| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Sarım Saklı… Burada! Yurdagül Yurtseven Bazı tiyatrolar sezonu kapattı bazıları da kapatmak üzere… Bu yıl pek fazla oyunlarla ilgili yazamadım fakat yeni sezonla birlikte kültür ve sanat merkezlerinden, özel tiyatrolardan şehir tiyatrolarına, dekordan kostüme, oyuncudan seyirciye kadar bütün ayrıntıları olumlu olumsuz eleştirilerimle birlikte çerçeveleyip sizlere sunacağım ve bunu yaparken de farklı bir yazım-anlatım tekniği kullanmayı düşünüyorum. Tatildeyken düşünüp durdum “bir şey yapmalı ama daha önce yapılmayan bir şeyi öyle ki insanlar futbol maçına gider gibi gitmeli tiyatroya… Severek, isteyerek, sabırsızlıkla ve heyecanla…” Neyse şimdilik bu kısım benim dimağımda saklı dursun. Kısa süreliğine tatildeydim geçen hafta… Çocukluğumdan beri şehirlerarası yolculuk yapmayı severim. Çünkü daha fazla gözlem yapabilme imkânınız vardır. İçine birkaç kıyafetin yanında yorgunluğumu da doldurduğum bavulu peşime sürükleyerek ulaştım x otobüs garına… Yanımda ablam ve abimle… Sol yanınızı dayarsınız cam kenarına ve bakarsınız başak, burçak tarlalarına… Gün doğumunu seyredersiniz camın ardından… Siz gidersiniz, yollar gider… Otobüsün tekerlerinden kayıp gidiyordu zaman daha da yaklaşıyordu varış yeri… Karşıladı bizi nihayet masmavi bir deniz ve karşıda sislice selamlıyordu bizi Yunan Adaları… Ne tuhaf? Durgun, berrak, güneşin ışığıyla parlak ve bir o kadar soğuk deniz, bizi ayırıyor muydu yoksa birleştiriyor muydu? Birkaç kulaç kadar yakınmış dostluğumuz… Gülümseyerek baktım Yunan dağlarına ve bir an Atanın cephede gezinirken yerde gördüğü Yunan bayrağını yanındaki askerden almasını istediği anısını tekrar okudum yüreğimden… Kime ait olursa olsun herkes için kendi toprağı kutsaldır. Peki, biz ne kadar mutlu edebiliyoruz toprağımızı? Üzüldüğüm bir nokta var ki o da Sarımsaklı’da alt yapı sorununun olması, kaldırım taşlarının sökük olması, yörenin ve sahilin bakımsız olması…vs Bilemiyorum ama çok yazık oluyor… Hele bir de yolda yürürken bir duvarın üzerinde, bu muhteşem toprakların kolay kolay kazanılmadığını hatırlatan iki asker resmini ve yanındaki yazıyı okuyunca tüylerim diken diken oldu ve gözlerim doldu. Öncelikle iğde ve çam ağaçlarının enfes kokusunu çektim içime… Ardında elimde 319 nolu anahtarla odama çekildim ve bu defa bekliyordu beni eğlenceden uzak dinlenceli zaman… Oranın yerel halkıyla konuştuğumda Şeytan Sofra’sından bahsettiler… Ürkütücü geldi ismi itibariyle “fakat manzarası çok güzel…” dediler ve özel bir araçla götürüldük meşhur Şeytan Sofrası’na… Bütün adalar ayağınızın altında ve gün batımının muhteşemliği kamaştırıyordu gözlerimizi… Halk edebiyatının otantik kahramanlarıdır çobanlar, koyunlar, kuzular, bülbüller, güller, turnalar, dağlar…vs Efenim rivayete göre çok güzel bir kız varmış sarı saçlı… İsteyenleri çokmuş fakat kız çobana âşık olmuş ancak annesi kızı o kadar çok seviyormuş ki kıyamamış, kimseye vermemiş ve günlerden bir gün diğer adamlar kaçırmışlar kızı ve dağa götürmüşler… Sonra çoban aramış bulmuş kızın olduğu yeri ve adamlara demiş ki “sarım burada saklı biliyorum…” demiş. Sonrası malum bilinmiyor… Ve o gün bugün bu yörenin adı Sarımsaklı olmuş… O yüzdendir ki anlam veremem bu yere hâlâ yanlışlıkla Sarmısaklı denmesine… Yani benim durumum aynen şöyleydi “şu kısa tatili Sarımsaklı’da mı geçirsem yoksa Sarımsaklı’ya gitmesem mi!? Acaba sarmısaklı yoğurt mu yesem yoksa sarmısaklı yoğurt yemesem mi!? Fazla gürültülü patırtılı, kalabalık yerleri pek sevmediğimden özellikle bu ayda gitmek istedim. Ve birkaç günlüğüne de olsa bende kendimi burada sakladım… Kaldığım otel temiz, ilgili, sakin ve güzeldi özellikle çaldıkları müzikler dinlemeye değer kalitedeydi. Yemeklerde çok lezizdi… Zaten oranın en iyi oteliydi… Telefonumda kayıtlı Eydie Gorme&Los Panchos’un Historia De Un Amor şarkısının eşliğinde güneşlenirken bir yandan da kadın, erkek, çoluk çocuk herkesin deniz suyunun sıcaklığını test ederlerken Banu Alkan’ın havuz moduna bürünmelerine çok güldüm. 80’li yılların meşhur Türk filmlerinden hatırlayacağınızı umarım… Ayvalık’ın Küçükköy Beldesine bağlı Sarımsaklı’dan ayrılma zamanı gelmişti. Dönüş sabahı onca lokantanın arasında Mesut’un Yeri’nde kıtır mı kıtır, çıtırmı çıtır kızarmış kocaman tost ekmeğinin içinde bolca malzemeyle doldurulmuş Ayvalık tostunu demli çay eşliğinde bir güzel yedim. Burayı tercih etmemin sebebi burada çalışan bayanın yöresel şivesiydi “yarın saat 9 da açıkız buyurun bekleriz…” deyişi işinin gereğinden ziyade gerçekten içten, samimi oluşuydu. Bu defa içine dinginliğimi de doldurduğum bavulu peşime sürükleyerek gittim x otobüs garına… Sol yanımı dayadığım cam kenarından vedalı gözlerle baktım zeytin ağaçlarına… O kadar çoklardı ki… Tekerlerden kayıp gidiyordu zaman ve yaklaşıyordu varış yeri… Çekici, itici, fakir, zengin, acıklı, sevinçli, mutlu, mutsuz, komik, korkunç, güzel, çirkin, yorgun, sakin, gürültülü…vs ne varsa bütün tezatlıkları içinde barındıran doğduğum şehir İstanbul, her şeye rağmen yine de gülümse ve her zamanki gibi hep hoşça kal… Alkışlarımla, Yurdagül Yurtseven Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|