| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Teşekkürler (!) 2010 İstanbul Öney Olcaytu Nisan Ayı içerisinde planlanan “2010 İstanbul Türkiye Üniversiteleri Tiyatro Şenliği” bir ay gecikmeli olarak 15 Mayıs tarihinde başladı. Türkiye’nin bir çok farklı üniversitesinden 42 tiyatro topluluğunun katılımıyla 11 farklı sahnede gerçekleştirilen organizasyon 30 Mayıs’a kadar sürecek. Şenlik içerisinde katılımcı topluluklar kadar oyun sergilenecek sahne sayısının da çok olması sevindirici bir gelişme. Özellikle Talimhane Sahnesi gibi sıcak ve samimi ortamlar yaratılmış olması da organizasyonun ayrı bir güzelliği(!) Eğer Talimhane Sahnesine oyun izlemeye gidecek olursanız, şenlik için düşünülen sahnelerin hangi kriterlere göre seçildiğini ve “tiyatroyu halka götürmek” in ne demek olduğunu daha iyi anlayacaksınız. Talimhane’yi bilmeyenler olabilir, şöyle tarif edeyim: Tarlabaşı ile Dolapdere arası Küçük Şişhane olarak adlandırılan yer. Başka bir deyişle Taksim’in tam ortası (!) Sahne önceden disko olarak kullanılmış yüksek tavanlı, geniş köhne bir yapı... Seyirci kapasitesi Balkon ile beraber 150 kişi. salona iki giriş - çıkış var, ama caddeye bakan giriş kullanılmıyor (Neden acaba?) Alçakta kalan arka taraftaki bahçe kapısından dik ve yüksek merdivenlere tırmanarak, daracık bir fuayeye çıkıyorsunuz. Burada 10 dan fazla kişinin beklemesi mümkün olmadığı için; oyun başlayana kadar ya tekrar aşağı iniyor; ya da salonun içinden geçen bir yolu takip ederek, kafe kısmına girip oturuyorsunuz. Tabi boş bir sandalye bulabilirseniz. Çünkü oturacak sandalye bulmak da pek kolay olmuyor. Neyse oturdunuz, oturmadınız derken oyun için tekrar salona giriyorsunuz. Verdiği sıkıntı ile sizi oyundan çok meşgul edecek sandalyenize oturuyorsunuz; ama dikkat edin! Her istediğiniz sandalyeye de oturamazsınız! Çünkü; salondaki sandalyelerin pek çoğu 2010 ekibi için “rezerve” ediliyor. Seyirci kapasitesi az olduğu için salon kısa sürede doluyor, hatta bir çok kişi yer bulamadığı için kapıdan izliyor, ya da yere bağdaş kurup oturuyor. Oyun başlıyor, beş on dakika sonra klima olmadığını da fark ediyor, oyundan çok sandalyenizle ya da havasızlıkla ilgilenir hale geliyorsunuz, hatta oyun boyunca nasıl kestirme bir şekilde buradan çıkarım diye düşünüyorsunuz. . Evet, cumartesi günü Ankara DTCF Tiyatro Bölümü’nün hazırladığı “Kapıların Dışında” oyununu izlemek için gittiğim Talimhane sahnesi ile ilgili, ne yazık ki izlenimim bu oldu. Oyunla ilgili izlenimlerimi ise buraya aktarmak istemiyorum. Çünkü oyunun önüne geçen bu gibi elverişsiz şartların yanı sıra; ara ile 2 saat sürmesi gereken oyun, anlaşılmaz bir şekilde arasız 1saat 45 dakika sürede oynandı. Bir çok seyirci gibi bende oyundan koptum. Bu nedenle oyuna ilişkin doğru bir değerlendirme yapacağımı düşünmüyorum. Fakat Talimhane Sahnesi’ni gördükten sonra “2010 İstanbul Türkiye Üniversiteleri Tiyatro Şenliği” nin düzenleyicilerine mekan seçiminden dolayı teşekkür ediyorum. Tiyatro için ne de güzel bir yer bulmuşlar (!)