| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Alkışlarla Yürüdük... Rengin Uz Herkes tanıdık. Herkes tiyatrocu, tiyatro yazarı, tiyatro eleştirmeni, tiyatro tasarımcısı, tiyatro emekçisi. Demokratik haklarına, laik Cumhuriyet’e sahip çıkmak isteyen herkes yürüyor…Ellerinde pankartlarla, el ele omuz omuza…Genci yaşlısı, yeni sahneye çıkanı, emekli olup da heyecanını kaybetmeyeni yan yana. Galatasaray’dan Taksim’e yürüyoruz…Bizim alkışlarımıza, İstiklal Caddesi’nin kalabalığı ve mağazalarının önüne çıkan esnaf da tempo tutuyor. Tiyatro tarihinde bir ilki gerçekleştiren Tiyatrocuların bu coşkulu yürüyüşü, sessiz protestosu, Türkiye’nin dünya çapında bir bilim insanını, ÇYDD Genel Başkanı Türkan Saylan’ı kaybettiği güne rastlaması ile daha da anlam kazanıyor. Tiyatro camiasında böylesine geniş katılımlı bir dayanışma ilk kez gerçekleşti. En önemlisi de, kendi davaları için değil ülke sorunları için bir araya geldiler. Neredeyse bin kişiye yakındık. Türkiye’nin aydınlık yüzünün karartılmaya çalışıldığı, bilime, eğitime, yargıya, düşünce özgürlüğüne darbe vurulduğu şu günlerde tiyatrocular bir araya geldiler ve ‘Seyirci Kalmayın’ dediler. Gülriz Sururi’nin bir televizyon programında dile getirdiği ‘Keşke bütün tiyatrocular bir araya gelip, sesimizi birlikte duyurabilsek’ sözünden hareketle, Tilbe Saran, Zuhal Olcay, Genco Erkal, Nedim Saban, Gülriz Sururi, Engin Cezzar ve Füsun Akatlı’dan oluşan organizasyon komitesinin yoğun çalışmaları ile dünkü tarihi yürüyüş düzenlendi. Özel Tiyatrolara, Devlet Tiyatroları Opera ve Balesi Çalışanları Derneği TOBAV, Tiyatro Eleştirmenleri Birliği, Kültür Sanat Sendikası, Tiyatro Yapımcıları Derneği, Türkiye PEN Yazarlar Birliği gibi dernek sivil toplum örgütleri destek verdi. Galatasaray Lisesi’nin önünde buluştuk. Genco Erkal, Suna Keskin, Erol Keskin ve Beklan Algan’ı gördüm önce. Kırk yıllık ustalarda garip bir heyecan. Sadece onlar değil yürüyüşe büyük ilgi gösteren gençler de heyecanlı. Barış Dinçel’in tasarladığı, bir yüzünde tiyatro maskları diğerinde sloganlar olan pankartları dağıtıyorlar. Tilbe, her şeyin düzenli, programlı olması için koşturuyor. Adettendir hal hatır soruluyor. Yanıtlar genelde birbirine benziyor ‘Memleket nasılsa biz de öyleyiz..’. Sadece tiyatrocular değil, kendisini ülkesine karşı sorumlu hissedenler de gelmiş. Bulunduğum yerden görebildiklerim, Fazıl Say, Tarık Akan, Gürel Aykal ve Bedri Baykam. ‘Ben sadece seyirciyim ama daha demokratik ve çağdaş bir Türkiye için seyirci kalmak istemiyorum’ diyenler de katılıyor. Tiyatronun koca çınarı Macide Tanır yürüyor biraz ötemde. Kim bilir nelere tanıklık etmiş ve nelere tanıklık etmek istemediği için burada. Sevgili Yıldız Kenter hocamız ablasının sağlık sorunu nedeniyle gelememiş. Haldun Dormen, Ferhan Şensoy, Zeliha Berksoy, Nedim Saban, Selçuk Yöntem, Cüneyt Türel, Çolpan İlhan, Kerem Alışık, Ali Poyrazoğlu, Müjdat Gezen, Levent Kırca, Zuhal Olcay, Ahmet Leventoğlu, Rutkay Aziz, Emre Kınay, Asuman Dabak, Hüseyin Köroğlu, Metin Belgin, Murat Karasu, Nedret Güvenç, Hale Akınlı, Suna Selen, Arif Erkin, Cihan Ünal, Salih Kalyon, Uğur Polat, Mustafa Uğurlu, Mehmet Ali Kaptanlar, Hakan Gerçek, Cem Davran, Ayça Bingöl, Sezai Altekin, Hülya Karakaş, Deniz Gökçer, Seray Gözler, Göksel Kortay, İzzet Günay, Ülkü Duru, Altan Erkekli, Hakan Altıner, Levent Üzümcü, Kemal Kocatürk, Dolunay Soysert, Sinan Tuzcu onca kalabalık arasından yakından ve uzaktan seçebildiklerim oldu. Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Başkanı Üstün Akmen, Trabzon’da geçirdiği kazadan sonra bastonuyla yürüyordu. Benim on gün önce çatlayan kolumu Osman Şengezer dostum yol boyunca koruyup kolladı. TEB üyeleri, Seçkin Selvi, Dikmen Gürün, Hasan Anamur, Zeynep Oral, Hami Çağdaş, Esen Çamurdan, Metin Boran, ortak kaygıları paylaşan yurttaşlar olarak oradaydı. Yazarlardan Tuncer Çücenoğlu ve Özen Yula’yı görebildim. Hep birlikte yürüdük…Alkışlarla.İstanbul’da aklınıza gelebilecek ve gelmeyecek hemen tüm profesyonel ve amatör özel tiyatroların temsilcileri, tiyatro yöneticileri, tiyatro yazarları, yönetmenler, eleştirmenler, dramaturglar, müzisyenler, teknisyenler. Ülkemizde yaşanan son olumsuz gelişmelere kayıtsız kalmayan, aydınlık yarınlara özlem duyan herkes. Taksim Özgürlük Anıtına ‘Tiyatrocular’ yazılı çelengi bırakıp, Ulu Önder Atatürk’e saygı duruşunda bulunduktan sonra Gülriz Sururi konuşmasını yaptı. Sonra da karanlığa terk edildip çivi bile çakılmayan AKM’nin önünde toplandık. Sessiz yürüyüşün başını çeken Semaver Kumpaya’nın Zil Zurna ekibi ve Eftal Gülbudak’ın Anatole Sokak Oyuncuları’nın gösterisinden sonra dağıldık. Tiyatrocuların "Seyirci Kalmayın" başlığıyla düzenledikleri ve kendilerine yakışır bir biçimde başlayıp bitirdikleri yürüyüş her bakımdan önemliydi. Laik Cumhuriyeti tehlikede görmeleri, daha demokratik ve çağdaş bir Türkiye özlemi buluşturmuştu onları. Birbirlerine selam bile vermeyenleri el ele tutuşturmuştu. 18 Mayıs Yürüyüşü’nün yazarı, yönetmeni yoktu. Oyuncular provasızdı. Ama herkes ne yapacağını çok iyi biliyordu. Alkışlar tercüman oldu söylemek istediklerine. Bilimle birlikte çağdaş eğitime, kızlarımızın okumasına ömrünü veren Türkan Saylan’ı kaybettiğimiz gün ‘ Çağdaş Eğitim Her gün Darbe Yiyor. Seyirci Kalmayın’ plaketinin anlamı daha da büyüyordu… Bu arada, Şehir Tiyatroları’nın fotoğraf servisinin, efendi ve çalışkan fotoğrafçısı Nesrin Kadıoğlu’nun ‘ Yürüyüşe katılan Şehir Tiyatroları sanatçılarını tek tek belgeledi’ şeklindeki – Nereden çıktığı belli olmayan- iddiaları çok anlamsız bulduğumu da belirtmek istiyorum. Mesleği tiyatro fotoğrafı çekmek olan bir insan, böylesine büyük ve tarihi bir yürüyüşe elbette fotoğraf makinası ile katılacak ve olayları belgeleyecekti. Nesrin Kadıoğlu’nu ajan gibi göstermek, kişiliği ile oynamak bilmiyorum kimin ne işine yarayacak? Buna bağlı olarak Taksim yürüyüşüne katılan Şehir Tiyatrosu oyuncuların fişlendiği iddiası da çok ağır bir suçlama. Genel Sanat Yönetmeni Orhan Alkaya’nın acil olarak konuya bir açıklık getirmesi gerekir. 18 Mayıs yürüyüşünde, sloganlardan biri ‘İnsan onuruna Saygı! Bu Hasret bizim’ di Evet, lütfen insan onuruna biraz saygı… Rengin Uz Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet a.a.b.b - ( 5/19/2009 ) çok haklısınız sayın uz. insan onuru gerçekten önemlidir. değerli fotoğraf sanatçısı yaralanmıştır mutlaka ama sizinde belirttiğiniz gibi tiyatro yönetimi bütün yıl icraatlarıyla güven kaybettiği için açıklama yapmalıdır. farkındaysanız tiyatro yönetimi böyle mailler olmadığını söyleyemiyor çünkü belgeler mevcut. candoğan basın sözcüsü olarak bana telefon gelmedi diyor çünkü telefon belgelenemez. sayın alkaya biz hiç baskı yapmadık diye açıklama yapar, haber tekzip edilir, hem tiyatro dünyası asılsız haber yapmış olmaktan dolayı bize özür diler. hem bu kadar insanın ilk kez omuz omuza verdiği yürüyüşe gölge düşmez. hemde zaten tiyatroda çok sevilen fotoğrafçı arkadaş aklanmış olur. kaldıki yürüyüşe katılan kurum sanatçıları her şeye rağmen bu hasret bizim diyebildi ama böyle bir korku salmaya ne gerek var. sonra insanlara çocuk oyunu asarlarken bile yürüyüşü bahane gösterirler. |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|