çekecektir. Esasında Marion’un kocasını öldüren de aynı askerdir. Asker kendini: “Savaşta müttefiki vurmak kaçınılmazdır,” diyerek savunur. Marion’u (ya da emperyalizmin işgal ettiği herhangi bir ülkeyi) dışarıdan gelebilecek tüm kötülüklerden korumanın ceremesi budur işte! Marion, oyunun sonunda yüzüne spermlerin fışkırtılmasına da, bu halinin cep telefonuyla saptanmasına da, askerle “güzel bir gece” geçirmeye de razı olacaktır. Bu anlattığım öykü, Mark Ravenhill’in on sekiz oyunundan oluşan oyun zincirinin beşinci halkasının ilk gösterisinin, yani “Aşk (İçin Her Şeyi Yaparım Ama Bunu Yapamam)”ın konu özeti. Yani, Tiyatro Dot tarafından projelendirilerek 2008–2009 sezonunda sahnelenmeye başlanan ve Uluslararası Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Türkiye Merkezi tarafından “2008–2009 sezonu Tiyatro Ödülü”ne değer görülen "Vur/ Yağmala/Yeniden"den… Tiyatro Dot, Mark Ravenhill’in bugünün “kaos”unu anlattığı oyunlarından her ay yeni 2 ya da 3’ünün prömiyerini yapıyor. 18. oyunu mayıs sonunda izleyeceğiz. Mark Ravenhill’in “Aşk (İçin Her Şeyi Yaparım Ama Bunu Yapamam)” ve “Tanrıların Şafağı” başlıklı 5. Gösteri oyunları da diğer dört gösterideki dokuz oyun gibi tüm estetik araçları, metaforu, anıştırmayı, simgelemeyi saf dışı bırakarak doğrudan ve ham gerçekliğe yönelmiş oyunlar. Murat Daltaban’ın, sıradan gibi görünen olağanüstü olayları yaratan Ravenhill’e destan anlatır gibi yaklaşmasını; oyunları dilimize kazandıran Özlem Karadağ’ın tertemiz Türkçesini; proje kapsamında dekor tasarımını yapan Yeşim Bakırküre’nin esnek bir yapıda hazırladığı dekoru; Kemal Yiğitcan’ın mükemmel ışık tasarımını bundan önceki dört yazımda ballandırdığım için andığım değerlendirmelerimi yinelememek açısından es geçiyorum. “Vur/Yağmala/Yeniden”in 5. ayağının ikinci gösterisiyse “Tanrıların Şafağı” adını taşıyor. Uluslararası yardım görevlisi Jane (Pınar Töre), rejim değişikliği nedeniyle bir büyük ülke tarafından “özgürlük ve demokrasi uğruna” işgal edilen başka bir ülkenin savaş bölgesinde aylardır aç yaşayan Susan’ı (Mine Tugay) sorgulayarak, insan haklarının ihlal edilip edilmediğini öğrenmeye çalışmakta, yaşam koşullarını iyileştirici çözümler aramaktadır. Ve de Susan açtır. Jane’in önünde kocaman bir sandviç ve bir kahve bardağı… Susan’ın sorular bitmeden yemek yemesi “kendi iyiliği açısından” yasaktır. İlk oyunda Rıza Kocaoğlu, kusursuz bir aktarım elde etmiş. Alnından öpülesi bir yorum… İpek Bilgin, hiç kuşkum yok kendi fiziksel parçalarını çok iyi tanıyan bir oyuncu, ama bu oyunda ağzından çıkan sözcüklerin çoğu anlaşılamıyor. “Tanrıların Şafağı”nda Pınar Töre de öyle… Neden? Yazık yahu! Hâlbuki Pınar Töre, benim eleştirmeye kıyamadıklarımdan değil mi? Ve Mine Tugay… Pek bilinen bir gerçektir ki, oyuncunun duygularını, iradesini, aklını, daha doğru deyimle tüm varlığını harekete geçirmek için derinlikli tutkuları olan coşkular gerekmekte. Bunlar, ancak daha derin içsel içerikleri olan yönelimler tarafından canlandırılabiliniyor. İçsel tekniğin gizi ve özü onların içinde gizli... Bu yüzden bir oyuncunun esas işi, duygularını her daim harekete geçiren ve bu sayede fiziksel çalışmasına yaşam veren yönelimler bulmak olmalı. İşte Mine Tugay’ın yaratıcı çalışması! Mine Tugay bu oyunda da sadece dışsal fiziksel gerçekliğiyle değil, her şeyden öte, içsel güzelliğinin su yüzüne çıkışıyla da seyirciyi heyecanlandırıyor. Bana ne Mine Tugay’ın dizi dizi dizilerde inci olmasından, sinema oyunculuğundan… Mine Tugay, tiyatro oyuncusu olarak “Simurg/Kuşlar Meclisi”nden, “On İkinci Gece”den, “Mem ile Zin”den, “Çok Uzak”tan, “Karatavuk”tan bu yana, tiyatroda müthiş bir hızla yükseliyor. Mine Tugay her geçen gün içime serin sular serpiyor. Üstün Akmen Evrensel Gazetesi Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|