... Son zamanlarda “Halka inmek”, “Halka gitmek”,“Tiyatroyu halka indirmek” vb sözler duyuyorduk sürekli. Bu organizasyonun açılışında da Talimhane Sahnesi örnek gösterilerek benzeri sözler sarf edilmiş. Gerçekten bravo! Tiyatroyu Taksim’deki Tiyatro binalarından alıp Talimhane’de bir viraneye indirdikleri için.. Türk Tiyatrosunun başı göğe ermişti zaten, burnu kaf dağındaydı, yeryüzüne indirmek halka karıştırmak gerekiyordu, İsabet olmuş (!) Fakat dikkatimi çeken, varoşlardaki halk nedense bu oyunlarla pek ilgilenmiyordu, içeriye girmeye çalışan birkaç çocuk ise 14 yaş sınırlaması ileri sürülerek kapının dışında tutuluyordu. Peki bu insanlar tiyatroyu nasıl olacak da sevip, benimseyecek? Çok basit, Türkiye’de mağdur edebiyatı her zaman tutar. Tiyatro böyle mağdur edilerek acz içine düşürülerek halka sevdirilecek. Yoksa başka bir nedeni olabilir mi? Harbiye Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu, Atatürk Kültür Merkezi, Devlet Tiyatroları Taksim Sahnesi gibi tiyatro binalarını ortadan kaldırmanın, Tiyatroları koca koca alışveriş merkezleri içinde ki küçücük mağazalara çevirmenin Meydanlar dururken tiyatroları köhne binalara, harabelere, çöplüklere götürmenin... Evet, halkımız acz gösterene acır ve sever. Tiyatromuz çok şükür bugün acz içinde. Halkımız bundan böyle tiyatroyu daha çok sevecek. Ne mutlu Hükümetimize! Ne mutlu 2010 Tiyatro Şenliğini düzenleyenlere! Ne mutlu bize! Tiyatro halkla buluşturuldu. Türk Tiyatrosu’nu bir adım ileri götüremedik ama ayağa düşürdük çok şükür. Öney Olcaytu Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet Gülhan Kadim - ( 5/27/2009 ) Haklısınız. Çok tiyatro salonu var. Ne emeklerle açılmış, hala uğrunda emek verilen alternatif bir tiyatro salonunu karalayalım. Neden? Çünkü Taksimde değil (nasıl yürüyeceğiz oraya?), çünkü koltukları rahatsız, çünkü klima yok, çünkü az kişi alıyor, çünkü fuayesi daracık, merdivenleri dik, falan filan... Hadi bunları düşündünüz, çünkü siz seyirci olarak emek vermek istemiyorsunuz, her şey sizin rahatınız için olsun istiyorsunuz. Keşke bu kadar rahatsızlık duymuşken, bu yazıyı yazarken de rahatsız olsaydınız? Her şeye rağmen açılan bir sahneye (ki bence harika bir mekan); çöplük, virane diyebildiğiniz için... Afedersiniz ama siz nerede yaşıyorsunuz? Canınız çok mu sıkılıyor? Öney Olcaytu - ( 5/28/2009 ) Teşekkürler(!) 2010 İstanbul adlı yazı üzerine Sayın Gülhan Kadime cevaptır. Sayın Gülhan Kadim, Eleştiriniz için teşekkür ederim. Fakat yazımı gereken dikkatle okuduğunuzu düşünmüyorum. Siz rahatsızlığımın salon ile ilgili olduğunu düşünmüşsünüz, halbuki öyle değil. O işin ironisi. Benim rahatsızlığım, 2010 İstanbul Kültür Başkenti Projesi adı altında Bizzat Kültür Bakanlığı tarafından desteklenen ve İKSV (İstanbul Kültür Sanat Vakfı) tarafından organize edilen bir etkinlik ile tiyatronun sözde revizyonu gerçekte ise yıkımını kolaylaştıran bir sürecin normalleştirilmesidir Bugün tiyatro nitelik değiştirmektedir. Şehir merkezlerindeki tiyatro binaları yıkılmakta, yerlerine alışveriş merkezleri ve otopark yapılmaktadır. Mevcut tiyatrolarda bir alt yapı sağlanmadan sözde tiyatroyu halka götürmek adı altında şehrin ücra köşelerine itilmektedir. Tiyatrolar yeni seyirci kazanmadığı gibi mevcut seyircisini de kaybetmektedir. Kaybedecektir de. Çünkü halkın tiyatroya yaklaşımı o ülkenin kültür sanat politikasıyla doğru orantılıdır. Kültür Sanat politikası olmayan bir ülke halkının kendiliğinden tiyatroya ilgi göstermesi beklenemez. Kan merkezden kılcala yayılır, kılcaldan merkeze yayılmaz. Bu yüzden şehir merkezlerindeki tiyatroların şehrin başka yerlerine kaydırılması tiyatroların çok daha çabuk unutulmasını sağlayacaktır. Ayrıca Talimhane Sahnesi gibi (sahne olduğu bile tartışılacak) derme çatma yapıların büyük organizasyonlar içerisinde kullanılması ülkemizde ki tiyatro kriterlerinin de düşürülmesine sebep olacaktır. Ve sanmayın ki ben tiyatronun Türkiyede ne zor şartlar altında yapıldığını bilmiyorum. Bende o zor şartlar altında tiyatro yapmakta olan birisiyim, okul sıralarını birbirine bağlıyarak sahne yaratmasını, çaresizlikten düğün salonlarına oyun götürmesini, izbe ve rutubetli bodrumlarda seyirci karşılamasını, küçük bir yükselti üzerinde 12 kişi ile oyun hazırlamasını çok iyi bilirim. Açık alanda oynanan bir oyunu toprak üstüne bağdaş kurup da izlerim. Ama bütün bunları bilmek tiyatroyu böyle kabul etmek anlamına gelmiyor. Belki farkında değilsiniz ama bu etkinliği ellerindeki kıt kaynaklarla şehrin ücra köşelerinde kahramanca tiyatro yapan ve yaptıkları her işte belli bir estetik arayan, seyircilerine her zaman daha iyisin götürmeye çalışan genç arkadaşlarım yapmıyor. İstanbulu Avrupanın Kültür Başkenti olarak tanıtmak üzere Kültür Bakanlığından (kim bilir belki de Avrupa Birliğinden) ödenek alan, önlerine sınırsız kaynak ve zaman sunulan, yapacakları işlerle bizzat Türkiyeyi temsil eden bir kurum düzenliyor. Bu nedenle eleştirilmeyi hak ediyor. Çünkü Türkiye bu değil, bu olmamalı, Türk Tiyatrosu bu kadar aciz duruma düşürülmemeli. Bir çok amatör tiyatro ellerindeki kıt kaynaklarla öylesine güzel işler başarırken, devlet desteğiyle hazırlanan bir proje nasıl bu işlerin yarısını bile başaramaz? Neden? Çünkü amatör tiyatroların bile itici güç oluşturacak gerçek bir sanat politikası var, ama ne devletin ne hükümetin ne de bu organizasyonu gerçekleştirenlerin gerçek bir sanat politikası yok. Bu nedenledir ki bilerek ya da bilmeyerek Türkiyede tiyatronun yıkımına sebep oluyorlar. Kültür Başkenti İstanbul, ama Talimhaneden başka Taksimde sahnesi yok. Tiyatroları bir bir yıkılıyor, kapatılıyor, kimse bu yıkımları engelleyemiyor ve zaman geçiyor her şey unutuluyor. Birileri de çıkıp bize büyük bir aymazlıkla işte sahne! diyor. Talimhanedeki salonu gösteriyor Ülkemizdeki ve tiyatromuzdaki gerilemeye engel olamadığımız için, Yazıklar olsun hepimize, Sayın Gülhan Kadim Umarım ne demek istediğimi şimdi iyice anlamışsınızdır. Çünkü bu yazıdan herkes gibi siz de kendinize bir pay çıkartmalısınız. Saygılarımla. Öney Olcaytu Gülhan Kadim - ( 5/29/2009 ) Sayın Olcaytu, 2010 Kültür Başkenti Projesini ve var olan sahneleri yıkmalarını istediğiniz kadar eleştirin, fikirlerinizi söyleyin, yazın; büyük oranda katılırım ya da katılmam ama tepki vermem. Sizin görüşünüzdür. Ben yazınızı gayet dikkatli okudum ve anladım (iyice anlamak ne demekse). Siz rahatsızlığımın salonla ilgili olduğunu düşünmüşsünüz, halbuki öyle değil diyorsunuz ama Talimhane Sahnesine de demediğinizi bırakmıyorsunuz. Bir şeyleri eleştirirken, nereye bastığımıza dikkat edelim. Yazı sorumluluktur. Talimhane Tiyatrosu bir sahnedir. Sondaki, Saygılarımla kelimesini gölgede bırakan azar cümlenizi es geçmek istiyorum. Saygılarımla, Gülhan Kadim bozkurt kuruç - ( 5/29/2009 ) sayın Öney Olcaytu nun yazısını okudum . üzülerek ifade edyim ki yıllar önce salt tiyatrolar için yapılmış binalar bile yerle bir. Güya koskoca İstanbulda (kültür şehri diye reklamlar yapılan) bu 12 miyonluk kent te kültürü anlamak için boğazdan biraz uzaklaşmak gerek. dikmen gürmen - ( 5/31/2009 ) koskoca 2010 kültür başkentinde buluna buluna rüştü uzel, talimhane gibi metruk salonların bulunması, yapıla yapıla kırk yıl önce yapılan üniversitelerarası tiyatro etkinliğinin yapılması zaten çok manidar. birileri birilerine nema ya da mama vermiş besbelli. gerçekleri yazdığın için teşekkürler öney olcaytu |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|